Ilıca Kaplıcalarındaki Safa
SEVGİLİ kardeşim... Modern ılıcalardaki tatilin nasıl geçiyor?.. Konaklama nefis, yemekler enfes, istirahat gel keyfim gel... Öğleyin biraz kaylule, ardından ulu çınarlar altında semaverde çaylar, bademli kekler ve sohbetler... Dünyayı Cennete çevirdin a mübarek!
Ilıcalardan sonra Mekkeye doğru lüks ve turistik bir umre yapacakmışsın. Sanırım Zam Zam Tower'in üst katlarında asansörü ve kapıları elektronik kartlarla açılan dupleks bir dairede kalırsın. Aman dikkat et, yukarıdan Kabe-i Muazzamaya bakarken başın dönmesin, düşüp param parça olursun. Zam Zam Tower'in kahvaltı ve yemekleri nefis değil enfesmiş. Al eline tepsi gibi büyük bir tabak ve doldur doldur doldur. Tabiî bunların hepsi yenilemediği için yarısı kalıyor ve çöpe gidiyormuş.
Haaa... Sen ılıcalarda iken bak neler oldu? Siyonistler Kudüs müftüsünün evini bastılar ve hocaefendiyi gözaltına aldılar. Yooo... O kadar korkma, İsrail Yahudileri Kudüs müftüsünü İskilipli Âtıf Efendi gibi asmazlar. Ankara Yahudileri daha sertti.
Arakanda vahşet devam ediyor. Müslümanlar diri diri yakılıyor. Korkunç ve vahşi bir katliam var.
Irak'ın durumu berbat. Sünniler kan kusuyor.
Suriye bir cehenneme döndü.
Filistin yanıyor.
Somalide patlamalar oluyor, ölüler, yaralılar.
Nijeryada Müslümanlara çok zulm ediliyor, kan kan kan.
Malide Fransız ordusu Selefilerle çarpışıyor.
Doğu Türkistandan silah ve patlama sesleri, kan kokusu geliyor.
Mısırda, Libyada huzur yok.
Türkiyede bildiğin gibi zina, riba ve bina işleri gırla gidiyor. Birileri Müslümanlık ilerliyor diyor ama Cuma ezanı okununca, Ehl-i İslam esnaf dükkanlarını kapatmıyor.
Geçenlerde bir toplantıda, "Allah gerçek bir Janustur=Hoda Janus-i hakikî est" diyen (İslam Şinasi kitabında) İranlı bir zındığı Türkiyeli İslamcılar çok övmüşler, alkışlamışlar, o büyük bir mücahid ve şehiddir demişler, hatırasını taziz etmişler.. Kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh Allahü Teala hazretlerini iki çehreli bir Roma putuna benzeten kişi nasıl mücahid oluyor acaba?
Yaaa işte benim kadim dostum, siz şu anda ılıca kaplıcalarında ve yakında Mekkede Zam Zam Towerde sefalar sürerken, sürecekken İslam dünyası yanıyor, tutuşuyor, kanlar akıyor, feryad ü figanlar göklere yükseliyor.
Az daha unutacaktım, birkaç gün önce İstanbulda acayip bir vak'a oldu. Polis pornografik filimler gösteren iki sinemayı bastı. Meğerse eşcinsel filimler gösteriliyormuş ve karanlıkta birleşme yapılıyormuş. Bu kadarına M. Kemal Paşa bile izin vermez, yakalananların canına okurdu.
Neyse bu üzücü lafları bırakayım da sadede geleyim.
Ilıcalardaki etler yayla etleri, yoğurtlar ve ayranlar doğaldır ve tabiî çok lezzetlidir. Mineralli kaplıca suları, temiz hava, rüzgar, kuş sesleri insanı acıktırır. Ye babam ye. Aman dikkat et, kilo almayasın.
Zam Zam Tower... Türkiyenin bazı zenginleri onun en lüks, en pahalı dupleks dairelerinde kalıyormuş... Mekke sıcaktan yansa bile binanın içinde püfür püfür klima serinliği...
Sana bol ılıcalar, bol lüks umreler, bol nefis yemekler, bol eğlenceler dilerim.
Vaktin olur mu bilmem... Suriye, Arakan, Somali, Doğru Türkistan, Nijerya, Filistin şehitleri için Mescid-i Haramda bir Fatiha okuyuverir misin? Malumun, kardeşlik vazifesi...
