Sadakat islami Forum
SADAKAT MEDRESESİ => İLMİ NAHİV MÜZAKERELERİ => Konuyu başlatan: Padisah - 24 Şubat 2005, 05:59:29
-
Sülâs-i Mücerred Hakkında bir Beyt:
فتح وضم فتح وكسر فتحتان * كسر وفتح ضم وضم كسرتان *
Aksâm-ı Seba' Hakkında Bir Beyt:
صَحِيحَسْتُ مِثاَلَسْتُ مُضاَعَفْ لَفِيفُ ناَقِصُ مَهْمُوزُ اَجْوَفْ
Kitaplar Manzumesi:
Emsile: Evrek Evrek
Binâ: Yağlı Börek
Avâmil: Avlandırır
Maksud: Karış Kuruş
İzhâr: Kırıldı Kiriş
Kâfiye: İstersen Geriş
Nur'ul İzâh: Ka'beye Siviç
قَالَ - Fiil'inin I'lâl Kâidesi:
قَالَ aslında قَوَلَ idi. Kaf ayağını kaldırdı, vav'da korktu kaçtı.
Rahmân Kelimesinde'ki Elif nice oldu diye Ashabı Kirâm Peygamber Efendimize (S.A.V.) sormuşlar:
- Peygamber Efendimiz cevâben: سَرَقَهاَ الشَّيْطاَنُ (Ma'nası: Şeytan o elifi çaldı!)
-
قَالَ - Fiil'inin I'lâl Kâidesi:
قَالَ aslında قَوَلَ idi. Kaf ayağını kaldırdı, vav'da korktu kaçtı.
:D buna cok güldüm:)
hz.Allah sizide daima güldürsün abi.
yazilar cok güzel...
artik imtihan heyeti gale kelimesinin aslini sorarsa ne cevap verecegimi biliyorum :P :twisted:
-
امامنا بيننا كنون لنا لو لم يكن نون نون لنا يكون لاBundaki nükte imami muhammed ve imami züfer aralarina hocalari imami azami almislar kendileri boylu imami azam kisa boylu hocalarini لنا nuna benzetmisler imami azam da tasi gedigine koymus nun olmasaydi لنا ozaman لا olurdu yani siz olmazdiniz demistir.Allah Rahmet eylesin Sefaatlerinden mahrum etmesin.
-
امامنا بيننا كنون لنا لو لم يكن نون نون لنا يكون لاBundaki nükte imami muhammed ve imami yusuf aralarina hocalari imami azami almislar kendileri boylu imami azam kisa boylu hocalarini لنا nuna benzetmisler imami azam da tasi gedigine koymus nun olmasaydi لنا ozaman لا olurdu yani siz olmazdiniz demistir.
Tesekkür ederim.
bunu da Hikaye seklinde anlatalim..
Bir gün İmam Muhammed ile İmam Züfer arasında Hazreti İmamı Âzam «rahmetüllahi aleyhim» giderlerdi. İmam Muhammed ile İmam Züfer uzun boylu idi. İmamı Azam Efendimiz uzun boylu olmaması münasebetiyle İmam Züfer rahmetüllahi aleyh İmam Muhammed'e bakıp:
امامنا بيننا كنون لنا
dedi. Yani, biz ikimiz uzun boyluyuz. İkimiz arasında İmamı Azam kısa boylu demek istedi. İmam-ı Muhammed, İmam Züfer'e cevaben:
لو لم يكن نون لنا يكون لا
«lenâ»nın «nûn»u olmayaydı lenâ yok manasına olan lâ olurdu. Yani üstadımız İmamı Azam Efendimizin çalışması ve ictihâdî ile dinimiz mâlûm ve mübeyyin oldu. Eğer dünyaya teşrif buyurmamış olsaydı dinimiz bu derece zahir olamazdı, demeyi murat etti. imamı Azam Hazretleri İmamı Muhammed'in sözüne pek memnun oldular. İmamı Zü-ferin sözünü güzel bulmadılar.
Allah Rahmet eylesin Sefaatlerinden mahrum etmesin
Amin
-
[
Bir gün İmam Muhammed ile İmam Züfer arasında Hazreti İmamı Âzam «rahmetüllahi aleyhim» giderlerdi. İmam Muhammed ile İmam Züfer uzun boylu idi. İmamı Azam Efendimiz uzun boylu olmaması münasebetiyle İmam Züfer rahmetüllahi aleyh İmam Muhammed'e bakıp:
Imami muhammet ile imami züfer olarak degistirilmistir.
-
Imami Züfer dir.. cünki.. bu sözünden dolayi anlasiliyor ki.. Imami Züfer hic bir zaman.. Imami Muhammed ile Imami Yusufun makam derecesine gelememisler..
Siz bu arada Mekasidut Talibiyn okuyursunuz degil mi? .. Sayfa 22 de bunu acikliyor.. oraya irtibat ediniz.
