Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => GÖNÜL SULTANLARIMIZ => Konuyu başlatan: Ber-ceste - 12 Ağustos 2008, 23:18:36

Başlık: Mahpeyker Kösem Valide Sultan
Gönderen: Ber-ceste - 12 Ağustos 2008, 23:18:36
Mahpeyker Kösem Valide Sultan, Sultan Birinci Ahmed Han'ın hanımı, Sultan Dördüncü Murad Han, Sultan İbrahim Han, Şehzade Kasım, Ayşe Sultan, Fatma Sultan ve Atike Sultan'ın annesidir.

Kösem Valide Sultan, "Mahpeyker Kösem Sultan ", "Mahpeyker Sultan ", "Büyük Valide Sultan ", "Valide-i Muazzama ", vefatından sonra da "Valide-i Maktule", "VaIide-i Şehide" adlarıyla anılmıştır. Resmi yazılarda "Hazret-i Mahpeyker Sultan damet ismetüha valide-i padişah-ı alem-penah" ünvanlarıyla takdim edilirdi. "Kösem" ismi ona sarayda en önde bulunmasından ve gayet kabiliyetli olmasından dolayı verilmiştir.

Osmanlı sarayında kırk yıldan fazla hayat sürdü. Küçük yaşta olan oğlu Sultan Dördüncü Murad Han zamanında devleti idare vazifesini de ihraz etmiştir. 1623'te oğlu Sultan Dördüncü Murad Han'ın tahta geçmesi ile 28 yıl sürecek valide sultanlığı başlamıştır. Büyük bir dirayet göstermiş ve şahsı ihtirasa yenik düşmeden, devletin idaresini oğlunun yetişmesine kadar gayet intizamla yürütmüştür.

Bir çeşit saltanat naibeliği olan mevkiini 1632'de Sultan Dördüncü Murad Han'ın saltanat işlerini eline almasına kadar muhafaza etti. Bundan sonra da oğluna, tayinlerde, mühim iç ve dış meselelerde müşavirlik yaptı ve onun uzun süren seferleri sırasında İstanbul'un idaresi ve gelişen yeni meseleler ile ilgilendi.

8 Şubat 1640'ta Sultan İbrahim Han'ın tahta çıkışı ile Kösem Sultan'ın valide sultanlığı devam ederken saltanat naibeliği ikinci kez başladı.

8 Ağustos 1648'de Sultan Dördüncü Mehmed Han'ın tahta çıkışından sonra Kösem Sultan, "Valide-i Muazzama" ve "Ümmül-Mü'minin" ünvanlarını aldı ve saltanat naibesi oldu. Kösem Valide Sultan, Osmanlı sarayınnda elde ettiği bu muazzam itibar neticesinde bazı menfaat çevrelerinin heedefi haline geldi. Bu durum karşılıklı olarak iki cephenin oluşmasına sebep oldu. Neticede Hasodalıların başlattığı bir isyan çıktı.

Hasodalılar 1651 senesi (2/3 Eylül) Ramazan-ı Şerif'inde bir gece teravihten sonra "Büyük valideyi isteriz!" bağrışlaarıyla harekete geçerek, kendilerine mani olmak isteyen hasodabaşını yaralayarak hareme yürüdüler. Onlara 120 kadar zülüflü balltacı katıldı. Valide dairesinin kapısını bekleyen kapı gulamlarını öldüren silahlı kalabalığın, beklediği ocak askerleri olmadığını anlayan Kösem Sultan kaçıp saklanmak istedi.

Nihanhane denen gizli odaların birinden ötekine geçti. Gurfe denen çok gizli bir asmakat dolabına gizlendi. Onu burada bulup alt kata sürükleyen zülüflü baltacılar ve hasodalılar, üzerine çöküp mücevherlerini yağmaladılar. Bu sırada parmaklarını kırıp kulaklarıını da yırttılar. Kuşhane Kapısı önüne kadar sopa ve silah darbeleriyle sürüklediler. Öldü sanarak bıraktılar. Fakat kımıldadığını görünce bir kez daha saldırdılar. Zülüflü Kuşçu Mehmed, Kösem Sultan'ı bir perde ipi ile boğdu. Valide dairesi, baskını yapanlarca yağmalandı.