* (İkinci yazı)
Güçlü ve Vasıflı İslam Kadın ve Kızları
Bugün Türkiye'de Kur'ana, Sünnete, Şeriata dayanan İslamî bir düzen veya sistem yoktur. Müslümanlar, içinde bulundukları siyasi, sosyal, kültürel kontekste göre çalışmalıdır. Bugünkü resmi ideolojili vesayet sisteminde İslam kadınları ve kızları olağanüstü büyük hizmetler edebilirler. Bendenizin şahsi görüşü, dindar Müslüman kızların erkeklerden daha çalışkan, daha fazla vazife ahlakına sahip, daha gayretli oldukları yönündedir.
Bu ideolojili laik, bozuk sistemde şunları yapmalıyız:
1- Büyük Millet Meclisi'ni yarı yarıya başörtülü güçlü ve vasıflı Müslüman kadın vekillerle doldurmalıyız.
2-Siyaset ve kültür hayatında zeki, ahlaklı, faziletli, istidatlı, kabiliyetli İslam kadınlarına makamlar, mevkiler, hizmetler verdirmeliyiz.
Şimdi biliyorum bazıları itiraz edecek...İtirazları boştur, temelsizdir.
Fetva kitaplarında yazılıdır:
Düşman bir İslam şehrinin surlarını aşıp içeriye girse İslam kadınları ellerine balta, bıçak, satır, sopa ne bulurlarsa alırlar, velilerinden izin almaksızın düşmana karşı çıkarlar ve çarpışırlar.
Günümüzde bütün İslam kaleleri açık veya sinsi düşmanlar tarafından fethedilmiştir. Erkek kadın, genç ihtiyar İslam'ı korumak için bütün Müslümanlar, olanca gayretleriyle çalışmalı, hizmet etmelidir.
Türkiye'deki Müslümanların yarısı kadındır, elbette onlar da hizmet edecektir.
Bazı Müslümanlar kendilerini Hz. Ömer, Fatih Sultan Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman zamanında sanıyorlar.
Unutulmamalıdır ki Darülislam'da caiz olmayan bazı şeyler Darülharbte'de caiz olabilir.
Şu hususu da belirteyim ki dinimiz teröre izin vermez. Hizmetlerin yasal ve meşru sınırlar içinde yapılması gerekir.
İslam kadınlarının erkeklerden daha iyi ve daha başarılı şekilde yapabileceği hizmetler, vazifeler, işler vardır.
Milyonlarca İslam kadını ve kızı çeşitli sanatlar ve zanaatlar öğrenmelidir.
İslam kadın ve kızları ilim, irfan, kültür, hüner, marifet konusunda; yabancılaşmış, İslam'dan uzaklaşmış kadın ve kızlardan üstün olmalıdır.
Her Müslüman evi bir atölye gibi ürün vermelidir.
Büyük şehirlerin barolarındaki perişan ve zelil halimizi görüyorsunuz. Bu utanç verici esaretten kurtulmak için en kısa zamanda binlerce tesettürlü Müslüman kadın avukat yetiştirmeliyiz.
Ticarette, sanatta, zanaatta, çeşit çeşit hizmetlerde İslam karşıtlarını geride bırakmalıyız.
İslam, düşmanlığı ve rekabeti yasak ediyor ama hayırlı işlerde yarışmayı emr ediyor. Biz düşmanlık ve rekabet etmemek kaydıyla tüm hayırlı işlerde en önde olmalıyız.
Bırakalım İslam düşmanları çeşitli şehvetler içinde eğlensinler, gezsinler, tozsunlar, zevk u sefa sürsünler. Biz onlara imrenmemeliyiz. Zaruret olmadıkça tatil yapmamalı, dinlenmemeliyiz.
Medeni ülkelerin üniversitelerine gruplar halinde kız öğrenciler göndermeliyiz, onların başlarında, çekip çevirecek hoca hanımlar bulunmalı; bu kızların hepsi özel yurtlarda disiplinli bir şekilde barınmalıdır...
Paris'te, Londra'da, Berlin'de, Viyana'da, Stockholm'de bu anlattığım şekilde Müslüman kızlar yetiştirmeliyiz. Öyle vasıflı, üstün, kültürlü, irfanlı kızlar ki onlardan birinin kuyuya attığı hayırlı bir taşı bin kâfir veya münafık çıkartamasın.
