Etkili Soru Sorma Sanatı
(http://insanvehayat.com/wp-content/uploads/2013/02/11.jpg) (http://insanvehayat.com/etkili-soru-sorma-sanati/)
İslam tarihinin ilk dönemlerinde talebe yerine “ne dersin?” manasına bir kelime kullanılıyormuş. Öğrenciler ilim sahiplerine, “Bu meselede ne dersin?” diye sürekli soru sordukları için onlara “ne dersin?” manasına gelen “ma tekûlü?” deniliyormuş. Bu ifade tarihimize ait eğitim metot ve usullerini eleştirenler için de anlamlı bir cevap olsa gerek. Çünkü öğrenciye bu gözle bakmak, eğitimin özünü anlamış olmak manasına geliyordu.
Ibni Abbas (r.a)’a “Bu ilmî seviyeye nasıl ulaştın?” diye sorulunca cevap olarak , “Çok soru soran bir dil, çok düşünen bir kalp ile” cevabını vermiştir. Soru sormak ilim talep edenler kadar, ilim dağıtan âlimler ve ebeveynler için de son derece önemli. Zira soru sormak sadece öğrenilen bilgiyi kontrol için değil, öğrenilmek ya da öğretilmek istenen bilgiye zihinde yer açmak ve zihni sıra dışı şeylere zorlamak için de önemlidir.
Çocukların zihinlerinde yürüttüğü düşünceleri gerçek manada görebilmek kolay değildir. Öğretmen ya da ebeveyn anlattıklarının çocuk tarafından idrak edip edilemediği, hafızasına kaydedip kaydedilemediğini, hangi duygularını nasıl harekete geçirdiğini bilemez. İşte soru sormak şuurun ve zekânın anlatılan ya da görülen nesnelerle oluşturduğu harmanlamayı anlamamızı sağlar.
Mesela bir eğitim kurumunda, sıra dışı düşünme dersi işlenirken öğrencilere, “Çorap, bardak, kitap gün boyu düşünüyor olsalardı ne düşünürlerdi?” diye sorulmuş. Öğrenciler birbirinden enteresan cevaplar vermişler. Bir öğrenci, “Bardak olmak dünyanın en bahtiyar nesnesi olsa gerek! Peki neden? Bütün sürahiler önünüzde eğiliyor.” cevabını vermiş. Burada bardak nesnesinin çocuğun zihninde oluşturduğu harmanlama bir soruyla ortaya çıkmış oluyor.
Anne-baba, ya da eğitimciler olarak anlattıklarımız öğrencilerin zihninde nasıl algılanıyor?
Onlara verdiklerimizi zihinlerinde doğru harmanlayabiliyorlar mı?
Ne tür sorularla zihni sıra dışı düşünmeye zorlayabiliriz? Onları konuşturmaya, geliştirmeye dair neler yapılabileceği ile ilgili ipuçları vermeye çalışacağım. Vereceğim bu ipuçlarında, daha önce üstün zekâlı ve normal çocuklar için dünya genelinde yaygın olarak kullanılan, Williams Modelinden iktibas yapacağım.
Çelişkileri kullanarak soru sorma:
Çelişkiler kullanılarak sıra dışı düşünmeye zorlama. Bunun için çelişkili durumların örnekleri verilerek işe başlanır. Bunlar görüşlere, durumlara, yaygın kavramlara zıt ilkeler olabilir. Fakat gerçekte doğru olan şeylerdir veya insanların doğru olarak farz ettiği şeyler arasındaki tutarsızlıklardır.
Misal; “Günün birinde yolumuz bir köye düştü. Ama bu köy öyle sanıldığı gibi bir köy değil. Herkesin kendine göre bir özelliği var. Ve bu insanlardan ikisi bizi köyün girişindeki köprünün başında bekliyor. Burada iki köprü var. Biri köye gidiyor diğeri ise gitmiyor. Ve adamlara soruyoruz:
Köye giden köprü hangisi?
1. Adam: Ben her zaman doğru söylerim. Bu köprü köye gider.
2. Adam: Ben her zaman yalan söylerim. Arkadaşımın gösterdiği köprü köye gider.
Acaba hangisi doğru?”
Nitelikleri kullanarak soru sorma:
Çevremizde var olan nesnelerin özelliklerini, listeleme tekniği kullanılarak ya da doğal özelliklerine dikkat çekilerek yapılan bir uygulamadır. Bu tarz sorular, kelimelerin ve nesnelerin zihinde nasıl anlamlandırıldığını görmek açısından önemlidir.
