Sadakat islami Forum
DİNİ KATEGORİLER => GÖNÜL SULTANLARIMIZ => HZ. PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) => Konuyu başlatan: ay-yüzlüm - 18 Mart 2008, 13:34:39
-
Peygamber Efendimiz S.a.v.'in Veladetleri
Bismillahirrahmenirrahim...
]Elhamdülillahi Rabbi'l Alemin...
Essalatü ve's selamü Ala Seyyidina Muhammedin ve Ala Eli Seyyidine Muhammaedin ve Ademe Ve Nuhın Ve İbrahime Ve Musa Ve İsa Ve Ma Beynehüm Min'en Nebiyyine Ve'l Mürselin. Salevatüllahi Ve selamühü Aleyhim Ecmain.
Peygamber Efendimiz s.a.v. Miladi 571 yılı Rebiulevvel ayının 12. pazartesi gecesi Mekke ufukları ağarırken dünyaya gelmiştir. Onun doğduğu gün alem başka bir alem olmuş, cihan nurla dolmuştur.(1)
-------------------------------------
Hak Sübhanehü alemi yani arş, kürs ve gayrılarını yaratmayı dilediği zaman, Hz Allah öz nurundan bir nur alıp, Ol nur'a "Habibim Muhammed ol" buyurdu.
Ol nur Hz Adem A.s. yaratılmadan 500 yıl evvel arş'da "Elhamdülillah" deyip tavaf kılıyordu. Hz Alllah cc buyurdu ki: " Sen Hamd ettiğin için sana "Muhammed" adını verdim.
Daha sonra Peygamber efendimizin nurundan Adem a.s.'ın nurunu yarattı.Ve Peygamberimizin nurunu Adem A.s.'ın arkasında durdurdu. Bu nuru gören melekler Adem .a.s.'ın arkasında saf saf durdular.
Adem A.s. Allahü Teala'ya "Ya Rabbi melekler niçin benim arkamda saf tutup duruyorlar" diye sordu.
Hz Allah:"Ol melekler Habibim yani dostum Muhammed (s.a.v.)'ın nuruna bakıyorlar.O nur senin arkanda duruyor" buyurdu.
Bunun üzerine Hz Adem:"Ya Rabi o nuru benim anlıma yerleştir" diyerek dua buyurdular.Hz Allah cc'de duasını kabul ederek nur-u Mahammediyi Hz Adem'in anlına yerleştirdi.
Bu kez Melekler Hz Ademin önüne geçip saf tutuyorlardı.Hz Adem nuru göremediği için ;Ya Rabbi bu Nur'u benim gözümle göreceğim bir organıma yerleştir diyerek dua ettiler. Ve Hz Allah nuru müsabbiha parmağına geçirdi ve şehadet getirmesini emir buyurdu. Hz Adem de bu parmağını kaldırıp şehadet getirince bu parmağa İman ve müsabbiha (çokca tesbih eden) pramağı denildi.
Daha sonra Hz Adem;
Ya Rabbi o nurdan daha var mı? diye sordular. Hz Allah da dört sahabenin nuru vardır, buyurdu. Hz Adem; "YaRabbi ol nurlarıda diğer parmaklarıma geçir" diye dua ettiler.
Allah-ü Tealada Hz Ebu Bekir R.a.'ın nurunu, orta parmağa, Hz Ömer'in nurunu ortanın yanındaki parmağa, Hz Osman'ın nurunu küçük parmağa ve son olarak Hz Ali r.a.'ün nurunuda baş parmağına yerleştirdi.
Ve bu nurlar Hz Adem yer yüzüne indiğinde kendisinde kaldı. Ne zaman ki Hz Havva validemiz ile kavuştu, o Mübarek nur Hz Havva validemize geçti.Ve böylelikle bu nur-u Muhammedi atadan, ana'ya geçip asıl sahibi olan Hz Peygamberimize erişti.
(1) Bu paragraf Hasan Arıkan Abimizin ilmihal'inden alınmıştır.
Devam...
