Sadakat islami Forum

EĞİTİM, AİLE, KÜLTÜR-SANAT, SAĞLIK => SAĞLIKLI YAŞAM => Konuyu başlatan: Fatihan - 18 Mayıs 2009, 13:53:06

Başlık: İlkyardım Bilgileri
Gönderen: Fatihan - 18 Mayıs 2009, 13:53:06
Kopan parmak nasıl taşınmalı?

Kopan bir parmağın taşınmasında sargı bezi, naylon torba, su ve buz yeterli, bu koşullar sağlandığında kopan bir uzvun yerine dikilme süresi 8-10 saate kadar çıkabiliyor.


Adana Ortopedia Hastanesi ekibinden El Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Herdem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim'in parmağının kopması ve bu parmağın yeniden yerine dikilmesinin halkın dikkatini bu yöne bir kez daha çektiğini belirtti.

Herkesin kopan bir uzvun nasıl taşınacağı konusunda bilgi sahibi olması gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Herdem, ''Çünkü, bu tür kazaların insanın karşısına ne zaman, nerede çıkacağı belli olmuyor. Ancak, kopan bir parmağın yeniden yerine dikileceği operasyona kadar saklanması ve taşınma şekli büyük önem taşıyor'' dedi.

Prof. Dr. Herdem, kopan bir parmağın taşınmasında sargı bezi, naylon torba, su ve buzun yeterli olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Kopan parmak öncelikle steril bir sargı bezine sarılıp su geçirmez bir naylon torbanın içine konulup ağzının bağlanması gerekir. Parmağın kesinlikle suya doğrudan temas etmemesi lazım. Naylon poşetteki parmak, yarısı su, yarısı buz dolu olan bir termos ya da mümkün olmuyorsa benzeri bir kaba konulmalı ve soğuk kalması sağlanmalı. Parmak, 6 saat süreyle bu şekilde kalabilir, ancak bu süre 8-10 saate kadar da çıkabiliyor. El ve kol kopmalarında ise bu süre daha kısa oluyor. Çünkü, kas dokusu fazlalaştıkça bekleme süresi de kısalıyor.''

Herdem, kopan parmağın yerine dikiminde doğru saklama ve taşımanın yanı sıra ekibin de büyük önem taşıdığını belirterek, ''Bu sadece bir cerrahın işi değil, ekip işi. İyi ve deneyimli bir ekiple bu operasyon gerçekleşebilir'' diye konuştu.



AA

Başlık: ilk yardım çantası ilk yardım dersi..
Gönderen: Tuğra - 18 Mayıs 2009, 23:29:52

Ani olarak hastalanan veya kazaya uğrayan kimseye anında olay yerinde ve çevre imkanlarından yararlanılarak yapılan tıbbi olmayan geçici müdahaleye İLKYARDIM denir.

İLKYARDIMDA AMAÇLAR :

1- Hayat kurtarmak
2- Durumunu korumak
3- Sakatlıkları önlemek

İLKYARDIMDA 6 SAFHA :

1- Tedbir (İlkyardımcının kendisinin ve kazazedenin güvenliğinin sağlanması)
2- Teşhis
3- Tedavi
4- Telekomünikasyon (haberleşme)
5- Triaj (öncelikli kazazedenin belirlenmesi)
6- Taşıma
İLKYARDIMCI’ da bulunması gereken özellikler :

1- Her zaman tedbirli olmalıdır
2- Soğukkanlılığını korumalıdır
3- Cesaret gösterilerinden ve emin olmadığı uygulamalardan kaçınmalıdır

İLKYARDIM’ da haberleşebilecek telefon numaraları :

0-232-2777333 DEÜ-Zehir Danışma Merkezi
0-800-3147900 Sağlık Bakanlığı Zehir Danışma Merkezi ücretsiz hat
110 İtfaiye
112 Ambulans
154 Trafik polisi
155 Polis imdat
156 Jandarma imdat

ECZADOLABInda bulundurulması gereken malzemeler

1- Üçgen sargı bezleri
2- Rulo sargı bezleri
3- Steril gazlı bezler
4- Flaster
5- Çengelli iğneler
6- Pamuk
7- Yara bandları
8- Antiseptik solüsyonlar (Batikon/Mersol 50 ml/100 ml )
9- Turnike lastiği
10- İlkyardım rehberi
11- Ağrı kesici

ilk yardım çantasında yukarıdaki malzemelere ek olarak bulundurulacaklar :

12- Tebeşir
13- Makas
14- Cep feneri
15- Kağıt kalem
16- Boyunluk (servikal kollar)

* Turnike lastiği gerekli değildir; onun yerine üçgen sargı bezi kravat veya herhangi bir kumaş parçasını kullanmak daha uygundur.

Uslanmam.com
Başlık: Yanıkların tedavisinde ilk yardım
Gönderen: Tuğra - 19 Mayıs 2009, 13:24:22
YANIKLAR
Yanık Nedir?
Isı Yanıkları
Kimyasal Yanıklar
Elektrik Yanıkları
—————–
Yanık Nedir?
Isı ışın elektrik veya kimyasal maddelere maruz kalma sonucunda deri ve derialtı dokularda meydana gelen bir çeşit yaralanmadır.

Yanıkların değerlendirilmesi : yanıkların şiddetini 5 ETKEN belirler.

1-Derinlik

1. derece yanıklar: Derinin sadece en üst tabakasının zedelendiği yanıklardır. Kızarıklık gerginlik ve ağrı görülür. Örnek: güneş yanıkları.

2. derece yanıklar: Derinin üst ve değişen oranlarda alt kısmının etkilendiği yanıklardır. Kızarıklık gerginlik ağrı ve su toplanması (bül) ile karakterizedir.

3. derece yanıklar: Tüm deriyi kapsayan; derialtı dokularına derin dokulara ve hatta kemiklere kadar ulaşan yanıklardır. Deri kuru kayış gibi olabilir veya renk değişikliği görülebilir (kömür gibi beyaz veya kahverengi olabilir ). Şiddetli yanıklarda yüzeysel sinir uçları ve kan damarları zedeleneceğinden yanık alanda his kaybı olabilir buna karşın çevredeki daha az yanmış olan doku aşırı ağrılı olabilir.

2- Yüzey miktarı : Dokuzlar kuralı ile belirlenir.

3- Kritik alanların yanması : Eller ayaklar yüz ve  organlar.
4- Hastanın yaşı : Çok genç veya çok yaşlı olma.

5- Hastanın genel sağlık durumu : Diğer yaralanmalar veya hastalıklar (diabet kalp kronik böbrek hastalığı vb gibi).

HAFİF YANIKLAR:

Vücut yüzeyinin
% 2 sinden az olan 3. derece yanıklardır.
% 15 inden az olan 2. derece yanıklardır.

ORTA ŞİDDETLİ YANIKLAR

Erişkinlerde vücut yüzeyinin

% 2-10 u arasındaki 3. derece yanıklar (el ayak yüz cinsel organ hariç)
% 15-25 i arasındaki 2. derece yanıklar (el ayak yüz cinsel organ hariç)
% 50-75 i arasındaki 1. derece yanıklar (el ayak yüz cinsel organ hariç)

Çocuklarda vücut yüzeyinin

% 10-20 si arasındaki 2. derece yanıklar (el ayak yüz cinsel organ hariç)
Bebeklerde tüm 1. derece yanıklar (el ayak yüz cinsel organ hariç)

ŞİDDETLİ YANIKLAR

Erişkinlerde vücut yüzeyinin
% 10 undan fazla olan 3. derece yanıklar ve 3. derece el ayak yüz cinsel organ yanıkları.
% 25 inden fazla olan 2. derece yanıklar.
Çocuklarda vücut yüzeyinin % 20 sinden fazla olan 1. derece yanıklar
Bebeklerde tüm 3. derece yanıklar.

Isı Yanıkları

Yaş ısı (buhar her türlü kaynayan sıvı -su yağ) ve kuru ısı (sıcak, ütü alev güneş) ile meydana gelirler.

İlkyardım:

* Yanma sürecini sona erdirerek daha fazla yaralanmayı önlemek gerekir ; alevi söndürmek kızgın ütüyü uzaklaştırmak yaş ısıya maruz kalmış giysileri çıkarmak vb gibi. (DİKKAT: alev yanığında sentetik giysiler deriye yapışmışsa dokunulmaz; kaynar sıvı yanığında eğer olayın üzerinden zaman geçmişse giysiler soğuk suya tutulmadan önce çıkarılmaz aksi halde yapışan deride çıkar)

1. derece yanıklarda

* ASLA yoğurt salça diş macunu zeytinyağı vb. şeyler sürülmez !
* En az 10 dakika soğuk suya tutulur.
* Gerginliği azaltmak üzere yağlı krem veya ağrısını almak ve gerginliği azaltmak üzere yanık merhemi sürülebilir.
* Geniş yanıklarda kişi kendi içebilecek durumdaysa bol sıvı içirilir.

2. derece yanıklarda tedavi 1. derece yanıklarla aynıdır. İlave olarak; büller ASLA PATLATILMAZ ! Gerekiyorsa hastaneye götürülerek steril koşullarda pansuman yaptırılır. Eğer bül geniş bir alanı kapsıyorsa üstteki deri ASLA SOYULMAZ ! Eğer patlamışsa o zaman içindeki sıvı boşaldıktan sonra o kısım antiseptikle silinip üzeri steril gazlı bez ile kapatılıp sargı beziyle sarılır. Zira flaster yanıklı dokuyu zedeleyebilir.

3. derece yanıklarda hastanın mutlaka bir yanık merkezine veya hastaneye götürülmesi gerekir. Hasta bilinçli (kendi içebilecek durumda) ise bol sıvı içirilir. ALKOLLÜ ve ASİTLİ içecekler İÇİRİLMEZ!

* Açık yanık yarası hava ile temas ettiği sürece ağrıya neden olacağından yaranın hemen hava ile teması kesilmelidir bunun için yara nemli steril gazlı bez ile kapatılır. Böylece enfeksiyondan da korunmuş olur.

Uslanmam.com
Başlık: Bilinç Kaybı
Gönderen: Tuğra - 21 Mayıs 2009, 10:44:10
Kazalardan sonra sıklıkla bilinç kaybı olan kişilerle karşılaşılır.Bilinç kaybı beyin dokusunun kısa süreli olarak yetersiz oksijen alması sonucunda normal görevini yapamaması halidir.Bilinç kaybı geçici ya da tam olabilir.

BİLİNÇ KAYBI

bayılmasara nöbetibeyin kanamasışeker komasıaşırı dozda alkol alımı ve psikolojik nedenler gibi durumlarda görülür.

BİLİÇ KAYBINDA YAPILMASI GEREKENLER ŞUNLARDIR;

1.Hasta sakin bol aksijenli bir yere taşınırgiysileri gevşetilir

2.Hemen başı yana çevrilir ağzında lokma yada takma diş varsa çıkartılır.Böylece kusmukların soluk borusuna kaçması engellenmeye çalışılır

3.Hasta sabit yan yatış pozisyonuna getirilir

*Bu pozisyonda hasta sırt üstü yatırılıpbir dizi dik olarak bükülür
*Aynı taraftaki kolu dik olarak vucuda yaklaştırılır
*üste kalan kolu başının altına gelecek şekilde yerleştirilir.Altta kalan kol geriye çekilir.

Bu pozisyon kendliğinde solunum yapabilen kişiler için uygun bir yatış şeklidir.

4.Hastaya ağızdan su yada yiyecek verilmez. Tokatlanmaz yada srsılmaz.

5.Derin soluk almasını uyarmak üzere kolanya gibi maddeler koklatılır

6.2 dakika içinde ayılmayorsa derhal bir sağlık kuruluşuna başvurulur.

Bilinç kaybı nedenlerinden olan bayılma ani korku ve sevinçler heycanlar uzun süre ayakta durma. açık ya da bazı organik hastalıklar nedeniyle oluşabilir

uslanmam.com
Başlık: Hasta Taşıma Yöntemleri
Gönderen: Tuğra - 22 Mayıs 2009, 01:31:31
Bir hastayı ya da yaralıyı güvenli biçimde taşımak için çeşitli yöntemler vardır. Acil durumlarda hastanın sedyesiz olarak taşınması gerektiğinde uygulanacak bazı yöntemler aşağıda anlatılmıştır.

Beşik yöntemi:

Zayıf hastaları veya çocukları taşımak için bir kolunuzu kalçanın altından geçirip öteki kolunuzu bel üstünden sırta doğru kavrayarak kucaklayın. Kendinizi iyice tartıp dengeledikten sonra yavaş ve güvenli adımlarla yürüyün
.
Sürükleme yöntemi:

Yaralı ya da hasta ayağa kalkacak durumda değilse ve hemen bulunduğu yerden uzaklaştırılması gerekiyorsa, kollarını göğsünün üzerinden çapraz toplayın. Sonra hastanın başucunda çömelip ellerinizi omuzlarının altından geçirerek ve başını da kollayarak yerde geri geri çekin.