Bunu birçok eşyanın niteliklerini kullanarak yapabiliriz. Bir şeyi bir bütün olarak düşünmek yerine, bölümlere ayırarak ve parçalarıyla ilgili düşünerek, o şeyin doğal özelliklerini analiz etme yeteneğini geliştirir. Misal olarak bir sakız, çiğnemenin haricinde başka ne işe yarar? Lavaboyu tıkamak için, küpe yapmak için… “Bir silgiyi tarif etsen bu tarifte neler olurdu?” gibi.
Benzerlikleri kullanarak soru sorma:
Bu teknik, benzerliğin birçok halinde kullanılan analoji ile öğrencinin zaten bildiği şeyler ve terimlerdeki benzer durumlara bakarak, yeni bilgilere, gerçeklere ya da prensiplere dikkat çekmek amacıyla uygulanabilir. Tabiattaki benzer durumlardan yola çıkarak geliştirilen materyalleri, örnek olara gösterebiliriz. Mesela yarasalar arasında yayılan ses dalgalarından yola çıkarak, radar icat edilmiş, uçakların kargo kapıları, deniz kabuklarının açılmasına benzer
dizayn edilmiş, bezelye kabuğunun hassas bağlantı yerinin yapısı, bütün paketleme alanlarında kullanılmaktadır, şeklinde misaller verilerek daha farklı sorular sorulabilir. Vücudumuzdaki damarları neye benzetebiliriz? Ülkemizdeki yedi bölge size neyi hatırlatır?
Aykın soru sorma:
Öğrencilere insanın ne bildiğini anlatmak yerine, onlardan ne bilmediği hakkında düşünmelerini geliştirmek için sorular sorulabilir. Bu teknik öğrencilerin, bilginin bilinmeyen ya da eksik kısımlarına, boşluklara, farklara bakma becerisini geliştirir.
Misal: “Hangi kitaplar senin için zararlıdır?”
“Bir bilgisayarın vicdanı olabilir mi?”
“Suç işleme oranını mimarlık yoluyla nasıl azaltabilirsin?”
Uyarıcı soru sorma:
Bu usule yeni bilgi ve buluşları keşfetmek, yeni fikirlere pencere açmak için başvurulabilir. Bunun için gerçeklere dayalı tipteki sorular (Kaç? Ne? Kim? Ne kadar?) ve kavram derinliği gerektiren sorular (Sen olsaydın ne yapardın? Başka yollarla nasıl.? Eğer. olsaydı nasıl olurdu? Başka nasıl?) arasındaki farklara dikkat çekilerek yapılabilir. Çeviri, yorum, değerlendirme, tanım, sentez ve analiz gerektiren sorular bu grup soru çeşidini oluşturur.
Değiştirmeye dayalı soru sorma:
Bir maddenin temel bileşenlerinden bahsederek onlar üzerinde değişikliğe gitmelerini, ekleme ya da çıkarma yapmalarını isteyin. Değişikliğin öneminden bahsedin, birçok değiştirme örneğini kullanın. Bir şeylere uydurmaktan daha çok, bir şeyleri değiştirme becerisini öğretmeye çalışmak daha iyi netice verecektir. Mesela; Pet şişeyi nerelerde kullanabilirsiniz? Telefon telleri başka hangi amaçla kullanılabilir?
Araştırma kabiliyeti ile soru sorma:
Önceden keşfedilmiş ya da gerçekleşmiş hadiselerin nasıl olduğunu, oluş şeklini, kimlerin gerçekleştirdiğini daha iyi anlamak için yapılan sorulardır. Araştırmanın temel alanının yanı sıra, ilmî usul sürecini de öğretir.
Tarihî araştırma – Onu başka birisi nasıl yapmış ya da çözmüş. Fatih sultan Mehmet gemileri karadan nasıl indirmiş?
Tanımlayıcı araştırma – Deneme yanılma yoluyla araştırmanın yanı sıra, çeşitli yöntemleri açıklamak, kıyaslamak, karşılaştırmak gibi.
Fatih Sultan Mehmet’in yerinde sen olsaydın gemileri nasıl indirirdin?
