Sadakat islami Forum

SADAKAT DİNLENME TESİSLERİ => BASINDAN => Konuyu başlatan: tk1978 - 31 Mart 2012, 03:52:28

Başlık: Benim bir misyonum var
Gönderen: tk1978 - 31 Mart 2012, 03:52:28
Daha önce midesindeki kist nedeniyle ameliyat geçiren ilahiyatçı Prof. Yaşar Nuri Öztürk, Show Tv’deki “Saba Tümer’le Bugün”deki programında kemoterapi tedavisinde son döneme geldiğini söyledi.
Tedavisinin 9 Nisan’da biteceğini belirten Prof. Öztürk, “Doktorlarım yatmamı söylüyor. Tedavi nedeniyle ağır mide ilaçları alıyorum. İlaçlar yüzünden alt kattan üst kata çıkmakta zorlanıyorum ama yatmayacağım. Benim görevlerim var. Son ana kadar görevlerimi yapacağım” dedi.
Benim bir misyonum var
2 saat 45 dakika süren programda Yaşar Nuri Öztürk “Nietzsche’nin bir sözü var diyor ki ‘Ben eserim için yaşıyorum’. Bu söz benim için çok geçerlidir. Tarihin bana yüklediği bir misyon var. Kozmik planların bana yüklediği bir misyon var. O planların kontrolü altında bir misyondur. Ben bunu yerine getireceğim. Taa sahibi ‘Bana görevin bitti gel’ deyinceye kadar. Ben ameliyat masasında söyledim ‘geldim’ dedim. Herhalde bitti. ‘Hayır bitmedi’ dediler. Bu bir tecrübe. Bu senin için yaşanmış tecrübe, bir ‘experience vecu’ olacak ve işine devam edeceksin’ dediler ve ben devam ediyorum.”

Bazı sorular karşısında sinirlenmesi üzerine Saba Tümer, Prof. Öztürk’ün kemoterapi gördüğünü kusuruna bakılmamasını rica etti.
Başlık: Ynt: Benim bir misyonum var
Gönderen: tk1978 - 31 Mart 2012, 03:52:56
Senin tek Misyonun var.
Oda Cehennemdeki yerini sabitlemek.
Başlık: Ynt: Benim bir misyonum var
Gönderen: mazhar - 31 Mart 2012, 08:24:08


Sual: Kur’anda, (Allah, dilediğini hidayete kavuşturur, dilediğini sapıklıkta bırakır) deniyor. Madem sapıklıkta bırakan Allah ise, sapıkları Cehenneme sokması doğru olur mu?
CEVAP
Başka âyet-i kerimelerde bunun açıklaması var. Hadis-i şerifler Kur’an-ı kerimi açıkladığı gibi, bazı âyetler de, diğer âyet-i kerimeleri açıklar.

Bazı mezhepsizler de, imanın altı şartından dördünü inkâr etmek için, bir âyeti ele alıp, (Bak, imanın şartı burada iki tane yazıyor) diyorlar. Diğer âyetleri göz ardı ediyorlar. Mesela Bekara suresi 62. âyetini ele alıp, sadece Allah’a ve âhirete inanan Yahudi ve Hıristiyanların Cennete gideceğini söylüyorlar. Halbuki tefsir kitaplarında bildirildiğine göre, bu âyet-i kerimede Cennete gideceği bildirilenler, Hazret-i Musa zamanında, ona inanan Museviler ve Hazret-i İsa zamanında ona inanan İsevilerdir.

İşte mezhepsizler, sadece bir âyeti ele alıp, kitapların ve peygamberlerin hepsine imanı bildiren âyetleri âdeta gizliyorlar. Kur’an-ı kerime inanmayan ve son peygamberi kabul etmeyen nasıl Cennete gider ki? Böyle bir kimsenin ebedi Cehennemlik olduğu, Kur’an-ı kerimdeki diğer âyetlerde açıkça bildirilmiştir.

Cebriye denilen bid’at fırkası da, sualdeki âyeti ele alıp, (Allah istediğine hidayet verir, istediğini de kâfir yapar, sevab işleten de, günah işleten de Odur, insanın hiçbir rolü yoktur) diyor.

