Abdestli İken Ölen Şehid Olur
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v), Enes bin Mâlik'e (r.a.) “Ölüm meleği, sana abdestli olduğun halde gelirse şehîd olarak ölürsün.” buyurdular
Bu sebeple Tâbi’în’den Kürz bin Vebere (r.a.) Hazretleri vefât ettikleri gece midesinde rahatsızlık olmasına rağmen rûhunu abdestli olarak vermek ve şehîdlik rütbesine ermek için seksen defa abdest almışlardır.
Abdest, sahibini dünya ve âhiret şerlerinden muhafaza eder, başına gelen sıkıntıları da hafifletir.
Allâhü Teâlâ, Hz. Mûsâ (a.s.)’ya şöyle vahyetti:
“Abdestin yok iken sana bir musîbet gelirse bunu başkasından değil ancak kendinden bil.”
Abdest, her halde mü’minin silahıdır. Mü’min onunla insan ve cin şeytanlarına karşı mücadele eder, abdest onu hoşuna gitmeyecek hallerden korur.
Abdullâh bin Ömer (r.anhümâ) Resûlullâh (s.a.v.)’dan şöyle nakletti: “Kim abdestli olarak gecelerse, onunla beraber bir melek onun için istiğfâr ederek sabahlar ve şöyle der: Yâ Allâh! Bu kulunu bağışla, zira o geceyi temiz olarak geçirdi.”
Uyku ölümün kardeşidir. Bir kimse abdestli uyursa rûhu semâya yükselir. Allâhü Teâlâ’ya secde etmesi için ona izin verilir. Nitekim Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) hadîs-i şerîflerinde buyurdular ki:
“Kul abdestli olarak uyursa rûhu arşa yükseltilir, rüyası doğru çıkar. Eğer abdestli uyumazsa rûhu bu mertebeye ulaşamaz, rüyasında gördükleri karışık olup doğru çıkmaz.”
“Her kim abdestli olarak uyursa, yatağı ona mescid (gibi), uykusu sabahlayıncaya kadar namaz (kılmış gibi) olur…”
{ http://www.fazilettakvimi.com/tr/2013/9/8.html (http://www.fazilettakvimi.com/tr/2013/9/8.html) }
"Daima Abdestli Ol!"
Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:
"Ey Enes! Eğer senin gücün sürekli abdest üzere yaşamaya yeterse, bunu yap (daima abdestli ol). Çünkü Ölüm meleği, kulun ruhunu aldığında, eğer o kul abdest üzere ise kendisine şehadet yazılır."
Bu şundandır:
Muhakkak ki abdest, Allah'ın gayrisinden (yani mâsivâ'dan) ayrılmanın işaretidir.
Namaz, Allah'a muttasıl olmanın, yani Allah ile olmanın işareti olduğu gibi...
Yine hâdis-i şerifte buyruldu:
"Taharet (temizlik ve abdest) üzerine devam et; rızkında sana genişlik verilir."
Sûrî taharet (temizlik) sûrî rızkın genişlemesine sebeptir.
Ve batını taharet, manevî rızkın genişlemesine sebeptir. Maarif, ilhamlar ve varidatın gelmesine yol açar. Ve bu durum anında, güzel hayat ile kalb dirilir ve nefis sıfatlarından ölür. Bu ise ancak hakikî bir cihadın eseridir. Kim nefsin ipinden (bütün bağlantı ve saplantılarından) kurtulursa, o kişi kendi ihtiyarı ile ölmüştür ama ebedî olarak canlıdır.
(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 473-474)
"Benim evladlarım ABDEST almazlar, ABDEST tazelerler."
[Ebu'l-Fâruk Hazretleri (K.S.)]
"Mâneviyat yolunda tembellik, abdestsiz uyumakla başlar."
[M.K.K.A]
Bir Melek Geceler
(http://www.islamdahayat.com/cocuk/image/000001abd.jpg)
Ebu Hureyre (r.a.) Rasulullah Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Kim abdestli ve temiz elbiseler içinde yatağına girerse, onunla birlikte bir melek geceler. Bu adam gece her uyanışında melek onun için, 'Allahım! Falanca kulunu bağışla, çünkü o bu gecesini temiz (abdestli) bir şekilde geçirdi' diye dua eder."
{Heysemi, Ez-Zevaid H.N:1/226}
"Sizden biriniz hoşuna giden rüya görürse bilsin ki o Allâhü Teâlâ tarafındandır. Bu rüyası üzerine Allâhü Teâlâ'ya hamdetsin ve rüyasını başkasına da anlatsın."