-
Peygamber Efendimizin Hz. İsmail'in sülalesinden olan Adnan'a kadar dedeleri:
Peygamberimizin babası Abdullah, onun babası Abdulmuttalip,Haşim, Adbimenaf,Kusay, Kilap, Mürre, Kaab,Lüey,Galip,Fihr,Malik,Nadr,Kinane,Hüzeyme,Müdrike,İlyas,
Mudar,Nizar,Mead,onun babası Adnan'dır.
Nur'u Muhammedi;
Hz İsmail a.s.'dan Adnan'a ondan onun oğluna,taa Rasülümüze varana kadar babadan evlada uğramış ve en sonunda gerçek sahibi olan,Peygamber efendimize ulaşmıştır.
-------------------------------------
Rivayet olundu ki; Şam şehrinde Yahudi alimlerin kitaplarında şöyle yazılıdır. Her ne zaman ki Yahya A.s.'ın cübbesinden kan damlamaya başlasa, Muhammed A.s.'ın babası Abdullah dünyaya gelmiştir. Bu sebeble yahudi alimleri araştırdılar,soruşturdular ve Hz Abdullah'ın dünyaya geldiğini öğrendiler.Ve öldürmeye kast ettiler. Fakat Cenab-ı Hak Melekler gönderip kast edenleri öldürtdü...
----------------------------
Peygamber Efendimizin Mübarek valideleri Hz Amine'nin babası Vehb;
bir gün dağ başında iken, Yahya A.s.'ın cübbesinden kan damladığını gördü ve Abdullah bin Abdulmuttalib'in doğduğunu anladı.
-----------------------------
Yıllar sonra bir gün Vehep Hanımından;
Hz Abdullahı kendi kızlarına helal kılmak istediklerini Abdulmuttalib'e anlatmasını rica etti. Ve bu zamanda Hikmeti Hüdadır ki; Abdulmuttalipte, Hz Amineyi istemek için elçi gnderdi. Veheb dahi bunu şükür bilip kabul etti.
Receb ayında cuma gecesi düğün oldu.Zifaf dahi o gece olup, Hz Amine Peygamber Efendimize yüklü olmuştur.
-
İbni Abbas R.a. anlatıyor: Peygamber Efendimiz s.a.v ana rahmine düştüğü gece Kureyş kabilesinden her canlı;"Bu gece Muhammde a.s. anne karnına düştü" diyerek birbirlerini müjdelediler ve "Ol Muhammed A.s. dünyanın emini, ana-babasının ışığıdır" dediler.
-------------------------------
Yine bu gece Şeytan telaşla EbuKubeys dağına çıktı. Şeytanları onu görünce secde ettiler ve "Ey Hocamız! seni böyle telaşlandıran şey nedir? diyerek yanına toplandılar.
İblis (aleyhillane):" Ah benim nice yıllar yaptığım meşakkatlerim boşa gitti! Bu gece Muhammed A.s. anne karnına düşmüştür.Allah-ü Teala onu keskin bıçak gibi kılmıştır.Dinleri değiştirir, putları kırar"diyerek dövünmüştür.
--------------------------------
Hasan Bin Sabit r.a. anlatıyor: Resülüllah efendimizin ana rahmine düştüğü gece, ben 7 yaşında idim.O gece Medine de bir Yahudi;"Ey Yahudiler! bu gece Muhammed A.s.'ın yıldızı doğmuştur"diyerek bağırdı.
-
Amine Validemiz anlattı:
Oğlum Muhammed s.a.v.'e hamile olduğumu anlamadım.Asla başka yüklü hanımlar gibi ağırlık görmedim.Lakin hayız'dan kesildim.Ve hamileliğimde bi nur gördüm ki, onun ile mağrip ve meşrik aydınlandı, Hatta Şam memleketinde Basra şehrinin saraylarını gördüm.
Ve dahi, hamlimin ilk ayında; rüyamda uzun boylu bir kişi gördüm."Müjde sana! Peygamberlerin hocasına yüklü oldun"dedi.
"Sen kimsin?" diye sordum.
"Atası Adem (A.s.)'im" dedi.
İkinci ayımda iken gene rüyamda bir kişi gördüm,"Müjde sana! evvelki hemde ahirki kavimn hocasına yüklü oldun"dedi.