Osmanlı tarihinde Kösem Sultan'dan başka öldürülen valide sultan yoktur. Bu da onun, diğerleriyle kıyaslanmayacak kişiliği, Osmanlı sarayındaki yarım yüzyıla yakın otoritesi ile açıklanabilir. Onu çekemeyen fitne ve fesat erbabı bu tezgahı kurmuş ve zamanın devlet adamları da buna alet olmuşlardır.

Mahpeyker Kösem Valide Sultan, hüsn-i cemali, aklı ve zekası ve hayrat ve hasenatıyla meşhur saliha bir valide sultandı. Edindiği servetlerin tamamını İstanbul'da ve taşrada hayır eserleri yapılmasına harcayan Kösem Sultan, şehir halkı arasında, iyilik sever ve dindar tanınmasına hizmet edecek güzel faaliyetlerden de geri kalmadı.

Bu gaye ile zaman zaman şehri dolaşmakta, adamlarının tespit ettiği yoksulara zekat ve sadaka vermekteydi. Yine, İstanbul hapishanelerindeki borçluları da borçlarını ödeyip kurtarmaktaydı. Her yıl hac mevsiminde küçük saka ve büyük saka denen iki vazifeliyi hacı kafileleriyle yola çıkartıp, bunlar vasıtasıyla yol boyunca hacılara soğuk sular, bazı konaklarda da şeker şerbetleri dağıttırırdı. Haremde yetiştirdiği cariyeleri zengin çeyizler hazırlatıp çırak çıkartması ve İstanbul'lu ailelere gelin vermesi de onun hususi bir gayretiydi. Ayrıca muhtaçlara maaş bağladığı ve yoksul kızlara çeyiz düzüp evlendirdiği de bilinmektedir.

Kösem Sultan'ın Osmanlı hanedanı ve tarihi içinde hususi bir mevkii vardır. Çok yüksek seviyede ve tesirli bir şahsiyet sergilediği açıktır. Kösem Sultan, Sultan Dördüncü Murad Han, Sultan İbrahim Han ve Sultan Dördüncü Mehmed Han'ın ilk saltanat yıllarında fiilen devleti idare etmişti. Bu iktidarının 20 seneyi bulması ise Osmanlı tarihi bakımından çok mühimdir.

1651 yılında boğularak şehide edilen Kösem Valide Sultan'ın kabri Sultanahmed'de Sultan Birinci Ahmed Han'ın türbesindedir.


Çamlıca Basım Yayın
Başlık: Ynt: Mahpeyker Kösem Valide Sultan
Gönderen: Günbatımı - 05 Kasım 2010, 21:00:37
Bu yazıyı okumamıştım. O'nun bu şekilde şehit edildiğini bilmiyordum, dehşete düştüm doğrusu!

Teşekkürler...
Başlık: Ynt: Mahpeyker Kösem Valide Sultan
Gönderen: Tuğra - 09 Ağustos 2011, 23:41:04
Teşekkürler
Başlık: Ynt: Mahpeyker Kösem Valide Sultan
Gönderen: reis - 10 Şubat 2012, 04:25:41
Kösem sultan üzerine farklı bir bakış açısı sunmuş..

Yeni açılan www.kosemsultan.com adresi için içerik tararken rastgeldim.. paylaşandan Allah razı olsun :)
Başlık: Ynt: Mahpeyker Kösem Valide Sultan
Gönderen: Günbatımı - 01 Mart 2012, 14:56:38
http://www.kosemsultan.com/  Verdiğiniz linkte Kösem Sultan'a bayağı bir verip veriştirilmiş!

http://www.kosemsultan.com/node/2
Başlık: Ynt: Mahpeyker Kösem Valide Sultan
Gönderen: mazhar - 01 Mart 2012, 22:53:41
Kösem Sultan hakkında yazılanlar ne kadar doğru


Osmanlı hanedanında Efsaneleştirilen iki büyük valide sultan var..
 
