Sadakat islami Forum

EDEBİYAT KÖŞESİ => EDEBİYAT => Konuyu başlatan: nur_ - 28 Ocak 2007, 12:35:13

Başlık: Sus
Gönderen: nur_ - 28 Ocak 2007, 12:35:13
Sus gönlüm.çok dile getirme.Sen dile getirdikçe gönlün daha da coşuyor,daha meraklanıyor ve beklemek daha da zorlaşıyor.

Sus gönlüm.çok laf etme.Az söyle ki işimiz olgunlaşsın.Az söyle ki Hakka karşı yanlış kelam çıkmasın.

Sus gönlüm.Bir elif miktarı sus.Az kaldı bahara.Dayan gönlüm.Denizin içinde meydana gelen görünmeyen dalgalar gibi yüreğin biliyorum.Beklemekten başka çare olsaydı,seni durdurmazdım...inan bana...Ama yok.Başka çare yok.Unutma ki ilaç bile beklemeden tesir etmez,çiçek bile vakti gelmeden önce açmaz...

Sus gönlüm.Bu kışın bahara dönünceye kadar.Bu gece gündüz oluncaya kadar.Uzak yollar yakınlaşıncaya kadar.Bu sıkıntının ardından ferahlık gelinceye kadar.Ve yüzümüz vuslat gözyaşlarıyla ıslanıncaya kadar sus...

Sus gönlüm.Seni senden daha iyi bilen Rabbinin hükmü vuk'u buluncaya kadar.Senin nasibin sana ulaşıncaya kadar,ulaşmayanlarınsa senin nasibin olmadınığını anlayana kadar sus...

Sus gönlüm.Onun geleceğini görünceye kadar.Acının bala dönüştüğünü farkedinceye kadar.Onun gönlünün senin gönlüne muhabbet düğümüyle bağlandığını görünceye kadar.

Sus gönlüm.Sebepler var edilinceye kadar.Bahaneler oluşuncaya,birbirimizin nasibi oluncaya kadar sus.

Sus gönlüm.Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.

Sus gönlüm.Her susuşun bir cevap olsun.Her susuşun,sabrın olsun.Her susuşun,duan olsun.içten yakarışının adı olsun,susuşun.Bekleyişinin.umut edişinin,inancının,sevdiğinin vurgusu olsun,susuşun...

Biliyorum Rabbim!Bu dünyaya ait değil yüreğim.ne toplayıp tası tarağı dünyadan ayrılabiliyorum, nede dünyaya tamamiyle taşınabiliyorum.böyle çelişkilerde.işte böyle savruluyorum.Biliyorum.Yüreğime rahmeti sekinetini indireceksin.nezaman?sabırla bekliyorum...
Başlık: Sus
Gönderen: sentez - 28 Ocak 2007, 22:01:03
Sustum…

Öylesine… Bir nefeste… Aheste… Varsın güller açılmasın bundan sonra… Varsın olsun! Eksik olsun… Çoklar aza, anlar hiçliğe, canlar ecele devrile dursun… Koygar şahinler uçurmam bundan gayrı, turna kanadıyla yaralanmış göklerimde… Kıyılmış ne varsa beyhudedir bundan böyle… Sustum… Dertli kalem… Artık sen söyle!

Sustum…

Bu vakte kadar, söz kalesinin burçlarında niçin mahpustum? Viran olmanın noksan kıldığı bir tutam acıyla, mürekkep renginde içimi kustum… Siyahın üstüne renk tanımakla yapılan hatayı, saçımda an be an artan aklardan öğrendim… Ve öğrendim susmayı, akıtmaya kıyamadığım sağanaklardan… Uyan ey zaman! Bedel iste bitirdiğim yarınlardan…

Sustum…

Kelamın koridorlarında infilak eden sedamı, yunmuş yıkanmış kızıllıklara yar eyledim… Sustum ve nihayet kar eyledim… İncecikten bir sızıyla inlerken neyler, son sözümü, sona ermeden evvel suskunluk alfabesiyle söyledim… Evet! Belkide bir zamanlar meyustum… Ama korkmayın artık… Sustum… Sustum…