Omuzlama yöntemi:

Bilinci yerinde ve yürüyebilecek durumdaki hastayı ayağa kaldırın, Yanında durarak sizden yana olan kolunu omzunuzun üzerinden boynunuza alıp elini öteki elinizle tutun.Ters taraftaki kolunuzu da hastanın beline dolayarak ve ağırlığını bir ölçüde omuzlarına alarak birlikte yavaş yavaş yürüyün.

Sırt alma yöntemi:

Hasta ağır değilse ve sarsılmasının pek sakıncası yoksa öne geçip çömelerek iki kolunu boynunuzun iki yanından tutup göğsünüzün önünde kavuşturun, sonra ayağa kalkıp, hasta sırtınızda olduğu halde yürüyün.

Dört el oturağı:

Bu yöntem, bilinci yerinde ve kollarıyla tutunma yeteneği olan hastalar için iki kişiyle birlikte uygulanır. Hastayı taşıyacak kişiler yüzleri birbirlerine dönük karşılıklı durur. Birbirlerinin bileklerini çapraz tutarak bir oturak oluşturur. Hastaya sırtından yaklaşarak çömelinir ve hastanın bir kolunu taşıyıcılardan birin, diğerini ötekinin omzuna alarak tutunması sağlanır. Sonra ayağa kalkarak hasta kenetlenmiş ellerin üzerinde taşınır.

İki el oturağı:

Hasta yaralı veya bitkin durumda ise bu yöntem uygulanır. Taşıyıcılar hastanın iki yanına çömelir. Birer kollarını hastanın kalçasıyla dizleri arasından uzatarak birbirlerini bileklerinden sıkıca tutar ve hastanın buraya oturmasını sağlarlar. Öteki kollarını da hastanın sırtından uzatarak omzunu sımsıkı kavrar ve kalkıp yavaş yavaş yürürler.

İtfaiyeci taşıması:

Bu yöntem hastayı taşırken bir elin boşta kalması gerekiyorsa uygulanabilir. Çocuk ve zayıf hastalar için çok uygundur.

Hasta kendi kendine ayağa kalkacak durumda değilse, hastayı yüzükoyun yatırıp başucundan ayakta durun. Kollarınızı hastanın koltuk altlarından geçirerek hastayı önce dizleri sonra ayakları üzerinde kaldırın.

Sol elinizle hastanın sağ bileğinden tutun. Başınız hastanın uzanan sağ kolunun altına, omzunuz da karnın alt tarafına gelecek şekilde eğilin ve yavaşça omuzlarınızın üzerine düşmesini sağlayın. Sağ kolunuzu hastanın bacaklarının arasına ya da bacaklarının çevresine dolayın.

Hastanın ağırlığını sağ omzunuza alarak ayağa kalkıp vücudunu iki omzunuzun üzerine doğru çekin. Hastanın sağ bileğini sağ elinizle kavrayarak sol kolunuzu serbest bırakın.

msxlabs.org
Başlık: Kırıklarda İlk Yardım!
Gönderen: Tuğra - 29 Mayıs 2009, 23:54:03
Kırık durumlarında en önemli kuralkırık bölgenin hareketsiz kalmasını sağlamaktır.

Kırık kemikdokusunun sürekliliğinin tümüyle bozulmasıdır. Kırıklar çoğu zaman şiddetli ve ani düşüşler araba kazaları gibi travmatik olaylar sonucu meydana gelir. Bir de travma olmaksızın ya da önemsiz bir olay sonucu ortaya çıkan kırıklar vardır. Bunlar kemiklerin gereği kadar dayanıklı olmamasından kaynaklanır. Raşitizm osteoporoz (kemik dokusunun yoğunluğunun azalması) osteomiyelit (kemik sert. dokusu ve iliği iltihabı) kemik veremi birincil ya da ikincil kemik tiimörleri gibi kemik yapısında zayıflamaya ya da erimeye yol açan hastalıklar bu tür kınklara yol açabilir.

Tek bir bölgeyle sınırlı kırık olguları bile tüm vücudu kapsayan bir tehlike yaratabilir. Bünyeye göre de değişebilen bu tehlikelerin en önemlileri yağ tıkaçları ya da aşırı kanamaya bağlı hipovolemik (dolaşımdaki kan hacminin azalmasına bağlı) şoktur.

Bu yüzden hastanın yalnızca kırık bölgesiyle değil genel durumuyla da ilgilenmek gerekir.

KIRIK TURLERI

Kapalı ve açık kırıklar arasında ayrım yapmak büyük önem taşır. Açık kırıkta deri ile derialtındaki yumuşak dokuların bütünlüğü bozulmuştur ve kırık hattı dış ortam ile ilişkidedir. Kemik dokusunun iltihaba karşı direnci daha düşük olduğundan açık kırıklarda kemik iltihabı tehlikesi çok yüksektir. Kapalı kırıkta ise kırığı kaplayan ve dış ortamdan ayıran dokuların bütünlüğü bozulmamıştır. Her iki kırık türünde de sinirlerde kan ve lenf damarlarında ve çevredeki yumuşak dokularda çeşitli derecelerde lezyonlar oluşabilir.

Kırıklar her zaman kolay fark edilmez. Ama hastanın yanlış taşınması bazen çok ağır zararlar getirdiğinden tanıda hata payını en aza indirmek gerekir. Bir kınğı yok saymak ise yanlış tanımlamaktan daha tehlikelidir. Örneğin bir omur kırığı fark edilmez ya da kırık kuşkusu önemsenmezse hastanın dikkatsiz ve yanlış taşınması omurilikte hasara sonuçta da felce neden olabilir.

Tam kırıklarda belirtiler çoğu zaman dikkat çekicidir. Bunlar kırık bölgesinde ağrı ve acı şişlik anormal hareketlilik kemik gıcırtısı gibi ayırt edici sesler biçim bozukluğu ve işlev kaybı ya da zayıflığıdır.

Tanı:

Doğal olarak bir kırığın tanınmasındaki en temel unsur belirtilerin ortaya çıkmasına neden olan travmatik olay konusunda bilgidir.

Özellikle tam olmayan kırıklarda tanının kolay olmadığı durumlar vardır. Bunun nedeni belirtilerin zayıf ya da (ömeğin giysilerin altında) gizlenmiş olmasıdır. Bu kuşkulu durumlarda çok
dikkatli hareket etmek gerekir. Öncelikle zarar gördüğü sanılan bölgedeki giysiler dikkatle çıkarılmalıdır. İşlem hastaya zor geliyor ya da acı veriyorsa hemen durdurulmalı ve kınk varmış gibi hareket edilmelidir.

Daha hafif olgularda ilkyardımı yapan kişi parmağını kınk olduğundan kuşkulandığı kemik üzerinde gezdirerek yerel bir acı olup olmadığına bakabilir. Parmak lezyon bölgesine ulaştığında acının artması kırık kuşkusunun doğrulanmasında önemli bir unsurdur.
Kırığın en sık rastlanan sonuçları şok iltihap (açık kırıklarda) ve yağ embolisidir. Kırık kemiğin iliğinden kana geçen yağ tıkaçları akciğere ulaşarak acı solunum zorluğu ateş kalp atışının artması ajitasyonla seyreden ve ölümcül olabilen bir tabloya yol açabilir.

Kırık Çeşitleri;

Kırığı tanımada genel ölçütler ve kırık karşısında davranışın temel kuralları önceki maddede açıklanmıştır. Bu maddede ise kırıklarda uygulanacak önlemler yer almaktadır.

KOL KIRIKLARI

Kol kırığı söz konusu olduğunda dirseğin altında kalan bölümü (önkol) göğüs üzerine kıvrıp bir eşarp ile bağlamak üst bölümü ise gövdeye doğru önden ve arkadan birer tahta parçası (ya da katlanarak sertleştirilmiş gazete dergi vb) arasına alarak sabitleştirip gövdeye bağlamak gerekir. Özellikle çocuklarda sık rastlanan dirsek kırıklarında koltukaltından parmaklara kadar kolun tümü tahta parçaları yardımıyla bulunduğu konumda sıkmadan sabitleştirilmelidir.

Bilek ve önkol kırıklarını da kumaşa sarılmış sopalarla sıkmadan hemen sabitleştirmek elin ayasını aşağı doğru tutarak hastayı bir an önce hastaneye götürmek gerekir. Köprücük kemiği kırığında önkol gövdeye doğru kıvrılır ve boynun arkasından bağlanan üçgen biçimli bir bezle buraya tutturulur. Önkol ile göğsün arasına yumuşak bir madde konur. Kırık bulunan kol sağlıklı kolun koltukaltından bağlanan bir şeritle sabitleştirilir.

BACAK KIRIKLARI

Uyluk kemiği kırığı söz konusu olduğunda omuzdan ayaklara kadar uzanabilen ve yaklaşık 15 cm genişliğinde bir tahta parçası bulmak gerekir. Tahta parçası teması yumuşatmak amacıyla bir çarşaf örtti ya da benzeri bir kumaşla kaplanır. Daha sonra hastanın altına hasar görmüş tarafa yerleştirilip şeritlerle sıkmadan bağlanır; böylece tüm bacak kalça kemiği ve omurilik sabitleştirilir. Uygun bir tahta bulunamayan durumlarda hastanın bacakları arasına kıvrılmış bir çarşaf yerleştirilir. Kalçadan ayak bileklerine kadar iki bacak birbirine şeritlerle (kravat havlu vb) bağlanır. Dizkapağı kırığında bacağı kalçadan ayağa kadar olanak varsa kumaşa sanlmış bir tahta parçası ya da sert bir destekle sabitleştirmelidir.

Dizden ayağa kadar olan bacak kırıklarında da bacağı kalçadan ayak ucuna uzanan iki tahta parçası arasında sabitleştirmek gerekir. Bu arada bir elle ayağın ucunu. öbürüyle de topuğu tutup yavaşça çekerek bacağı düzeltmek yararlı olur. Ayak kemiği ya da parmaklannda kınk olduğunda ayakkabı çıkarılmalı aşırı ağrı ya da başka bir nedenle çıkanlamıyorsa kesilmelidir. Daha sonra kalın kompresler uygulanır ve ayak sıkılmadan bağlanır.Böylece kırık görece hareketsiz hale getirildikten sonra hasta en yakın hastaneye götürülür.

YÜZ KEMİKLERINDEKİ KIRIKLAR

Yüzdeki kırıkların en yaygın nedeni trafik kazalarıdır. En çok çeşitli travmalar sonucu oluşabilen burun kırıklarına rastlanır. Çoğu kez burun kırığı fark edilmez. Özellikle çocuklarda travma sonrası uygun biçimde tedavi edilmeyen kırık bir burnun bozuk biçimde iyileşerek estetik sorunların yanı sıra hava geçişinde zorluklar yaratabileceği unutulmamalıdır. Böyle biçim bozukluklarının yetişkin yaşta cerrahi yolla onarılması güçtür.

Altçene kırığına özellikle trafik kazalarında ve sporcularda oldukça sık rastlanır. Bu kemikteki kırıklar oluşan biçim bozukluğundan ötürü kolay fark edilir. Ama bazen kemik uçlarındaki oynama çok hafif olduğundan kırık anlaşılamayabilir.Hastanın ağzını kapatamaması ve tükürüğün kanla kanşık olması altçene kınğının belirtilerindendir.

Altçenenin tüm hareketleri acı verir. Çoğunlukla dişlerde de kınlma vardır.Bu durumda yapılacak ilkyardım çeneyi hafifçe kaldırarak ağzı üst ve alt dişler iç içe oturana değin kapatmaktır. Daha sonra çene iki şeritle başın üstünden ve enseden bağlanarak sabitleştirilir.Hastada kusma varsa bağı çözmek gerekecektir. Çene nazikçe desteklenerek kusma bitinceye değin baş bir yana çevrilir.

OMURGA KIRIKLARI

Omurga kırığı ilkyardımda en çok sorun oluşturan türdür. Yanlış bir hareket omurga içinden hareket sinirlerine ve duyulara giden sinir köklerini ya da omuriliği örseleyerek felce neden olabilir. Boyun omurlarındaki kırıklarla öteki omurga kırıklarını ayırt etmek gerekir. Boyun omurlarındaki kırıklarda hastayı hareketsiz tutmak çok önemlidir.

