Susma İstanbul
Sevdalı gönlümle geldim kapına,
Serkeşhane bakma öyle İstanbul.
Meftunum muştuna kutsal tapuna,
Derdin nedir susma söyle İstanbul.
Nebi’nin gözdesi İslam’ın mülkî,
Vefanın belgesi şehr-i hakiki,
Sokaklar berduşsa suç bende mi ki?
Kaşın çatıp esme söyle İstanbul.
Ağlatma İstanbul piştim kavruldum,
Mecnundan Ferhat’tan beter savruldum,
Takatim tükendi sustum devrildim,
Yarama tuz basma söyle İstanbul.
Haliç durgun akar gözlerinde yaş,
Bu ne tasa gamdır böyle arkadaş?
Aklım boğuluyor duruşun ayyaş,
Gözyaşını kesme söyle İstanbul.
Ekinci biliyor derdini amma,
İzahı karışık biraz muamma,
Yeniden Fatihler doğurmaz sanma,
Bu garibe küsme söyle İstanbul.
Elinize sağlık. Teşekkürler.
hakaten çok güzel yüreğinize sağlık
Sevdalı gönlümle geldim kapına,
Serkeşhane bakma öyle İstanbul.
Meftunum muştuna kutsal tapuna,
Derdin nedir susma söyle İstanbul. ................Elinize Sağlık Kardeş...........
Söyle İstanbul
Yakışmıyor gözlerine kara bulutlar
Sen ağlarsan viran olur biter umutlar
Sen üzülme senin için bu gönlüm ağlar
Sevdalımsın İstanbul mahşere kadar
Sokakların dert küpü yolların yorgun yine
Ne oldu sana böyle söyle İstanbul söyle
Yamaçlarında kar var yolların yorgun yine
Kime dargınsın böyle söyle İstanbul söyle
:x teşekkürler
sizlerinde ellerinize saglik cok guzel siirler
Geçen gün gibi geçip gitti, vefâ da,
İnsanların kimi hayâl, kimi ümit peşinde.
Dostluk, vefâ görünüşte kaldı aralarında,
Fakat kalbleri akreplerle dolu gerçekte
......
Önceden bilen olus sartlarini çocuklarinin
Elleriyle degen koklayan hazirlayan adeta
Sebebine ermeden erismeden
Korkan ilerdeki korkularla
Noldu zarif latif anneler noldular
Nerde çocuklar gece yarilarindan sonra
Çikip samanyoluna bakan
Bakarak çocuklugu uzatmaya çalisan
Isleri günesin dogusunu yayinlamak
Bütün o çocuklar nerdeler
........
cook güzel bir şiirdi ellerinize saglık :x
Baksana kim boynu bükük ağlayan.
Hakkı hayatındır senin ey müslüman,
Kurtar artık o biçareyi Allah için.
Artık ölüm uykularından uyan.
Bunca zamandır uyudun kanmadın,
Çekmediğin çile kalmadı, uslanmadın.
Çiğnediler yurdunu baştan başa.
Sen yine bir kerre kımıldanmadın.
Ninni değil dinlediğin velvele,
Kükreyerek akmada müstakbele.
Bir ebedi sel ki zamandır adı,
Haydi katıl sen de o coşkun sele.
Karşı durulmaz cereyan sine-çak...
Varsa duranlar olur elbet helak.
Dalgaların anmadan seyrini,
Göz göre girdâba nedir inhimak?
Dehşeti maziyi getir yadına;
Kimse yetişmez yarın imdadına.
Merhametin yok diyelim nefsine;
Merhamet etmez misin evladına?
Ben onu dünyaya getirdim diye
Kalkışacaksın demek öldürmeye!
Sevk ediyormuş meğer insanları,
Hakkı-ı übüvvet de bu caniliğe!
Doğru mudur ye’s ile olmak tebah?
Yok mu gelip gayrete bir intibah?
Beklediğin subh-i kıyamet midir?
Gün batıyor sen arıyorsun tebah.!
Gözleri maziye bakan milletin,
Ömrü temadisi olur nakbetin.
Karşına müstakbeli dikmiş Hüdâ,
Görmeye lakin daha yok niyyetin.
Ey koca şark! Ey ebedi meskenet!
Sen de kımıldanmaya bir niyet et.
Korkuyorum, Garbın elinden yarın,
Kalmayacak çekmediğin mel’anet.
Hakk-ı hayatın daha çiğnenmeden,
Kan dökerek almalısın merd isen.
Çünkü bugün ortada hak sahibi,
Bir kişidir: 'Hakkımı vermem' diyen.
Arıyor ISTANBUL eski günleri
Geceler kahroldu çöktü ISTANBUL
Ellerini açmış minareleri içini Allah'a döktü ISTANBUL
Ağladı boynunu büktü ISTANBUL
Bizi yüreğinden söktü ISTANBUL
Ah ISTANBUL ah
Bilirim matemlisin, bilirim yaslısın, bilirim kızgınsın bize
Bilmem ki arınırmıyız bu günahtan döksen bizi Marmaraya Karadeniz'e
Ne bunca imparatorluklar ne de muharebeler yordu seni
Korundun korundun düşmandan yıllarca
Lâkin dost bildiğin can bildiğin vurdu seni
Ah ISTANBUL ah
Yüzüne bakacak yüzümüz kalmadı
Bırak bırak bari ismini doya doya analım
Bundan böyle sen bize yan biz de sana yanalım
Toprağın altından yükselir fidan
Bakamaz üstüne yer hicabından
Bağrına bastığı vurdu sırtından
Matem bayrağını çekti ISTANBUL
Ağladı boynunu büktü ISTANBUL
Bizi yüreğinden söktü ISTANBUL