Sadakat islami Forum

EDEBİYAT KÖŞESİ => ŞİİR => Konuyu başlatan: chechen - 04 Mayıs 2006, 13:43:27

Başlık: demir-ele hitaben (Necip Fazildan)
Gönderen: chechen - 04 Mayıs 2006, 13:43:27
Üstadtan bir şiir

Demirel-name!
Sen gül diyarının yapma gülüsün!
Aynı yapmacıkla Çoban Sülü’sün!

Yoktur izlediğin bir dava yolu;
Bir bu yan, bir şu yan, büküntülüsün!

Türk’e zıt sermaye merkezlerinden,
Bir zikzaklı yolda hep, güdülüsün!

Milli yekparelik gelmez işine;
Bu yüzden parçalı, bölüntülüsün

Ve devlete mason biraderlerin
Tam da maslahata denk ödülüsün!

Ne sır sendeki bedava oluş!
Problemler içinde en müşkülüsün!

Fikir dağlar boyu kocaman kitap;
Sen de o kitabın bir virgülüsün!

Böyleyken ustasın gözbağcılıkta;
Cüceler sirkinin baş Herkülüsün!

Gözyaşı ve çığlık vatanında sen,
Hüzün bahçesinin şen bülbülüsün!

Büzülmüş susarken mahzun hakikat,
Davuldan ziyade gümbürtülüsün!

Teokratik rejim olmaz deyip de,
Peşinden müslüman görüntülüsün!

Kolera, vergiler, zamlar, enflasyon;
Bir felaketsin ki, binbir türlüsün!

Gelirsiz giderli bütçelerinle,
Her yıl, milyar milyar köpürtülüsün!

Okka okka vicdan satın alırsın;
Topuzu altından oy baskülüsün!

Bir gökdelen sanır seni gören göz;
Bilmez ki, temelden çöküntülüsün!

Büyük Kongre, dikiş tutturduğun yer;
Meclise gelince söküntülüsün!

Bağlısın hak bilmez yeminlilere;
Hakkı bilenlerden çözüntülüsün!

Üçbuçuk mebusa kaldı diye fark,
Kimbilir, ne kadar üzüntülüsün!

Millet gökten adam dilensin, dursun!
Ümit fakirinin keşkülüsün!

Kuzum, senin neren Anadolludur?
Türk’ e Amerikan püskürtülüsün!

Farkın şu ki, eski Başbakanlardan,
Sen o belaların son püskülüsün!
[/color][/size]
( 1971 )
Necip Fazıl Kısakürek
Başlık: demir-ele hitaben (Necip Fazildan)
Gönderen: nursena - 04 Mayıs 2006, 14:13:38
Ebediyete Uyananlar

Yeni bir mevsim kızarıyor, günler şivekâr;
Rüyâlardaki o güneş çehreli nevhayâl,
Otağını kuracak bir âsûde yer arar..
İşveyle çağırıyor onu koylarda bahar,
Rûha hayat üfleyen tatlı mûsikîsiyle,
İsrâfil’in sesi, seslerin en nefîsiyle.
Ne hazân endişesi, ne de hüzünlü melâl...
Ümît iklimi her yanda sırça şadırvanlar,
Nur akıyor musluklarından, içenler mahmûr..
Bu yerde bir bir ebediyete uyananlar
Her lâhza ayrı bir vuslat hazzını duyanlar,
Sevdâya kanat açarlar inançla şen-şakrak;
Ufuklarında ağaran pırıl pırıl şafak,
Ererler hayat suyuna ellerinde fağfûr...

Bilmezler ne gurûb ânını, ne son baharı,
Kol gezer kehkeşânlar, gezdikleri yerlerde..
Her mevsim yaşarlar o güneş yüzlü çağları,
Cennetlerdekine denk tatlı hâtıraları;
Ruhları büyülenerek bir bilinmez hazla,
İki büklüm olup inlerken binbir niyâzla;
Tüllenir solmayan güzellikler perde perde...

Bir de hep melâle açık karanlık ruhlar var,
Yıllarca yaşasalar da yine ömür kısa!
Stresler, hafakanlar ve bitmeyen “eyvâhlar,”
Yaşarken çeker, giderken inler ve ağlarlar..
Önlerinde dağ, dağın arkasında yine dağ,
Sel almış ovaları, her taraf bir vîranbağ,
Gönüllerde ümîtsizlik, dimağlarda tasa...

Fethullah Gülen