Müslümanlar kültür, sanat, ticaret, ziraat, sanayi ve çeşitli hizmetler sahasında İslam karşıtlarından daha üstün olmazlarsa kurtulmaları çok zordur.
Mehmet Şevket EYGİ | 17 Mayıs 2013 Cuma 00:17
Muhterem bazen iyi yazıyorda, bu kadınlar ile alakalı kısımda uçmuş. Dediklerini yaptılar yapmaya çalışıyorlar. Yaptıkçada bir üstte yazdığı ılıcacı ve lüx ümreci zevat çoğalıyor malesef.
zaman zaman uçuyor malesef.zekat meselesinde olduğu gibi.............
Kadınlar evlerinde çocuk yetiştirme işini bir becerebilselerdi önce keşke :D
Dr.İhsan Şenocak hocanın güzel bir fetvası var bu konuda,
İslam, kadına ailevi ve ictimai alanda ciddi roller yüklemiş, hiçbir kültürde olmadığı kadar onu yüceltmiştir. Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem bu rollerin pekiştirilmesi için belli günlerde erkeklerden ayrı olarak onları dini konularda bilgilendirme gayreti içerisinde olmuştur. Ayrıca öğrenmeleri noktasında da cesaretlendirmiştir. Konu ile alakalı Ümmu Kesir binti Yezid el-Ensarî şöyle demektedir: "Ben ve kız kardeşim Allah Resulü'nün huzuruna çıktık. Ben, 'Kız kardeşim size bir şey sormak istiyor fakat utanıyor.' dedim. Allah Resulü 'Sorsun. Zira ilim öğrenmek farzdır.' buyurdu.[1] Allah Resulü'nün sallAllahu aleyhi ve sellem irşadı neticesinde kadın sahabiler eğitimde önemli merhaleler kat etmişlerdir. Hz. Aişe "Ensar kadınları ne güzel hanımlardır; haya dinde fakih olmalarına engel olmadı."[2] demektedir. Onlar, kadınların özel halleri dahil her konuyu sorup öğrenmiş ve ilgili şahıslara da öğretmişlerdir. Efendimiz, kadınların bilgilerinin kaynak değeri noktasında İslam geleneğinin ilk kadın öğretmenlerinden Hz. Aişe'yi kastederek şöyle buyurmuştur: 'Dininizin üçte ikisini bu Humeyra'dan alınız.' Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem, Hudeybiye Anlaşması'nın ağır şartlarının kabulü sonrasında sahabe arasında oluşan moral çöküntüsünün giderilmesi sürecinde Umm-ü Seleme'nin sunduğu teklifi dikkate almaktan imtina etmemiştir. Umm-ü Süleym, Umm-ü Atiyye, Umm-ü Haram, Umm-ü Derda, Fatıma binti Kays gibi kadın sahabiler dini hükümlere referans olan hadisleri Allah Resulü'nden sallAllahu aleyhi ve sellem rivayet etmişler, İslam bilginleri de onların nakillerini dikkate alarak içtihatta bulunmuşlardır. Geleneğimizdeki bu tablo göstermektedir ki Müslüman kadın, cinsiyet ayrımına tabi tutulmadan okumuş ve mahremiyetini ihlal etmeyen alanlarda da görev almıştır. Ne var ki kadınlar kendilerine özel bazı durumlardan dolayı erkeklerden farklı bir konumda değerlendirilmişlerdir. Bu çerçevede kadınların tahsil ve iş hayatlarında mekansal ve şekilsel farklılıklar önemli bir yer tutmuş, erkeklerden ayrı mekanlarda okumuşlardır. Kadınlar okurken mutlaka bu noktaya dikkat etmelidir. Tirmizi'nin sahih olduğunu belirttiği hadis-i şerife göre Allah Resulü'ne sallAllahu aleyhi ve sellem İran halkının Kisra'nın kızını başlarına hükümdar olarak atadıkları haberi ulaştığında şöyle buyurmuştur: "İşlerini kadına teslim eden bir millet kurtulamaz."[3] Bu hadis kadının devlet başkanı olamayacağını açıkça belirtmektedir.
[1] İbn Hacer, el-İsabe fî Temyizi's-Sahabe, IV, 487.
[2] Müslim, Hayz, 500; Ebu Davud, Taharet, 270.
[3] Buhari, Meğazi, 4703; Fiten, 6570; Tirmizi, Fiten, 2188; Nesai, Adabu'l-Kudat, 5293; Ahmed, Müsned, H. No: 19507.