Mutezile fırkası da, tam aksini savunuyor. (Allah kimseye hidayet vermez, Allah bu işlere karışmaz) diyor. İkisi de yanlış söylüyor. Sualdeki âyet-i kerime, mutezilenin yanlış olduğunu açıkça beyan ediyor. Şu âyet-i kerimeler de, Cebriyenin yanlış olduğunu bildiriyor:
(Zerre kadar hayır işleyen ve zerre kadar şer işleyen, karşılığını görür.) [Zilzal 7, 8]

(İsteyen iman etsin, dileyen inkâr etsin!) [Kehf 29]

Allahü teâlâ, hayrı ve şerri zorla işletseydi, (Zerre kadar hayır işleyen ve zerre kadar şer işleyen, karşılığın görür) buyurmazdı. İman, hidayet konusunda da, imanı zorla veren, zorla dini inkâr ettiren hâşâ Allahü teâlâ olsaydı, (Dileyen inansın, dileyen inkâr etsin) buyurmazdı. Şu beyitteki birinci mısra, Mutezileye cevaptır. Allahü teâlâ dilemedikçe hiçbir şey olmaz. İkinci mısra ise, Cebriyeye cevaptır. Kul, hak etmedikçe, zorla ona bir şey yapmaz.

Kula bela gelmez Hak yazmadıkça,
Allah bela vermez kul azmadıkça.

Şimdi, sualdeki âyet-i kerimeyle bunların izahını bildirelim. Son iki âyet-i kerimede, insanın hür iradesiyle günah veya sevab işleyerek, karşılığını alacağı bildiriliyor. Sualdeki âyet-i kerimede ise, bu işleri yapanın Allahü teâlâ olduğu bildiriliyor. Herkes sevabı da, günahı da, kendi iradesiyle işliyorsa da, ona bu kuvveti veren Allahü teâlâdır. Mesela diyelim ki, Cennete ve Cehenneme giden iki uçak var, bunları yapan Allahü teâlâdır. Birinin üstünde, (Bu uçak Cennete gider) diye, diğerinde ise, (Bu uçak Cehenneme gider) diye yazılı. Bu uçakları Cennete ve Cehenneme götüren Allahü teâlâdır, ama insanlar, kendi iradeleriyle bu uçaklara biniyorlar. Kimse zorla bindirilmiyor. Hiç kimsenin Allahü teâlâya, (Cehenneme uçak kaldırmasaydın, biz de binmezdik) demeye hakkı olmaz.

Bu iki âyet-i kerimenin özeti:
(İman edip, hayır işleyeni Cennete, inanmayıp kötülük işleyeni de Cehenneme koyarım.)

Burada görüldüğü gibi, kişi kendi iradesiyle iman edip hayır iş işliyor, ama bu kuvveti veren yine Allahü teâlâdır. Onun imanını ve ibadetini kabul ediyor. Kendi iradesiyle inkâr edene de, inkâr kuvvetini veren, yine Allahü teâlâdır.

Allahü teâlâ, hangi işleri yapanların Cennete veya Cehenneme gideceğini açıkça bildirmiş, hiç kimseye özür bahane kalmamıştır. İnkâr eden kimse, (Ben bilseydim, böyle inanır, böyle iyi işler yapardım) diyemeyecektir.
 



 
Dinimiz İslam.com
Başlık: Ynt: Benim bir misyonum var
Gönderen: Fatihan - 31 Mart 2012, 11:03:09
Yaşar Nuri misyonunu tamamlayalı çok oldu, haberi yok galiba. Ama Yaşar Nuri'ye rahmet okutacak naylon müctehidler çok...
Başlık: Ynt: Benim bir misyonum var
Gönderen: tk1978 - 31 Mart 2012, 14:28:45
Ama Yaşar Nuri'ye rahmet okutacak naylon müctehidler çok...
zs2))
Başlık: Ynt: Benim bir misyonum var
Gönderen: zaman_1453 - 01 Nisan 2012, 00:20:05
Hazret-i Sehl rahımehüllâha:

Cehâletten daha kötü bir şey bilir misin? diye sorduklarında:

Bilmediğini bilmemek, diye cevap vermiştir.

Zira bir kimse kendi cehâletini bilmezse, ilim kapıları ona tamamen kapanmıştır. Allah Teâlâ’ya yapılan amellerin efdâli, ilim öğrenmektir. İyinin iyi olduğu, kötünün de kötü olduğu İslâmî (şer‘î) ilimlerle öğrenilir. Cehâlet ise, insanı yanlış yollara sürükler... Mal-mülk, makam-mevki talebine ve hevâî arzuların girdâbına  sevkeder... Böylece nefis ve şeytanın aldatma işi de kolaylaşır.  Ona, günahı günah olarak göstermez; bütün çirkinlikleri iyi, iyilikleri de kötü olarak takdim ederler.

Fazilet Takvimi 2001