-
Imami yusuf degil, imami ebu yusuf... :oops:
-
Imami Züfer dir.. cünki.. bu sözünden dolayi anlasiliyor ki.. Imami Züfer hic bir zaman.. Imami Muhammed ile Imami Yusufun makam derecesine gelememisler..
Siz bu arada Mekasidut Talibiyn okuyursunuz degil mi? .. Sayfa 22 de bunu acikliyor.. oraya irtibat ediniz.
Dogru tesekkür ederim
-
Arapca yazamiyorum, ama nereden aklimda kaldigini hatirlayamadigim bir dörtlükle, corbaya ögütülmemis bir avuc kaya tuzu daben atmis olayim:
Hel raeyte hevlebeten
Tetbeuhe tevlebeten
fi unugihi dikdikaten
yekuluhu tralelleey tralelleey...
Benden o kadar anlamli seyler beklemeyin, can icinde dil, doluya da bosa da sallanir..
Bazen ahenkli bir melodi, bazen illet bir cayirti...
Tschandan siparis üzere melodi cikmaz efendim... :oops:
-
Bir gün talebenin birisi köyüne izine gider. Köylerindeki inde (mağara) bir eğer bulur. Sahibi olmadığına göre bunu alabilirim diye düşünerek eğeri alır. Pazara götürüp satarak parasını harçlık yapar. Ve izin sonunda kursa döndüğünde imtihan hey'eti gelir ve imtihan olur. İmtihanda abi talebeye ibare okutur. İbarede "İN KÂNE" kelimesi geçer. Talebe mana verirken "eğer olursa" der. Ve abi
"Söyle bakalııım eğeri nerden aldın?" Talebe "abiye malum oldu köydeki inden aldığım eğer" diye çok mahçub oluyor. :oops: Ama çaresiz cevap vermek zorunda. Kızar, bozar cevabını veriyor:
"İnden aldım efendim" der demez, abi talebeye kocaman bir aferim çekiyor. Ama talebe neye uğradığını anlayamıyor... :)
-
mars çok iyi bi hikaye idi Allah iyiliğini versin çok güldüm :D :D
-
Rica ederim kardeş. Bir an içinde olsa bi kardeşimin tebessümüne vesile olduğum için mutlu oldum. Biraz geç rica ettim ama kusura bakma daha yeni gördümde :oops:
-
Bazi seyler bazi zamanlarda gözden kacabiliyor üzülmeye degmez.
-
Bazi seyler bazi zamanlarda gözden kacabiliyor üzülmeye degmez.
Haklısınız hocam. Teşekkürler.
-
biri caliskan digeride tembel olan bi grub imtihan olacaklar.h.ef.gayretli olani imtihan ettikden sonra digerine sira gelmis.hoca:ya demis digerini sözlü ettim bunuda isaretlerle edeyim bakalim Demis.cocuga tek isareti yapiyor cocukda iki isaretini gösteriyor.hoca yuvarlak isaretini yapinca talebede yuvarlak icine noktalar isaret ediyor.hoca assagiya su serpiyormus gibi isaret edince cocukda assagiya bir sey cekiyormus gubi isaret yapiyor.hoca cocugun basini masaAllah diyerek oksuyor.tabi imtihan hocasinin talebenin tembelliyinden haberi yokya ders hocasina:aman hocam su talebe nekadar zeki öyle diye anlatmaya basliyor,dershanedede cocuk arkadasina gülerek anlatiyor.hoca:hocam ben Allah birdir isaretini yapinca cocuk hem Alla birdir isaretini yapar ve p.ef.hzAllahdan ayirmaz.cocukda arkadasina:hoca bana bir gözünü cikaririm gösterdi bende iki gözünü cikaririm gösterdim.hoca:düya yuvarlakdir isaretini yapinca cocuk dünya yuvarlak ve icinde insanlarda var gösterdi.cocuk:hoca bana bos tepsi isaret etti bende tepsi icine tatli isaret ettim.hoca:Allahin rahmeti yagar isaretini yapinca cocukda yardende yesillik yeserir cevabini verdi.ya hocam bu ne zeka diyerek dua ederek ayrilir.cocukda:hoca bana sacini cekerim isaret edince bende sakalini cekerim diye cevap verdim.hayret ettim onca isaret etim ama HOCA BANA HIC KIZMADI... :D 8)
-
Allah Allah ne güzel seymis :P :P
-
Bir gün talebenin birisi köyüne izine gider. Köylerindeki inde (mağara) bir eğer bulur. Sahibi olmadığına göre bunu alabilirim diye düşünerek eğeri alır. Pazara götürüp satarak parasını harçlık yapar. Ve izin sonunda kursa döndüğünde imtihan hey'eti gelir ve imtihan olur. İmtihanda abi talebeye ibare okutur. İbarede "İN KÂNE" kelimesi geçer. Talebe mana verirken "eğer olursa" der. Ve abi
"Söyle bakalııım eğeri nerden aldın?" Talebe "abiye malum oldu köydeki inden aldığım eğer" diye çok mahçub oluyor. :oops: Ama çaresiz cevap vermek zorunda. Kızar, bozar cevabını veriyor:
"İnden aldım efendim" der demez, abi talebeye kocaman bir aferim çekiyor. Ama talebe neye uğradığını anlayamıyor... :)
:) :) :)
-
Mars'ın anlattığı hakikaten çok güzelmiş..
