Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => İSLAM-GENEL => Konuyu başlatan: senem683 - 23 Şubat 2014, 15:53:52

Başlık: BEN EDEBİ EDEPSİZLERDEN ÖĞRENDİM
Gönderen: senem683 - 23 Şubat 2014, 15:53:52
Edep, güzel terbiye, iyi alışkanlıklarla birlikte, utanılacak hata ve ayıplardan korunmaktır. İnsan zekasının kapısı olan edep, inanan kimsenin eskimez giysisi, en değerli süsü, mağlup olmaz silahıdır. Edep ve güzel ahlak inanca kuvvet ve parlaklık kazandırıp kötülüklerden korur.İnsan ilişkilerinin şekillenmesinde önemli bir özellik olan edep, kişinin kendisini ve çevresindekilerini sevmesi herkese layık olduğu ölçüde değer vermesidir. Edep, başkaların kul köle olup onları üstün görmemek olduğu gibi, kendisini de abartılı gösterip insanları hor görmemektir. İslam bilginlerinden bazıları edebi şöyle tanımlar:
Lokman Hekim'e sordular:
"-Edebi kimden öğrendin?"
Lokman Hekim cevap verdi:
"-Edepsizlerden öğrendim. Şöyle ki, onlar insanların hoşuna gitmeyecek bir şey yaptıklarında ben onlar gibi yapmamaya çalıştım."
* * *
"Akıllı insan, şaka yollu söylenen sözlerden de kendisine hisse çıkartır. Ahmak ve câhiller ise, kendilerine en güzel ve hikmetli nasihatler verilse bile oralı olmaz, ciddiye alıp kendini düzeltmez. Bu sözler onun kulağına masal gibi gelir.
İmam Kuşeyri: “Edep, bir insanda iyi ve güzel huyların tamamının meydana geldiğinin görülmesidir.”
Mevlana: “Eğer adem oğlunun edebi yoksa adem değildir. İnsan ile hayvan arasındaki fark edeptir. Göz gezdir ve Allah’ın kelamına “Kur’an’a” ayet ayet tamamına bak, Kur’anın anlamı edeptir.” “Eğer şeytanı ayaklarınızın altında görmek istiyorsanız gözünüzü açın ve biliniz ki şeytanın katili edeptir.”
Hasan Basri: “Edep, dinin gerçeklerini bilmedeki ince anlayış, dünyanın geçici ve aldatıcı zevklerine aldanmadan Allah’ ı hatırlatan bilgiler edinmek için yapılan eğitimdir.”
İbnul Kayyim El Cevzi: “Kişi kendisini ve sevdiklerini ateşten korumak istiyor ise edebi öğrensin, edebi öğretsin.”
Sehl B. Abdullah: “Edep ihlas ve kulluk ile azgın nefsi uslandırmaktır.”
İmam Suhreverdi: “İlim ve bilginin yüceliği edep ile anlaşılır. Davranışlar, ilim ve irfan ile kabul görür ve insan, güzel edep ve ahlakı ile dünya ve ukba muradına ulaşır.”
İmam Gazali: “Ahlakın en mükemmeli, edebin en üstünü, Din’de edeptir. Dinde yücelmek, Allah’ın emirlerine itaat edip, peygamberimizin edeplerini bilmek ve uymak ile mümkündür.”
Lokman Hekim kendisine edebin anlamını soranlara: “Ben edebi edepsizlerden öğrendim.”
Bu ve benzeri pek çok tanımdan da anlaşılacağı gibi edep, insanlar için iyilikler ve güzelliklerin kaynağı olan davranış biçimidir. Kişi bu davranış kalıpları ile kendisine, ailesine ve çevresindeki insanlara daha olumlu katkılarda bulunur, gerçek kimliğini yansıtmış olur. İnsanın ailesiyle, toplumu ile ve rabbi ile olan diyaloglarında bu özellikleri yansıtan davranışlar sergilemesi önemli bir meziyet ve fazilettir.
Ululuk, büyüklük, izzet ve şeref parada, sözde ve yaşta değil, ancak edep ve kemaldedir. Bu nedenle “kişinin edebi, altınından daha hayırlıdır” denmiştir.