"Sen kimsin?"diye sorduğumda, Şit a.s. olduğunu söyledi.
Üçüncü ayda gene bir kişi gördüm. "Müjde sana! hürmetli peygambere yüklü oldun"dedi.
"Sen kimsin?" dediğimde; Nuh a.s. dedi.
Dördüncü ayda bir kişi şöyle dedi. "Müjde sana! Şerefli hocaya yüklü oldun"dedi.
Kim olduğunu sordum, İdris A.s., diye cevap verdi.
Beşinci ayım da bir kişi gördüm,Müjde sana! insanların efendisine yüklü oldun"dedi.
Sen kimsin? dedim, Hus a.s. olduğunu söyledi.
ALtıncı ayımda bir kişi gördüm.Müjde sana! Haşim oğullarından olan peygasmbere yüklü oldun" dedi.
Kimsin dedim? İbrahim A.s. olduğunu söyledi.
Yedinci ayımda:"Müjde sana!Alemi terbiye edici, Allahü Tealanın dostuna yüklü oldun" denildi.
Kimsin dedim? İsmail a.s. olduğunu söyledi. Ve bu yedinci ayda, Bağdat şehri kisrasının, sarayındaki Minarelerin 14 tanesinin ucu düştü.
Sekizinci ayda bir kişi gördüm:"Müjde sana! Tahkik ahir zamanın ahir peygamberine yüklü oldun"dedi.
Kimsin? dediğimde, Musa A.s. olduğunu söyledi. Bu ay da mecusilerin ibadet kıldıkları ateşleri söndü.
Yahya Es-sariri R.a., bu mecusilerin ateşinin bin yıldır hiç sönmediğini nakil etmiştir.
Dokuzuncu ayda yine bir kişi gördüm;Müjde! Muhammed s.a.v'e yüklü oldun"dedi.
Kim olduğunu sorduğumda; İsa A.s. olduğunu söyledi. (Salevatullahi aleyhim ecmain)
-------------------------------------
Meşhur rivayete binaen; Hz Amine validemiz Peygamberimize hamlinin ikinci ayında, babası Abdullah Medineye gitti. Orada vefat kılıp Medineye defin edildi. Ne zaman Peygamber efendimizn babası vefat etti;
Melekler Hz Allah'a:
Ya Rab! Habibin yetim kaldı,diye üzüldüler.
Hz Allah cc:"
Ben onun saklayıcısı, daha da hocası, nusret vericisiyim buyurdu."
-
Amine Validemiz anlatıyor: Ne zaman oğlumun doğum gecesi geldi, sabah oluyor idi. Gökten bir guruh cemaat indiler.Onlar üç böylgede duruyorlardı. Birinci cemaat Kabetullah üstünde idilier.İkincileri kendi yurdumun tepesinde duruyorlardı.Üçüncü cemaat ise Beyti Maktis'e kadarlardı. Yıldızlar bana o kadar yakınlaştılar ki, sanki üzerime düşecek sandım.
Gök kapılarını tamamen açık gördüm.Bunu gördükten osnra evimin içerisi zeberced burunlu kuşlar ile doldu.Dünya apaydınlık oldu.Şol vakit susadım.Kuyuların birisinden su içtim.
Kendim düşünüp duruyorum,Yalnızlıktan gönlüm daralı verdi.Derhal yanıma bir guruh hatun kız girdi.Birisi Asiye idi.Ol hem ebelik kıldı.Bir vakit sancım artıp, içim ağrıdı.O zaman bir kuş gelip kanadı ile kursağımı sıvazladı.Derhal Oğlum Muhammed Mustafa s.a.v.'i doğurdum.Mübarek ayak üstü doğdu. Yüzü aşağı doğmadı. Bu şekil doğması, Hz Alllah'ın hükmünde doğru olduğuna delil oldu.
Ne zaman dünyaya geldi, fasih dili ile "Allahü Ekber,Allahü Ekber Kebiran, Elhamdü Lillahi Rabbil Alemin" dedi.
---------------------------------------------
İbni Abbas r.a.'ın rivayetine göre: Rasulüllah s.a.v. sünnetli doğmuştur.