Bunlardan birisi aşkı ile Hürrem Sultan..

Diğeri de yönetimdeki aktifliği ile Kösem Sultan..
 
Hürrem Sultan hakkında yazılan çizilen bir çok şey artık herkesce malum. Bir taraf gözlerini kapayıp amansızca hürrem sultan düşmanlığı yaparken diğer taraf durun ne oluyor demekten kendini alamıyor..
 
Peki ya Kösem Sultan.. Kösem Sultan hakkında yazılanlar doğru mu peki?

İftira mı atılıyor yoksa? Kösem Sultan haklımıydı? Ya da ne kadar haklıydı?
 
Ya Kösem Sultan koca bir imparatorluğun devamlılığı için sigortası olmuş ise..

Yönetimdeki etkinliği tartışmasız bir gerçek. Fakat ne kadar etkin?
 
Aldığı bu rolünde kötü bir karakter mi? Yoksa vatan aşkı ile yanıp tutuşan bir karakter mi?
 
Dönemin şartları ve süreçler çercevesinde yapılaceğinin en iyisi mi yapmış yoksa?
 
Kösem Sultan kimdir?

Tüm dünyaca bilinen şahaser Sultan Ahmed camisini yaptırtan osmanlı padişahının cariyesi değilmiydi?
 
Kösem Sultan hakkında yazılan yüzlerce binlerce bilgi kirliliğinde entrikacı yazarların iddialarının aksine yaptığı hiç mi iyi birşey yoktu..
 
Hürrem Sultan hikayesinde olduğu gibi Kösem Sultam konusunda da taraflı davranıldığı ve asıl gayenin osmanlı düşmanlığını körüklemek olduğu bir gerçektir..
 
Olayları bir de bu açıdan bakmak gerekir..

http://www.kosemsultan.com
Başlık: Ynt: Mahpeyker Kösem Valide Sultan
Gönderen: mazhar - 11 Aralık 2013, 01:23:13
Evlât katili Kösem Sultan'ın sonu!..

