Sadakat islami Forum

SADAKAT DİNLENME TESİSLERİ => KÖŞE YAZISI VE MAKALELER => BASINDAN => Mehmet Şevket Eygi Bey'in Günlük Yazıları => Konuyu başlatan: Mücteba - 04 Mayıs 2014, 02:41:29

Başlık: İslamî Hizmetlerde Rekabet değil Müsabaka Etmeliyiz | Dün Övenler Bugün Sövenle
Gönderen: Mücteba - 04 Mayıs 2014, 02:41:29
İslamî Hizmetlerde Rekabet değil Müsabaka Etmeliyiz

BİR şehir düşünelim. Orada İslama, İmana, Kur'ana gerçekten hizmet eden kişiler ve gruplar var. Bu kişi ve grupların hizmet konusunda birbirleriyle rekabet etmeleri büyük fitnelere sebep olur.
Ne yapmaları gerekir?.. Hayırlı, güzel hizmetlerde rekabet değil, müsabaka etmeleri, yani yarışmaları gerekir.
Rekabet etmemeleri, müsabaka etmeleri için de işbirliği yapmaları icab eder.
Sâlih, muhlis=ihlaslı, âbid bir Müslüman hizmette başarı kazanınca benim ne yapmam gerekir?.. Çok sevinmem, onun tebrik etmem gerekmez mi?
Sevinip tebrik edeceğim yerde haset ve kıskançlığımdan mosmor kesilip üzülmem ayıp olmaz mı?
Müslüman kesimde cemaatçilik, tarikatçılık, hizipçilik ve grupçuluk asabiyeti çok güçlü ve bu yüzden müsabaka yerine rekabet yapılıyor.
Zaten, bütün Müslümanların, şemsiyesi altında toplanacakları bir Ümmet birliği olmazsa rekabetler, kıskançlıklar, hasetler önlenemez.
Müslümanları ötekileştirmek şeytanîdir.
Hizmetleri ben yapayım, onlar yapmasın zihniyeti de şeytanîdir.
İman, Kur'an, İslam hizmetlerinde dağınıklık ve rekabet iyi değildir.
Benim cemaatim iyidir, öteki cemaatler kötüdür demeden önce bin kere düşünmek gerekir.
İslamî hareketin içine elbette münafıklar, yarı mühtediler, ajanlar, casuslar, geri zekalılar ve kötü niyetliler sızmıştır...
Aşağıdaki şartlara ve prensiplere uygun olarak hasbeten lillah ve muhlisen lillah hizmet edenler, "kan grupları" ne olursa olsun bizim kardeşlerimizdir:
Birinci şart: Sahih itikatlı olacak.
İkinci şart: İhlaslı olacak.
Üçüncü şart: Hizmetleri şahsî menfaatlerine ve siyasî nüfuzuna alet etmeyecek.
Dördüncü şart: Allah katında derece üstünlüğünün taqva ile olduğunu iyi bilecek.
Beşinci şart: Kafirleri dost ve velî edinmemiş olacak.
Altıncı şart: Holiganlık, militanlık ve fanatizm yapmayacak.
Yedinci şart: Yalan söylemeyecek, iftira atmayacak, Müslümanları aldatmayacak.
Sekizincisi: Hizmet etmeye ehliyeti, liyakati olacak.
İslamî hizmet ve faaliyetlerde rekabet, haset, kıskançlık, düşmanlık büyük bir fitnedir. Fitne katilden eşeddir.
Ümmet birliğini gerçekleştirmeden ve râşid bir İmama biat ve itaat etmeden rekabeti önlemek çok ama çok zordur.


* (İkinci yazı)