Bilmece:
Etrafühee çemberun
Arzuhee müdebberun
İzaa darabe zeydün
Lamburlub lamburlub
Belki biliniyordur ama :oops:
-
Bilmece:
Etrafühee çemberun
Arzuhee müdebberun
İzaa darabe zeydün
Lamburlub lamburlub
Belki biliniyordur ama :oops:
:wink: :wink: :wink:
-
:wink: :wink: :wink:
Hocam zannederim siz biliyorsunuz. :)
ilginc bir bilmece imis. cevabini simdiden merak etmeye basladim bile
teşekkür ederim. Hancı biraz düşünülürse bulunur.Cevabı çok kolay.. :)
-
DAVUL:
-
:x evet doğru cevap.
Ramazan-ı şerifin yaklaştığı mübarek günlerde aklıma geldi.. :oops:
-
DAVUL:
:wink: :wink: :wink: sağolasın...
-
IMAMÜNA BEYNENA KENUNI LENA :arrow: CEVAP :arrow:
-
Yanlış hatırlamıyorsam şöyle idi...
İmamı Yusuf, İmamı Muhammed ve İmamı Azam Hz.leri birgün yolda gidiyorlarmış, İmamı Yusuf ve İmamı Muhammed yan taraflarda İmamı Azam ise ortada... İmamı Yusuf ile Muhammedin boyları uzun, imamı Azam hz.lerinin ise biraz kısaymış hal böyle olunca İmamı Azam Hz.leri ikisinin ortasında biraz kısaca kalmış... Ve imameyn, İmamı Azam Hz.lerine latife maksadıyla... "İMAMÜNA BEYNENA KENUNİ LENA" İmamımız ortada lenanın nunu gibi kaldı demişler...
İmamı Azam Hz.leride..."LEVLEM YEKÜN NUNÜ LENA YEKÜNÜ LA" Lenanın nunu olmasaydı "LA" kalırdı... Yani hiç birşey olmazdı... Buyurmuşlar...
Eksiğim olabilir... Bukadar hatırlayabildim... :gul:
-
Hoca telebeyi imtihan ediyormuş. Sormuş,
- Evladım "mollacami" ne kelime olur çek getir, denk getir bakalım demiş.
Talebe düşünmüş ve aklına gelmemiş. Hepimizin bu durumda başvurduğu salla-yüsalli yöntemine başvurmuş ve,
- Allacâmi-yollacâmi-mollacâmi demiş. :) :)
-
:hihi Çok güzeldi teşekkürler...
-
:D
-
Hoca telebeyi imtihan ediyormuş. Sormuş,
- Evladım "mollacami" ne kelime olur çek getir, denk getir bakalım demiş.
Talebe düşünmüş ve aklına gelmemiş. Hepimizin bu durumda başvurduğu salla-yüsalli yöntemine başvurmuş ve,
- Allacâmi-yollacâmi-mollacâmi demiş. :) :)
Hoca telebeyi imtihan ediyormuş. Sormuş,
- Evladım "mollacami" ne kelime olur çek getir, denk getir bakalım demiş.
Talebe düşünmüş ve aklına gelmemiş. Hepimizin bu durumda başvurduğu salla-yüsalli yöntemine başvurmuş ve,
- Allacâmi-yollacâmi-mollacâmi demiş. :) :)
:)
Tam salla yüsalli olmuş....
-
Dil inkilabin yapildiği senelerde eski ağdaali dilden bir türlü vazgeçmek istemiyen ve yeni lisani konuşanlari her firsatta paylayan, Müderris Hami Efendi bir defasinda Talebelerden biri (Sicakdan bunalmış olacakki ) ''Susadım ...'' yahu! dediğini işitir. Hemen talebeyi yanina çağirir ve derki. '' Senin gibi ,medrese tahsili yapan bir kişiye öyle alel ade kelimeler yakişmaz.! en azından' ''Derum ateş-i nar ile püryan idüğünden bir kadeh-i tebrizi hoşgüvar-i nür ederek ,teskini ateşi dilefkar ve bu suret ile iktisabi ferahı bi sümar eyledim" demelisin ki okuyup yazmiş olduğun anlaşilsın der. Aradan zaman geçer, kış gelir, Hami efendi yine talebelerine ders vermekle meşgulken ,mubaşir tepeleme kömür dolu mangali Hami efendinin önüne birakır.gider Ancak yanmakda olan mangaldan bir kivilcim sıçrar,Hoca efendinin Kallavi sarığına konar ve sarik yanmaya başlar, Bunu gören talebeleri bir telaş alir, lakin ses çıkaramazlar,Zira hocam sarıgınız yanıyor deseler azarlanacaklar. Söylemeseler sarık yanıyor, Nihayet içlerinden biri cesaret göstererek ayağa kalkar.''Ey Hace-i bi misal ve ey üstazı zi kemal bu şakırd-i pür kelal sol vechile arz eylerki bi hikmet-i müteal nar-ı mangaldan bir serer-i cevval pertab ile ol elinizdeki sarığı iisal eylemiştir " der ancak sarığın yarısı çoktan yanmıştır...