Peygamberlerden sünnetli doğanlar: Adem a.s., Şit a.s. İdris a.s., Nuh a.s., Lut a.s., Yusuf a.s, Musa a.s., Şuayp a.s.,Süleyman a.s.,Yahya a.s., İsa a.s. ve onikincisi Peygamberimiz Muhammed Mustafa s.a.v.'dir.
Amine validemiz anlatıyor: Ne zaman Muhammed s.a.v. doğdu, gökteki aya benzeyen bir kişi oğlumu alıp gitti.Bir saat yok oldular,bu bir saattan sonra oğlumu yanıma getirdi. O kişi oğlumu bir saat içerisinde, mağrip ve meşrik'i tavaf kıldırmış. Adem a.s.'ın yanına varmışlar. Adem a.s. iki gözünün arasından öpüp, "Müjde sana ey benim dostum, sen evvelki ve ahir ki evladlarımın hocasısın" buyurmuş.
Sonra bir kişi dahi gördüm, Ey dünyanın hürmetlisi, ahiretin şereflisi! bir kişi senin sözünü söylese, senin şehadetinle şehadet verse, kıyamet günü senin yanında olur" dedi. İbni Abbas r.a. bu zatın cennet bekçisi Rıdvan olduğunu rivayet etmiştir. Allah cc emri ile Rasülüllah efendimizn arkasına peygamberlik mührünü bu zat (Rıdvan) basmıştır.
-
Hz Abdulmuttalip anlatıyorlar: Ben o gece Kabetullah'da idim.Kabtulllah'ı aşıp, makam-ı İbrahimtarafında secde yaptım.Putlar oldukları yerden düştüler.Kabetullah'dan bir ses işittim;"Allahü Ekber, Allahü Ekber, doğdu günahdan pak olan Muhammed s.a.v., beni Rabbim müşriklerin necasetlerinden pak kıldı"diyordu...
Ve devam etti o ses"Agah ol! Amine Muhammed a.s.'ı doğurdu, onun üzerine rahmet bulutları döküldü"dedi.
Hemen Amine'nin evine geldim. Evini bulutlar kaplamıştı,hemen kapıdan "aç" diye bağırdım. Kapıyı açtı.Açılması ile burnuma güzel bir koku doldu."Ya Amine ne haber, ne hallik var?" dedim. Hemen Amine "Muhammed'i doğurdum"dedi. "Nerede göreyim" dedim.Hücrede yani bölmede"dedi. O zaman bölmeye girmek için kast ettim. Karşıma bir adam çıktı.Kolunda kılıç vardı, "sabır et melekler görüp bitirsinler" dedi.
----------------------
Amine Validemiz anlatıyorlar: Muhammed s.a.v'i doğurduğum gece gördüm, evin tepesi kaldırıldı. Çok güzel kızlar gördüm, güzellikte eşleri yok.Abdi Menaf kızlarına benziyorlar.Teaccüp ile onlara bakarken ;
" Ne zamana kadar teaccüple bize bakacaksın, bizler senin hizmetçileriniz, Adn cennetinden geldik"dediler.
---------------------
Aklıma yazdın ol anı, doğurmuşum gözüme ilişti. Oğlum bir elini gözüne koymuş, bir elini avret mahalline koymuş,o halde secde kıldı.Kulağımı salıp dinledim, "Ümmetim ümmetim"diyordu. O zaman gözümden gaip oldu. Oğlum nereye gitti derken, bir ak bulut oğlumu getirip yanıma koydu. Oğlumu yıkamışlar, gözüne sürme çekmişler,Hoş bir koku sürmüşler, hem kundaklamışlar.
O Vakit halası Atike girip;
"Ya Amine ne hallik var?" dedi.
Ben de; oğlumu dünyaya getirdiğimi söyleyip, başımdan geçen bu olayları anlattım.