Hastanın taşınması için en az 4 kişi gereklidir. Hastayı sedyeye ya da kumaş kaplı tahta bir levhaya (en az iki metre uzunluğunda olmalıdır) taşırken
bir kişi başı vücut doğrultusunda tutmalı biri omuzlan biri kalçaları öteki de bacakları tutarak kaldırmalıdır. Bu koşullar sağlanamıyorsa en iyisi cankurtaranı beklemektir. Olanak varsa hasta sedyeye koyulabilecek kadar kaldırılıp sık aralıklı şeritlerle bağlanır.

Başın altına hiçbir şey koyulmamalı ama hastaneye gidene değin hareketsiz kalmasını sağlamak için kenarlarına sert ya da yarı sert nesneler (gazete katlanmış giysiler vb) yerleştirilmelidir. Sırt ve bel kınklarında da aynı önlemler alınmalıdır. Hasta bulunduğunda sırtüstü durumdaysa döndürmeden önce tahta levhayı uygulayarak omurgada oluşacak kıvnlmalar önlenmelidir. Bu dummda da doğm hareket etmek olanaksızsa en iyisi cankurtaranı beklemektir

Uslanmam.com
Başlık: Sıcak Ve Soğuğa Maruz Kalma
Gönderen: Tuğra - 01 Haziran 2009, 22:29:47
Normal vücut ısısı 36 - 37 °C dir.  Bu ısı, karmaşık mekanizmalarla sabit tutulmaya çalışılır.  Normalde, vücudun ısı düzenleyici mekanizmaları iyi çalışır ve organizma (vücut) belirli ısı değişikliklerini oldukça iyi tolere edebilir.

Ancak, organizma başa çıkabileceğinden fazla sıcağa maruz kalırsa hastalıklar oluşabilir : sıcak krampları, sıcak bitkinliği ve sıcak çarpması gibi. Ya da tam tersi, başa çıkabileceğinden düşük ısıya maruz kalırsa yine sorunlar ortaya çıkacaktır : kısmi veya tam donma gibi.

SICAK KRAMPLARI :

Aşırı egzersizden sonra, genellikle, bacak kaslarında görülen ağrılı kas spazmlarıdır.

İlkyardım:

* Kişi gölgelik ve/veya serin bir yere alınır,

* Hasta yatırılarak (veya oturtulabilir de) kramp geçene kadar kasları dinlendirilir. Özellikle sporcuların tekrar antremana  başlayabilmeleri için en az 12 saat dinlenmeleri gerekir.

* Su (veya dengeli elektrolit solüsyonu; limonata, ayran vb) içirilebilir. Sıcak krampında vücutta yeterli elektrolit vardır, ancak kramp nedeniyle dengeli dağılımı engellenmiştir  o nedenle bol sıvı içmenin yanı sıra dinlenme çok önemlidir.

* Tedavi edilmezse sıcak bitkinliğine dönüşebilir.

SICAK BİTKİNLİĞİ (yorgunluğu; baygınlığı) :

En sık görülen sıcak acillerindendir. Aşırı terleme nedeniyle, aşırı sıvı-elektrolit (su - tuz) kaybı ortaya çıkar. Bunun sonucunda ise aşağıdaki belirtiler görülür :

- Aşırı terleme sonucu cilt soğuk ve nemlidir,

- Baş dönmesi,  bayılma  hissi olabilir,

- Nabız hızlı ve zayıftır,

- Vücut ısısı artmıştır, ancak 39°C üstüne çıkmaz.

İlkyardım:

* Kişi serin ve/veya gölgelik bir yere alınır, fazla  giysileri çıkartılır,

* Bilinci yerindeyse (kendi içebilecek durumdaysa); su, ayran gibi içecekler içirilir (1 litre kadar). ASLA ALKOLLÜ İÇKİ İÇİRİLMEZ !

* Durumu düzelmiyorsa veya daha kötüleşiyorsa hemen hastaneye götürülür.

* Tedavi edilmezse sıcak çarpması gelişir.

SICAK ÇARPMASI :

Vücut başa çıkabileceğinden çok fazla ısıya maruz kalmışsa, vücut ısısı, hızla, doku hasarına yol açan düzeye yükselir ve ölümle sonuçlanabilir.

Sıcak çarpmasına yol açabilecek sebepler : kapalı-kötü havalanan-nemli ortamlarda aşırı fiziksel aktivite yapmak, sıcak hava dalgaları esnasında havalandırma sistemleri bulunmayan veya havalandırılmayan binalarda yaşamak (özellikle yaşlılar, bebekler, kalp veya kronik hastalığı olan kişiler risk altındadır), sıcak yaz gününde çocukları kilitli arabada bırakmak, aşırı sıcak ve nem ortamı yükselmiş havalarda dışarıda spor veya ağır iş yapmak.

Havadaki nem oranı  % 70 in üzerine çıktığında,  ortam neme doyduğundan terleme olmayacağı için, vücuttan ısı kaybı gerçekleşemez dolayısıyla vücut ısısı artar, cilt  ısıyı atamadığı için sıcak, kuru ve kızarıktır.   

Belirtileri :

- Vücut ısısı hızla yükselir, 39° C  üzerindedir,

- Cilt kuru, sıcak ve kızarıktır,

- Kişinin çevreye olan ilgisi hızla azalır, bilinç kaybı gelişir,

- Nabız yavaşlar ve zayıftır,( kan basıncı düşer ),

İlkyardım:

*  Vücut 39°C’ ye kadar hızla soğutulur, 39°C’ den sonra yavaş soğutulur.

Hızlı soğutmada iki soğutma yöntemi bir arada kullanılır :

 1- Vücut ıslak çarşafla sarılır veya normal musluk suyu ile ıslatılır,

 2- Varsa vantilatör açılır ya da kapı pencere açılarak cereyan sağlanır.

Yavaş soğutmada bu iki uygulamadan sadece biri kullanılır.

 * Bilinci yerindeyse, içecek bir şeyler verilir ( kesinlikle alkolsüz  içecek olmalıdır) .

 * Kişi  hemen soğutma işlemine başlanarak hastaneye götürülmelidir,  aksi halde ölümle sonuçlanabilir.

ÖNEMLİ:

* Vücut ısısını düşürmek üzere vücuda doğrudan  BUZ UYGULANMAZ ! Ya musluk suyuyla duş aldırılır, ya da vücut musluk suyu ile silinir.

* Yarı yarıya sulandırılmış sirkeli su ile vücudun silinmesi, özellikle çocuklarda ve yetişkinlerdeki ateş yükselmelerinde rahatlıkla kullanılabilecek soğutma yöntemidir.

SOĞUĞA MARUZ KALMA :

Vücudun bir kısmı veya tümü soğuğa maruz kalabilir. 0°C veya altındaki soğuk, nem ve rüzgardan vücut etkilenir. Birkaç saat içinde soğuk yarası denilen yaralar oluşabilir. Soğuğun derecesi ve maruz kalınan süre yaranın şiddetini belirler.

Belirtiler:

- Organda hareket azalması, uyuşukluk,

- Şişme, morarma, ağrı,

- Büller (yanıklarda görülen su toplanması) ve yaralar.

İlkyardım:

* Ilık uygulama yapılır, organ ılık -soğuk arası su olan kaba daldırılır ve alıştıkça biraz daha sıcak su ilave edilerek yavaş yavaş ısıtılır. Ya da giysilerle örtülerle sarılarak ısınması sağlanır. ORGAN DOĞRUDAN SICAĞA TUTULMAZ !!! (Sıcak sobaya tutmak gibi)

* Büller patlatılmaz, yaralar steril kuru pansumanla kapatılır.

DONMA :

Genel olarak vücudun tümüyle soğuğa maruz kalması sonucu oluşur. Dokular, soğuğun etkisiyle yeterince kanlanamadığı, dolayısıyla da beslenemediği için sorunlar ortaya çıkar. Soğuğun şiddeti, maruz kalınan süre, giysi ve beden direncine bağlı olarak değişik belirtiler görülebilir.

Belirtiler:

- Başlangıçta deride pürüzlenme, kılların dikleşmesi, karıncalanma ve sızlamalar,

- Deride solukluk ve soğukluk,

- His kaybı,

- Aşırı bitkinlik, uyuşukluk, uyku hali, uykunun derinleşmesi ve katılaşma olabilir

İlkyardım :

* Donmayı önlemek üzere şeker içeriği fazla, sıcak şeyler yedirilir veya içirilir (çikolata, pekmez, çay, çorba vs).

* Giysiler giydirilir veya üstü kalın örtülerle örtülür; ıslak giysileri kuru giysilerle değiştirilir.

* Kişi uyutulmaz, mümkün olduğunca aktif ya da pasif hareket yaptırılır.

* Kişi ılık bir ortama alınarak, ortam ısısı yavaş yavaş yükseltilir.

ASLA YAPILMAYACAKLAR :

* Donmuş kişi doğrudan sıcak ortama, soba yanına alınmaz

* Karla ovulmaz, istenirse hafif yüzeysel, dairesel  masaj yapılabilirse de önerilmez

* Uyutulmaz

* Alkollü içecek verilmez

acilveilkyardım.com
Başlık: Zehirlenmeler
Gönderen: Tuğra - 04 Haziran 2009, 10:57:23
Herhangi bir kimyasal, organik veya fiziksel madde vücuda girdikten sonra özelliğine göre yerel veya genel hasar meydana getirerek, ölüme neden olabiliyorsa bu maddeye ZEHİR, olaya ise ZEHİRLENME denir.

Yerel  belirtiler:

- Sokulan, ısırılan, temas eden yerde kızarıklık, şişlik, gerginlik, ağrı ve kaşıntı

Genel belirtiler:

- Vücut ısısının yükselmesi (ateş),

- Tüm vücutta kızarıklık, döküntü, kaşıntı,

- Solunum sıkıntısı, hızlı ve zayıf atan nabız,

- Baş ağrısı, kulak çınlaması,

- Halsizlik, kendinden geçme, gelişen bilinç kaybı,

- Şok, ölüm.

Zehir, vücuda bilerek (kasti) veya bilinmeden(kazara), dört yoldan alınabilir:

1-Sindirim, 2-Solunum, 3-Deri ve 4-Kan yoluyla, olmak üzere.

Başlık: Sindirim Yolu Zehirlenmeleri
Gönderen: Tuğra - 04 Haziran 2009, 11:00:20
Ağız yoluyla alınan her türlü zehir etkisi yapan maddelerle meydana gelirler; bayat besinler, ilaçlar, alkol, korozif (yakıcı, tahriş edici) maddeler ya da alerjik etki yapan maddeler vb.

İlkyardım:

* Eğer zehrin alınması üzerinden henüz 30 dakika geçmemişse, o zaman kusturulur.

KUSTURMAK İÇİN:

  - Tercih edilen kişinin kendi parmağı ile küçük dilini dolayısıyla  da öğürme refleksini uyararak kusmasını sağlamaktır,

  - Sıcağa yakın ılık su içirerek de kusturma sağlanabilir (kişi bardağı kendisi tutarak içmelidir! başkası tarafından içirilmemelidir!).

KUSTURULMAYACAK  DURUMLAR:

  - Asit veya bazik madde (korozif madde) içeren sıvılar içilmişse,

  - Petrol ürünleri içilmişse,

  - Bilinci kapalı ise.

* Kusturulduktan sonra soğuk veya sıcak olmayan su içirilir, kusturulmayacak durumlarda da yine su içirilir.

* Hastaneye götürülür, özellikle korozif madde içmiş kişilerin mutlaka hastane tedavisine gereksinimleri vardır:

* Ne yapılacağına karar  verilemeyen durumlarda mutlaka ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ  aranmalıdır. Merkez aranmadan önce aşağıdaki bilgiler toplanmalıdır:

  - Zehirlenme ne ile meydana geldi, kutu veya prospektüs varsa yanınızda olmalı,

  - Kutudaki / şişedeki miktar ne kadar kalmış, daha önce ne kadarmış, çevreye saçılmış mı?

  - Zehir ne zaman alınmış, hastanın durumu nasıl?

BESİN ZEHİRLENMELERİ

Bakteri veya bakteri salgıları (toksinleri ) ile oluşan zehirlenmelerdir. Bulantı-kusma, kramp şeklinde karın ağrısı ve ishal (diyare) ile seyrederler. Bunlar:

SALMONELLA:

Kontamine (enfeksiyonla bulaşmış) et, süt ve yumurta ile bulaşır. Yendikten 12-24 saat sonra ani bulantı-kusma, karın ağrısı, ishal ile kendini gösterir.

Tedavi: Herhangi bir tedavisi yoktur. 2-3 günde kendiliğinden geçer. Antibiyotik verilmez.

* Aşırı ishal ve kusmaya bağlı olarak dehidratasyon gelişmişse içecek şeyler verilerek kaybedilen sıvı yerine konur.