-
:)
Çok güzeldi Kenz ,teşekkürler...
-
Nerden buldunuz bunu ya çok hoştu. :)
-
teşekkürler kenz :)
-
Admine meramımızı anlatırken böyle mi yapsak biz de :hihi ;)
-
Kenz sağol kardeşim. :)
Malumunuz galata yangınını duyurmak için talim çalışan bir talebeye söylemişler.Bu hadisede ona benzemiş. :hihi
-
Malumunuz galata yangınını duyurmak için talim çalışan bir talebeye söylemişler.Bu hadisede ona benzemiş. :hihi
Onu da dinleyelim. :)
-
Talebeyken çok anlatılırdı.
Eski devirlerde birgün galata'da yangın çıkar.O zamanlardada galata kulesine çıkılır ve yangın oradan duyurulurmuş.Bir talebede oradan geçerken bir taraftanda talim çalışıyormuş.Yangını duyurması için ona söylüyorlar.Talebede galata kulesine çıkıyor ve talimli bir şekilde "ga-la-ta-da yan-gıvvar" diye nida ediyor.Tabi millet anlayana kadar yangın yeri kül oluyor.
Hatırladığım kadarı ile hadise bu şekildeydi.
-
Rica ederim...)
Nerden buldunuz bunu ya çok hoştu. :)
e60))
Admine meramımızı anlatırken böyle mi yapsak biz de :hihi ;)
Ey Admin-i bi misal ve ey Sahibü’l-Sadakat-i zi kemal bu aciz'ül avanlarınız Allâme-i ulûl arz alemine hediyye eylediğiniz şahane-i azim sitenizden dolayı size Hemîşe şükranlarımızı takdim ederiz.. e58)) a40))
-
Teşekkürler Himmet.
Bu da harikaydı kenz kardeşim. :)
-
Güzel malzemeler bunlar..
-
cok güzelmis yakismis miftaha. &))
-
Teşekkürler Himmet kardeşim :)
***
Ey Admin-i bi misal ve ey Sahibü’l-Sadakat-i zi kemal bu aciz'ül avanlarınız Allâme-i ulûl arz alemine hediyye eylediğiniz şahane-i azim sitenizden dolayı size Hemîşe şükranlarımızı takdim ederiz..
Kenz kardeş güzeldi eline sağlık :))
-
Arapça dilbilgisi ilminde derinleşmiş bir nahiv alimi bir kayığa binmişti. Bu kendini beğenmiş gramerci, kayıkçıya dönüp:
–Sen hiç nahiv okudun mu, diye sordu.
–Hayır, diye cevap verdi kayıkçı.
Nahivci:
–Ömrünün yarısı boşa gitmiş, dedi.
Kayıkçı bu söze gücendi, gönlü kırıldı, fakat cevap vermedi sustu. Derken rüzgâr kayığı bir girdaba sürükledi. Kayıkçı o gramer âlimine bağırdı:
–Yüzmeyi biliyor musun?
–Hayır, dedi nahivci.
–Öyleyse bütün ömrün boşa gitmiş, çünkü kayık burada batacak. Burada mahiv bilgisi lazım, nahiv bilgisi değil. Eğer bunu biliyorsan korkusuzca denize atla!
-
Teşekkür ederiz...
-
Allah razi olsun cok süper olmus.
-
قَالَ - Fiil'inin I'lâl Kâidesi:[/size][/b][/u]
قَالَ aslında قَوَلَ idi. Kaf ayağını kaldırdı, vav'da korktu kaçtı.
çok güldüm ya gerçekten çok güzel ...bnmde cnm sıkılıyordu bi bakayım belki belki kardeşlerimizin yazısı ii gelir dedim gerçekten çok güzelmiş Allah razı olsun....
