Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => HAKİKAT EKSENİNDE => Konuyu başlatan: Miftahulkuluub - 05 Mart 2005, 12:46:47

Başlık: Yaptıkları sapıklık değil sahtekarlık..
Gönderen: Miftahulkuluub - 05 Mart 2005, 12:46:47
İslamiyetin onlarca sapık fırkaya ayrıldığı yılları yaşıyoruz.Bazı aydın kimseler asırlardır, ecdadımızın,ulemanın takip ettiği istikametten değil de edille-i şeriyyeyi kendi anladıklarına gore tatbik ederek islamiyeti yaşadıklarını zan ediyorlar.

Özellikle internette ve televizyon ekranlarında boy gösteren bu mülevvizler hakkında söylenecek aslında fazla bir şey yok. Allaha havale edip  insan olarak da düşüncelerine saygı duyarak onları kendi hallerine bırakmalıyız.

Ama biraz islami ilimlere vakıf olanlar anlayacaklardır ki; bunlar islamiyeti kendi kafalarına gore yorum yapıp amel etmekten daha ziyade halkı göz gore gore kandırmaktadırlar.

Malumunuzdur ki sünnet; peygamberimiz s.a.v den sadır olmuş fili kavli ve  takriri hareketlerdir. Şimdi önemli sorunmuş gibi gösterilmeye çalışılan  iki hadiseyle karşı karşıyayız.
Birincisi; Peygamberimizde insandı, o da kızar, hata yapar ya da yanlış bir şey söylerdi.O yüzden Peygamberimizin her ağzından çıkan doğru olacak diye bir şey muhaldir.

Bir diğeri ise; Peygamberimizden her sadır olan fiil bizim için huccet olsa bile 1500 yıla yakın zamandır aramızda olmayan bir paygamberin sözleri nasıl olur da insanların değiştirmelerine  uğramadan, bize intigal eder.Yani ne bilelim biz hadis kitaplarındaki Peygamberimize isnat edilen sözlerin gerçekte ona ait olduğunu?

Gerek Kuranımız gerekse sünnet bizlere geçmişten beri yaşayan insanların haberleri ile geldi. Ama insanlar vasıtasıyla bize kadar intigal eden bu bilgiler aslında gerçekten orjinalliğini yitirerek ya da değiştirilerek mi geldi ya da böyle bir ihtimal var mıdır?

Sünnet münkirlerini merak ediyorum, Kuranı Kerimi de bize intigal ettiren insanlar aynı insanlar, hadis-i şerifi intigal ettiren de aynı insanlar.Kuranın orjinalliğini yitirdiğini söyleyebilirsiniz, o zaman kafir olduğunuza hükmeder saygı duyarız. Kuranı Kerim bozulmamıştır ama sünnetin bozulmadığı ne malum demek ne kadar abes.Usulu fıkıha vakıf arkadaşlar diyecekler ki Kuran tevaturen gelmiştir.

Evet bila tevatur mengul kuran olmaz ama sünnetten de tevatur yoluyla gelenler var.Peki onlara neden inanmıyor münkirler? Adam ben sünnetin sadece tevaturuna inanıyorum, meşhur ile ahadlerine inanmıyorum dese belki bi nevi hak verilebilir.

Üç beş ukala, Ashabı kiramın rivayet ettiği hadislere nerden bilelim değiştirmediklerini derken, onlara o gözle bakarken Peygamberimiz s.a.v ashabı için, "Ashabım gökteki yıldızlar gibidir.Hangisine uyarsanız  hidayete erersiniz."
(İnsanların en hayırlısı asrımdaki müslümanlar Eshab-ı kiram]dır. Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenler [Tabiin]dir.

Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenler [Tebe-i tabiin]dir. Bunlardan sonra yalan yayılır. Bunların sözlerine ve işlerine inanmayınız!) [Buhari]Buyuruyor ve her zaman her yerde ashabına olan güvenini ve onların ne kadar temiz insanlar olduklarını ve onlara her  beyanatına itikad  etmemiz gerektiğini ifade ediyor.

Hatta tabiin ulemasının en büyüğü Veysel Karani hazretleri bile Peygamberimizi görüp  ashap olmakla şereflenen   (kafirken Hz Hamzanın ciğerini söken sonra da müslüman olan) Hazreti vahşinin atından çıkan tozun zerresi kadar olamayacağı çeşitli kitaplarda mezkur. Kaldı ki bırakın usulu fıkıh ilmini basit bir hadis kitabını okuyan ya da hadis nasıl nakloluyor diye açıp kitaba bakan bir kimse, hadisi rivayet etmekte  belirli şartların olduğunu, herkesin rivayet ettiği hadisin muteber olmadığını ve onların ne kadar muazzam ve muhterem zaatlar olduklarını göreceklerdir.