* Yemek hazırlanırken kapların temiz olmasına dikkat edilir ve iyi pişirilirse salmonella enfeksiyonu önlenebilir.

STAFİLOKOK:

En sık rastlanan besin zehirlenmesidir. Karbonhidratlı, sütlü ve şekerli yiyeceklerin yenilmesi sonucu görülür. Örneğin: muhallebi, dondurma, mayonez gibi. Yendikten  2-6 saat sonra bulantı-kusma ile kendini gösterir (ishal nadiren görülür).

Tedavi: Herhangi bir tedavisi yoktur. 4-6 saatte kendiliğinden geçer.

Önlenebilmesi için; özellikle sütlü tatlılar ve kaynatılmadan pişirilen yemekler hazırlandıktan sonra uzun süre, fırında veya ısıtma tepsilerinde bekletilmemelidir.

CLOSTRİDİUM PERFRİNGENS:

Büyük miktarda hazırlanan yiyeceklerin oda ısısında, etkisiz buharda bekletilmesi veya yeterince soğuk ortamda muhafaza edilmemesi sonucunda ürer. Veya mikroorganizmanın bulaştığı balıklarla hastalık ortaya çıkar. Yendikten 8-10 saat sonra bulantı, karında kramp şeklinde ağrı ve ishal ile kendini gösterir.

Tedavi: 24 saate kadar kendiliğinden iyileşir.

* Dehidratasyon kontrol altına alınır, hastaya, daha öncede bahsedildiği gibi bol sıvı şeyler içirilir ve bu arada tuz ve elektrolit kaybını yerine koymak için de bir bardak suya bir miktar tuz ve yemek karbonatı konarak içirilir. Ya da bu amaçla kola, tuzlu ayran, meyve suları, maden suyu içirilebilir. Mümkün olduğunca tüm sıvı kaybı bu içeceklerle karşılanmayıp suyla desteklenmelidir.

İYİ YIKANMAMIŞ, YEMEK KAZINTISI KALMIŞ KAPLAR GENELLİKLE BESİN 

ZEHİRLENMESİNE YOL AÇAN EN ÖNEMLİ FAKTÖRDÜR.

Cl. BOTULİNUM ( BOTULİSMUS ):

Genelllikle iyi konservelenmemiş yiyeceklerin yenilmesi sonucu görülen en tehlikeli (hatta ölümcül) olan besin zehirlenmesidir. Yenildikten 24 saat sonra belirtiler görülebilir. İshal görülmez, kabızlık (konstipasyon) olabilir. Botulismusta, sinirlerden kaslara giden uyarılar engellenmekte ve bunun sonucunda şiddetli halsizlik, paralizi (kuvvet kaybı) ve ölüm görülebilmektedir.

Belirtileri:

- Ağız ve boğaz kuru ve ağrılıdır,

- Kişi gözlerini odaklamada zorluk çeker (çift görme, bulanık görme olabilir)

- Bitkinlik, yutma ve konuşma güçlüğü

-Halsizlik veya kuvvet kaybı

- Göz hareketlerinde kısıtlılık, göz bebeklerinde genişleme

- Solunum kaslarında paralizi, solunum güçlüğü

- Konuşamama, başın ön kısmında hissedilen baş ağrısı

İlkyardım:

* ABC kontrol edilir ve  devamlılığı sağlanır

* Olanak varsa oksijen verilir

* Gerekiyorsa suni solunum yapılır

* Acilen hastaneye götürülmelidir. Mutlaka antitoksin yapılması gerekir.

DEHİDRATASYON:

Aşırı kusma ve ishal sonucu, vücuttan fazla miktarda sıvı ve elektrolit kaybı olur. Buna bağlı olarak cilt, dudaklar ve dil kurur. Cildin kuruluğunu anlamak üzere el üzerindeki deri, baş parmak ve işaret parmağı arasında tutulur, bırakıldığında deri hemen eski halini alıyorsa o zaman sorun yoktur, eğer eski halini alma süresi uzuyorsa, o zaman fazla miktarda sıvı kaybı vardır ve hemen tedavi edilmezse hipovolemik şok gelişebilir.

acilveiklyardım.com
Başlık: Solunum Yolu Zehirlenmeleri
Gönderen: Tuğra - 06 Haziran 2009, 08:49:10
Tüp gaz, egzoz gazı (karbonmonoksit), duman ve diğer zehirli gazların solunması sonucunda görülür. Özellikle renksiz ve kokusuz zehirli gazlarla meydana gelen zehirlenmelerde kişide görülen belirtilerin saptanması  hayat kurtaracaktır.

Belirtileri:

-Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, kendinden geçme, bulantı-kusma, deride renk değişimi.

İlkyardım:

* Öncelikle kaynak kapatılır, havalandırma sağlanır, kişi temiz havaya çıkartılır.

* Yüzüne su serpilebilir, kolları açılıp kapatılabilir,

* Gerekiyorsa suni solunum ve kalp masajı yapılır,

* Mutlaka hastaneye götürülür.

acilveiklyardım.com
Başlık: Ynt: İlkyardım Bilgileri
Gönderen: bıktımm - 07 Haziran 2009, 00:08:38
sayın tuğra öncelikle bu sitede bizlerle paylaştığınız herşey için çok teşekkürler.çok kıymetli bilgiler öğreniyoruz sayelerinizde.
lakin merak ettiğim şey şu ki bir insan nasıl olurda bu kadar farklı konu hakkında bilgi sahibi olur
herşey ile mi ilgileniyorsunuz
insanlara birşeyler verebilme sevdası mıdır bu
ayrıca bu anlamda size vebu sitede bulunan sizin gibilere gıbta ettiğimi de gizleycek değilim
rabbimden ilmimizin artrmasını diliyorum
Başlık: Deri Yolu Zehirlenmeleri
Gönderen: Tuğra - 08 Haziran 2009, 00:40:55
Kremler, tozlar, sıvılar ile temas sonucu, ya da ısırma, sokma, enjeksiyon ile meydana gelir. Etkilenme durumuna göre yerel veya genel  belirtiler görülebilir.

İlkyardım:

* Etken madde krem veya  toz şeklindeyse, bol akan su ile yıkanır; yara varsa üzeri steril gazlı bezle kapatılır.

* Yerel belirtiler giderek yayılıyor ve genel belirtiler görülüyorsa, kişi derhal bir sağlık kuruluşuna götürülür. (Kişide gelişmekte olan alerjik  şoka karşı sağlık kuruluşunda semptomatik tedavi uygulanmalıdır, aksi halde kişi kaybedilebilir. Hastaneye götürürken bilinç kapanırsa koma pozisyonu verilir veya ABC nin devamlılığı sağlanır.)

Kedi ve Köpek Isırmaları: KUDUZ tehlikesi vardır. Bu gibi durumlarda ısırılan yer ilk önce bol su ile sabunlanıp köpürtülerek en az 5 dakika yıkanır.

Aşı yaptırılır. Mümkünse hayvan gözetim altında tutulur, eğer 10 gün içinde ölürse aşıya devam edilir, 10 günü geçmesine rağmen hayvan ölmemişse, aşıya gerek yoktur. Hayvan bulunamamışsa, aşı mutlaka yaptırılmalıdır.

Yılan Sokması:

İki derin diş izi yılanın zehirli olduğunu gösterir. Bu durumda sokulan yerin altından ve üstünden venöz turnike yapılarak, zehrin dolaşıma katılımı yavaşlatılır. Ağzında yara ve çürük dişi olmayan bir kişi yara yerinden zehri emip tükürebilir. Organ hareketsiz halde ve sarkıtılarak tutulur. Kişi mümkün olduğunca sakin tutulmaya çalışılmalıdır. Hastaneye götürülmelidir ve tetanos aşısı yaptırılmalıdır.

VENÖZ  TURNİKE:

Enli kumaş veya kravat, yılanın soktuğu yerin hemen altından ve üstünden bağlanır. Ancak dolaşım engellenmeyecek şekilde bağlanmalıdır. Bunun için bacakta ise ayak, kolda ise el parmaklarına bakılır morarma varsa, hemen gevşetilir.   

Akrep Sokması: Sokulan yere amonyak veya su ile bulamaç yapılmış yemek karbonatı sürülebilir. Venöz turnike uygulanabilir. Hastaneye götürülmelidir.

Arı Sokması:

Sabunlu su ile yıkanabilir veya antiseptik ile silinebilir. İğne çıkarılabilecek durumdaysa cımbızla çıkarılır aksi halde, zorlanmaz.

Yerel belirtiler genel belirtilere dönüşüyorsa, vakit kaybedilmeden hastaneye götürülmelidir.

Deniz Kestanesi Batması:

Bu durumda organ (genelde ayak), yanmayacak şekilde dayanabileceği kadar (45° C) sıcak su içine daldırılarak, 20-30 dakika (ağrı dininceye) kadar bekletilir. Sıcak dikeni eritir.

Denizanası Teması:

Denizanası ve deniz şakayıklarının nematokist denilen vantuzlarındaki çengellerle cilde tutunurlar, bunların zarar verilmeden uzaklaştırılması için: önce alkol (ya da sirke veya deniz suyu) ile yıkanır, sonra üzerine pudra ekilir, varsa çiğ et konarak yumuşatılır ve bıçağın tersi veya tahta çubukla deriden sıyrılır. Ya da o kısım doğrudan musluk suyu ile yıkanabilir; tatlı su vantuzları patlatacağından kişi rahatlayacaktır.

DİKKATİNİZE:

Yurt dışında böcek sokmaları nedeniyle anaflaktik şok dediğimiz alerjinin ağır seyrettiği kişilerde bu seyri hafifletmek üzere yanlarında taşıyabilecekleri alerji kutusu (kiti, seti) vardır. Hekim tarafından önerilen ve yapabilme eğitimini alan kişiler, böcek soktuğunda, hemen enjektördeki hazır ilacı kendileri yaparak ve hapı alarak durumlarının kötüleşmesini önleyebiliyorlar.

acilveilkyardım.com
Başlık: İlkyardım Gerektiren Durumlar Ve Hastalıklar
Gönderen: Tuğra - 09 Haziran 2009, 16:39:40
Bayılma

Aniden ortaya çıkan dolaşım yetmezliğine bağlı olarak, beynin kısa süreli kansız kalması sonucu görülen geçici bilinç kaybıdır. Nedeni; açlık, kan basıncının düşmesi, beklenmedik bir olay veya herhangi bir şeyle karşılaşma, aşırı sevinç ya da üzüntü, uzun süre havasız ve kapalı ortamda bulunma vb, olabilir.

İlkyardım:

* Kişi, hemen sırt üstü yatırılarak ayakları yükseğe kaldırılır (şok pozisyonu verilir ),

* Sıkı giysiler gevşetilir, kapalı ortamdaysa açık havaya çıkarılır,

* Yüzüne su serpilebilir, bu uyarı sonucunda kişi daha çabuk kendine gelir,

* Uyarıcı olarak hoş olan (kolonya) veya hoş olmayan (soğan kokusu vb ) kokular

   koklatılabilir,

*Kişi kendine geldiğinde hemen ayağa kaldırılırsa yine bayılacağı için önce oturtulur.

  İçecek bir şeyler verilir (açlıktan bayılmışsa şekerli içecekler, tansiyon düşüklüğü

  veya aşırı sıcak ve terleme söz konusu ise tuzlu ayran tercih edilmelidir).

*Eğer 5 dakikaya kadar kişi halen kendine gelmemişse mutlaka hastaneye götürülmelidir

acilveilkyardım.com
Başlık: Şeker Hastalığı
Gönderen: Tuğra - 10 Haziran 2009, 09:44:01
Diyabetes Mellitus (şeker hastalığı)

Halk arasında kısaca şeker hastalığı olarak bilinen  diyabetes mellitus’ta , kandaki şeker düzeyinin düşmesi veya yükselmesi sonucu ilk ve acil yardım gerektiren  sorunlar görülebilir. Bu sorunlar: kandaki şeker oranının yükselmesi sonucu ortaya çıkan hiperglisemi ile kandaki şeker oranının düşmesi sonucu ortaya çıkan hipoglisemi ‘dir. 

Hipoglisemi, hiperglisemiden çok daha tehlikeli olup kısa sürede(10 dakika – 2 saat gibi ) hastanın kaybedilmesine neden olabilir. Çünkü, beynin düzenli ve belirli miktarda şekere (glukoza) gereksinimi vardır. Şeker azaldığında beyin enerjisiz kalacağından beyin hücrelerinde harabiyet başlar (solunum durduğunda beynin oksijensizliğe ancak 4-6 dakika dayanabildiği gibi şekersizliğe de uzun süre dayanamaz.).