-
Osmanlıda Ulema sınıfının bozulduğu yıllardır... Yada Cumhuriyetin ilk yılları da olabilir... Anadolu'da bir kazanın köyüne imamlık için muhterem bir hocaefendiden ilim okumuş değerli bir zat başvurmak ister. Bu sebeple müftülük binasına girer. Önce vaizin odasına gider. O sırada vaiz mangalda ısınmaktadır. Közler kor gibi olmuştur. Bizim muhterem zat, ilminin engilliğini göstermek için "En'nârü semeratü'ş-şitâ" der. Vaiz cahil birisidir. Bu engin ilmin altında kalmamak için "evet... nar tatlı bir nimettir" der. İmam adayı, asabı bozuk olarak oradan ayrılır. Müftünün yanına gider. Müftüye bu olaydan bahseder. "Hocam, ben vaize en-narü semeratü'ş-şita dedim, o da nar tatlıdır dedi"der. Müftü kendinden emin bir biçimde "vay cahil... vay... her zaman söylüyorum şuna... ayet-i kerimelere yanlış mana verme, diye... desen ya, ayet-i kerimeye yine yanlış mana verdi."
-
Allahrazı olsun arkadaşlar çok hoş paylaşımlar :)
-
:) Tlinize sağlık,teşekkür ederiz..
-
avamil okuyan talebeler imtihan olacaklarmış.hemde sene sonu imtihanı.hep olurya imtihan sünmüüüş gitmiş.yok cuma olacaksınız heyet geç kaldı pazartesi belkide çarşamba olursunuz.derkeeeen imtihan hey'eti gelir.abi sorar söyle bakalım kızım fiili muzariyi nasb eden harfleri.köyünü özleyen talebe sayar:EN LEN KÖY İZİN....
-
avamil okuyan talebeler imtihan olacaklarmış.hemde sene sonu imtihanı.hep olurya imtihan sünmüüüş gitmiş.yok cuma olacaksınız heyet geç kaldı pazartesi belkide çarşamba olursunuz.derkeeeen imtihan hey'eti gelir.abi sorar söyle bakalım kızım fiili muzariyi nasb eden harfleri.köyünü özleyen talebe sayar:EN LEN KÖY İZİN....
a15)) e56)) t3)) :hihi
-
avamil okuyan talebeler imtihan olacaklarmış.hemde sene sonu imtihanı.hep olurya imtihan sünmüüüş gitmiş.yok cuma olacaksınız heyet geç kaldı pazartesi belkide çarşamba olursunuz.derkeeeen imtihan hey'eti gelir.abi sorar söyle bakalım kızım fiili muzariyi nasb eden harfleri.köyünü özleyen talebe sayar:EN LEN KÖY İZİN....
Ben de "On gün köy izini" versiyonunu duymuştum. :)
-
:)
-
hepsine bayıldım yaa.... emeklerinize sağlık...
-
Ne tatli günler(mis)di..
Köye izinin hasretinin cekildigi, hacidi mutlak desem de hocam sana izin vacib oldu dese diye sayiklandigi günler...
Simdi köye izin kimsenin umurunda degil, varsa da yoksa da, pause (teneffüs)...
Köy kimsenin umurunda degil..
Hele burda,
Kahvaaltida cay gibi bir sorunlari bile yok..
Corbayi cok seven ben haric, talebenin tamami kahvaaltida artik corba degil de hep cay ciksin diye neredeyse kazan kaldiracakti...
.......
Biraz daha yazarsam,
özellikle bizden birazcik önceki kusaktan birileri, l1))'nin gözleri ekrandan kamasip, kollarinin yenleriyle gözlerini ogusturacak...
Fazla nostalji,
yen kirletir...
-
çok güzel olmuş arkadaşlaş. ne anlatacağız tasası çekenlere göstermek lazım.
-
Dil inkilabin yapildiği senelerde eski ağdaali dilden bir türlü vazgeçmek istemiyen ve yeni lisani konuşanlari her firsatta paylayan, Müderris Hami Efendi bir defasinda Talebelerden biri (Sicakdan bunalmış olacakki ) ''Susadım ...'' yahu! dediğini işitir. Hemen talebeyi yanina çağirir ve derki. '' Senin gibi ,medrese tahsili yapan bir kişiye öyle alel ade kelimeler yakişmaz.! en azından' ''Derum ateş-i nar ile püryan idüğünden bir kadeh-i tebrizi hoşgüvar-i nür ederek ,teskini ateşi dilefkar ve bu suret ile iktisabi ferahı bi sümar eyledim" demelisin ki okuyup yazmiş olduğun anlaşilsın der. Aradan zaman geçer, kış gelir, Hami efendi yine talebelerine ders vermekle meşgulken ,mubaşir tepeleme kömür dolu mangali Hami efendinin önüne birakır.gider Ancak yanmakda olan mangaldan bir kivilcim sıçrar,Hoca efendinin Kallavi sarığına konar ve sarik yanmaya başlar, Bunu gören talebeleri bir telaş alir, lakin ses çıkaramazlar,Zira hocam sarıgınız yanıyor deseler azarlanacaklar. Söylemeseler sarık yanıyor, Nihayet içlerinden biri cesaret göstererek ayağa kalkar.''Ey Hace-i bi misal ve ey üstazı zi kemal bu şakırd-i pür kelal sol vechile arz eylerki bi hikmet-i müteal nar-ı mangaldan bir serer-i cevval pertab ile ol elinizdeki sarığı iisal eylemiştir " der ancak sarığın yarısı çoktan yanmıştır...