Öyle olmuş ki devesine otu uzatıpta geri çekerek aldatan kişininin  dini yaşantısı mükemmel olmasına rağmen sadece bu davranışından dolayı  hiç bir hadisine itibar edilmemiştir.Sahihi Buhari Hazretleri hadisin sahih olduğuna dair tüm delilleri çok hassas bir şekilde inceledikten sonra onunla iktifa etmeyip rüyasında Rasülüllah s.a.v efendimize sunar, efendimizinEvet! O söz bana aittir. Tebliğatından sonra kitabına yazardı.Ve bunun gibi bir çok örnek vermek mümkün.

Bir diğer inkar konusu;Peygamberimizin tüm kavillerinin ve fiillerinin bizim için amel edilmesi gerekli haller olup olmadığı.Peygamberimizin insan olması hasebiyle hata yapıp yapamayacağı tartışması.Muhtasar ilmihallerde bile  mezkurdur ki Peygamberler günah işlemekten masumdurlar.Bakın Molla Hüsrev hazretleri mirgat kitabında vahyi nasıl açıklıyor.

Mübelliğ(tebliğ edici) olduğu yakinen bilinen Peygamberimizin melekten işittiği vahiy (Kuranı kerimdir).Meleğin işaretiyle Rasülüllah s.a.v efendimize zahir olan vahiydir(hadis-I kudsi).

Diğer bir vahiy kısmı ise Hazreti Allahın ilhamıyla yakinen Peygamberimiz s.a.v efendimizin kalbine zahir olan vahiydir ki buda sünnettir.Görüldüğü gibi sünnetler, yani peygamberimizin gavilleri de vahiy.Kuranı kerimde bu konu açıkça dile getirilmiş.Hasr süresinin 7. ayetinde. size Rasülüllah s.a.v bir şey getirdiği zaman hemen onu alın, nehy ettiklerinden  ise sakının.

Başka bir ayeti kerime de " Rasülüllah (sav) hevasından konuşmaz, o ancak vahyolunanı konuşur." (Necm- 3,4)

Başka bir ayeti kerime de (Allah ile resullerinin emirlerini birbirinden ayırıp ikisi arasında bir yol tutmak isteyen kâfir olduğu beyan ediliyor. [Nisa 150,151 ] Daha bir çok edillei şeriyyeyle ısbat edilecek kadar kati bir hüküm .

24 Şubat 2005 fazilet takviminin arkasındaki şu beyanat ne kadar dikkat çekici: Abdullah bin Amr r.a der ki:Ben Rasülüllah s.a.v den duyduğum her şeyi ezberlemek ister ve yazardım.Kureyşli sahabiler beni bundan nehy ettiler: Sen Rasülüllah s.a.v den duyduğun her şeyi yazıp duruyorsun ama, Rasülüllah s.a.v beşerdir.

Gazap halinde de rıza halinde de söz söyler dediler.Bunun üzerine bir müddet yazmaktan vazgeçtim.Nihayet durumu Rasülüllah s.a.v efendimize arz ettim.Ağzına parmağıyla işaret ederek: Yaz! Varlığım kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, buradan hak sözden başkası çıkmaz. Buyurdu.Ya RasülAllah rıza halindede gazap halinde de mi? diye sordum.Evet bana bu hallerde de haktan başka söz söylemekliğim yaraşmaz. Buyurdu.

Y.N. Öztürk i  Kurandaki asıl islam bu diye bir kitap çıkarmış. Çıkarabilir, sünneti inkar da edebilir.Ama yaptığı tezini ısbat  değil komedi.
Bakınız Nisa süresindeki 59. ayet aynen şu şekilde


(ve ize tenazatüm fi şeyin(siz bir şeyde ihtilaf ettiğiniz zaman) (ferüddühü ilellahi)(onu Allahdan yani kurandan anlayın).

Daha neden anlayın? (verrasüli=Rasülüllahdan yani sünnetten anlayın.)



Kitabında diyor ki: Efendim bir ihtilafa düştüğümüz zaman Hz Allah  Kurana bakınız diyor.Bu ayetin bir kısmını delil gösteriyor.(Verrasüli) kısmını ise mevzuu bahis bile etmiyor.Neye benziyor biliyor musunuz?

Bektaşiye sormuşlar neden namaz kılmıyorsun diye.O da Kuranda öyle diyor demiş(la tegrabüssalate).Devamını oku demişler(ve entüm sükera= sarhoş olduğunuz halde), ben hafız değilim demiş.Şimdi bunu mizah malzemesi olarak kullanıyoruz ve gülüp geçiyoruz.Ama diğer adam ise buna benzer bir ayeti bize delil olarak gösteriyor.Ne yaparsın, ne edersin ?

