Yahu hocam siz isinize baksaniza !ne güzel sohbetler yaziyordunuz,sitilinizi degistirmeyin lütfen ,siir isini bizim elimizden alinca biz napicaz yahu !!!!!!!!Töbe ,töbe,töbe ............ :D :D :D
Siz icinizden geldigi gibi yaziyorsunuz biz ise kopya cekiyoruz!!!
Sizin yeriniz ayri...
AlıntıSiz icinizden geldigi gibi yaziyorsunuz biz ise kopya cekiyoruz!!!
Sizin yeriniz ayri...
:salingac:
salla bakiim. skue 313' den selamlar
:gul:
Görünce eski günlerimi hatirladim sevindim
Sanki ! su salincak,cocuklugumdaki salincak.
Ciddiyeti bozarmi diye düsündüm, degindim
Sabirli olsana kardesim.ne var bunda alincak
Görünce eski günlerimi hatirladim sevindim
Sanki ! su salincak,cocuklugumdaki salincak.
Ciddiyeti bozarmi diye düsündüm, degindim
Sabirli olsana kardesim.ne var bunda alincak.
Sen açığı kapa, kapalıyı da aç!..
Evi hırsızlar tarafından soyulmuş olan bir kadın, Kanuni Sultan Süleyman'a gelerek şikayette bulunur. Padişah kadını dinledikten sonra ona şöyle sorar:
"Hırsızların evini soyduğunu duymayacak kadar da insan derin uyur mu?"
Evi soyulan kadın, Padişah'ın sorusuna şu ilginç cevabı verir:
"Biz sizi uyanık bildiğimiz için o kadar derin uykuya dalmıştık."
Adamın biri Hz. Süleyman'a (a.s.) gelerek, kazlarının çalındığını ve bunu komşularının yaptığını
iddia etmiş. Hz. Süleyman (a.s.) hemen halkı mescide toplamış ve:
"İçinizde biri hem komşusunun kazlarını çalıyor, hem de çaldığı kazların tüyleri kafasında olduğu
halde utanmadan mescide geliyor," demiş.
Hırsız bu sözleri duyar duymaz eliyle başını sıvazlamaya başlamış. Onun bu halini gören
Hz. Süleyman (a.s.) şöyle buyurmuş: "Tutun, işte hırsız budur.
Mevla şefaatlerine nail eylesin...
Evi hırsızlar tarafından soyulmuş olan bir kadın, Kanuni Sultan Süleyman'a gelerek şikayette bulunur. Padişah kadını dinledikten sonra ona şöyle sorar:
"Hırsızların evini soyduğunu duymayacak kadar da insan derin uyur mu?"
Evi soyulan kadın, Padişah'ın sorusuna şu ilginç cevabı verir:
"Biz sizi uyanık bildiğimiz için o kadar derin uykuya dalmıştık."
Yavuz Sultan Selim devlet harcamalarında olduğu gibi şahsi harcamalarında da sadeliği
ön planda tutardı. Lüks ve israfa kaçan süslü elbiseleri giymeyi sevmezdi.
Süslü elbiselerin kadınlara yakıştığını düşünür ve erkeklerin böyle giyinmelerini de doğru bulmazdı.
Günün birinde oğlu Şehzade Süleyman, pek süslü ve parlak elbiseler giyinmiş ve pahalı
mücevherleri takınmış olduğu halde huzuruna çıktı.
Oğlunun bu süslü giyimini gören Padişah, şöyle dedi:
"Sen böyle giyinirsen anan ne giyinsin Süleyman? Anana takacak ziynet bırakmamışsın."