Günümüzde hâlâ bazılarınca yanlış olarak "Vâlide-i Mu'azzama", "Valide-i Muhtereme" (!!!!) diye anılan evlâd katili Mahpeyker Kösem Sultan 354 yıl evvel 2/3 Eylül 1651 Cumartesi/Pazar gecesi Topkapı Sarayı'ndaki dairesinde baltacı erlerinden "Deli Doğancı" ünvanlı Kuşçu Küçük Mehmed tarafından bir perde ipiyle boğulmuş, onun ölümüyle "devlet içinde devlet" misâli saltanat süren Ocak Ağaları'nın hâkimiyyeti de sona ermişti!..
Osmanlı Devleti'ndeki/Devlet-i Aliyye'deki büyük çöküntüyü incelerken bir çok defa kaydettiğimiz gibi bu büyük çöküntünün çeşitli tezahürlerinden biri de, haremdeki kadınlardan bazılarının şahsî menfaatleri uğruna kınalı parmaklarını devlet idaresine sokabilmeleri olmuştur!..
Yavuz SultanSelim Hân'ın (1512-1520) muhtereme eşi ve KanunîSultan Süleyman'ın (1521-1566) annesi Hafsa Hatun'un vefatına kadar haremdeki kadınlar devlet işlerine karışmazken/karışamazken Hafsa-Hatun'un 19 Mart 1534 Perşembe günkü vefatından sonra Kanunî'nin gözdesi/başikbal/haseki Hürrem-Sultan Harem-i Hümayun'da hâkimiyyet tesisine muvaffak olmuş ve zamanlabu hâkimiyyeti pek ilerilere götürerek nice oyunla saraydaki kadınlar saltanatının kurucusu olmuştur!
Kurulan bu kadınlar saltanatı sonraları İkinci Selim'in (1566-1574) karısı ve Üçüncü Murad'ın (1574-1595) anası Nûr-Bânû Sultan'la devam etmiş, Nûr-Bânû'yu Üçüncü Mehmed'in (1595-1603) annesi Safiye-Sultan, Birinci Ahmed'in (1603-1617) karısı Mâhpeyker Kösem Sultan takip etmiş ve bu kadınların kirli, kanlı ve karanlık işleri Devlet'e pek pahalıya mal olmuştur!..
Kocası Sultan Birinci Ahmed ve Şehzâdeleri/oğulları Dördüncü Murad (1623-1640), Sultan İbrahim (1640-1648) ve torunu Dördüncü Mehmed/Avcı Sultan Mehmed (1648-1687) devirlerinde elli yıla yakın, kınalı parmaklarını kendi menfaati için devlet idaresine sokmasını becerebilen Mâhpeyker Kösem Sultan, bir Rum papazının kızıdır. Hırvat olduğu da iddia edilmiştir. Adının Anastasya ve Nasya olduğundan bahsedilen bu kız çocuğu küçük yaşta yetim kalıp Bosna Beylerbeyi tarafından saraya takdim edilmiş, eğitim ve öğretimini müteâkib Sultan Üçüncü Mehmed'in oğlu Birinci Ahmed'e haseki olmuş ve Birinci Ahmed'in 21 Aralık 1603 Pazar günü cülûsundan/tahta çıkmasından hemen yirmi gün sonra Safiye Sultan'ın Topkapı Sarayı'ndan Bâyezid'da şimdiki İstanbul Üniversitesi merkez binasının bulunduğu mahalledeki Eski-Saray'a gönderilmesini müteâkib (saltanat değişikliklerinde bu nakil âdettir) Harem-i Hümâyûn'a Kösem Sultan hâkim olmuş, öylece Safiye Valide Sultan'ın korkunç icraatı son bulurken; Kösem Sultan'ın marifetleri, daha münasib bir ifadeyle mel'ânet-kârâne işleri başlamıştır!..
Değiştirilen verâset usulü!..
Mâhpeyker Kösem Sultan'ın marifetleri (!) üzerinde dikkatle durulmalı, bu kadının, haremdeki hâkimiyyetle devlet işlerine müdahalesinin nelere mal olduğu iyice tetkik edilmelidir. Bu zahmete katlanıldığında görülecektir ki, Sultan Birinci Ahmed'in vefatında (21/22 Kasım 1617 gecesi)/ Yeniçeri Ağalarına dayanarak Osman Gazi'den itibaren babadan oğula intikal etmek suretiyle devam edegelen saltanattaki verâset usulünü bozarak ekberiyyet kaidesine bağlayıp hânedânın en yaşlısının tahta çıkmasını Kösem Sultan te'min etmiştir!..