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)
(http://www.fazilettakvimi.com/public/resimler/site/figur.png)
Uyku Hafif Ölüm, Ölüm Ağır Uykudur
Bütün melekler toplansa insanın ruhunu bedenden çıkarmaya güç yetiremezler. Ancak Allâhü Teâlâ bedene ruha girmesini, nasıl emrettiyse, bedenden çıkmasını da emreder. Ruh bedenden çekilip hançereye dayandığında da ölüm meleği mü'minin ruhunu îmân ile kâfirin ruhunu imansız alır.
Muhakkak Hak Teâlâ'nın bazı havâs (seçkin) kulları vardır. Onların ruhlarını bizzât Allâhü Teâlâ alır.
Nitekim ölüm meleği ruhunu almak için geldiğinde Hz. Fâtıma radıyallâhü anhâ razı olmadı. Onun rûhunu Allâhü Teâlâ kabzetti.
Uyku; Cenâb-ı Hakk'ın ruhları öldürmeden kabzetmesidir. Uyku hafif ölüm, ölüm ise ağır uykudur.
Hz. Ali (k.v.) buyurdu:
Ruh uyku esnasında vücuttan çıkar, lâkin şuâları cesedde kalır. Uyuyan bundan dolayı rüya görür. Uyandığı vakit ruhu cesede bir anda iâde edilir.
Uyku esnâsında mü'minlerin ruhları göğe yükselir. Onların hangisi temiz yani abdestli yatmış ise onun ruhunun Arş-ı A'lâ'nın altında Allâhü Teâlâ'ya secde etmesine izin verilir.
Kişinin rüyasının sâdık olması için abdestle yatması müstehab görülmüştür.
Kulların uykuda rahatlaması ve lezzet hissetmesi, ruhunu Erhamü'r- râhimîn olan Allâhü Teâlâ'nın almasındandır. Ölürken elem hissedip çırpınması ise ruhunu mahlûkâtın en şiddetlisi olan ölüm meleğinin almasındandır. Zümer sûresinin "Allâh alır o canları öldükleri zaman." meâlindeki 42. âyeti tezkiye olunmuş nefislerin ruhlarını bizzât Allâhü Teâlâ'nın aldığına delâlet eder. Böyle kimselere müjdeler olsun! (Ruhulbeyan)
(http://i.imgur.com/E3mvp.png) (http://www.fazilettakvimi.com/tr/2014/9/11.html)
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym
(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ تَوَضَّأَ فَأَحْسَنَ الْوُضُوءَ خَرَجَتْ خَطَايَاهُ مِنْ جَسَدِهِ حَتَّى تَخْرُجَ مِنْ تَحْتِ أَظْفَارِهِ . (م
“Kim sünnetine ve adabına dikkat ederek abdest alırsa, tırnaklarının altındakiler dâhil bedenindeki bütün günahlar çıkar.”
(Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim)
(http://www.fazilettakvimi.com/public/resimler/site/figur.png)
“Ancak (Kâmil) Mü’min Devamlı Abdestli Olur”
Abdest üç nevidir: Farz, vâcib, müstehab.
Namaz kılmak, tilâvet secdesi yapmak, cenâze namazı kılmak ve Kur’ân-ı Kerîm’e dokunmak için abdest almak farzdır.
Tavâf yapmak için abdest almak vâcibdir.
Müstehab olan abdestler şunlardır:
Uyumak için,
Nur üzerine nur olduğundan abdest üzerine abdest almak. (Su, vakıf suyu olmamalıdır.)
Gıybet yahut yalandan sonra abdest almak. Bunlar mânevî necâsetlerdir. Bu büyük günahları işleyen kimsenin o hâliyle namaz kılması lâyık olmaz.
Her abdesti bozulduğunda abdest almak. Devamlı abdestli bulunmak Müslümanların âdetidir.
Her namaz için ayrı abdest almak. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) abdesti bozulmadığı hâlde her namaz için ayrı abdest alırlardı. Resûl-i Ekrem Efendimiz “Ancak (kâmil) mü’min devamlı abdestli bulunur.” buyurmuşlardır.
Mescide girmek, her küçük günahtan sonra, cenâze yıkadıktan sonra, hakîki din âlimlerine muhâlefetten sonra, avret mahalline dokunduktan sonra abdest almak müstehaptır.
Dînî ilimleri öğrenmek ve öğretmek için ve Hadîs rivâyet etmek için de abdest almak müstehabdır.
Abdestli bulunmaya devam edene Allâhü Teâlâ yedi haslet ikrâm eyler:
1 - Melekler onun sohbetine rağbet eder, onunla beraber olmak ister.
2 - Melekler sevaplarını yazmaya hiç ara vermeden devam eder.
3 - Âzâları tesbîh eder.
4 - Cemaatle, namazın iftitâh tekbirini kaçırmamış olur.
5 - Eğer abdestli uyursa Allâhü Teâlâ ona insanlar ve cinlerin şerrinden muhâfaza edecek melekler gönderir.
6 - Allâhü Teâlâ ona sekerât-ı mevti (ölüm sıkıntılarını) kolaylaştırır.