----------------------
Atike anlatıyor: Sevincimden sıçrayıp durdum.Nerede ol Muhammed deyip, elime alıp kucakladım.O zaman ki gibi hoş anı, hoş kokuyu asla duymamıştım. Yüzünü açıp baktım,gökte doğmuş ay gibiydi. O gece öyle bir geceydi ki; dünyanın evvelinden ahirine bir andı. Gece olmadı, Kabe-i Muazzamada 360 put vardı. Parçalan
-
Muhammed sav'in dünyaya gelmesinden önce şeytanlar ve cinler göğe çıkıp, meleklerin sözlerini idnleyip, büyücülere haber verirlerdi.
Peygambermiz s.a.v.'in doğduğu gece de adetleri üzere çıkıp dinlemek istediklerinde, Hak Teala yıldızlara onalrı atmalarını emir kıldı. Çıkıp dinliyemediler. Dönüp Mel'un İbli'in yanına vardılar."Ne oldu bu gece bizi yıldızlar göğe çıkarmadılar?"dediler.
Mel'un İblis şöyle söyledi"Bu gün Allahü Teala'nın Mukarreb meleklerini gökten inerken gördüm, hepiniz gidiniz, bana haber getiriniz."
Şeytanlar dönüp, Mekke tarafında bir nur gördüler. Nur havaya kadar kaldırılmış. Yakınlaşmaya çalışsalarda, Mekke-i Mükerremede melekler saf tutmuşlar. Okadar çok Melaike-i Kiram var ki, iğne atsan yere düşmeyecek şekilde. Şeytanlar ne haber diyerek yakınlaştıklarında Melekler onları ateşli sopalar ile kovdular.
İblis'in yanıda dönüp, gördüklerini anlattılar. İblis Mel'un "Ahhhhh!" diyerek bağırdı. Şeytanlar"Ya hocamız niçin bu kadar kaygılandın?" dediler.
İblis şöyle anlattı"Benim için bu gece kadar acı bir gece yoktur. Benim binyediyüz yıllık meşakkatimi bir an gibi yok etti."
"Göğe çıkamamamızın sebebi, Mekke üstünde meleklerin durmasının sebebi;
Ahir zaman Peygamberi Muahmmed (s.a.v.) dünyaya geldi. Bu Peygamber şu kişidir ki;
Onun şeriatı başka Peygamberlerin şeriatını değiştirir.
Bir adam bir yıl veya bin yıl azgınlıkta yürüyüp, müşrik olsa, bir saat Ol Peygamberin dinine girip, tevbe etse, bütün günahları afv kılınır.
Bu Peygamber Şol kişidir ki;
Onun ümmetinden bir adam ömür boyunca, azgınlıkta, fısık fesatta olsa, bir zaman yaptığı günahlardan pişman olup tevbe etse; bütün günahları yerine sevap yazılır.Cemi günahları afv edilir. Rahmete müstehak olur.
Bu Müjdeci Peygamberdir. Kıyamette ümmetine Şefaat kılar, cehennemden kurtarır." Dedi.
-
Geldik maksuda: Abdulmuttalip, Rasulüllah s.a.v.'in yanına girdiğinde mübarek gözü açılmış,gök tarafına bakıyordular. Baş parmakları mübarek ağızlarında idi.Abdulmuttalip yanına yaklaştığında parmağından süt çıktığını gördü.
Peygamber Efendimiz de dedesini görüp, müsebbiha yani iman parmağını kaldırıp Kelime-i Şehadet getirirmiş gibi işaret etti.
Abdulmuttalip bu mucizeleri görünce çok sevindi.Rasulüllah s.a.v.'i alıp Kabe-i Muazzamaya gitti.Muhammed a.s.'ı ona verdiği için şükür etti.7 Günden sonraMuhammed ismini koyduve şerefine ziyafet verdi.
-------------------------------
Hz Amine Muhammed isminin verilmesini şöyle anlatır: Rüyamda bir melek gördüm.Bana"Ey Amine sen bütün mahlukatın efendisine yüklüsün.Doğduğunda ona Muhammed adını koyun.Ol Seyyid bu sebeble çok övülmüş olur!"dedi.
Ve yine melek şöyle söyledi:"Ey Amine! Hz Muhammed'i doğurur iken göreceğin acayip şeyleri kimseye anlatma!"dedikten sonra Hz Amine validemize bir nesne vermiş ve onu Rasulüllah efendimize takmasını söylemiştir.
