Kader Risalesi" üzerinden kaderi inkâr - 5
21- İslamoğlu, şu sözüyle adeta "Benim yazdıklarıma inanmayın" demiş olmuyor mu: "Bir insanı hasımlarının ağzından tanımak, onu tanımamaktır." (Sa. 45)
İslamoğlu, kadere inananların muarızı ve istisnasız Emevî sülalesinin hasm olduğuna göre, onun yazdıklarıyla kadere inananlar ne de Emevîler tanınabilir. Demek ki, İslamoğlu'nun onlar hakkında yazdıkları okunmaya değmez.
Kendisini ele veren başka bir cümlesi:
"Birini hasmının koyduğu adla anmanın âdil olmadığı ortadadır." (Sa: 46)
Öyleyse, Emevîlerin hasmı olan İslamoğlu'nun 16. maddedeki şu sözüne itibar etmek hiç âdil/adaletli değildir:
"Allah düşmanı" olarak görülen Emevî yöneticisi"
22- İslamoğlu'nun başka bir cümlesi:
"Geçmişin kinini gelecek kuşaklara taşımak istemiyorsak, hasımların birbirleri aleyhine yazdıklarını naklederken ihtiyatlı olmak zorundayız." (Sa: 47)
Sayın İslamoğlu! Siz bu tenbihi kahir ekseriyeti Sünnî olan Türkiye'deki Müslümanlara değil de Şiîlere yapsanız daha isabetli olmaz mı? Çünkü Ehl-i sünnetin Şiîler hakkında kinleri falan yok ama herkes biliyor ki Şiîlerin ve şiîseverlerin Sünnîler hakkında bitmez tükenmez kinleri var. Hatta şu anda İran'da basılan şiî kitapları bu kinle dolu. Bunu siz de biliyorsunuz.
Meseleyi insaf ile ele alalım. Diğer şiî kitapları şöyle dursun, meselâ sizin Kader Risalesi ve Şerhi isimli kitabınız bile bu kini dile getiren ifadelerle dolu değil mi?
23- Yalın olarak kader inancı aleyhinde bulunduğu takdirde bunun uygun olmayacağını bilen İslamoğlu, yapacağını kitabının başından sonuna kadar Emevîler/Ümeyyeoğulları üzerinden yapıyor. Bu mânâdaki bir cümlesi şöyle:
"Ümeyyeoğulları eliyle hortlatılan cahiliyye kader inancı..." (Sa: 48)
Demek, Ümeyyeoğlulları câhiliye devri kâfirlerinin kader inancını hortlatmış; saf, bilgisiz, geri zekâlı müslümanlar da bunu kuzu kuzu alıp kabul etmişler, kadere inanmaya devam ediyorlar öyle mi?
Müslümanlara bundan daha büyük bir iftira olabilir mi? Müslümanlar bundan daha aşağı nasıl gösterilir?
24- Sayın Şevket Eygi'nin "Zındık" diye andığı Şiî Ali Şeraîtî, Hazreti Ömer zamanında İran'ın fethedilmesini içine sindiremediği için, Muhammed Kimdir isimli eserinde "İran'ınki fetih değil, bir ilkel toplumun bir medenî toplumu işgali" diyordu.
Enteresanadır, İslamoğlu da "işgal" kelimesini kullanıyor:
"Önceleri "fetih" deyince yürek fethi anlaşılırdı. Artık fetih deyince toprak işgali anlaşılır oldu." (Sa: 48)
Sayın okuyucular! Ne zamandan beri fetih deyince işgal anlaşıldığını anlayın artık.
Tabii ki Emevîlerle beraber...
Meselâ Hazreti Muâviye zamanında Kıbrıs'ın fethi aslında fetih değil işgal(!)...
25- Yazarımız, Haris el-Muhâsibî'nin "Kur'an akıldır, akıl Kur'an'dır" sözünü "muhteşem bir söz" diye naklediyor. Fakat bunu okuyan bazı kimselerin, "Demek ki akıl da Kur'an gibiymiş. Ben aklımla hareket ederim" diyerek yanlışa düşebileceklerini ne hikmetse düşünemiyor ve kısa da olsa bir açıklama yapmıyor.
Okuyucunun mânen mahvolması onun için acaba hiç mi mühim değil?
26- Bahse konu kitabında, îtikâdî bir mesele olan "Kader"i ele alan İslamoğlu, sadece kaderi ele kalıp bu arada îtikadî mezhepleri de inkâr etmeseydi ayıp yapardı. Ama o ayıbı yapmıyor. "Akâitte (itikatta) mezhebin nedir?" gibi bir sorunun abes olduğunu söylüyor ve "Bu soruyu duyunca kaşları çatılan Kur'an "Biz burada ne oluyoruz?" diye hesap sorsa haksız mıdır?" diyor. (Sa: 53)
Konu îtikâdî olduğu için, İslamoğlu bu sözüyle îtikadda mezheplerin Kur'an'a ters olduğunu söyleyerek burada sadece îtikad mezheplerini inkâr ediyor. Amelî mezhepler konu edildiği zaman da herhalde onlar hakkında söyleyeceklerini de ihmal etmez.
Müslümanların Mâtüridî ve Eş'arî mezheplerine mensup olmalarını, "Ümmetin fırka fırka, hizip hizip, mezhep mezhep" bölünmüş olmaları şeklinde anlatıyor.(Sa: 53)
27- Her meselede Kur'an'ı esas aldığını söyleyen İslamoğlu, Yusuf sûresi 109. âyette açıkça "Bütün peygamberlerin erkeklerden (ricâlen) gönderildiği" beyan edildiği halde, bunu kabul etmiyor/edemiyor. Bununla da kalmıyor, kadınlardan peygamber gelmediğini söyleyen Hasan-ı Basrî Hazretleri'ni, "Bu meselede isabet edememiştir" diyerek tenkit ediyor.
Hepsinden tehlikelisi de şu: "Bu âyetin konusu, peygamberlerin cinsiyeti değil insiyeti yani insan oluşlarıdır" diyerek Kur'an'ın apaçık ifadesine (ricâlen) de, tefsir ilmine de, tefsir âlimlerine baş kaldırıyor. (Sa: 58)
28- "Emevî hanedanını zulüm okyanusuna benzetirsek" diyen İslamoğlu, böylece tipik bir aşırı şiî tavrı sergilemektedir. (Sa: 62)
Ona göre bu koskoca hanedandan sadece üç kişi adalet sahibidir, geriye kalanın tamamı zâlimdir. Yine ona göre bu zalimlerin en başında da Hazreti Muâviye gelmektedir.
Ali EREN | 05.11.2013 16:14 | www.haberkita.com (http://www.haberkita.com/kader-risalesi-uzerinden-kaderi-inkar--5_143673.html)