Adama da hak vermek lazım aslında.Sünneti inkar için malzeme bulması gerekiyor, ya da büyükleri öyle arzu ediyor.Sahih bir  kaynak bulamayınca ne yapsın gariban,Kuranı kerimdeki sünneti ısbat eden ayeti  evirerek çevirerek aleyhte kullanıyor.İddia ediyorum ki büyükleri sünneti ısbat için kitap yaz deseler ansiklopediler dolusu bilgiye ulaşacak.Ve hiç de hileye tenezzül etmeyecek.

Ben çok merak ederim. Bu adamlar namaz kılıyorlar mı? Kılıyorlarsa yine merak ediyorum, kılınış şeklini nerden öğrendiler.Madem sünneti delil Kabul etmiyorlar.Çünkü tek kaynakları olan Kuranı Kerim onlara sadece namaz kılın diyor.Savundukları gibi yaşasalar ya da amel etseler yine gam yemeyeceğiz ama işlerine gelen yerlerde de inkar ettikleri sünnetleri delil göstermeleri bizlerle ne kadar dalga geçtiklerini gösteriyor.

Yine bir programda Türkçe kuranla namaz olur mu tartışması var.Fıkhı tamamen inkar eden adam diyor ki, Efendim elbette olur, bakın imamı azam bile olur diye ictihad etmiş.Be adam sen hem fıkha, imamı azamlara saygın yok, onların ictihadlarını hiçe sayıyorsun işini geldiği zamanda delil olarak gösteriyorsun.Kaldı ki İmamı azam hazretleri fıkhül ekber isimli kitabında bu ictihadından döndüğünü yani mealden kıraatin caiz olmadığını beyan ediyor.

Bu anlattıklarımız sadece bir ikisi. İfade etmeye çalıştığımız dinimizle oyuncak gibi oynayıp halkı kandırıyorlar.Ama Kuranı biz indirdik onu koruyacak olanda biziz ayeti varya, bu ayetle teselli oluyorum.Ahir zamanda böyle kişilerin olacağını efendimiz sa.av asırlar öncesinden haber vermiş. (Bir zaman gelir Kur'andan başka şey tanımam diyenler çıkar) (E. Davud)(Sünnetimi öldürüp dini bozmaya çalışanlara lanet olsun) (Deylemi)

Bu tür yazıları yazmaya devam edeceğiz.Edillei şeriyyenin hepsinin de bizler için huccet olduğunu elimizden geldiği kadar izaha çalışacağız.Bu islam düşmanlarına karşı her zaman elimizden geldiği kadar mücadele edeceğiz.Rabbim ehli sünnet çizgisinden kaydırmadan dari bekaya intigalimizi nasip eylesin.Cümlemizi masivanın köleliğinden hürriyyete kavuştursun.Vesselam...

Miftahulkuluuub
05. 03. 2005
Başlık: Yaptıkları sapıklık değil sahtekarlık..
Gönderen: sedat_islam - 05 Mart 2005, 13:14:05
Yetkisi, ilmi, uzmanlığı, ehliyeti, liyakati olmayan mukallid Müslümanların dinî konularda atıp tutmaları, birbirleriyle tartışmaları, indî yorumlar yapmaları, âmiyâne tâbirle dinî meseleleri mıncıklamaları zamanımızın müzmin âfetlerinden ve felâketlerindendir.

Bu büyük bir fitne ve fesattır. Bu kapıyı açanlar büyük vebal ve sorumluluk altındadır.Çürük bir dişin olsa ve çektirmek istesen, elinde diş-çekme kerpeteni bulunan, fakat dişçi olmayan cahil birine çektirtir misin? Çektirtmezsin.

Ehliyetli ve hâzık bir dişçi ararsın, ona gidersin.Gözünde bir rahatsızlık olsa, baytara mı gidersin, yoksa göz uzmanı bir tabibe mi?Güzel bir kumaşın var, ondan kendine bir elbise diktireceksin.

Kime gidersin? İyi bir terziye.Yemek yemek için bile, iyi bir ahçıya sahip lokantaya gidersin.Cahil ve ehliyetsiz bir kaptanın kumanda ettiği gemiye biner misin?

Peki her hususta ehliyete, liyakata, uzmanlığa değer veriyorlar da, dinî konularda niçin bu kurala uymuyorlar?“Kur’ân Allah tarafından insanlığa gönderilmiş hak kitaptır, binaenaleyh o kutsal metni kendim kafama göre yorumlayabilirim” dersen, Bu cümlenin birinci kısmı doğrudur, ikinci kısmında yanlış düşünüyorsun.

Kur’ân elbette bütün insanlığa bir hidayet rehberi, bir düstur olarak gönderilmiştir ama onu herkes kendi re’yiyle, kendi aklıyla, kendi hevasıyla yorumlayamaz.