Hz Amine anlatmaya devam ediyor: O vakit uyandım, yastığımın altında altından bir kağıt gördüm, onun üzerinde şöyle yazılmıştı;
"Alahım sen Hz Muhammed a.s.'ı her bir hasidin şerrinden ve fesad yerde oturan veya duran her bir mahluk'un iradesinden koru."
Hemen Amine validemiz rüyasında görmüş olduğu meleklerin sözleri üzerine,Rasülümüze Muhammed isminin konmasını Abdulmuttalib'e bildirmişlerdir ve Abdulmuttalib de bu ismi Rasülüllah s.a.v.'e koymuştur.
Allahümme Salli Ala Seyyidine Muahmmedin ve Ala Elihi ve Sahbihi Ecmain.
Temmet bi Avnillah...(Bitti)
değerli kardeşlerim bu konuyu nerden aldınız derseniz
bu konuyu benim kızım acizane kazakça kitabından tercüme etmişti
bende sizlerle paylaştım..
-
çokkkkk çok güzel paylaşımlar Allah razı olsun
-
çokkkkk çok güzel paylaşımlar Allah razı olsun
Bütün sadakat ailesinin Kandili mübarek olsun.selam ve dua ile.
-
Allah c.c. razı olsun.
-
almis oldugunuz notlarin kazakcada olsa kitabin ismini yazma imkaniniz varsa bi zahmet kardesim mümkünmü Allah razi olsun.Kandiliniz mübarek olsun
-
peygamberimizin veladetiyle ilgili güzel şeyler sizleri teşekür ederim.selamlar
-
SEVGİLİYİ ANINCA BAYILAN ADAM
Hayal dünyamda, içinde bulunduğum zamandan bin dört yüz yıl öncesine doğru yolculuğa başlamıştım. Henüz, İstanbul’daydım. Fındıklı’dan Taksim’e doğru gidiyordum. Yol üzerindeki bir dükkanda bulunan gazetelerin üzerindeki tarihe baktığımda 1961 yılında olduğumu anlamıştım. Alman Elçiliğinin yanındaki mescitten yukarı doğru çıkarken, birini gördüm. Gözleri kapalı, boynu bükük, başı hafif öne doğru düşmüş,halsiz, mecalsiz bir görünümü vardı; dilenci desem değil, deli desem deli değildi.
Etraftakilerden bu kişinin Yaman Dede olduğunu öğrendim.
Yaman Dede, benim için çok özel bir isimdi. Onun hayatını okuduğumda çok etkilenmiştim.
Yaman Dede, Kayserili bir Rum tüccarın oğludur. Asıl adı Diyamendi’dir. Kastamonu Lisesi’nde okurken Arapça ve Farsça derslerine ilgi duyar. Lisenin orta kısmında okurken Mevlana’nın Mesnevi’sinden okunan birkaç beyit, içine bir kor gibi düşer. Mesnevi’deki derin muhabbetten, gönlün tatlı bir iklime sefer eyler. Hele Mevlana’daki o ince aşk sızıları, hele Peygamber aşkı, Diyamendi’yi bir başka etkiler. Mesnevi’deki ışık, Efendimizin sevgisine dönüşerek bir kor halinde Diyamendi’nin içinde tatlı tatlı yanmaya başlar. Hukuk Fakültesini de bitirip, avukat olduğunda; içindeki Peygamber (s.a.s.) sevgisi alevlenir de alevlenir.Kalben Müslüman olmasına rağmen, ailesini karşısına almamak,onları üzmemek için dinini ve sevgisini açığa vurmaz.
Evinde yirmi yıl gurbet hayatı yaşar Diyamendi. Ailesine ıstırap vermemek için sahura kalkmadan oruç tutar, gizli gizli namaz kılar. İstanbul’un en sapa yerlerindeki camilerde gözyaşları içinde namaz kılar. Bazen de gittiği caminin etrafında bir tanıdık yüz görünce boynunu bükerek geri döner.