Diyabetik acillerde ayırt edici belirti ve bulgular:

Kan şeker düzeyi    Hipoglisemi (şeker azalmıştır)  Hiperglisemi (şeker artmıştır)
Nabız                    Dolgun, hızli                           Zayıf, hızlı
Solunum               Yüzeysel                                Derin, iç çekmeli
Bilinç düzeyi       Baygınlık hali ve / veya               Yavaş yavaş gelişen bilinç kaybı
                       hızla gelişen bilinç kaybı
Nefes                Koku yoktur                              Çürük elma / aseton gibi kokar
Diğer bulgular      Baş ağrısı, ürperme, konfüzyon
                        (şaşkınlık), saldırganlık (sinirli)davranışlar
Cilt                    Soğuk, nemli, soluk                        Kızarık, kuru
 
Kişide açlık belirtileri normal bir insandakinden daha hızlı ortaya çıkabilir. Kişi kısa sürede kendini kaybedebilir (bilinç düzeyinde değişiklik: sinirlilik, bilinç bulanıklığı, bilincin giderek kapanması gibi). Bunun için hemen tablodaki hipoglisemi bulgularından biri veya birkaçı bir arada görülmeye başlanmışsa, kişi içebilecek durumdaysa şekerli sıvılar içirilir ya da ağzına şeker verilir. Bilinci kapanmışsa, dişleri ile yanak arasına kolay eriyen cinsten şeker yerleştirilerek hemen hastaneye götürülmelidir.

Hiperglisemide kandaki şeker uzun saatler (6-12 saat) içinde yükselirken tablodaki belirtiler görülebilir. Bilinci kapalı değilse, herhangi bir ilkyardıma gerek yoktur, kişi en kısa zamanda hastaneye götürülmelidir. 

İlkyardım:

* Hipoglisemi gelişiyorsa, kişiye hemen bir kesme şeker verilir. Veya kişi kendisi

   içebilecek durumdaysa, şekerli içecekler (varsa kola, meyve suları da olabilir)

   içirilir. Kişinin durumu verilen şekere rağmen kötüleşiyorsa vakit kaybedilmeden mutlaka hastaneye götürülmelidir. Diyabetli kişiler, hipoglisemi olasılığına karşı yanlarında şeker, şekerli bisküviler  bulundurmalıdır.

* Hiperglisemi, yavaş geliştiğinden hastaneye kadar yetiştirilebilir, ilkyardım  gerektirmez. Hastanın bilinci kapanmak üzere veya kapalıysa, soluk yolu açıklığı sağlanarak hastaneye götürülmelidir.

acilveilkyardım.com


Başlık: Epilepsi (sara)
Gönderen: Tuğra - 12 Haziran 2009, 11:32:14
Beyindeki elektriksel  aktivitenin geçici olarak durması veya bozulması sonucu, kişinin kasılması ve bilincinin kaybolması olayına epilepsi denilmektedir. Nöbetler çeşitli şekillerde görülebilir; kişi otururken dalıp gidebileceği gibi, kasılmalar da olabilir. Nedeni kalıtımsal olabileceği gibi, kafa yaralanmaları, beyinde kanamalar, tümörler, iltihaplar sonucu da ortaya çıkabilir. Ancak nedeni saptanamayan epilepsiler de oldukça yaygındır.

İlkyardım:

* Kişinin kendini yaralamaması için tedbir alınır; yatırılır, dilini ısırmaması için çene kenetlenmemişse, dişlerinin      arasına bir şey konur (mendil, kalem vs gibi). METAL ZARAR VERECEĞİNDEN  KULLANILMAMALIDIR.

* Başını ve kollarını ritmik olarak bir yerlere vuruyorsa battaniye, ceket vb   malzemelerle desteklenerek kendisini yaralaması engellenir.

YAPILMAYACAK ŞEYLER:

* Hastanın yumruk şeklindeki ellerini zorla açmaya çalışmak;

* Soğan keserek veya pamuğa kolonya damlatarak ağzına veya burnuna kapatmak,  bu çok sakıncalıdır çünkü bu şekilde kişinin nefes alması önlenerek kendine gelmesi engellenmektedir.

** Epilepside uyarıya gereksinim yoktur, çünkü olay dolaşımdan ve beyindeki     elektriksel aktivitenin  geçici bozulmasından kaynaklanmaktadır. Bu gibi durumlarda uyarının hiçbir yararı yoktur, hatta zararlı olabilmektedir.

* Elinizi dişleri arasına kaptırmayın, sizin elinizi kolunuzu kavramasına izin vermeyin aksi halde sizde zarar görürsünüz.

              UYARICI  MADDELER SADECE BAYILMALARDA KULLANILIR

                            EPİLEPSİDE  ASLA KULLANILMAZ!

acilveilkyardım.com

Başlık: İlk yardımla hayat kurtarabilirsiniz
Gönderen: Nev Bahar - 22 Haziran 2009, 00:09:53
Her yıl yüzlerce hatta binlerce insan ilk yardım uygulanmadığından hayatını kaybediyor ya da sakat kalıyor. Evimizde, yolda, işyerinde, gece veya gündüz ilk yardıma ihtiyaç duyan bireylerle karşılaşabilir hatta bu kişi kendimiz bile olabiliriz. İlk yardımdaki amaç; tıbbî yardım gelene kadar kaza, hastalık, yangın, boğulma, deprem gibi tehlikeli ve ani durumlarda ferde hayat kurtarıcı,

 tıbbî olmayan, geçici ve o anda gerekli müdahaleleri yaparak bireyi hayatta tutmak, durumunu korumak ya da muhtemel sakatlıkları önlemektir. Bu müdahaleleri bilinçli olarak ve doğru zamanda yaptığımızda hastanın veya kazazedenin hayatını sürdürmesine yardımcı olabiliriz.
Hayatımızın her anında ilk yardıma muhtaç insanlarla karşılaşabileceğimize göre bu konuda bilgi sahibi olmamız büyük önem arz ediyor. Þunu da unutmamak gerekir ki ilk yardım bilgisi olmayan insanların yapacağı müdahaleler hasta veya yaralının durumunu daha da ağırlaştıracaktır. Televizyonlarda gördüğümüz genellikle kaza yapmış araçlarda bulunan yaralılara bilinçsiz bir şekilde yapılan müdahaleler istenmeyen durumlara yol açabiliyor. Böyle bir durumda yapılacak en iyi şey ilk yardım ekiplerinin gelmesini beklemektir.
Evimizde karşılaşacağımız kaza veya hastalanmalarda ilk yardım olarak neler yapılacağını bilmek de önemli. Yapacağımız küçük müdahaleler kendimizin veya yakınlarımızdan birisinin hayatının kurtulmasına vesile olacaktır.
Unutmayalım ki ilk yardım kaza anında sağlık görevlileri gelene kadar bireyi hayatta tutmak için yapılır. İlk yardım anında panik yapılmamalı, ilk olarak sağlık kuruluşları aranmalı ve hemen ilk yardıma başlanmalı.

Kanamalarda ilk yardım
Çeşitli nedenlerle kanama olduğu durumlarda kanamayı hemen durdurmak gerekir. Yara ufak ve kanama az ise temiz bir bez ile bastırılmalı. Yara içerisinde herhangi bir cisim varsa çıkartılmaya çalışılmamalı, yara üzerine bir bez koyduktan sonra sıkı bir şekilde sarılmalı. En son olarak da kanayan kısmın kalp seviyesi üzerine yükseltilmesi ile birlikte kanama oldukça azalacaktır.

Yaralanmalarda ilk yardım
Çeşitli nedenlerle vücut dokularının bütünlüğünün bozulması durumunda ilk yardım yapacak kişinin ellerinin temiz olması gerekir. Varsa ilk olarak kanama durdurulur ve yaranın etrafı sabunlu su ve tentürdiyot ile temizlenebilir. Yara üzerine herhangi tentürdiyot ya da benzeri bir sıvı dökülmemeli. Yara üzerine pansuman konularak sarılmalı. Yara üzerine pamuk konulmamalı. Ağrıyı, şişliği ve morluğu önlemek amacıyla yaralı bölgenin etrafına havluya sarılı buz konulabilir.

Yanıklarda ilk yardım
Ateş, sıcak bir cisim, elektrik, radyasyon, asit gibi maddelerin dökülerek deriyi yakması durumunda, yanan bölge küçük bir alan ise o bölgeye el sürülmeden içinde buz parçaları bulunan su dolu bir kaba konulmalı ya da musluk altında 10 dakika tutulmalı. Yanan bölgeye temiz bir bez ya da pansuman konulmalı. Yanık nedeniyle deride oluşan içi su dolu kabarcıklar sıkılmamalı ve patlatılmamalı. Yanık üzerine yoğurt, diş macunu, salça gibi şeyler sürülmemeli ve yanık bölgesinde künye, yüzük varsa çıkartılmalı. Asitli sıvılarla oluşan yanıklarda giysiler çıkartılarak yanan bölge bol su ile yıkanmalı. Büyük yanıklar ya da elektrik yanıklarında zaman kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulması büyük önem taşır.

Solunum durmasında ilk yardım
Solunum durmasına neden olan herhangi bir etken varsa –takma diş, yabancı cisim, sakız vb.- zorlamadan çıkartılmaya çalışılmalı. Sonra çene yere dik olacak şekilde boyun bükülmeli ve çene açılarak dil öne doğru çekilmeli. Eğer solunum tamamıyla durmuşsa suni solunum yapılmalı. Solunum yollarının açılması ilk 3 dakika içinde yapılmalıdır, beyin daha fazla oksijensizliğe dayanamaz.

Suda boğulmalarda ilk yardım
Boğulma tehlikesi geçiren kişi karaya çıkartılarak sırt üstü yatırılmalı. Yakası, kemeri ya da boğulan kişiyi sıkan herhangi bir şey var ise gevşetilmeli, takma dişleri varsa çıkartılmalı. Ağzının içindeki yabancı cisimler temizlenerek suni solunum yapılmalı ve kişi soluk verdiği zaman başı yana çevrilmeli. Bu işlem 5-6 kez tekrarlandığında yeterli olabilir. Solunum sağlandıktan sonra şahsın giysileri çıkartılarak kuru giysiler giydirilmeli ya da kuru bir battaniye ile sarılmalı.

Boğaza yabancı cisim kaçmalarında ilk yardım
Boğazı tıkanan kişinin yan tarafında durularak bir el ile göğsünden desteklenmeli diğer elin topuk kısmı ile sırtından kürek kemikleri arasına 5 kez vurulmalı. Bu işlem yapılırken kişi mümkün olduğunca öne doğru eğilmeli. Eğer hâlâ yabancı cisim çıkmamışsa karından itme yöntemi uygulanmalı. Tıkanan kişinin arkasına geçerek kollar ile üst karın bölgesinden (göbek deliği üstünden) kişiye sarılmalı şahıs öne doğru eğilmeli. Yumruk haline getirilen el ve diğer el onu kenetleyecek şekilde içe ve yukarı doğru sert darbeler uygulanmalı. Bu yöntemi kişi bir sandalye arkalığından destek alarak kendi kendine de uygulayabilir. Hamile bayanlarda bu uygulanmamalı.

Elektrik çarpmasında ilk yardım
Elektrik çarpması durumunda kendinizi tehlikeye atmadan iletken olmayan maddeler (kuru tahta, sopa, ip, kuru gazete tomarı gibi) aracılığıyla fiş çekilmeli ya da sigorta kapatılmalı. Eğer fiş ve sigorta uzakta bir yerde ise yine iletken olmayan maddelerle elektriğe çarpılan kişinin elektrik teli ile olan ilişkisi kesilmeye çalışılmalı. Elektriğe çarpılan şahsa kesinlikle el veya vücudun herhangi bir organı ile temas edilmemeli. Yanık varsa yanık için olan ilk yardım uygulanmalı.

Kırıklar, çıkıklar ve burkulmalarda ilk yardım
Öncelikle kırık ya da çıkık olduğu düşünülen bölge kıpırdatılmamalı. Kırık olduğu düşünülüyorsa o bölge ve etrafında ağrı, dokunmaya karşı hassasiyet, şekil bozukluğu, şişlik ya da morluk olup olmadığı değerlendirilmeli. Kırık olan bölgede yara ya da kanama varsa ona göre ilk yardım yapılmalı. Kırık uçları hareketsiz hâle getirmek için tespit edilmeli. Kırık bölge hangi durumda bulunduysa o şekilde tespit edilmeli, gereksiz dokunmalardan kaçınılmalı. Kol ya da bacağın etrafına karton koyup çok sıkı olmamasına özen göstererek sarılabilir. Kırık bölge çevresine havluya sarılı buz konulabilir. Eğer kırık bölge parmak ise yandaki parmak ile, kolun alt bölgesinde ise üçgen tülbent yardımı ile boyuna asılabilir. Ayak ve ayak bileğinde bir kırık varsa yumuşak bir yastık üzerine konularak sabitleştirilmeli ve kalp seviyesi üzerinde tutulmalı.
Çıkık ve burkulmalarda ise çıkık olduğu düşünülen eklem bölgesinde ya da burkulan yerde ağrı, şişlik ve hareket sınırlılığı vardır. Çıkıklarda ilk yardımda yapılacak şeyler kırıklarda olduğu gibi hareket ettirilmemeli ve tespit edilmeli. Havluya sarılı buz konulmalı ve kalp seviyesinin üstünde tutulmalı. Kesinlikle sıcak havlu ya da sıcak bir şey konulmamalı. Bu durum şişliğin artmasına neden olur.

