Sadakat islami Forum

SADAKAT DİNLENME TESİSLERİ => KÖŞE YAZISI VE MAKALELER => BASINDAN => Ali EREN Bey'in Kaleminden => Konuyu başlatan: Mücteba - 31 Ekim 2013, 12:41:54

Başlık: Kader Risalesi” üzerinden kaderi inkâr - 4
Gönderen: Mücteba - 31 Ekim 2013, 12:41:54
Kader Risalesi" üzerinden kaderi inkâr - 4

11- İslamoğlu, tarihçilerin Hazreti Muâviye'nin aleyhinde ifadeler kullanmamalarını şöyle izah ediyor:
"Bu dönemi yazanların ekserisi olaylara ve insanlara iktidarların baktığı yerden bakmışlardır." (Sa: 35)
Sayın İslamoğlu! Siz de olaylara Sünnîlerin değil Şiîlerin baktığı yerden bakıyorsunuz.

12- Kitabın konusu kader ya. Yazar görünüşte sözü kadere getiriyor ve şu sözü söyleyebiliyor:
"Tarihte 'Özgür iradeye karşı kaderciliği ilk kim savunmuştur'" sorusuna Kur'an 'Şeytan' cevabını veriyor." (Sa: 36)

Böylece kadere inanmayı şeytanlık olarak vasıflandırıyor. Bu arada "Cebirci kadercilik" diye bir şey uyduruyor. Ama ne kadar uydurursa uydursun, söylediği kökten sakat. Çünkü kader inancında cebir vei zorlama yoktur. Yani kader, insanı bir şeyi yapmaya zorlamaz.

13- İslamoğlu, "Pavlus (Tarsuslu Talut), İncil'in parçası haline getirilen Romalılara Mektub'unda tıpkı bazı Emevî idarecileri gibi..." diyerek, Emevî idarecileri bir kâfirle aynı kefeye koymakta tereddüt etmiyor. (Sa: 37)

14- Kader meselesinde gayr-i Müslimlerin sözlerine müracaat etmeyi de ihmal etmeyen İslamoğlu, 'Ünlü kurucu ilâhiyatçı' sıfatıyla takdim ettiği Aurelius Augustin'in şu sözlerini aktarıyor:

"İşlenen günahın sorumlusu kader, şans ve benzeri değil, bizzat insanoğludur. Günah işlemek insanoğlunun kendi seçimidir." (Sa: 38)

Her ne kadar İslamoğlu kabul etmese ve edemese de İslama göre de böyledir. Yani kader zorlayıcı değildir, dolayısıyla günahın sorumlusu kaderin önceden yazılmış olması ve kader inancına sahip olmak değildir. Çünkü günah işlemek insanoğlunun kendi seçimidir.

İslamoğlu'nun şu sözüne ne demeli?
"Kilise babası Augustin'in bu tavrı, Hasan el- Basrî'nin tavrına benzetilebilir." (Sa: 38)
Ey Müslümanlar! İmân ve inançla alâkalı bir meselede, bir gayr-i müslimin bir İslam büyüğüne benzetilmesine ihtiyaç var mıdır ve bu böyle bir benzetme câiz midir?

15- Bir de şu benzerliğe bakın! Yaşar Nuri Öztürk, namaz konusunda ehl-i sünnetin kıldığı namaza "Emevî namazı" diyor, "Ben emevî namazı kılmak" diyor. İslamoğlu da kader konusunda İslam ehl-i sünnet kader inancına "Emevî kaderciliği" diyor, o da kadere ehl-i sünnetin inandığı gibi inanmıyor.

Emevîler, Mekke'deki kabilelerden bir kabiledir ve bu kabileden Müslümanlığı kabul eden birçok sahâbî vardır. Peygamberimiz'in cennete gideceğini müjdelediği, bir kızını verdiği, o vefat edince ikincisini verdiği, o da vefat ettikten sonra "Üçüncü bir kızım olsaydı Osman'a onu da verirdim" buyurduğu Hazreti Osman radıyallâhü anh Efendimiz de Emevî kabilesiindendir. İslamoğlu işte bu kabileyi hiç ayrım yapmadan devamlı suçlamaktadır:

"Kur'an'ın üstünü çizdiği ve mahkûm ettiği cahiliye kaderciliği, Emevîler eliyle yeniden üretildi." (Sa: 39)
Sayın İslamoğlu! Câhiliye kaderciliğini falan bırakalım da siz kadere ehl-i sünnetin inandığı şekilde inanıp inanmadığını söyleyiniz. İnanıyor musunuz inanmıyor musunuz?