çok güzelmiş kardeşim eline sağlık. şimdikiler bunun tam aksini yapıyorlar.
arabi kelimelerin türkçeleştirildiği günlerde ismet paşa TBMM kürsüsüne çıkmış. "muhterem vekillerim arabii kelimatı lisanımızdan ihraç edeceğiz." demiş. abilerden biri de -ulan hayvan herif bunun neresi türkçe- demişti.
-
ben de szie Halis ECE hocamızın bir paylaşımını aktarayım ... t3)) t3))
Şek mi, eşek mi?
Fatih Sultan Mehmed Hân hazretleri Sahn-ı Semân’a müderris olacak hocaların kütüb-i sitte ile lûgatten Sıhâh-ı Cevherî, Kâmus, Tekmile ve emsâlini hıfz ve cem etmiş kimselerden olmasını şart koşmuştur.
Oraya müderris olmak için imtihana hazırlanan Molla Lûtfi ile Uslu Şücâeddin, bir gün, bir yerde karşılaşırlar. İmtihana ve lûgate müteallik konuşurlarken Şücâeddin:
— Sıhah’da müşkilâtım çok. Hemen her satırın başına şek (şüphe)işâreti koyuyorum, der.
Molla Lûtfi şu cevabı verir:
— Vâkıa ben de şek ediyorsam da, sen benden eşek (Arapça ismi tafdil sîgası ile, daha ziyade şüpheci mânâsına) imişsin!.. (Külliyât-ı Letâif, Faik Reşad, s. 129)
-
İlmi çalışmalara meraklı bir hoca efendi evlenir ve fakat başını kitaplardan kaldırıpta ailesiyle konuşmaya vakit bulamazmış. Bir taraftan yalnızlık, bir taraftanda kocasının alakasızlığı kadına dert olmuş. Birgün, kitapları ile meşgul bulunan kocasına: " hoca efendi, neye bakıyorsun? " demiş. Kocası: " Vankulu'na bakıyorum " cevabını vermiş. Kadın taşı gediğine koyarak: " Ne olursun, biraz da ben kuluna bak " demiş...
Vankulu: Kamus tertibinde iki ciltlik bir lügattır...
-
Biz gideli beri çok hoş yazılar eklenmiş.Elleriniz dert görmesin..
-
Bir tane de bizden olsun...
Evvelden Ramazan-ı Şeriflerde medrese talebeleri köylere, bucaklara dağılır, hem teravih kıldırıp va'z u nasihat ederler ve hem de Ramazan-ı Şerifin sonunda cerr ( harçlık ) toplayıp ufak tefek ihtiyaçlarını karşılarlarmış...
Yine bir Ramazan-ı Şerif'te büyükçe bir köye, Ahmed isminde gayretli, bir medrese talebesi (softa) gelir.. Mubarek ay boyunca hizmetten hizmete koşar...
Bayram namazından sonra hem köylülerle bayramlaşıp vedalaşmak ve hem de verilen harçlıkları (cerleri) toplamak niyetiyle evleri dolaşmaya başlar...
Nihayet ,köyün ağalarından, evvelden azbuçuk medrese tahsili görmüş olan Hüseyin Ağa'nın evine varır.. Helalleşir.. Bekler, ama nafile.. Hüseyin Ağa hiç para koklatacak gibi değildir.. Ahmed zekidir.. Lafı İlim talebesine yapılan yardımın faziletine getirir..
Hüseyin Ağa tebessüm eder ve "Evladım" der.
- "Senin adın ne ?"
- "Ahmed efendim"
- "Peki evladım ! "Ahmed" gayr- munsarif değil mi.. Hiç cerr kabul eder mi"
Bizim zeka yumağı medrese talebesi Ahmed'in gözleri ışıldar ve o güzelim cevabı verir:
" Efendim. Ağanın kesesine muzaaf olursa, cerr de tenvin de kabul eder..."
Ve bu hoş cevapla mest olan Hüseyin Ağa, bu ilim talibine yüklü bir yardımda bulunur..
-
Hocam çok güzel oldu. Elinize saglik. Cenab-i Hak böyle zeki talebelerin adedini artirsin.
-
ÇOOOOOOOOK KOMİK RÜZGARGÜLÜ :)
-
Hocam çok güzel oldu. Elinize saglik. Cenab-i Hak böyle zeki talebelerin adedini artirsin.