Niçin yaptı kanun-ı kadîme mugayir bu işi?..Bu niçinin cevabı şudur ki, SultanBirinci Ahmed'in vefatında yedi oğlu hayatta olup, bunların en büyüğü, Şehzâde Osman/Genç Osman'dır. Ve devam edegelen verâset usulüne göre Veliahd Genç Osman'dır. Saltanat onun hakkıdır... Hakkıdır ama Genç Osman, Kösem Sultan'dan değil Mâhfîrûze Haseki'den doğmuştur. Ve Genç Osman'ın saltanatında elbette Mâhfîrûze Haseki "Valide Sultan" olacak, Genç Osman'ın ölümüyle evlâdları tahta çıkacak, saltanat böylece devam edip Kösem Sultan "Valide Sultan" olamayacaktır. Genç Osman'ın şehzâdeleri olmasa bile, üvey kardeşi Mehmed' "Veliahdlığa" yükselecek, onun evlâdlarının tahta çıkışlarıyla Kösem-Sultan'ın oğullarına belki taht hiç nasip olmayacaktı!.. Başka bir ihtimal de, Mâhfîrûze hasekinin oğullarının Kösem'in oğullarını/IV. Murad ve yanlış olarak "deli" diye anılan İbrahim) öldürtme korkusudur...
Kösem-Sultan'ın ise bu çeşit ihtimallere tahammülü yoktur!.. Taht yolu onun oğullarına açılmalı ve Kösem de, "Valide Sultan", "Saltanat nâibesi" gibi mühim mevkilerde saltanat sürmeli idi!.. Bu gaye uğruna veraset usulünü değiştirdi ve saltanatı da, hilâfeti de şer'an caiz olmayan Birinci Mustafa'yı Ocak Ağalarına dayanarak tahta çıkardı!..
Birinci Ahmed'in kardeşi ve Üçüncü Mehmed'in oğlu olan Birinci Mustafa akıl hastası idi. Bu hastalığına Kâtib Çelebi ve Müneccimbaşı gibi sahih kaynaklar şehadet etmektedirler. Saltanatı ancak doksan altı gün sürmüş ve 26 Şubat 1618 tarihinde hal'edilmiş/tahttan indirilmiş, aynı gün Genç Osman, "İkinci Osman" ünvanıyla cülûs etmiş/tahta çıkmıştır.
Genç Osman'ın cülûsunu, Mâhpeyker Kösem Sultan'a rağmen, Dâr-üs-Saâde Ağası Hacı Mustafa Ağa ile Sadâret Kaymakamı Sofu Mehmed Paşa ve Şeyhülislâm Hocazâde Esad Efendi gerçekleştirmişlerdir. Şahsiyyeti her yönü ile başlı başına tetkik mevzuu olan ve Osmanlı padişahlarının büyüklerinden sayılan Genç Osman'ın saltanatı dört sene, dört ay yedi gündür. Tarihimize "Hâile-i Osmaniyye" (Hâile-Fâcia) diye geçen vak'a sonunda 20 Mayıs 1622 Cuma günü Yedikule Zindanı'nda şehid edilen Genç Osman'ın şehadetini müteakib tahta yine akıl hastası Birinci Mustafa çıkarılmış ve böylece Kösem-Sultan'ın plânı yeni bir safhaya girmiştir!..
Birinci Mustafa'nın bu ikinci saltanatı bir sene, üç ay yirmi iki gündür. 1623 yılının 10 Eylül Pazar günü Kemankeş Alipaşa'nın gayretiyle ikinci defa tahttan indirilmiş ve Dördüncü Murad'a saltanat yolu açılarak anası Kösem-Sultan muradına ermiştir!..
Dördüncü Murad on bir yaşını bir ay, on beş gün geçe tahta çıktığında Kösem-Sultan'ın beklediği gün gelmiş, "saltanat nâibesi" olmuş, oğlunun çocukluk ve gençlik çağlarında tam sekiz yıl, sekiz ay devlet idaresini elinde bulundurmuştur!