Zehirlenmelerde ilk yardım
Gıda yoluyla, ilaçlar ile, kimyasal madde ile, zehirli gazlar ile zehirlenmeler ülkemizde azımsanmayacak kadar fazla. Eğer herhangi bir gıda yoluyla zehirlenildiğini düşünüyorsanız ve bireyin bilinci yerinde ya da çok kısa bir zaman geçtiyse; kusturmaya çalışılmalı ve bol su içirilmeli. Zehrin sulanması ve emilimin yavaşlaması için süt, yumurta akı içirilebilir. Eğer bireyin bilinci yerinde değilse zehirlenmelerde asla kusturulmaya çalışılmaz. Asitle olan zehirlenmelerde de kişi kusturulmaz; su, süt içirilir veya yoğurt yedirilir. Kişinin kusturulmaya çalışılması asitli maddenin yemek borusunu tekrar tahrip etmesine neden olur.
Solunum yoluyla zehirlenmelerde –Örneğin; gaz ve şofben zehirlenmeleri gibi- zehirlenen kişiye temiz hava sağlanmaya çalışılmalı. Camlar, kapılar açılabilir ya da kişi bulunduğu yerden dışarıya çıkartılabilir. Solunum yoluyla zehirlenmelerde kişinin oksijen ihtiyacı arttığından kişiyi oksijeni daha bol ortama geçirmek önemlidir. Bilincinin yerinde olup olmadığına bakılmalı, yerinde ise yarı oturur şekle getirilmeli. Bilinci kapalı ise yan yatar duruma getirilmeli. Bu işlemleri yaparken ilk yardımı yapan kişinin kendini koruması için maske veya ıslak bez kullanılması gerekir. Elektrik düğmeleri ve diğer elektrikli aletler, ışıklandırma cihazları kullanılmamalı. Þofben zehirlenmelerinde gaz zehirlenmelerinden ayrı olarak kişi hareket ettirilmemeli. Soba zehirlenmelerinde de gereksiz yere oksijen ihtiyacını arttıracağından zehirlenen kişi hareket ettirilmemeli.

Bayılmalarda ilk yardım
Bayılan kişinin beynine kan gitmesini sağlamak için giysileri gevşetilerek sırt üstü yatırılmalı ve ayakları yukarı kaldırılmalı. Başının altına yastık konulmamalı. Bireyi zorlamadan kendine gelmesi beklenmeli. Uyarıcı (kolonya vb.) maddeler koklatılıp çekilmeli. Kendine geldiğinde az miktarda su verilmeli.

Burun kanamasında ilk yardım
Burnu kanayan kişinin başı hafifçe öne eğilmeli. Kanın geriye kaçmasına neden olan başı arkaya doğru kaldırma yanlış bir davranıştır. Daha sonra burun kemikleri üzerine basınç yapılmalı ve kanama durana kadar ağızdan soluk alıp verilmeli, asla sümkürülmemeli.

Güneş çarpmasında ilk yardım
Uzun müddet güneş altında kalan çocuklarda daha sık rastlanılan güneş çarpmalarında ilk olarak elbiseler çıkartılarak ılık nemli bir bezle vücut silinmeli. Ateşi 38 veya 39 dereceye düşene kadar bu işlem sürdürülmeli. Kişi kendine geldikten sonra kaybedilen su ve tuzu yerine koymak için yarım bardak suya yarım çay kaşığı tuz karıştırarak içirilmeli. Kişinin talebi olsa dahi soğuk su ya da kola vb. şeyler içirilmemeli.

Donmalarda ilk yardım
Dışarıda donmuş bir kişiyi gördüğünüzde hemen sakin ve daha sıcak bir yere taşıyarak üzerini sıkıca örtün. Asla sıcak soba gibi birden ısının artacağı bir bölgeye geçirmeyin. Amaç bireyin vücut ısısını yavaş yavaş yükseltmek olmalı. Bu amaçla soğuk suya batırılmış bezlerle kişi silinmeli. Kan dolaşımı yeniden başlayınca ılık nemli bezlerle işleme devam edilmeli. Vücut ısısı 37 gibi bir seviyeye geldiğinde ve kişinin bilinci yerine geldiğinde sıcak süt veya sıcak çay içirilebilir.

Böcek Sokmalarına İlkyardım
En çok rastlanılan böcek sokmalarından olan arı sokmalarında ilk yardım olarak bir pamuğa biraz amonyak damlatılarak ısırılan bölgedeki şişliği azaltacaktır. Ayrıca bölgeye havluya sarılmış buz uygulanabilir. Eğer elinizde herhangi bir kaşıntıyı önleyici ilaç bulunmuyorsa ilkyardım amaçlı olarak yemek sodasını  (karbonat)  az bir suda eriterek bir bez yardımıyla sokulan bölge üzerine pansuman yapılmalıdır. Arı sokulan bölgeye asla çamur sürülmemelidir.
Arı sokmalarında risk ısırılan bölgeye göre değişmektedir. Boyun ve boyun bölgesindeki ısırılmalarda risk boyutu artmaktadır. Bu bölgelerde oluşan şişlik solunuma etki edeceğinden çok önemlidir. Arı sokmasına alerjisi olan bir birey bu durumlarda acilen bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.
Diğer böceklerin  ısırma ve sokma durumlarında ise ilkyardımı yapacak kişi elini değdirmeden böceği uzaklaştırmalı, eğer kene ısırığı yada bal arısının iğnesini bıraktığı bir durum mevcut ise çıkarılmaya çalışılmamalıdır. Daha sonra yara sabunlu su ile yıkanmalıdır. Bölgeye soğuk su yada buz uygulaması yapılarak şişlik önlenebilir. Isıran böceğin yaradan çıktığı durumlarda yaranın üstü kapatılabilir.

Kramp Girmesine İlkyardım
 Kramp giren kişi dokunmaya karşı hassas olacağından sakinliğini kaybedebilir. Bu yüzden
 ilkyardımı yapacak kişi sakin olmalı öncelikle kişiyi sakinleştirmelidir. Daha sonra kramp giren kişiyi düz bir zemine yatırarak bir el ile bireyin kramp girmiş ayağı diğer el ile baldırı kavranmalıdır. Kramplarda yapılması gereken ilk şey etkilenen kası germeye çalışılmalıdır.Yavaş hareketlerle ayağı eski haline getirmeye çalışılır. Kramp azaldığında ayak öne arkaya hareket ettirilerek krampın azalmasına yardımcı olunmalıdır. Sıcak su yada havlularda faydalı olacaktır.
Eğer kramp giren kişi sizseniz ayağınızı bükmeden destek alabileceğiniz bir yere geçin ve aynı hareketleri kendinize yapmanız faydalı olacaktır.
Denizde, havuza kramp girerse kesinlikle sakin olunmalı ve sırt üstü yüzülerek karaya çıkılmaya çalışılmalıdır.

İlk yardımda aranabilecek numaralar
110 İtfaiye
112 Ambulans
114 Zehir Danışma Merkezi (Sağlık Bakanlığı)
154 Trafik polisi
155 Polis imdat

Zernep Dizmen - Moral Dünyası
Başlık: Açık yara
Gönderen: Tuğra - 13 Ağustos 2009, 16:53:53

En sık görülen spor sakatlanmalarından biridir. Genelde açık alanlarda yapılan hareketli sporlarda ya da salondaki makineler nedeniyle ortaya çıkabilir. Çoğu zaman göz ardı edilir, oysa enfeksiyon kapma riski çok yüksektir.

Böyle bir durumda yarayı önce içme suyuyla temizleyin. Yaraya bulaşmış toz, toprak gibi etkenleri zorla temizlemeye çalışmayın.

Temizleme işleminden sonra yarayı dezenfekte edin. Yaranın üzerini bir tülbentle kapatarak, sargı beziyle sarın. Eğer tetanoz aşısı olmadıysanız, hemen bir doktora başvurun. İyileşme süresi yaranın büyüklüğüne bağlıdır. Bu süre içerisinde yaranın gerilmemesine dikkat edin.

sağlıkbilgisi
Başlık: Kramp
Gönderen: Tuğra - 15 Ağustos 2009, 02:08:18
Bir insana her gün kramp giriyorsa, kandaki magnezyum eksikliğine bakıp, magnezyum desteği vermek gerekir.

Prof. Dr. Altıntaş, adalenin aniden kasılıp sert bir hal alması anlamına gelen kramp hakkında bilgi verdi.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faik Altıntaş, sürekli krampın normal olmadığını belirterek, ''Bir insana her gün kramp giriyorsa, kandaki magnezyum eksikliğine bakıp, magnezyum desteği vermek gerekir'' dedi.

Krampın çeşitli nedenleri olduğunu belirten Altıntaş, en yaygın iki nedeninin, soğuk ve yorgunluk olduğunu bildirdi.

Soğukta kan dolaşımı azaldığı ve adaleye oksijen ve şeker az geldiği için adalenin kendini korumasıyla kramp girdiğini aktaran Altıntaş, soğuk denizde adaleye kramp girme olasılığının sıcak denize göre daha fazla olduğunu kaydetti.

Krampa neden olan ikinci etkenin adale yorgunluğu olduğunu belirten Altıntaş, bazı futbolculara maçın sonunda sıklıkla kramp girmesinin de adale yorgunluğundan kaynaklandığını bildirdi.

Altıntaş, yorgunluk ve soğuk dışında magnezyum eksikliği veya kandaki bazı minerallerin eksikliğinin de krampa neden olabileceğini belirtti.

Kramp girdiğinde kasılan adaleyi gevşetmek gerektiğini vurgulayan Altıntaş, ayak parmakları yukarı kalkmışsa ayağı tersi yönde hareket ettirip sonuna kadar açarak krampı önlemeye çalışmanın uygulanan yöntemlerden biri olduğunu kaydetti.

Altıntaş, ikinci olarak da hemen adaleyi bir termofor ya da sıcak bir havluyla ısıtmak gerektiğini, çünkü krampın geçse de tekrarlayabileceğini dile getirdi.

Başlık: Adale sorunları
Gönderen: Tuğra - 18 Ağustos 2009, 00:36:22
Adale sorunlarının başında burkulma veya adale yırtılması gelir. Eklemlerdeki bağların ya da çevresindeki dokuların ani ve ters bir hareketle gerilmesine ve bazen yırtılmasına burkulma adı verilir.

Burkulma en çok ayak ve el bileği eklemlerinde görülür. Burkulan eklemde önce şiddetli ağrı duyulur, sonra birkaç saat içinde eklem çevresinde şişlik ve kızarıklık oluşur.

Burkulan bölgenin soğutulması, bandaja alınması ve 1-2 saat kadar yükseğe kaldırılması gibi basit önlemler şişmeyi engeller. Soğutulan bölgede damarlar büzülünce kan akımı dört kat azalır.

Soğutma uygulaması 5-6 dakikadan uzun sürmemelidir. Her uygulama arasında 7-8 dakika beklenmeli ve uygulamanın toplam süresi 24 saati aşmamalıdır. Aksi takdirde bölge soğuktan olumsuz etkilenir.

saglıkbilgisi.com
Başlık: Barotravma (Hava Basıncı Travması)
Gönderen: Tuğra - 29 Ağustos 2009, 12:17:42
Orta kulaktaki hava basıncı dış kulaktakine eşittir. Bunu östaki borusu sağlar. Bu boru orta kulağı burnun gerisine bağlayan dar bir kanaldır. Yutkundugunuz veya esnediğiniz zaman açılır ve böylece orta kulağa hava girer vay çıkar. Eğer östaki borusu kapalı kahırsa kulak, zarının iki yanındaki basınç eşit olmaz. Bu duruma barotravma veya barotitis mediya denir.
Belirtiler

- orta derecede veya şiddetli kulak ağrısı

- Kulakta dolguniuk hissi

- Hafif, işitme kaybı.

- Baş dönmesi.