Dün Övenler Bugün Sövenler


ÇARE çözüm aramak yok... Bu savaşın sonu ne olacak yok... Yangını nasıl söndürebiliriz yok...
Alabildiğine dedikodu var... Tencere dibin kara edebiyatı var...
Evet soruyorum: Bu işin sonu ne olacaktır? Bilen, tahmin eden var mıdır?
Bendenizin bildiği birkaç husus var:
*Onlar yenilgiyi asla kabul etmez ve pes demez.
*Kavga kolay kolay bitmeyecektir.
*Bütün dünyaya yayılmış bir teşkilat, bunlarla nasıl başa çıkılabilir?
Bir sene öncesine kadar birileri onları göklere çıkartıyordu; şimdi yedi kat yerin dibine batırıyor.
Dün aşırı şekilde öven beğenen, bugün kötüleyenlerin hiç kabahati yok mudur?
Birtakım ekselanslar uyarılmıştı ama laf dinlememişlerdi. Onların da alnı secdeye gidiyor, elinizde delil var mı denilmiş ve uyarılar göz ardı edilmişti.
Şu ana kadar toplanan milyarlarca dolar hizmet parası ne oldu, onlarla ne gibi hizmetler yapıldı?
Bilgi bankası olmayan islamî kesim...
Olup bitenlerin içyüzünden habersiz islamî kesim...
Üniter yapısı ve hiyerarşisi olmayan islamî kesim...
Buzdağının sade su üstündeki kısmını gören islamî kesim...
Yüz milyarlarca dolar ile planlı ve programlı şekilde ihlasla din, iman, Kur'an hizmetleri yapılmış olsaydı ne büyük fütuhat olurdu...
Medenî, vasıflı, firasetli Müslüman ziyalılar nerede?
Olup bitenlerden ders alıp kendimizi ıslah edip toparlanabilecek miyiz?
Sadece bir tencerenin dibi mi kara, yoksa bütün tencerelerinki mi?
Demokles'in kılıcı gibi bir soru:
Müslüman yalan söyler, iftira atar, din kardeşlerini ve halkı aldatır mı?
Başka bir soru: Müslüman, Kur'anın açık uyarısına rağmen İslam düşmanı kafirleri dost ve velî edinir mi?
Bir soru daha: Müslüman, mü'min kardeşlerine taqiyye ve kitman yapabilir mi?
Polemik polemik polemik... Dedikodu dedikodu dedikodu... Bunların ne faydası olur?
Uçanlar edebiyatı... Sürünenler edebiyatı... Övgü yağmurları, sövgü boraları... Sen ben sen ben sen ben...
Dün övenler, bugün sövenler... Birileri sövenlere aferinler verirken, başka birileri teessüfler ediyor.
Be adamlar!.. On yıl boyunca aklınız neredeydi?
Bugün sövdüklerinizi dün baş tacı yapıyordunuz.
Dün niçin övmüştünüz, bugün niçin sövüyorsunuz, bu konuda bir açıklama yapar mısınız?
Tencere dibin kara!.. Seninki benimkinden kara!..
Hainler, münafıklar, sapıklar, hamiyetsizler!..


Mehmed Şevket Eygi | 04 Mayıs 2014 Pazar 00:12
Başlık: Olup bitenlerden ders alıp kendimizi ıslah edip toparlanabilecek miyiz?
Gönderen: mazhar - 04 Mayıs 2014, 08:36:50
   
    Mehmet Şevket abimiz yine o güzel, okunması lazım gelen yazılarına bir yenisini daha eklemiş. Ne diyelim ! herkes ders alması lazım. Dikkatimi çeken bir iki satır var onları da sizinle tekrar paylaşmak istedim.
 
Alıntı YapSekizinci : Ehliyeti, liyakati i: Hizmet etmeye olacak.
[/color]

Mehmet Bey; Hizmet edecek kişi ve grupların diyor. Bildiğim kadarıyla İslam'a ve Kur'an-ı kerime hizmet Cemaatle olur. Kişilerin tek başına Kur'an ve İslam'a hizmet etmesi taşıma su ile değirmen döndürmeğe benzer, mümkün değil. Bunun için Kur'an-ı Kerim'e ve İslam'a hizmet etmek isteyen bir cemaate bağlı olmalı...

Bu cemaat de ehliyet olması yeterli değildir. Birde Kur'an-ı Kerim Hizmeti yapmaya yetkili olması lazımdır...

Alıntı YapOlup bitenlerin içyüzünden habersiz islamî kesim…
Üniter yapısı ve hiyerarşisi olmayan islamî kesim…
Buzdağının sade su üstündeki kısmını gören islam-î kesim…
Yüz milyarlarca dolar ile planlı ve programlı şekilde ihlasla din, iman, Kur’an hizmetleri yapılmış olsaydı ne büyük fütuhat olurdu…
Medenî, vasıflı, firasetli Müslüman ziyalılar nerede?
[/color][/b]

Yetkili olmayanların ! Yaptıkları ile söylemleri icraatları konusunda Müslüman topluluklara ne verdikleri düşünülmelidir...