Edebin temel ilkelerini şöyle sıralayabiliriz:
* Her türlü şüphe ve tereddütten uzaklaşarak sağlam ve kesin bir inanca sahip olmak,
* Rabbine, peygamberine, kitabına ve tüm manevi değerlerine karşı sorumluluklarını bilmek, öğrenmek, araştırmak, öğrenmede istekli ve gayretli olmak, bilgisizlikten arınmak,
* Temiz bir niyetle sahip olduğu inancın gereklerini yerine getirmek, söz ve davranışlarında doğruluktan ayrılmamak,
* İbadetleri efendimizin yaptıkları gibi, huzur ve huşu ile yapmaya çaba göstermek,
* Bilgi ile dost olmak, ahlaksız bilginin felaketlerini ve sonuçlarını kavramak,
* Bilge insanların meclislerinde oturmak, onları sevmek, hürmet etmek, destek olmak, dualarını almak,
* Söz ve davranışları ile tutarlı olmak, böyle olmayan kimselerden uzaklaşmak,
* Yaptığı tüm davranışların temelinde sadece Allah’ın rızasını aramak, O’nun rızasını kazanmak, ödülü O’ndan beklemek, O’nun buyruklarına göre hareket etmek,
* Öğrendiklerini uygulamada, yerine getirmede, sorumluluklar taşımak,
* Ne iş yaparsa yapsın edebin, kişisel gelişimine olan katkılarını belirli aralıklarla sorgulamak,
* Nefsine, ailesine, diğer insanlara ve rabbine karşı edep kurallarını noksansız yerine getirmek,
* İşinde, davranışlarında sözlerinde her zaman edepli tavırlar sergilemede sürekliliğini sürdürmek,
* Edepte ve ahlakta örnek şahsiyetleri ve hayat hikâyelerini yakından bilmek, onların izinden gitmek…
Bilge insan sayısı çok olan bir kültürden geliyoruz. Yüzyıllar öncesi yaşayan, seslerini bize duyuran, bilgileri, yetenekleri, yaşam hikâyeleri, ahlak ve edepleri ile karanlıklarımızı aydınlatıp ışık saçan, güzelliklerimizi sevgi çiçekleri ile süsleyen, düşünceleri ile huzurumuzun, mutluluğumuzun kaynağı olan örnek modellerimizin sayısı oldukça çoktur. Bu şahsiyetlerin başında efendimiz ve onun izinden giden pek çok güzel insan vardır. Biz burada birkaç örnek vermekle yetineceğiz:
Hz. Ebubekir’in (r.a) Edebi: Efendimizin hastalığında İslam’ın birinci halifesi Hz. Ebubekir, onu ziyarete gider. Bir müddet sohbet ettikten sonra tekrar evine döner. Efendimize olan sevgisinden dolayı üzüntüsünde o da hasta olup yatağa düşer. Efendimiz onun hastalığını duyunca iade-i ziyaret nedeniyle evine gittiğinde Hz. Ebubekir onun gelişini görünce bir anda yataktan kalkar ve “habibim hastalandı, ona olan üzüntümden dolayı ben yatağa düştüm, o iyileşince, onu iyileşmiş görünce ben de iyileştim, şifa buldum” diyerek sevgi ve bağlılıkta edebin en güzel örneğini gösterir.
Hz. Ömer’in (r.a) Edebi: Adaleti ve cesareti ile İslam düşmanlarını titreten, dize getiren Hz. Ömer’e bir gün: “Ey Ömer, Allah’tan kork” denildiğinde hayvandan çabucak inip yüzünü toprağa sürer. Rengi kaçmış, sesi sönük bir halde” Ömer kim oluyor ki Allah’tan korkmasın” der. Onun bu davranışı, Rabbine olan inancı ve edebinin örneğidir.
Hz. Osman’ın (r.a) Edebi: Hilafeti döneminde evinin etrafı kuşatılan Hz. Osman, Kur’an okurken bir ara uyuklar. Rüyasında efendimizi görür. Efendimiz ona “Ya Osman, dilersen iftarı bizim yanımızda yapabilirsin, istersen yardımına gelip seni kurtarsınlar” denildiğinde o, “şehit olup sizinle birlikte iftar etmek isterim ya ResulAllah” der. Zor zamanlarda bile efendimize olan sevgisi, edebi, her türlü yardımı reddetmesini belirten ne güzel bir örnektir bu.
Hz. Ali’nin (r.a) Edebi: Savaşta düşmanı mağlup edip, altına aldığında düşman onun yüzüne tükürür. Bu davranışından dolayı onu serbest bırakır. Şaşırıp “yüzüne tükürdüğüm halde beni niçin serbest bıraktın” diyen düşmana Hz. Ali, “biz savaşı Allah için yaparız, senin bu davranışın nefsi duygularımı kabarttı, eğer seni öldürseydim bu Allah için değil nefsim için olacaktı” der ve İslam düşmanı bu ince davranıştan dolayı iman edip erenler safına katılır. Hz. Ali’nin bu davranışı ihlas ehlinin savaştaki edebinin en güzel örneğidir.
Her Müslüman, edep ile ilgili benzeri örneklerden etkilenerek elde edilen güzel ve olumlu davranışlar sergilemeli, eğilip bükülmeden, böbürlenmeden, şımarmadan, tevazu ve ağırbaşlılıkla yürümeyi, yapmacık hareketlerden kaçınmayı önemli bir davranış biçimi olarak yaşayabilmeli “edeple bütünleşmelidir”.. “Rahman’ın kulları tevazu ve vakar ile yürürler. Cahiller kendilerine laf atıp, sataştıkları zaman, aldırmadan, selametle (esenlikle) kalın deyip geçerler.” (FurkAN-65)