Sustum…

Cana, canana, zamana, mekana, zekana, korkana, yürek burkana, gökten sarkana, yerle bir olan arkana… Tuş oluşunu gördüm, sustum… Yaratık mesabesine indirgenmişlerin haliyle sustum! Tersine açan bir çiçek gibi, topladım yapraklarımı gün ışığından, goncamın içine pustum… Sustum… Sustum…

Sustum…

Olmayan saygının kaygısını çekerek… Bağrımdaki çorak toprağa Mecnun’un efkarını ekerek… Bir ceylanın toynaklarıyla ezildim, geçip gitti sekerek… Ormanlar uğuldadı gözümdeki son billuru da dökerek… Hıçkırmak istedim olmadı, sendeledim olduğum yere çökerek… Harman vakti bir başak kesildim, biçmekten imtina etmeyen kader adlı orağın önünde boyun bükerek… Sustum…

Sustum…

Konuş deseler de… Söz gümüşünü biriktiririm artık yamalı keselerde… Özüm her ne kadar kavrulsa da, Leyla menşeli vesveselerde… Veya… Kısıtlamış hülyalarım, açı ortayını yitirse de lüzumsuz hendeselerde… Söz dedim ya… Hani ağlamaklı baktığında kelam kesilen mevzu… İşte o artık bundan böyle, sözü geçmez köselerde… Sustum… Hakikatte susmak dil çeliğini örseler de… Neyse… Sustum…

Sustum…

Gemiler kalkıyordu limandan… Fora yelkenlerin kirlettiği simandan, bir hüzün aksetti sonra… Küçük bir çocuk çehresiyle kanadı ufkun derinlikleri… İçimdeki ateşler terk ederken o ıtri serinlikleri… Yaseminler de bivefa, kokmayınca bu bahar! Hanımeli saltanatını devirince Akdeniz’in rutubet kokan nefesi… Ansızın yıkılınca zincirlere hükmeden aslanların kafesi… Sustum…

Sustum…

ebepsiz yere…

Ruhum yara bere…

Eyvahları yollamadan mutebere…

Biliyor musun ah aziz dostum…



Ben sustum



iktibas (mevlana)
Başlık: Sus
Gönderen: İsra - 28 Ocak 2007, 23:44:01
ellerinize sağlık arkadaşlar

bazen susmak en iyi cevaptır
Başlık: Sus Gönlüm
Gönderen: nirvana - 26 Ağustos 2009, 14:41:24
Sus gönlüm...
Çok laf etme...
Az söyle ki işimiz olgunlaşsın...
Az söyle ki Hakka karşı yanlış kelam çıkmasın...
Sus gönlüm...
Seni senden daha iyi bilen Rabbinin hükmü vuk'u buluncaya kadar...
Sus gönlüm...
Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus...
Sus gönlüm...
Her susuşun bir cevap olsun...
Her susuşun,sabrın olsun...
Her susuşun,duan olsun...
İçten yakarışının adı olsun,susuşun...
Bekleyişinin, umut edişinin,inancının,özlediğin şeylerin vurgusu olsun,susuşun
Başlık: Ynt: Sus
Gönderen: lalegül - 26 Ağustos 2009, 15:41:47
Susmak zor iş belli ki…

Alemlerin Efendisi “Susan kurtulur” buyurmuşlar.

Haydi dilinizi susturmayı başardınız diyelim, ya kalbin susması…

Bir de kalp var…

Marifet onu susturmakta.
Başlık: Ynt: Sus
Gönderen: fasulye - 26 Ağustos 2009, 15:47:50
sustum kimse hissetmiyor

Sustum!
tuz basıp yaralarıma!
sustum
içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi
yaslanıp yalnızlığın duvarına
gül döküp kalabalıklara
kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece
kimse bilmiyor..
sustum!
sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak
acılar konuşuyor şimdi yalnız
yaralı gönlümün sızıları konuşuyor
tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir
atıyorum uçurumlardan
kimse hissetmiyor...
sustum!
saçlarını kokluyorum rüzgarların
içimde incecik bir sevgi ürperiyor
sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme
gelmiyor beklediğim bahar
yaralar merhem tutmuyor
gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara
mendil silmiyor
yağmur dinmiyor
sevdiğim bilmiyor..
sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman
sustum
yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata

Alıntı