Herkes ondan kendi kafasına göre hüküm çıkartamaz.Kur’ân-ı Kerîm’i ibadet maksadıyla okursun. Ehliyetli âlimlerin yazdıkları tercüme, meâl ve tefsirleri incelersin ama kendi kafana göre ondan hüküm çıkartamazsın, ona mânâ veremezsin.“.Bozuk tefsirlerin isimlerini vermek istemiyorum. Bunlardaki bozukluklar şunlardır:A. Yazarlarının, tefsir yapma ehliyeti, icazeti, liyakati yoktur.

B. Bazı ayetleri kendi kafalarına göre yanlış yorumlamışlar, hatâya düşmüşlerdir.C. Bunların bazıları indirilmiş (nâzil olmuş) İslâm yerine uydurulmuş yeni bir din türetmek isteyen reformcu, yenilikçi, dinde değişiklik taraftarı bozuk kişilerdir.

Ç. Yine bunların bazıları vazifelidir. Birtakım şer güçleri, onları Şeriatsız ve fıkıhsız “light bir İslâm” çıkartmakla vazifeli kılmıştır.Maalesef böyle adamlar İlâhiyat fakültelerine ve Diyanet’e de sızmışlardır.

Bütün İlâhiyatçıları ve Diyanetçileri suçlamıyorum, hedef almıyorum ama iddiamda israr ediyorum. İçimize sızmışlardır.Soruyorum:1400 yıllık İslâm tarihinde hiç önder, imam, rehber, kaid kalmadı da, şu sarıklı Farmason Cemaleddin Afganî’yi, birtakım kimseler bu bozuk adamı Müslümanlara “İşte sizi kurtaracak kılavuz bu kişidir” diye reklâm etmektedir?

Bakara sûresinin 62’nci ayetini cumhur-i müfessirîn nasıl mânâlandırmışlardır. Bir de bizdeki birtakım reformcular bu âyete nasıl mânâ veriyorlar. Açmışlar Cennet’in kapısını ne kadar kefere varsa içeriye dolduruyorlar.

Uyanık ve firasetli kimselere sorunuz ve böyle tefsirleri kesinlikle almayınız.Bir tefsirin bozuk olması için içindeki bütün bilgilerin yanlış olması gerekmez. Ana konulardaki bir tek yanlış bile o tefsire gölge düşürür.

Herifin kütüphanesi doğru yanlış binlerce din kitabıyla, tefsir ve hadîs külliyatlarıyla dolu. Lâkin bu zat-ı nâ-muhterem namaz kılmıyor. Demek ki, bunca kitaptan feyz alamamış. Bu adam on ayrı tefsiri okusa ne olacak?Bir Müslümanı, küçük, muhtasar (özet) bir ilmihal kitabı bile kurtarabilir. Yeter ki, içindeki bilgiler sahih olsun ve sahih bilgileri okuyan kişi bunları hayatına uygulasın......vesselam.........
Başlık: Ynt: Yaptıkları sapıklık değil sahtekarlık..
Gönderen: 33.yıldız - 06 Kasım 2009, 10:46:56
Allah razı olsun çok mühim konular
Başlık: Ynt: Yaptıkları sapıklık değil sahtekarlık..
Gönderen: Lika - 04 Ocak 2010, 04:13:05
Allah razı olsun.
Başlık: Ynt: Yaptıkları sapıklık değil sahtekarlık..
Gönderen: Tuğra - 20 Kasım 2010, 09:26:22
Allah razı olsun.
Başlık: Ynt: Yaptıkları sapıklık değil sahtekarlık..
Gönderen: mazlum - 20 Kasım 2010, 12:04:52
Çok önemli ve uyanık olmamız gereken konular , ve etrafımızıda bu gibilere,
karşı uyanık tutmakla sorumluyuz .

Biz bu konuyla alakalı bir kaç ekleme yapmak , geregi gördük affınıza sıgınarak ,
olaki bu yazınızı  biraz hızlı  okuyupta , yanlış anlaşılmaya mahal vermeye .

Peygamberler günah işlemekten masumdur, temizdir, günah işleyemezler. (Mekt. Rabbani 2/44)

İmam-ı Gazali hazretleri, Ravda-tüt-talibin isimli eserinde buyuruyor ki:
(Resulullah, icma ile büyük-küçük günahlardan ve mekruh işlemekten uzaktır. Unutmaktan, gafletten, verdiği haberlerde hata edip yanılmaktan da uzak olduğu icma ile sabittir.

Peygamber Zelle işleyebilir. Zelle ise günah değildir. En efdali ve en evlayı yapmayıp, fadılı, yani fazileti tercih etmektir. (Riyad-ün-nasıhin)