- Kulak çınlaması (Tinnitus)

Teşhis

Burnunuz tıkalıysa, (alerji, soğuk algınlığı veya boğaz enfeksiyonu) eğer uçar veya dalarsanız barotravma belirtileri yaşarsınız. Bir kulakta ağrı, hafif işitme kaybı veya kulakta doluluk hissi duyarsanız bu, hava basıncındaki değişiklik nedeniyle kulak zarının içeri doğru itilmesinden kaynaklanabilir.

Hava basıncındaki farklılık artınca veya östaki borusu tamamen kapanınca daha ciddi bir problem doğabilir. Orta kulağın ince damarları çatlar ve kanar. Kan orta kulağı doldurur ve işitme kaybı olur, insan su altındaymış hissi duyar.

Barotrauma belirtileri başladıktan birkaç saat sonra geçer. Bu ciddi bir yaka değildir ve kalıcı işitme kaybı yapmaz. Gene de eğer barotraumadan şüphelenirseniz doktorunuza görünün. Kulağınızı muayene edecek ve enfeksiyon kapmanızı önlemek üzere durumu kontrol altına alacaktır.

Tedavi

Eğer tıkalı burunla uçmak mecburiyetindeyseniz, havalanmadan ve ya inişe geçmeden bir saat önce dekonjestan etkili ilaç veya antihistamin alın. Bu östaki borusunun kapalı kalmasını önler. Uçuş sırasında yutkunmayı sağlamak için şekerleme emin veya çiklet çiğneyin. Böylece östaki borusu açık kalır. Bunu yapmanın bir başka yolu da havayı içine çekip burnu ve ağzı kapalı tutarak yavaşça havayı dışarı vermeye çalışmaktır.

Eğer birkaç saat içinde belirtiler kaybolmazsa, doktorunuzu görün. Tedavi bir cerrahi müdahale ile kulak zarını geçip oradaki sıvının boşaltılmasını gerektirebilir. Ayrıca doktorunuz orta kulak enfeksiyonunu önlemek için antibiyotik de verebilir

saglıkbilgisi.com
Başlık: El ve Kol Yaralanmalarında İlk Yardım
Gönderen: Tuğra - 21 Ekim 2009, 10:11:48

Türkiye, iş kazalarının çok görüldüğü ülkelerden biri. Giderek artan endüstrileşme ile birlikte özellikle şiddetli el yaralanmalarına daha sık rastlanıyor. Bu yaralanmaların başında gelen uzuv kopmasında, tedavinin başarıyla gerçekleşebilmesi için zamanında ve doğru ilk müdahale şart.
 
Duyması bile hoş olmasa da ülkemizde iş kazalarının ve buna bağlı olarak uzuv kopmalarının sık yaşandığı bir gerçek. Kazalara bağlı uzuv kopmaların görülme sıklığı artmasına karşın el cerrahisindeki gelişmeler ise umut veriyor. Uzuvların yerine dikilmesi ameliyatlarına, replantasyon adı veriliyor. Bu ameliyatlar çok zor ameliyatların başında geliyor. Kopmanın seviye ve tipi; hastanın yaşı, işi, tıbbi özgeçmişi, ve çeşitli risk faktörleri başarının oranını belirliyor.

Muntazam kesi tarzındaki kopmalar daha kolay yerine dikilebilir, ezilmiş ve sıyrılma yaralanmalarında kopan parçanın kurtarılması zordur. Sinir iyileşmesi çocuklarda daha iyi olduğu için onlarda fonksiyonel sonuçlar da daha iyidir.

Tecrübeler, el bileği ve parmaklar gibi uç bölgelerdeki kopmalar yerine dikildiğinde iyileşmenin daha iyi olduğunu göstermiştir. El fonksiyonundaki önemi nedeniyle başparmak kopmalarında yerine dikme daima denenmelidir. Birkaç parmağın birden kopması halinde de yerine dikme yoluna gidilmelidir.

Tek parmak kopmaları ve yüzük sıyrılmasına bağlı yaralanmalarda ise yerine dikme denenmez.  Bu tarz kopmalarda dikilen parmak yaşasa bile fonksiyon mükemmel olmaz. Yerine dikmeye girişmeden önce, işe yarar bir fonksiyon kazanabilmek için, aylar süren bir fizik tedavi ve rehabilitasyonun gerekli olacağı hastaya anlatılmalıdır.

Hastaneye Erken Ulaşmak Gerekiyor

Uzuv dikilmesinde başarılı olunabilmesi için kopan uzvun zamanında ve doğru bir şekilde hastaneye yetiştirilmesi gerekiyor. Cerrahinin başarısını ciddi olarak etkilediği için kopmuş parçanın hastaneye gönderilme şekli büyük önem taşıyor.

Kopmuş parça temiz su ile yıkanır, ıslak temiz bir bezle sarılı, ve su geçirmez bir torbaya konulur. Bu torba buz üzerine yerleştirilerek hastayla birlikte hastaneye yollanır. Kas dokusu oksijensizliğe en az dayanabilen dokudur ve bu yüzden kopma seviyesi vücuda ne kadar yakınsa, yerine dikme öncesinde geçmesine izin verilebilecek süre de o kadar azdır.

Uygun koruma ve soğutma ile vücuda yakın kopmalarda 8 saatlik bekleme süresi kabul edilebilir, parmaklarda ise bu süre 12 saat ve daha fazla olabilir.
 
EL Yaralanmalarında Önemli Kurallar

· Kanama baskılı sargı ile durdurulmalıdır
· Yüzük kol saatı vs. gibi aksesuarlar çıkarılır
· Yaraya steril pansuman yapılır.
· İlaç konulmaz.
· El uygun pozisyonda (eklemleri aşırı bükmeden) belirlenir.
· El kalp seviyesinde tutulur.
· Kopan parmak el veya kol uygun biçimde soğutularak el ve üst ekstremite merkezine nakledilir.

KOL Yaralanmalarında Önemli Kurallar

· Yaraya veya kopan dokunun yara yüzeyine mikrop giderici sıvı (alkol, iyotlu solüsyonlar, tentürdiyot) sürülmemeli, bu solüsyonlarla yara yıkanmamalıdır.
· Kola lastik veya ip ile boğma işlemi yapılmamalıdır.
· Yara, kanasa bile, pens veya dikiş materyali ile tutulmamalıdır. Küçük de olsa cerrahi müdahale uygulanmamalıdır.
· Kanamanın durdurulması yalnızca temiz bez veya benzeri maddelerle baskılı bandaj ve kolun yukarı kaldırılması ile sağlanmalıdır.
· Kopmuş parça serum ile nemlendirilmiş gazlı bez veya temiz havlu ile sarılmalı, delik olmayan temiz naylon torbaya konulmalı, ağzı sıkıca bağlanmalı ve içinde buz bulunan kutuda nakledilmelidir. Kutu içinde, kopan parça buz ile doğrudan temas etmemelidir.

Acıbadem Kadıköy Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op.Dr. Ufuk Nalbantoğlu,
Başlık: Ynt: İlkyardım Bilgileri
Gönderen: zeberced - 24 Ocak 2010, 14:08:26
Iki gündür isyerinde ilk yardim aninda ani müdahale edebilmek icin ilk yardim dersleri aliyorum....

Orada cok acayibime giden bir sey ögrendim...
 
Belki siz biliyordunuz simdiye kadar dogrusunu...ben bilmiyordum.....
 
Önceden burun kanamalari oldugu zaman bildigim su idiki....basimizi arkaya dogru tutup...pamukla burnu tikamak idi... bu yanlismis....
Dogrusu su:.... basini tam tersine öne dogru tutmak ve burnu tikamamak...yani akacak kanin akmasini saglamak( E ne demis atalarimiz, akacak kan damarda durmaz..yani pamuk tikasanda akacak kan akacak)
 
Burnu tikadagimiz zaman su tehlikeye karsilasabiliriz....akan kan birike birike..gidecek yer bulamadigindan.....bogaza kacma ihtimali var....bu hem mideye zararli hemde...bogulma tehlikesiyle karsilasabiliirz...
 


Ve basin arkasina soguk bir sey koymak...buda basin arka kismindan baslayib...yavasla yavaslaya yüz kismina dogru kisinin rahatlamasini sagliyacak...
 
Fakat kan belli bir zaman sonra hala durmazsa...bir doktora görünmekde faide var...cünki bir hastalik hatta ve hatta icerde bir catlaklik olabilir ve kaynak gerekebilir...
 
Burun kanamasi deyip gecmeyin...
 
Saglicakla kalin
Başlık: Ynt: İlkyardım Bilgileri
Gönderen: hısım - 24 Ocak 2010, 15:42:26
verdiğin bilgi için teşekkürler ZEBERCED.burun kanamaları ve buna benzer ilk yardım metodlarını ehliyet alırken ilk yardım dersinde öğrenmiştim.ogün ehliyetsiz araba kullananlara bir kere daha kızdım,çünkü sadece trfik ve motor değil ikyardım bilgisi olmadanda araba kullanıyorlardı.
Başlık: Ynt: İlkyardım Bilgileri
Gönderen: günce - 24 Ocak 2010, 21:15:37
bilgileri öğrenmek yeterli değil.zaman geçince bilgilerin tazelenmesi gerekir.ilk yardım dersleri aldık ama çok azı aklımızda kalmıştır.belli zaman aralıklarıyla insanların denetimden geçmesi taraftarıyım.
Başlık: Kanamalarda İlkyardım
Gönderen: Tuğra - 12 Nisan 2010, 11:42:41
Kanama nedir?

Damar bütünlüğünün bozulması sonucu kanın damar dışına (vücudun içine veya dışına doğru)doğru akmasıdır. Kanamanın ciddiyeti aşağıdaki durumlara bağlıdır:

Kanamanın hızına,
Vücutta kanın aktığı bölgeye,
Kanama miktarına,
Kişinin fiziksel durumu ve yaşına.

Kaç çeşit kanama vardır?

Vücutta kanın aktığı bölgeye göre 3 çeşit kanama vardır :

Dış kanamalar: Kanama yaradan vücut dışına doğru olur.

İç kanamalar: Kanama vücut içine olduğu için gözle görülemez.

Doğal deliklerden olan kanamalar:Kulak, burun, ağız, anüs, üreme organlarından olan kanamalardır. Kanama arter, ven yada kılcal damar kanaması olabilir. Arter kanamaları kalp atımları ile uyumlu olarak kesik kesik akar ve açık renklidir. Ven kanamaları ise koyu renkli ve sızıntı şeklindedir. Kılcal damar kanaması küçük kabarcıklar şeklindedir.

Kanamanın değerlendirilmesinde, şok belirtilerinin izlenmesi çok önemlidir.

Kanamalarda ilkyardım uygulamaları nelerdir?

Dış kanamalarda ilkyardım:

Hasta/yaralının durumu değerlendirilir (ABC),
Tıbbi yardım istenir (112),
Yara yada kanama değerlendirilir,

Kanayan yer üzerine temiz bir bezle bastırılır,
Kanama durmazsa ikinci bir bez koyarak basıncı arttırılır,
Gerekirse bandaj ile sararak basınç uygulanır,

Kanayan yere en yakın basınç noktasına baskı uygulanır,
Kanayan bölge yukarı kaldırılır,
Çok sayıda yaralının bulunduğu bir ortamda tek ilkyardımcı varsa, yaralı güç koşullarda bir yere taşınacaksa, uzuv kopması varsa ve/veya baskı

noktalarına baskı uygulamak yeterli olmuyorsa turnike uygulanır,
Şok pozisyonu verilir,
Sık aralıklarla (2-3dakikada bir) yaşam bulguları değerlendirilir,
Kanayan bölge dışarıda kalacak şekilde hasta/yaralının üstü örtülür,

Yapılan uygulamalar ile ilgili bilgiler (turnike uygulaması gibi)hasta/yaralının üzerine yazılır,
Hızla sevk edilmesi sağlanır.

Vücutta baskı uygulanacak noktalar nelerdir?

Ataradamar kanamalarında kan basınç ile fışkırır tarzda olur. Bu nedenle, kısa zamanda çok kan kaybedilir. Bu tür kanamalarda asıl yapılması gereken, kanayan yer üzerine veya kanayan yere yakınolan bir üst atardamar bölgesine baskı uygulanmasıdır. Vücutta bu amaç için belirlenmiş baskı noktaları şunlardır:

1-Boyun : Boyun atardamarı (şah damarı) baskı yeri

2-Köprücük kemiği üzeri : Kol atardamarı baskı yeri

3-Koltukaltı : Kol atardamarı baskı yeri

4-Kolun üst bölümü : Kol atardamarı baskı yeri

5-Kasık : Bacak atardamarı baskı yeri

6-Uyluk : Bacak atardamarı baskı yeri

Kanamalarda üçgen bandaj uygulaması nasıl yapılmalıdır?