İçin için yanan kor alev, bir gün gelir dışarıya yol bulur, sızarmış. Diyamendi’nin içindeki Habibullah sevgisi o kadar büyür ki saklamanın imkanı yoktur. Durumunu etrafındakilere açıklar. Mehmed Abdülkadir adını alır. Eşine ve kızına; kendilerini üzmemek için İstanbul’dan ayrılarak çok uzaklara gidebileceğini söyler. Birbirlerini sevmelerine rağmen kilisenin baskısıyla aile dağılır. Ellibeş yaşındayken yuvasını terk eder. Sonraları dostları arasında Yaman Dede diye anılır.
Duvar dibinde perişan vaziyette yığılıp kalmış adamın Yaman Dede olduğunu anlayınca, hayat hikayesi bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmişti bir an. Hemen heyecanla yanına vardım, yanına çömeldim:
-Dede hayırdır, neyiniz var? Hasta falan değilsiniz inşaalah!
Başını kaldırdı, fersiz gözlerini hafifçe açtı. Gözlerinden sicim gibi yaş geldiğini fark ettim.
-Hocam neden bu gözyaşları? Yoksa başınıza kötü bir hal mi geldi?
Titrek dudaklarından yumuşak, merhamet dolu, mütevazi bir sesle kelimeler döküldü:
-Hayır, evladım hayır! İki cihan güneşi Efendimiz Aleyhisselam aklıma geldiği zaman, kendimi kaybediyorum, ayakta duracak halim kalmıyor.
Ondaki bu Peygamber aşkı, gözlerimi doldurdu.
-Dede, dedim, seni bulmuşken şuradan şuraya gitmem. Ne olur bana Peygamber Efendimiz’le ilgili bir şiirinden birkaç mısra oku da gönlüm şad olsun.
Nihayet kendini anlayan bir fani bulmuşluğun sevinciyle toparlandı.Gözleri, başka bir aleme dalmışçasına dudaklarından şu mısralar döküldü:
Gönül huun oldu şevkinden boyandım Ya ResulAllah.
Nasıl bilmem bu nirana dayandım Ya ResulAllah.
Ezel bezminde bir dinmez figandım Ya ResulAllah.
Cemalinle ferah-nak et ki yandım Ya ResulAllah.
Yanan kalbe devasın Sen, bulunmaz bir şifasın sen.
Muazzam bir dehasın Sen, dilersen reh-nümasın Sen.
Habib-i Kibriyasın Sen, Muhammed Mustafa’sın Sen.
Cemalinle ferah-nak et ki yandım Ya ResulAllah.
Yaman Dede’nin elini saygıyla öptüm. Dua istedim kendime dair. Onu dualarıyla baş başa bırakarak usulca ayrıldım yanından.
Arif AKPINAR - Gül Devrine Seyahat
-
Hz. MUHAMMED (s.a.v)
Açan çiçeklere meyveverilmiyor Muhammedsiz
Haktan gelen derde deva bulunmuyor Muhammedsiz
Kur'an-ı Kerim de, Rabbimizin (c.c) Sevgili Habibini nasıl övdüğünü, üstünlük ve büyüklüğünü kullarına ne kadar geniş ve açık bir şekilde anlattığı şu ayetlerde ifade edilmektedir;
1) Nisa Suresi. 80 ''Kim Peygambere itaat ederse Allahü Teala'ya itaat etmiş olur''
2) Nisa Suresi. 65 ''Ya Nebi. Rabbine and olsun ki: Verdiğin hukme karşı nefislerinde
(tam bir teslimiyetle) boyun eğmedikçe onlar asla iman etmiş olmazlar.