-
Selamün aleyküm,forumun bu kısmına daha yeni giriyorum.Garip hocamın yazdığı hadiseyi okuyunca şu şiir aklıma geldi:
نَزَلْتُ بِدَارِ عَبْدِ اللّهِ ضَيْفًا فَجَرَّ الْوُدَّ مِنِّى بِا الْاِضَافةِ
نَعَمْ جَرَّتْ اِضَا فَتُهُ وِدَادِى فَاِنَّ الَْجَرَّ مِنْ عَمَلِ ا ْلاِضَافَةِ
Bedayiu'l-izhar s:148
"Abdullah'ın hanesine müsafir olarak geldim / Ziyafet sebebiyle benim muhabbetimi celb etti
Evet (hakikaten beni memnun edip)ziyafeti muhabetimi çekti. / Zira muhabeti celb etmek ziyafetin amel (ve neticesi)dir."
Son mısraın acuzu hem de şu manaya gelir "çünkü cer izafetin amelindendir" cer kelimesinin hem nahiv ıstılahında kullanılması hem de çekmek celb etmek manalarına olması; izafetin de hem nahiv istılahında kullanılması hem de hem de ziyafet vermek mansına gelmesi böyle bir cinaslı ifadeyi mümkün kılmış.
-
birgün beyi hanımına,hanım akşam yemege üç kişi gelicek yemekleri hazırla der.akşam misafirler gelir yemek yenir ama yemekler yetmez beyi hanım niye az yaptın diye söylenir.hanımda şu cevabı verirbey sen bana üç misafir gelicek dedin üçtane hoca efendi gelicek demedinki demiş a15))
-
arkadaşlar kardeşlere sohbete giricem ilk olduğu için çok korkuyorum çok dua bekliyorum mevlam şimdiden razi olsun
-
Hoca efendinin biri talebeleriyle avamil okurlarken harfi cerleri bitirmişler.
Talebelerden bir tanesi çıkıp biiznullah harficerleri bitirdik deyince hocanın başından
aşağı kaynar sular inmiş ne yapacağını şaşırmış.
-
Hoca efendinin biri talebeleriyle avamil okurlarken harfi cerleri bitirmişler.
Talebelerden bir tanesi çıkıp biiznullah harficerleri bitirdik deyince hocanın başından
aşağı kaynar sular inmiş ne yapacağını şaşırmış.
eyvah eyvah :)
-
Bir gün talebenin birisi köyüne izine gider. Köylerindeki inde (mağara) bir eğer bulur. Sahibi olmadığına göre bunu alabilirim diye düşünerek eğeri alır. Pazara götürüp satarak parasını harçlık yapar. Ve izin sonunda kursa döndüğünde imtihan hey'eti gelir ve imtihan olur. İmtihanda abi talebeye ibare okutur. İbarede "İN KÂNE" kelimesi geçer. Talebe mana verirken "eğer olursa" der. Ve abi
"Söyle bakalııım eğeri nerden aldın?" Talebe "abiye malum oldu köydeki inden aldığım eğer" diye çok mahçub oluyor. :oops: Ama çaresiz cevap vermek zorunda. Kızar, bozar cevabını veriyor:
"İnden aldım efendim" der demez, abi talebeye kocaman bir aferim çekiyor. Ama talebe neye uğradığını anlayamıyor... :)
cok guzel bı hıkayeymıs
-
İlmi çalışmalara meraklı bir hoca efendi evlenir ve fakat başını kitaplardan kaldırıpta ailesiyle konuşmaya vakit bulamazmış. Bir taraftan yalnızlık, bir taraftanda kocasının alakasızlığı kadına dert olmuş. Birgün, kitapları ile meşgul bulunan kocasına: " hoca efendi, neye bakıyorsun? " demiş. Kocası: " Vankulu'na bakıyorum " cevabını vermiş. Kadın taşı gediğine koyarak: " Ne olursun, biraz da ben kuluna bak " demiş...
Vankulu: Kamus tertibinde iki ciltlik bir lügattır...
cok guzelmıs tesekkurler
-
Selamün aleyküm,forumun bu kısmına daha yeni giriyorum.Garip hocamın yazdığı hadiseyi okuyunca şu şiir aklıma geldi:
نَزَلْتُ بِدَارِ عَبْدِ اللّهِ ضَيْفًا فَجَرَّ الْوُدَّ مِنِّى بِا الْاِضَافةِ
نَعَمْ جَرَّتْ اِضَا فَتُهُ وِدَادِى فَاِنَّ الَْجَرَّ مِنْ عَمَلِ ا ْلاِضَافَةِ
Bedayiu'l-izhar s:148
"Abdullah'ın hanesine müsafir olarak geldim / Ziyafet sebebiyle benim muhabbetimi celb etti
Evet (hakikaten beni memnun edip)ziyafeti muhabetimi çekti. / Zira muhabeti celb etmek ziyafetin amel (ve neticesi)dir."
