BÜYÜK GÜNAHLAR’DAN
ŞİRK
(Allah'a Ortak Koşmak…)
En büyük günah...
Akıllıya yakışan; şerrinden sakınmak ve bu cinayetten uzak kalmaktır.
Taş, tunç ve topraktan yapılmış cansız cisim ve ve şekilden ne umulur?!
Âyet-i Celîle:
اِنَّ اللَّهَ لاَ يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذٰلِكَ لِمَنْ يَشَاۤءُ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً بَعِيدًا
“Şüphesiz Allahü Teâlâ kendisine eş koşanı affetmez. Şirkten başka dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa, muhakkak (hak yoldan) uzak dalâlet ve sapıklığa düşmüştür.” (Nisâ Sûresi, âyet 116)
Sebeb-i Nüzul :
Denilir ki:
Yaşlı bir kimse Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine geldi. Ve dedi ki:
-"Ben yaşlı bir kimseyim! Ben günah işlemeye daldım... Fakat Allâhü Teâlâ hazretlerini tanıdığımdan bu yana ona iman ettim ve Allâhü Teâlâ hazretlerinden başka dost edinmedim. Ve ona karşı cür'et ederek masiyetlere dalmadım. Göz açıp kırpıcaya kadar (bir an bile) kaçarak Allâhü Teâlâ hazretlerini âciz bırakacağımı düşünmedim. Ben işlemiş olduğum günahlara pişmanım. Tevbe ediyorum! Sen Allâhü Teâlâ hazretlerinin katında benim halimi nasıl ve nice görüyorsun?" dedi. Bu yaşlı adamın sorusu üzerine bu âyet-i kerime indi:
"Doğrusu Allah, kendine şirk koşulmasını mağfiret buyurmaz. Ondan berisini ise, dilediğine mağfiret buyurur. Kim de Allah'a şirk koşarsa, hakikatte pek uzak bir dalâle sapmıştır!" buyuruldu.
Şirk bağışlanmaz. Ancak (iman ve tevhid ile) şirkten tevbe edilirse bağışlanır. Şirk (ve küfrün) dışında kalan bütün günahlar bağışlanır. İster sahibi tevbe etsin ve isterse tevbe etmesin... Lakin bu günahların bağışlanması herkes için değildir. Allâhü Teâlâ hazretlerinin mağfiretini dilediği kişiler içindir..
"Kim de Allah'a şirk koşarsa, hakikatte pek uzak bir dalâle sapmıştır."
Haktan sapıtmıştır ve uzaktır. Çünkü şirk dalâlet çeşitlerinin en büyüğüdür. Doğruluktan istikâmetten en çok uzak olan sap¬madır.
Hadis-i Kudsî:
“Benimle başkasını ortak edip amel işleyenin ameli bana değil, ortak ettiğine âittir. Ve ben ondan berîyim.” (Sahih-i Müslim)
(Tüyler ürperten şu ilâhî tehditler tesir etmezse insan aceb ne ile ikâz edilir?!.)
Hadis-i Şerif:
“Allahü Teâlâ kıyâmet günü (bâzı) insanların Cennet'e götürülmelerini emreder. Onlar Cennet'e yaklaşıp kokusunu koklar, Cennet'in saraylarını ve Allah'ın ehl-i cennet için hazırladıklarını görürler. O anda ‘Onları geri çevirin, çünkü onların Cennet'ten nasipleri yoktur!’ denilir. Onlar, öyle bir hasret ve nedâmetle dönerler ki, ne geçmiş ne de gelecekte, kimse böyle bir nedâmet ve hasretle dönmemişdir.
Onlar, ‘Allahım! Dostların için hazırladığın nimetleri göstermeden bizi Cehennem'e koysaydın bu kadar acı duymazdık’ derler. Cenâb-ı Hak da: ‘Siz yalnız kaldığınızda kibirlenir bana başkaldırırdınız. İnsanlarla karşılaştığınız zaman itâatkâr görünür, halktan korkardınız. Hak'tan korkmayanlara saygı gösterir de bana tâzim etmezdiniz. İnsanların hatırı için bazı şeylerden vazgeçer de benim için günahları terk etmezdiniz. Ben de sizi bu büyük mükâfâttan mahrum bıraktım da bu acı azabı tattırdım.’ buyurur.” (Taberânî)
( Kitâbü'l – Kebâir, İmam Zehebi )
"Ve zulüm etmiş olanlara meyil etmeyiniz. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allâhü Teâlâ'dan başka yardımcılarınız yoktur. Sonra (dokunacak ateşten) kendinizi kurtaramazsınız."
(Hûd Sûresi, âyet 113)
(http://www.fazilettakvimi.com/public/resimler/site/figur.png)
"Muhakak Şirk En Büyük Zulümdür"
İnsanlar dünya menfaati için zalimlere muhabbet göstermemelidir. Allâhü Teâlâ'nın "Zalimlere meylederseniz ilâhî azaba uğrarsınız." ikazını düşünerek onlar ile oturup kalkmamalı, onların hareketlerini doğru görmemeli, onların yollarına gitmemelidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır: "Zulüm üç nevidir.
1- Bir zulüm vardır ki, onu Cenâb-ı Hak asla mağfiret buyurmaz. Bu şirkten ibarettir. Allâhü Teâlâ "Şirk, büyük bir zulümdür." (Lokman S. âyet 13) diye buyurmuştur.
2- Bir zulüm de vardır ki, onu Allâhü Teâlâ dilerse mağfiret buyurur. Bu kulların kendileriyle Rab'leri arasındaki hususlarda kendi nefislerine yaptıkları zulümdür.
3- Bir zulüm de vardır ki, onu affetmez. Bu kullardan bazılarının bazıları hakkında yaptıkları zulümdür ki, bunlardan bazıları, bazılarından haklarını almadıkça bunları bağışlamaz."
İnsan, şirke düşüren, küfre götüren şeylerden son derece sakınması lâzımdır. Allâh'tan başka ilahlara inanıp şirk üzere ölenler cehennemde ebedî azap olunacaklardır. Bu ceza, Allâhü Teâlâ'nın zatının inkar neticesidir.
Hak Teâlâ hazretlerine karşı mükellef olduğumuz vazifeleri yapmayan mü'minler de nefislerine zulmetmiş, Allâhü Teâlâ'ya karşı nankörlük yapmış olacaklarından azab olunurlar. Şu kadar var ki, bunların azabı ebedî değildir. Cenâb-ı Hak bunların bir kısmını bir müddet azap ettikten sonra affeder. Bir kısmını da hiç azap etmeden mağfiret buyurur. Fakat hiçbir insan, kendi hakkında ne yolda muamele olunacağını bilemediği için kulluk vazifelerinde kusur etmemeye çalışmalıdır.
İslâmiyet, herkesin malına, canına, hürriyetine, namusuna riayet edilmesini katî surette emretmektedir. Güzel bir terbiyeye ve itikada sahip olan, Allâhü Teâlâ'nın azabından korkan, ahiret gününe iman eden, ilâhi adaletin muhakkak tecelli edeceğine inanan bir insan, kul hakkına asla cür'et edemez. Şayet kendisinden böyle bir hareket zuhur etse hemen pişman olur ve tevbe eder.
( 29 Ocak 2014 Çarşamba, Fazilet Takvimi Arkası )
(http://i.imgur.com/E3mvp.png) (http://www.fazilettakvimi.com/tr/2014/1/29.html)