Müslümanlar arasında selâm vermek bir sünnettir, bir dostluk ve hayırseverlik alâmetidir. Selâm almak da bir farzdır. Bir hadîs-i şerîfte “Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de imân etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şeye delâlet edeyim mi? Aranızda selâmı yayınız.” buyurulmuştur.
Selâm vermenin bazı edepleri vardır. Bunlardan bir kısmı: Bir topluluğun yanına girilirken konuşulmadan önce “Esselâmü Aleyküm” veya “Selâmün Aleyküm” diye selâm verilir. İçinde insan olmayan bir yere girildiği zaman “Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhissâlihîn” denilir. Gençler yaşlılara, süvâriler yayalara, yürüyenler oturanlara, arkadan gelenler önden gidenlere selâm verirler. Bir topluma verilen selâma “Ve aleykümüsselâm” diye içlerinden birisi karşılık verirse, bu hepsinin yerine geçer. Fakat o topluluk içinden hiçbiri karşılık vermezse, hepsi de günahkâr olur.
Kendisine selâm verilen kimsenin, daha güzel bir karşılıkta bulunarak şöyle demesi güzeldir: “Ve aleykümüsselâmü ve rahmetüllâhi ve berekâtüh.”
Bir kimsenin selâmını getirip tebliğ edene “Aleyke ve aleyhisselâm” diye karşılık verilir. Bir mektupla selâm yazılmış olursa, ya dil ile veya yazı ile; “Ve aleykesselâm” denilir. Selâm almaktan hakîkaten veya hükmen âciz olan kimseye selâm vermek mekruhtur. Onun için yemek yiyene, Kur'ân okuyana, hutbe dinleyene, namaz kılana selâm verilmemelidir. Verilirse, cevaplanması mutlaka gerekmez. İşlediği günâhı açıkça söylemekten çekinmeyen kimselere (fâsıklara) selâm vermek mekruhtur.
Velhâsıl; selâm verip almak, bir dostluk alâmetidir, muhabbete vesîledir. Fakat selâm verirken rükûa gidercesine eğilmek mekrûhtur. (F-38)
kaynak 30 Haziran 2006
Sahi, "Selâmün Aleyküm" dediğimizde, bazı insanlar niçin uzaylı veya turist görmüş gibi öylece bakarlar? Hayatlarında ilk kez mi duymuşlardır? Her ne hikmetse, Amerikalı'nın, İngiliz'in "Hi"ını, "Hello"sunu, duyduğunda şaşkınlık göstermez, yüzlerini buruşturmaz hatta gereğinden fazla ilgi bile gösterirler. "Selâmün Aleyküm" diyerek selâmlandığınızda ise rahatsız olurlar. Kerhen bir "Aleyküm Selâm" yerine, kuru bir "Merhaba" ile tenezzül buyururlar...
Bir selâmın, gericilik veya modernliğin parolası gibi algılandığı başka bir memleket daha var mı acaba? Her şey bir yana; Müslümanlar'ın kahir ekseriyeti oluşturduğu bir ülkede yaşanıyor bütün bu komedi!
Acaba bu ülkede doğmuş, bu ülkede büyümüş insanların; kendi insanına, kendi kültürüne ait bir selâmlaşmaya bu kadar karşı olmasına ve inatla direnmesine nasıl anlam vereceğiz? (Bir gün de, "hayırlı işler" dememek için "iyi işler" garabetini mırıldananları yazarız inşaallah)
Ah! Az kalsın unutuyordum! Bir de sadece kılığından kıyafetinden kendilerinden olduğunu kestirdikleriyle selâmlaşan kardeşlerimiz var. Misal; yıllar evvel henüz örtündüğüm günlerde, doğup büyüdüğüm sokakta yaşayan birçok komşu birden bire bana selâm vermeye başladıklarında şaşırmıştım açıkçası. Kesinlikle olması gereken buydu fakat bir gün öncesine kadar bana bir kez dahi selâm vermemiş olmalarına; daha önce beni bir selâma lâyık bulmamalarına da incinmiştim doğrusu.
Kimileri de var ki; girdiği mekâna göre diline bir ayar çekip selâmlaşıyor. Bu da ayrı bir komedi. Banka, hastane, pastane gibi mekânlara girince "Merhaba, iyi günler" diyor; cami civarında bir hacı amcanın işlettiği bakkala girdiğinde ise "Selâmün Aleyküm hacı abi' diyor. Bunlar da bir çeşit "selâmubukalemun"...
Selâmımız etiketimiz olmuş vesselâm. Kimileri için ağzımızdan çıkan şekliyle yaftalanmamız için kaçırılmaz bir fırsat. Aman Yarabbi! "Pek modern" kişilere "Selâmün Aleyküm" mü dediniz? Eyvah! Gerici olduğunuzu ele verdiniz gitti. Anında etiketliyorlar sizi. Hatırlayın. Yıllar evvel, ABD Başkanı Obama, o günlerde Başbakanımız olan Erdoğan'ı "Selâmün Aleyküm" sözleriyle selâmladığı için, "eksenimiz kaydı" endişesiyle kalp krizi geçiriyordu bazı köşe yazarlarımız. Gerçi, kendi ekseninden çok çok öteye gitmiş mezkur köşe yazarlarına göre aslında bunlar normal tepkiler, kaymalar elbette...
Hay Allah. İlk yazıda, okuyucuya sadece bir selâm vermekti maksadım, neredeyse "Selâm üzerine bir manifesto"ya dönüştü... Olsun! Selâmsız, sabahsız olmaktan iyidir değil mi?
Modern zamanların; hemen her şeyi mikro parçacıklara ayırdığı, tefrikayı hayatın ayrılmaz parçası kılmaya çalıştığı şu günlerde; tüm bunlara inat, "vahdet" çağrısı yapan bir gazete var şu an elinizde. Bu kadim çağrıya ben de Allah'ın selâmıyla eşlik etmek istedim.
Vahdet'in bana ayrılan sayfasında ve köşesinde, tam da "vahdet çağrısı"na uygun olmasına özen göstereceğimiz verimlerle karşınızda olacağız. Eş, dost bir araya geldiğimizde sıkça dem vurduğumuz edebe ve edebiyata dair yitirdiklerimizi hatırlatmaya çalışacağız, bu uğurdaki gayretlere, beyaz haberlere sayfamızı açacağız. İnşaallah, özlemini duyduğumuz bir halde dolup taşsın gönlünüze...
Hasılı kelâm; bütün bu gevezelik özde iki kelamdan ibaret sadece... Selâmün Aleyküm dostum, Selâmün Aleyküm kardeşim, hiç tanımadığım insan hey! Sana da Selâmün Aleyküm...
Saliha Sultan Gazetevahdet.com