16- İslamoğlu'nun ifadeleri gayet açık. Ma'bed el-Cühenî hakkında, "Ma'bed'in kader anlayışı da Hasan el, Basrî gibi Emevî değil Kur'an'îdir" diyerek hiç kimseyi istisnâ etmeksizin Emevîleri silme Kur'an dışı sayıyor. (Sa: 41)

Bu sözüyle "Emevî sülalesinden olanlar Müslüman olamaz" demeye getiriyor. Bununla da kalmayıp daha ağır bir suçlamaya cür'et ediyor. Hem de yapacağı bu suçlamaya Hasan-ı Basrî Hazretleri'ni alet ederek. İşte kullandığı o cümle:

"Hasan el-Basrî gibi muttakî bir âlimin zaviyesinden bakınca "Allah düşmanı" olarak görülen Emevî yöneticisi" (Sa: 43)

Sayın İslamoğlu! Hasan-ı Basrî Hazretleri'nin bir emevî yöneticisine "Allah düşmanı" dediğine dair bir belgeniz varsa getirin. Ama getiremiyorsunuz. İddianızı ispattan âcizsiniz Onun için kendi düşüncenizi o mübârek zata yamamaya çalışıyorsunuz. Siz de biliyorsunuz ki bu bakış açısı Hasan-ı Basrî gibi bir zatın bakış açısı değil bal gibi gulât-ı şîanın (şîanın azgınlarının) bakış açısıdır.

17- İslamoğlu'nun, şu gülünç ifadesine bakınız: "İmam el-Basrî'nin Allah'ın kaderi ile bir alıp veremediği yoktur." (Sa: 43)

Hasan-ı Basrî Hazretleri gibi bir İslam büyüğünün Allah'ın kaderiyle tabii ki bir alıp veremediği olamaz. Vardır diyen bir Müslüman mı var ki böyle söylüyor? İlimli-ilimsiz hiçbir Müslümanın ağzına yakışmayan bu üslupla acaba zihinler neye zorlanıyor?

18- İslamoğlu, kadere inanmanın aleyhindeki sözlerini kendi söylemeyip bunu Hasan-ı Basrî Hazretleri'ne söyletiyor. O mübârek zat şöyle yapmış:

"Âhireti boşa çıkaran bir kaderciliğin, Kur'an'ın ümmete kazandırdığı ahlâkî değerleri sıfırlayacağını fark etmiştir." (Sa: 44)

Bu müthiş tespiti yapan da tabii ki zât-ı âlileri oluyor.

19- Hasan- Basrî Hazretleri üzerinden, mezhepleri nasıl Kur'an ve Resûlüllah yolu haricinde gösteriyor:
"Hasan el-Basrî... sonra ortaya çıkan mezheplerin hiçbirinden değildir. O Kur'an'ın ve Resûlüllah'ın yolundan giden bir âlimdir." (Sa: 44)

Ey İslamoğlu'nun Kader Risâlesi ve Şerhi'nin değerli okuyucuları! Kur'anın ve Resûlüllah'ın yolundan gitmek için hiçbir mezhepten olmamak mı icap eder?

20- İslamoğlu, Hasan-ı Basrî Hazretleri'nin nasıl bir ömür geçirdiğini şu cümleyle anlatıyor:
"İmam el-Basrî, ömrünü Emevî kaderciliğine karşı mücadeleyle geçirmiştir." (Sa: 44)

Okuyanlar da zannedecekler ki, bu zat hiç ilimle, ibâdetle, falan uğraşmamış, işi gücü Emevîlerle mücadele imiş. Toptan gerçek dışı...

Ama hayret! Bu sözün sahibi, bundan sadece iki satır sonra şöyle diyebiliyor:

"Ondan (Hasan-ı Basrî Hazretleri'nden) bize kadar gelen en önemli mevsuk eser olan Kader Risâlesi, böyle bir tartışmanın gereksizliğinin en açık delilidir." (Sa: 45)

Hani Hasan-ı Basrî Hazretleri'nin ömrü Emevî kaderciliğine karşı mücadeleyle geçmişti?
Şimdi de kalkmış "Kader Risâlesi, böyle bir tartışmanın gereksizliğinin en açık delilidir"diyor.
Doğru olan hangisi?


Ali EREN | 30.10.2013 13:19 | www.haberkita.com (http://www.haberkita.com/kader-risalesi-uzerinden-kaderi-inkar--4_139817.html)