Üçgen bandaj, vücudun değişik bölümlerinde bandaj ve/veya askı olarak kullanılabilir. Üçgen bezin tepesi tabanına doğru getirilip yerleştirilir, sonra bir yada iki kez daha bunun üzerine katlanarakistenilen genişlikte bir sargı bezi elde edilmiş olur.

Elde üçgen bandaj uygulama:

Parmaklar, üçgenin tepesine gelecek şekilde el üçgen sargının üzerine yerleştirilir. Üçgenin tepesi bileğe doğru katlanır. Elin sırtında, üçgenin uçları karşı karşıya getirilir ve çaprazlanır, bilek seviyesinde düğümlenir.

Ayağa üçgen bandaj uygulama:

Ayak, üçgenin üzerine düz olarak, parmaklar üçgenin tepesine bakacak şekilde yerleştirilir. Üçgen bandajın tepesini ayağın üzerinde çaprazlayacak şekilde öne doğru getirilir. İki ucu ayak bileği etrafında düğümlenir.

Dize üçgen bandaj uygulama:

Üçgenin tabanı dizin 3-4 parmak altında ve ucu dizin üzerine gelecek şekilde yerleştirilir. Dizin arkasından uçları çaprazlanır, dizin üstünde uçları düğümlenir.

Göğüse üçgen bandaj uygulama:

Üçgenin tepesi omuza yerleştirilir ve tabanı göğsü saracak şekilde sırtta düğümlenir. Bu düğüm ile üçgenin tepesi, bir başka bez kullanılarak birbirine yaklaştırılarak bağlanır.

Kalçaya üçgen bandaj uygulama:

Üçgenin tabanı uyluğun alt kısmının etrafında düğümlenir, tepesi ise belin etrafını saran bir kemer yada beze bağlanır.

Hangi durumlarda turnike uygulanmalıdır?

Bugün için turnike başlıca 3 durumda uygulanmaktadır,bunlar:

Çok sayıda yaralının bulunduğu bir ortamda tek ilkyardımcı varsa (kanamayı durdurmak ve daha sonra da diğer yaralılarla ilgilenebilmek için)

Yaralı güç koşullarda bir yere taşınacaksa,(engebeli uzun bir yola gidilecekse)

Uzuv kopması varsa baskı noktasından yapılan bası etkisiz ise turnike uygulanabilir,bunların dışında kesinlikle uygulanmaz.

1. Bası noktasına bir elle baskı uygulamaya devam etme

2. Bir eline geniş,kuvvetli ve esnemeyen bir materyal alma

3. Şeridi yarı uzunluğunda katlama, uzuv etrafına sarma

4. Bir ucu halkadan geçirip çekme ve iki ucu bir araya getirme

5. Bası noktasında basıncı kaldırma ve kanamayı tamamen durduracak yeterlikte sıkı bir bağ atma

Geniş sargı uygulama

Sargının içinden sert cisim (kalem gibi) geçirme ve uzva paralel konuma getirme

Kanama durana kadar sert cismi döndürme

6. Sert cismi uzva dik konuma getirerek sargıyı çözülmeyecek şekilde tespit etme

7. Hasta/yaralının elbisesinin üzerinde, hasta/yaralının adı ve turnikenin uygulandığı zaman (saat ve dakika) yazılı bir kart iğneleme

8. Çok sayıda yaralı olduğunda, yaralının alnına rujla veya sabit kalemle ”turnike” veya “ T ” harfini yazma

9. Hasta/yaralının pansuman ve turnike görülecek şekilde battaniye ile sarma

10.Turnikeyi 15-20 dakika aralıklarla gevşetme, sonra tekrar sıkma

Turnike uygulamasında dikkat edilecek hususlar neler olmalıdır?

Turnike uygulamasında kullanılacak malzemelerin genişliği en az 8-10 cm olmalıdır.

Turnike uygulamasında ip, tel gibi kesici malzemeler kullanılmamalıdır.

Turnikeyi sıkmak için tahta parçası, kalem gibi malzemeler kullanılabilir.

Turnike kanama duruncaya kadar sıkılır, kanama durduktan sonra daha fazla sıkılmaz.

Turnike uygulanan bölgenin üzerine hiçbir şey örtülmez.

Turnike uygulamasının yapıldığı saat bir kağıda yazılmalı ve yaralının üzerine asılmalıdır.

Uzun süreli kanamalardaki turnike uygulamalarında, kanayan bölgeye göre 15-20 dakikada bir turnike gevşetilmelidir.

Uzuv kopmalarında turnike nasıl uygulanır?

1.Hasta/yaralıyı sırt üstü yatırma

2.Hasta/yaralının bacaklarını 30 cm kadar yükseltme

3.Kanamayı durdurmak için kanayan yere veya baskı noktalarına bası uygulama. Bu önlemlerle kanama kontrol edilemiyorsa turnike uygulama

4.Kopan parçayı temiz su geçirmez ağzı kapalı bir plastik torbaya yerleştirme

5.Kopan parçanın konduğu torbayı buz içeren ikinci bir torbanın içine koyma

6.Torbayı temiz bir bez ile sarıp hasta/yaralı ile aynı vasıtaya koyma,üzerine adı ve soyadını yazma

7.Tıbbi birimleri haberdar etme (112)

Turnike, kol ve uyluk gibi tek kemikli bölgelere uygulanır, ancak önkol ve bacağa el ve ayağın beslenmesini bozabileceği için uygulanmaz. Uzuv kopması durumlarında, önkol ve bacağa da turnike uygulanabilir.

Torbanın üzerine kopan uzuv parçasının sahibine ait kimlik bilgileri kaydedilir ve yaralı ile aynı araca konarak en çok 6 saat içerisinde sağlık kuruşuna sevki sağlanır.

İç kanamalarda ilkyardım:

İç kanamalar, şiddetli travma, darbe, kırık, silahla yaralanma nedeniyle oluşabilir. Hasta/yaralıda şok belirtileri vardır. İç kanama şüphesi olanlarda aşağıdaki uygulamalar yapılmalıdır.

Hasta/yaralının bilinci ve ABC si değerlendirilir, Üzeri örtülerek ayakları 30 cm yukarı kaldırılır,

Tıbbi yardım istenir (112),

Asla yiyecek ve içecek verilmez, Hareket ettirilmez (özellikle kırık varsa), Yaşamsal bulguları incelenir,Sağlık kuruluşuna sevki sağlanır.

Doğal deliklerden çıkan kanamalarda ilkyardım:

Burun kanaması:

Hasta/yaralı sakinleştirilir, endişeleri giderilir, Oturtulur, Başı hafifçe öne eğilir, Burun kanatları 5 dakika süre ile sıkılır,Uzman bir doktora gitmesi sağlanır.

Kulak kanaması:

Hasta/yaralı sakinleştirilir, endişeleri giderilir, Kanama hafifse kulak temiz bir bezle temizlenir, Kanama ciddi ise, kulağı tıkamadan temiz bezlerle kapanır,
Bilinci yerinde ise hareket ettirmeden sırt üstü yatırılır, bilinçsiz ise kanayan kulak üzerine yan yatırılır,Kulak kanaması, kan kusma, anüs, üreme organlarından gelen kanamalarda hasta/yaralı kanama örnekleri ile uzman bir doktora sevk edilir.

Şok nedir?

Kalp-damar sisteminin yaşamsal organlara uygun oranda kanlanma yapamaması nedeniyle ortaya çıkan ve tansiyon düşüklüğü ile seyreden bir akut dolaşım yetmezliğidir.

Kaç çeşit şok vardır?

Nedenlerine göre 4 çeşit şok vardır: Kardiyojenik şok,Hipovolemik şok, Toksik şok, Anaflaktik şok

Şok belirtileri nelerdir?

Kan basıncında düşme Hızlı ve zayıf nabız Hızlı ve yüzeyel solunum Ciltte soğukluk, solukluk ve nemlilik Endişe, huzursuzluk Baş dönmesi, Dudak çevresinde solukluk ya da morarma Susuzluk hissi Bilinç seviyesinde azalma

Şokta ilkyardım uygulamaları nelerdir?

Kendinin ve çevrenin güvenliği sağlanır, Hava yolunun açıklığı sağlanır, Hasta/yaralının mümkün olduğunca temiz hava soluması sağlanır, Varsa kanama hemen durdurulur, Şok pozisyonu verilir, Hasta/yaralı sıcak tutulur, Hareket ettirilmez,
Hızlı bir şekilde sağlık kuruluşuna sevki sağlanır (112), Hasta/yaralının endişe ve korkuları giderilerek psikolojik destek sağlanır.

Şok pozisyonu nasıl verilir?

Hasta/yaralı düz olarak sırt üstü yatırılır, Hasta/yaralının bacakları 30 cm kadar yukarı kaldırılarak, bacakların altına destek konulur (Çarşaf, battaniye yastık, kıvrılmış giysi vb.), Üzeri örtülerek ısıtılır, Yardım gelinceye kadar hasta / yaralının yanında kalınır,

Belli aralıklarla (2-3 dakikada bir) bir yaşam bulguları değerlendirilir.

sağlıkplatformu
Başlık: Burkulan ayağa masaj yapmayın
Gönderen: Tuğra - 18 Eylül 2010, 01:30:56

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Gür, burkulan ayak bileğine masaj sıcak uygulama ve ilgili eklemi çekiştirme tarzı uygulamaların yanlış olduğunu söyledi.
   
Ayak bileği burkulmalarının çok sık rastlanan bir sorun olduğunu kaydeden Prof. Dr. Gür, "Sıklıkla içe doğru olur ve ayak bileği dış ligamanları (anterior talofibular ligamanlar) değişik düzeyde hasar görür. Burkulmanın ciddiyeti ligamanların ne kadar hasar gördüğü ile ilişkilidir. Ağrı, şiş, renk değişikliği (kanama) en önemli bulgulardır. Tedavide ilk yapılacak şey üstüne basmamaktır.

Ayak bileğini kontrol etmek için uzman olamayan kişilerin yapacağı zorlamalar olayın şiddetini büyütebilir. Soğuk uygulamak ve ayağı kalp seviyesinden yukarı kaldırmak şiş ve kanamayı azaltacaktır." dedi.

Ayak bileği burkulmalarında kompresyon bandajının dolaşımı azaltarak olası kanamanın şiddetini azaltacağını belirten Prof. Dr. Hakan Gür, doktor önerisi doğrultusunda antienflamatuar ilaçların alınabileceğini kaydetti. 24-28 saat soğuk uygulamaya (10-15 dak, 3 set, 2- 3 saat ara ile) devam edilmesi gerektiğini dile getiren Gür şöyle devam etti: "En kısa zamanda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı, burkulmanın verdiği hasar tespit edilmelidir. Eğer kırık var ise alçı atel gerekir. Olayın ciddiyetine göre 5- 10 gün sonra fizik tedaviye başlanabilir.

Kesinlikle akut dönemde masaj ve sıcak uygulaması yapmayınız. Doktorunuzun önerisi doğrultusunda uygun zamanda sıcak uygulanabilir.

Kesinlikle yaralanmış bölgeye masaj, sıcak uygulama ve ilgili eklemi çekiştirme tarzı uygulamalardan kaçının. Burkulmayı takiben ağrı, şiş gibi şikayetlerden kurtulmak ve tekrar burkulma riskini azaltmak için ayak bileğinin rehabilite edilmesi gerekir. Birkaç aylık süreci alabilecek olan bu dönemde ayak bileğinin kuvvet ve duyusal (propriyosepsiyon) özelliklerinin kazandırılması gerekir." 

iyilikgüzellik
Başlık: Yılan Isırması
Gönderen: Tuğra - 04 Ocak 2011, 16:20:25
Tüm yılanlar zehirli olmayabilir. Buna karşın zehirli yılan sokması riskini azaltmak için yılanlara dokunmaktan kaçının. Bir yılan gördüğünüzde yavaşça geri çekilin. Yılanlar genellikle kendilerine zarar geleceğini hissettiklerinde karşı tarafa saldırırlar.

Yılan sokmaları halinde;

1-Sakin olun.

2-Isırılan kolunuzu kıpırdatmayın. Bu durum zehirin vücuda yayılmasına neden olabilir.

3-Isırılan bölgeyi mümkünse kalp seviyesinin altında tutun.

4-Yarayı temizleyin. Buna karşın yarayı suyun altına tutmayın. Sadece temiz ibr bezle sarın.

5-Yaralı bölgeye soğuk kompres yapmayın.

6-Yarayı kesip vemonu çıkarmaya çalışmayın.

7-Kahve veya alkol almayın.

8-Yılanı yakalamaya çalışmayın. Yılanın rengini ve şeklini hatırlamaya çalışın. ve derhal 112’yi arayarak acil yardım isteyin

sağlıkbilgileri.org