Belirsizliklerle ilgili soru sorma:
Biliyoruz ki öğrenciler problem durumlarıyla karşılaştıkları zaman öğrenmeleri hızlanır.
Bunu gerçekleştirecek bir yol da, öğrenme sırasında engeller koymak ve arkasından da belirsizliklerle ilgili sorular sormaktır. Bunun için öğrenme durumunu belirli bir noktaya kadar getirmeli ve sonra yönlendirmeyle çözüme dair sorular sorulmalı; ancak cevaplar hep en can alıcı yerde bırakılmalıdır.
Mevcut durumları değerlendirme ile ilgili soru sorma:
Bunun için daima “Eğer … olursa ne olur? Ya böyle olsaydı? Şayet.” sorusu yöneltilir. Sonuç olarak gerçekleşebilecek şeyleri listelenir.
Bu öğrencilere yeni fırsatlar sağlar. İlk önce öğrencilere sebep ve sebebe götüren tesirler anlatılır. Onlarla bilgiden sonuca ulaşma
pratikleri yapılır. Arkasından mevcut durumları değerlendirmelerini sağlamak için, vakıalarla ilgili sorular yöneltilir. Gemiler karadan indirilmemiş olsaydı ne olurdu? Okullar iki gün olsa, tatil beş gün olsaydı ne olurdu?
Okuma becerisi ile ilgili soru sorma:
Öğrencilerden, okuma esnasında, özellikle okudukları şeyin ne olduğunu söylemekten daha çok, akıllarına gelen fikirlerden, daha fazla fikir belirtmeleri istenir. Ancak bu usulde “Bilgi alma işlemi olarak okuma” ile “Bir fikir oluşturmaya ve geliştirmeye yönlendiren okuma” arasındaki farka dikkat çekmek gerekir. Okuma, bir öğrenciye başka birilerinin fikirleri ve bilgileriyle ilgili bir şeyler öğretebilir, fakat aynı zamanda öğrenciyi yeni fikirlere yöneltebilir ve öğrencinin kendi bilgisini yenilemesini sağlayabilir. Okuma esnasında öğrenciye “Sen o kahramanın yerinde olsan ne yapardın? Kitapta geçen kahramanlardan hangisinin yerinde olmak isterdin. Niçin?” gibi sorular 1 onun okuma becerisini anlamanızı sağlar.
Dinleme bbecerisi ile ilgili soru sorma:
Öğrencilerinize her zaman konuşmaktan daha çok, dinlemenin önemini öğretin. Öğrencilere sesleri, konuşmaları dinletin, çevrenin sesine kulak vermesini sağlayarak duydukları şeyleri yazmalarını sağlayın. Dinledikleri sesler ile lgili sorular sorun, ses becerilerini kullanarak oyunlar oynatın. Örneğin çocukların gözlerini bağlayarak arkadaşının sesini takip etmesini sağlayın. Dinlerken hissettikleri şeylerle ilgili sorular sorun.
Yazma becerisi ile ilgili sorular sorma:
Şekiller, renkler, uyumlar, dokular, sesler ve kokulara dikkat çekin. Öğrencilere, birçok durumda yeni şeyleri kendi kendilerine drak etmelerini sağlayın ve drak ettiklerini gözlerinde canlandırmaları için sorular sorun. Bir eşyanın şeklini, rengini, uyumunu, sesini, kokusunu hissettirdikten sonra yazmalarını isteyin. Metinler üzerinde ekleme ya da çıkarma ile ilgili sorular sorun. “Siz olsaydınız bu şiiri nasıl tamamlardınız? Bu hikâyeyi sen yazsaydın kahramana hangi görevleri verirdin?” gibi sorularla çocuklarda yazma becerileri en üst düzeye çıkarılabilir.
Hulasa olarak, hayatın her döneminde dikkatli ve dinamik olmak, meseleleri sorgulayarak hayatı anlamaya çalışmak yapılanların maksadını anlamayı kolaylaştırır. Devam eden hadiselerin detaylarını, birbiriyle bağlantı ve farklarını görmeyi sağlar. Fark etmenin temel kaynağı da soru sormaktan geçer. Çocukluğumuzun lk yıllarından itibaren hiç bitmeyen soru sorma merakımızı devam ettirmek temennisiyle…
Tunahan COŞKUN | 01 Şubat 2013 | İnsan ve Hayat Dergisi (http://insanvehayat.com/etkili-soru-sorma-sanati/)