7 - Abdestli bulunduğu müddetce Allâhü Teâlâ’nın himâyesinde olur.
(http://i.imgur.com/E3mvp.png) (http://www.fazilettakvimi.com/tr/2015/2/13.html)
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym
قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قَرَأَ فِي إِثْرِ وُضُوئِهِ إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ وَاحِدَةً كَانَ مِنَ الصِّدِّيقِينَ، وَمَنْ قَرَأَهَا مَرَّتَيْنِ كَانَ فِي دِيوَانِ الشُّهَدَاءِ، وَمَنْ قَرَأَهَا ثَلَاثًا يَحْشُرُهُ اللهُ مَحْشَرَ الْاَنْبِيَاءِ . (كنز)
“Kim abdestten sonra bir kere -İnnâ enzelnâhü fî leyleti’l-kadr (sûresin)i okursa sıddîklardan olur.
İki kere okuyan şehîdler dîvânına yazılır.
Üç kere okuyanı Allâhü Teâlâ, peygamberler topluluğu ile beraber haşreder.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
Maddî ve Manevî Bir Temizlik: Abdest
Abdest; belli uzuvları usûlüne göre yıkamaktan ve başı meshetmekten ibâret bir temizlik ve ibâdettir.
Abdestin manevî birçok faydaları ve sevâpları olduğu gibi, maddî olarak da pek çok faydası vardır. Vakit vakit abdest alan bir müslüman temizliğe riâyet etmiş, temizliği alışkanlık hâline getirerek kendisini, birçok hastalıklara sebep olacak kirlerden korumuş olur. Hadîs-i şerîflerde:
“Abdest üzerine abdest, nur üzerine nurdur.”
“Her kim emrolunduğu gibi abdest alır ve emrolunduğu şekilde namaz kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” buyurulmuştur.
Namaz gibi bir kısım dînî vazîfeleri yerine getirmek için abdest farzdır. Abdestsiz bir kimse namaz kılamaz, Kâbe’yi tavaf edemez, Mushaf-ı Şerîf’i (Kur’ân-ı Kerîm’i) bitişik olmayan bir kılıf içinde bulunmadıkça eline alamaz, Kur’ân-ı Kerîm’in bir âyetine bile el süremez. Bunlar haramdır. Fakat Kur’ân-ı Kerîm’i ezbere olarak veya karşıdan Mushaf’a bakarak abdestsiz okuyabilir.
Akıllı ve büluğ çağına giren ve suyu kullanmaya gücü yeten her müslüman, lüzûmu hâlinde abdest almakla mükelleftir.
Abdestin farzları dörttür:
Birincisi: Yüzü bir kere su ile yıkamaktır.
İkincisi: İki elleri dirseklerle beraber bir defa yıkamaktır.
Üçüncüsü: Ayakları topuklarla beraber bir kere yıkamaktır.
Dördüncüsü: Başın dörtte birini ıslak bir elle bir kere meshetmektir.
Abdestin sünnetlerinden bazıları şunlardır:
Eûzü ve besmele ile başlamak, niyet etmek, misvak kullanmak, tertibe riâyet etmek; yani âzâları sıra ile önce yüzü, sonra kolları yıkamak, sonra başı meshetmek ve ayakları yıkamak, kolları ve ayakları yıkamaya sağ taraflardan başlamak, her âzâyı üçer defa yıkamak, el ve ayak parmaklarını hilallemek, başın tamamını meshetmek.
(http://i.imgur.com/E3mvp.png) (http://www.fazilettakvimi.com/tr/2015/5/12.html)
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"
(قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مِفْتَاحُ الْجَنَّةِ الصَّلَاةُ وَمِفْتَاحُ الصَّلَاةِ الْوُضُوءُ. (ت
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Cennetin anahtarı namaz, namazın anahtarı da abdesttir.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
(http://www.fazilettakvimi.com/public/resimler/site/figur.png)
Namazın Anahtarı: Abdest
Abdestin farzları dörtdür:
1- Yüzünü (alnının başlangıcından çenesinin altına ve bir kulağının yumuşak yerinden diğer kulağının yumuşağına dek) yıkamak
2- Ellerini kollarına doğru dirsekleri ile beraber yıkamak.
3- Başının dörtte birini mesh eylemek, yani yaş elini sürmek.
4- Ayaklarını topukları ile yıkamak.
Sünnet üzere abdest şöyledir:
Besmele ile ellerini bileklerine kadar üç kere yıkar. Mümkünse dişlerini misvâkladıktan sonra ağzını ayrı ayrı su ile üçer kere çalkalar. Sonra burnuna ayrı ayrı su çekip sümkürerek üç kere yıkar. Sonra abdest almaya kalbiyle niyet eder ve âzâların yaşlıkları kuruyacak kadar ara vermeden sıra ile üçer kere yıkar, başını bir kere mesheder.