3) Nisa Suresi. 59 ''Bir şeyde ihtilafa düştüğünüz zaman (Eğer, Allaha ve Ahiret Gününe inanıyorsanız) onu Allaha ve Rasülüne (Kitaba ve Sünnete) arzediniz''
4) Maide Suresi. 55 ‘’Sizin dostunuz ancak Allahü Teala ve O’ nun Rasülüdür’’
5) Enfal Suresi. 20 - 24 - 27 ''Ey Müminler. Allaha ve Rasülüne itaat ediniz. Davet ettikleri zaman Allahın ve Rasülünün davetine icabet ediniz. Allaha ve Rasülüne ihanet etmeyiniz''
6) Tevbe Suresi. 62 ‘’Allah ve Rasülünü razı etmeleri daha doğru olur’’
7) Tevbe Suresi. 128 ''Size, Müminlere karşı çok düşkün, Rauf ve Rahim olan bir Rasül geldi''
8) İsra Suresi. 79 '' Gece kalk. Teheccüd kıl. Sana Makam-ı Mahmud (Şefaat İzni) verilecektir''
9) Ahzab Suresi. 6 ''Peygamber, Mü’minlere canlarınden evladır. Hanımları ise Annelerinizdir''
10) Ahzab Suresi. 21 ''Yemin olsun ki; Peygamberiniz, sizin için çok güzel bir örnektir''
11) Ahzab Suresi. 36 ''Allah ve Rasülü bir iş için huküm verdiğinde, Mümin olan erkek ve kadınlara (O işte) seçim hakkı yoktur. Kim Allaha ve Rasülüne isyan ederse sapkın olur''
12) Ahzab Suresi. 40 ''Muhammed Allahın son Rasülüdür. Ve kendisinden sonra Nebi yoktur''
13) Sebe Suresi. 28 ''Ya Muhammed. Seni insanlara (Evrensel) bir Rasül olarak gönderdik''
14) Hucurat Suresi. 2 ''Ey Mü-minler, Peygamberinizin yanında sesinizi yükselterek, bağırarak konuşmayınız. Böyle yaparsanız, haberiniz olmadan amelleriniz boşa gider''
15) Haşr Suresi. 7 ''Peygamberiniz size ne verdiyse alınız. Neyi yasakladıysa ondan kaçınınız''
16) Münafikun Suresi. 8 ‘’……… Halbuki ‘Gerçek Izzet’ Allaha ve Rasülüne aittir’’
17) Nun Suresi. 3-4 ''Senin için tükenmez bir ecir vardır. Sen mükemmel bir ahlak sahibisin''
18) Fetih Suresi. 2 ‘’Rabbin, geçmiş ve gelecek günahlarını affedip nimetini tamamlayacaktır’’
19) Necm Suresi. 3 - 4 ‘’O Muhammed hevasından konuşmaz. Ancak; Allahın Vahy’ini söyler’’
20) Duha Suresi. 5 ‘’Rabbin ilerde sana öyle nimetler verecek ki: Sende razı olacaksın’’
21)İnşirah Suresi. 4 ‘’Biz senin zikrini (Adımla yan yana anılarak şanını) yükselttik’’
22) Kevser Suresi. 1 ‘’Muhakkak ki: Sana, KEVSER Nimetini verdik. (çok manalara gelir)’’
23) Al-i İmran Suresi. 31 ''Eğer Allahı seviyorsanız, Allahü Teala’ nında sizi sevmesini ve günahlarınızı affetmesini istiyorsanız BANA TABİ OLUNUZ''
24) Enbiya Suresi.107 ''Biz, Seni Bütün ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERDİK''
Allahü Teala’nın Kelime-i Şehadette ismini yanyana yazdığı, İsmini İslama girişin anahtarı (Vazgeçilmez şartı) yaptığı, bütün Alemlere rahmet olarak gönderdiği, Makam-ı Mahmudu verdiği, her zaman ve mekanda günde beş defa okunan ‘Ezan-ı Muhammedi’ de adını, adıyla beraber zikrettirdiği, her ezandan sonra yapılan dua’da kendisine ilerde verilecek Vesile Makamı için Ümmetine dua ettirdiği Sevgili Habibi..
Hz. Muhammedi (s.a.v) ne kadar fazla övebilirseniz övünüz. Üstünlüğünden, büyüklüğünden bahsetmekten endişe etmeyiniz. Korkmayınız, Rahat olunuz. Çünkü ne kadar överseniz övünüz Rabbimizin onu övdüğü kadar övemez, onun büyüttüğü kadar büyütemezsiniz...
Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize Sultan-ı müeyyedsin Efendim
Hüseyin Dönmez.20.04.2013 tarihinde mail ile gelen bu güzel yazıyı sizinle paylaşıyorum.