Son mısraın acuzu hem de şu manaya gelir "çünkü cer izafetin amelindendir" cer kelimesinin hem nahiv ıstılahında kullanılması hem de çekmek celb etmek manalarına olması; izafetin de hem nahiv istılahında kullanılması hem de hem de ziyafet vermek mansına gelmesi böyle bir cinaslı ifadeyi mümkün kılmış.
güzel şiiir teşekkürler
-
cok hoslar, devamini beklerizz insAllah
-
Nihayet talebelerin dersde monotonlastigi ortamda dersi canlandiracak bir sürü meyvemiz oldu. Emegi gecen herkesden Allah razi olsun g4)) Icinden bilmedigimiz bir cok yeni seyler daha duymus olduk
— Vâkıa ben de şek ediyorsam da, sen benden eşek (Arapça ismi tafdil sîgası ile, daha ziyade şüpheci mânâsına) imişsin!.. (Külliyât-ı Letâif, Faik Reşad, s. 129)
-
Teşekkürler.
-
Tek kelime ile süper...
Allah razi olsun hepsi cok hos
-
bir gun awamil imtihan calismasinda olan talebelerden biri wefat eder munker we nekir melekleri gelir men rabbuke sorar talebe men mubteda rabbuke haberdir der
-
haha güzellermis bende basimdan gecen bi olayi anlatayim. ihzarideyken avamil takriri veriyordum sonra harfi cerin mecrurunu yanlislikla mazmum okumusum hocamizda hatami anlamam icin harfi cerleri bitirdik biznullah deme???dedi fg19)) bnde takririn heycanindan hocamizin kasten yanlis dedigini fark etmemisim bile defalarca tekrarladi biznullah bitirdik demi??ama hala anlamadim artik tabi isin sakasi kacmisti hahaha a18))
-
Ey sîgaya çekemediğim güzel,mâ kablinden mâ bağdine bana bir ses ver
Sen olmadan iğrabdan mahallim bile yok,yeter artık halim üzere terket yeter.
Senin dikkatini cezbetmek için ismini nasb haberini raf etmem mi gerek,
Racülü şücâyı esede yem mi etsek?
Peşinde koşmaktan kaçan harfi mede döndüm.
Failin fiili mefûlü bihe geçmediği için aramızı faslettiler.
Üç zamandan birine yakın olup sana vâsıl olayım dedim
Zalim cümle-i itiraziyye aramıza girdi
Sevgini taşıyorum lafzen takdiran mahallen
Mahalli karibimde Sen mahalli beîdimde Sen
Sevgimin binası müşâreket içindi vâhide nisbet etmiş meğer
Korkuyorum bu sevgi birgün beni vücûben hazfeder
Gel car macrur olalım Gel muzaf muzafı ileyh olalım.
Hiçbir fasl edatı ittisâlimize mani olmasın.
Karinelerden mücerred sevgimin Sana Vasıl olması dileğiyle...
-
Bir gün talebenin birisi köyüne izine gider. Köylerindeki inde (mağara) bir eğer bulur. Sahibi olmadığına göre bunu alabilirim diye düşünerek eğeri alır. Pazara götürüp satarak parasını harçlık yapar. Ve izin sonunda kursa döndüğünde imtihan hey'eti gelir ve imtihan olur. İmtihanda abi talebeye ibare okutur. İbarede "İN KÂNE" kelimesi geçer. Talebe mana verirken "eğer olursa" der. Ve abi
"Söyle bakalııım eğeri nerden aldın?" Talebe "abiye malum oldu köydeki inden aldığım eğer" diye çok mahçub
oluyor. :oops: Ama çaresiz cevap vermek zorunda. Kızar, bozar cevabını veriyor
"İnden aldım efendim" der demez, abi talebeye kocaman bir aferim çekiyor. Ama talebe neye uğradığı
-
Hoca telebeyi imtihan ediyormuş. Sormuş,
- Evladım "mollacami" ne kelime olur çek getir, denk getir bakalım demiş.
Talebe düşünmüş ve aklına gelmemiş. Hepimizin bu durumda başvurduğu salla-yüsalli yöntemine başvurmuş ve,
- Allacâmi-yollacâmi-mollacâmi demiş. :) :)
bir gun awamil imtihan calismasinda olan talebelerden biri wefat eder munker we nekir melekleri gelir men rabbuke sorar talebe men mubteda rabbuke haberdir der
ÇOK GÜZEL
Yönetici Mesajı
Kanun No: 3
* Konu başlıkları mutlaka küçük harfle yazılmalıdır.Aynı durum içerik için de geçerlidir.Yazılar büyütülerek forumun genel görüntüsü bozulmamalıdır. Bu tür durumlarda yönetim, mesajlarınıza haber vermeden müdahele edebilir. Mesajların tamamında yazı karakterini kalınlaştırmak (b karakteri haline getirmek) genel görünüm için uygun değildir. B karakteri (yani kalın yazı şekli) mesaj içerisindeki önemli cümle veya kelimelerin vurgusu için kullanılmalıdır.
-
slm