Âzâları ilk yıkamak farz, ikinci ve üçüncüsü sünnettir. Üçten fazla yıkamak mekruh veya haramdır.
Başının tamamını (kaplama) meshetmek, elinin ve ayak parmaklarının ve sakalının aralarını hilallemek, kulaklarının içini şehâdet parmağının ucu ile ve ardını başparmağının içi ile mesh etmek sünnettir.
Kulaklarını mesh ettikten sonra elinin üç parmağının arkası ile -boğazı değil- ensesini mesh etmek ve ellerini ve ayaklarını sol el ile yıkarken sağından başlamak, ağzına ve burnuna suyu sağ eliyle vermek ve burnunu sol eliyle sümkürmek müstehabdır.
Abdestin âdabı:
Abdest alırken mümkünse kıbleye dönmek, her âzâsını besmele ve kelime-i şehâdetle yıkamak, özürlü değilse abdesti vakit girmeden almak, abdestten sonra salevât okumak ve “Allahümmec’alnî mine’t-tevvâbîn vec’alnî mine’l-mütetahhirîn vec’alnî min ıbâdike’s-sâlihîn vec’alnî mine’llezîne lâ havfün aleyhim velâhüm yahzenûn” deyip Kadr (İnnâ enzelnâhu) sûresini okumak.
Abdest alırken abdesti bozan bir şey olursa yeniden başlamak îcâp eder. Abdest aldıktan sonra tıraş olsa ve tırnak kesse yerlerini yeniden mesh etmek ve yıkamak îcâp etmez.
( 17 Ocak 2016 Pazar, Fazilet Takvimi Arkası )
(http://i.imgur.com/E3mvp.png) (http://www.fazilettakvimi.com/tr/2016/1/17.html)
"Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"
(قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ فِي اللَّيْلِ لَسَاعَةً لَا يُوَافِقُهَا عَبْدٌ مُسْلِمٌ يَسْأَلُ اللهَ فِيهَا خَيْرًا إِلَّا آتَاهُ إِيَّاهُ وَذَلِكَ فِي كُلِّ لَيْلَةٍ. (حم
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Gecede bir vakit vardır ki şâyet bir Müslüman kul o vakte rastlar da Allah’tan bir hayır isterse, Allah ona dileğini mutlaka verir. Bu vakit her gecede vardır.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)
(http://www.fazilettakvimi.com/public/resimler/site/figur.png)
Gecenin Fazileti
Yâsin Sûresi’nde Allâhü Teâlâ’nın kudret ve hikmetine şâhitlik eden güneşe, aya ve onların hareketlerine işaret edildiği gibi gece ve gündüze, onların birbirini muntazam bir şekilde takip ettiğine de işâret edilmiştir.
Nasıl ki gündüzleri geceler, geceleri de gündüz takip ediyorsa insanları da öldükten sonra ebedî bir hayat takip edecektir.
Gündüz günah ve isyanın işlendiği, gece ise istiğfar edilip pişmanlık duyulduğu bir zamandır.
Gece, ayıp ve kusurları örter, gündüz ise bunları açığa çıkarır.
Gece Allâhü Teâlâ’ya âşık olanların perdesidir. Gece devam etse, hiç bitmese, diye temennî ederler.
Peygamberler ve evliya büyük tecellîlere ve makamlara gece karanlığında yaptıkları duâ ve ilticâlar ile kavuşmuşlardır.
Nitekim Mûsâ aleyhisselam kırk gece kelâm-ı sübhanîye nâil olmuş, Allâhü Teâlâ ile konuşmuştur.
İbrahim aleyhisselam Halîlullah makâmına gece kavuşmuştur.
Melekler Yûnus aleyhisselamın duâ ve ilticâsını gece vaktinde işitmişlerdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de Mi’râç’ta yüksek mânevî mertebelere gece vaktinde nâil olmuştur.
Allâhü Teâlâ “(O müttakîler, Allah’tan korkanlar) seher vakitleri hep istiğfar ederlerdi.” (Zâriyât Sûresi, âyet 18) buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Gecede bir vakit vardır ki şâyet bir müslüman kul o vakte rastlar da Allah’tan bir hayır isterse, Allah ona dileğini mutlaka verir. Bu vakit her gecede vardır.” ve:
“Gece kıyamına (namaz kılmağa) devam edin. Zîrâ bu, sizden önceki sâlihlerin âdetidir. Çünkü gece ibâdeti Allâh’a yakınlık ve günahlara keffâret olup bedenden hastalıkları kovar ve günahlardan uzaklaştırır.” buyurmuşlardır. (Hammâmî Tefsiri)
(http://i.imgur.com/E3mvp.png) (http://www.fazilettakvimi.com/tr/2016/2/25.html)