10 Şubat 1432 Salı günü patlak veren ve Vezir-i-a'zam Müezzin-zâde Hafız Ahmed Paşa'nın parçalanıp Topal Recep Paşa denilen küstahın sadareti ile neticelenen isyandan sonra ancak 8 Haziran Salı günü devlet idaresine hâkim olup anası Kösem Sultan'ın vesayetinden kurtulan Sultan Dördüncü MuradHan'ın ilk işi, annesi ile Ocak zorbalarını tasfiye ederek Birinci Mustafa anarşisine son vermek olmuş, tarihimizdeki mühim, kıymetli icraatını saltanatının bu döneminde gerçekleştirmiş, "Hicrî bin tarihinden sonra gelen pâdişahların büyüklerinden" sayılmıştır.
Dördüncü Murad'ın 8/9 Şubat 1640 Çarşamba/Perşembe gecesi genç yaşında (28 Yaşında) vefatı anası Kösem Sultan'ı üzmemiş, kendisini ve avanesini tasfiye eden oğlunun ölümü bu haris kadına tekrar saltanat naibeliği yolunu açacağını hesaplayıp sevindirmiştir!..
Dördüncü Murad'dan sonra Sultan İbrahim tahta çıkmış ve Kösem-Sultan bu oğlunun saltanatından tekrar siyaset sahasında boy gösterip saltanat nâibesi olarak sekiz buçuk yıl kadar marifetlerine (!) devam etmiş ancak Sultan İbrahim anasının marifetlerine (!) son verince, oğlunu kapısı pencereleri örülmüş bir odaya tahttan indirip kapatan Kösem, on gün sonra bu odada, Evliyâ Çelebi'nin ifadesiyle "neûzu b'illah yüzünden bir zerre nûr kalmayan cellâdbaşı Kara Ali'ye oğlunu boğdurmuştur!!!
Böylece öz evlâdının kaatili olan Mâhpeyker Kösem Sultan, daha sonra torunu dördüncü Mehmed/Avcı Sultan Mehmed'in 8 Ağustos 1648 günkü cülûsunda da rol oynamıştır!.. Yedi yaşının içinde tahtta çıkan Dördüncü Mehmed'in böyle çocuk yaşında cülûsu dolayısıyla ninesi Mâhpeyker Kösem Sultan yine saltanat nâibesi olup kınalı parmaklarını devlet işlerine sokmaya devam etmiş, Kösem'in ölümüne kadar üç yıl devam eden bu karanlık anarşi devri tarihimize "Ağalar Saltanatı" olarak geçmiştir!
Sona doğru!
Dördüncü Mehmed'in annesi Turhan Hatice Sultan'dır. Bu "Valide Sultan"ın Osmanlı tarihindeki yeri, baştarafta isimlerini saydığımız valide sultanlar gibi karanlık, kirli değildir, şahsî menfaati için devlet idaresine müdahale etmemiş, "Valide Sultan"lığını hayırlı işlerde kullanmıştır.
Ve bu "Valide Sultan"la "nine" ve saltanat nâibesi Kösem-Sultan arasında pek şiddetli bir rekabet vardır!.. Bu rekabetle Kösem-Sultan nasıl öz evlâdı Sultan İbrahim'i pek feci bir şekilde boğdurmuşsa, bu kere de torunu Dördüncü Mehmed'i zehirleterek TurhanHatice Sultan'ın "Valide Sultan"lığına son verip Saliha Dilâşûb Sultan'dan doğan dokuz yaşındaki diğer Şehzâde Süleyman/İkinci Süleyman'ı tahta çıkarmaya teşebbüs etmişse de marifet (!) zamanında haber alınıp muvaffak olamamış, Turhan Hatice Sultan'ın adamlarından Baş-Lala Uzun Süleyman Ağa'nın tertibiyle Mâhpeyker Kösem Sultan bir perde ipiyle boğulup Devlet bu kadının şerrinden kurtulmuş, bu arada otuz sekiz Ocak Ağası idâm edilmiş, Dördüncü Mehmed, babasının katlinde parmağı olan yetmiş kişiden hayatta kalanları temizlemiştir. Kösem'in ayrı bir araştırma mevzuu olan muhteşem serveti de Hazine'ye irad kaydedilmiştir.
02 Eylül 2005 Cuma 10:44
Milli Gazete.http://www.milligazete.com.tr/haber/Evlt_katili_Kosem_Sultan39in_sonu/85075#.UqeSIydiqQY (http://www.milligazete.com.tr/haber/Evlt_katili_Kosem_Sultan39in_sonu/85075#.UqeSIydiqQY)