Sadakat islami Forum

EĞİTİM, AİLE, KÜLTÜR-SANAT, SAĞLIK => SAĞLIKLI YAŞAM => Konuyu başlatan: Mücteba - 29 Haziran 2016, 16:39:08

Başlık: Kanseri Başlatan 3 Anahtar!
Gönderen: Mücteba - 29 Haziran 2016, 16:39:08
Kanseri Başlatan 3 Anahtar!

"Kanser tarama ve kanser tedavisi çok milyarlık bir sektör. Bizler de bu ekonomiyi şu veya bu şekilde destekliyoruz. Kanser hepimizi bir biçimde etkiliyor. 1960'lardan beri ABD kansere savaş açmış durumda ancak yenmeye yaklaşamadı bile. Aksine kanserin iflas ettirdiği bir topluma dönüştük.

Her sene tedavilere daha fazla para harcanıyor, yüz binlerce dolarlık yeni egzotik ilaçlara harcamalar yapılıyor. Erken taramalar yaptırmaya, kanser bulunursa giderek daha agresif tedavilere zorlanıyoruz. Genetik testler yaptırmamız, hatta kanseri önlemek için mastektomi (göğüslerin alınması) operasyonları bile tavsiye ediliyor. Ancak bunların hiçbiri bizi kansere yakalanmaktan koruyamıyor. Kanser riskini azaltmak için neler yapılabileceği konusunda ise tıp camiasında sessizlik hakim.

Kanser neden oluşuyor?

İşte bu çok trilyon dolarlık soru. Tam olarak bilmiyoruz. Yüzlerce gen var ki her biri kanser riskini biraz yükseltiyor. Örneğin BRCA geni meme kanseri riskini % 85'e kadar arttırabiliyor. Ancak bu standart Amerikan diyeti uygulayanlar için. Günde 6 porsiyon nişastasız sebzelerden tüketip düzenli egzersiz yapanlar risklerini % 25 azaltıyorlar. BRCA geni bile beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinden etkileniyor.

Çoğumuz için genlerimizle çevre arasındaki karmaşık etkileşim kanser oluşma riskimizi belirliyor. Çevremizin genlerimizle etkileşimine bilimsel olarak "epigenetik" diyoruz ve bu alan çok sıcak bir araştırma alanı. Epigenetiğin bize söylediği, çevre DNA'mızla konuşuyor ve hangi genlerin açık (on) hangilerinin kapalı (off) olacağını söylüyor.

Bu epigenetik değişiklikler hücrelerimizin, yaşamın kimyasında nasıl değişimler meydana getireceğini belirliyor. Bu değişiklikler vücudu tamamen sağlıklı bir durumdan inflamasyona uğramış, hastalıklı ve çeşitli hastalıklara açık bir hale getiriyor.

Kanser açma-kapama anahtarını kontrol etme: Öyleyse kanser riskini arttıran çevresel faktörler nelerdir?

1- Şekerden, undan, patatesten ve diğer glisemik indeksi yüksek yiyeceklerden zengin beslenmek.
Kana hızlı şeker karışması vücutta daha fazla insülin üretilmesini tetikliyor. İnsülin de hücrelere çoğalma sinyalleri veriyor ve inflamasyon başlatıyor.

2- Vücutta artan ağır metal, plastik, çözücü ve diğer sentetik kimyasal yükü.
Bu bileşikler hücreler arasındaki normal iletişimi bozuyor, hangi genlerin "on" hangilerinin "off" olacağını etkiliyor, inflamasyonu arttırarak kanser hücrelerinin gelişmesine katkıda bulunuyor.

3- Bitkisel besinlerin yeterince alınmaması.
Bitkilerdeki antioksidan ve vitaminler karaciğer ve böbreklerin toksinleri temizlemesine yardımcı olur. Bunlar aynı zamanda DNA'mızla konuşarak kimyamızı hastalıklı kimyadan kurtarabilirler.

Kanserin gerçek anlamda önlenmesi günlük seçimlerimizle başlıyor. Ben hastalarıma, kadınlara günde 6 bardak dolusu, erkeklere 9 bardak sebze tavsiye ediyorum. Yeşil yapraklı sebzeler, kükürtten zengin sebzeler ve renkli sebzelerden dengeli bir karışım olmalı. Yerel olarak üretilen sebzeleri mevsiminde tüketmeliyiz.

Yüksek kalite protein de öneriyorum. Et yiyenler için bu organik, otla beslenen veya yabani hayvan eti demek. Hastalarıma şeker, un, yüksek früktoz ve her çeşit yapay tatlandırıcıdan uzak durmalarını söylüyorum. Bütçeleri el verdiğince organik beslenmelerini de tavsiye ediyorum.

Kanser için erken teşhis programları, kemoterapiler, radyo terapilere harcanan milyarların yiyeceklerimizin daha kaliteli olabilmesi için harcandığını düşünün.
Toplumumuz her gün 6-9 bardak dolusu sebze yemeye başlar ve bunun sonucu olarak obezite, diyabet, kalp hastalığı, bunama, ruh sağlığı sorunları ve otoimmün hastalıklardan kurtulursa ne olur? Sağlık salgınının başladığını görürüz. Savaş kazanılmış olur." (1)

Dr. Terry Wahls
saglikliyasiyoruzcomDr. Terry Wahls

Çeviri:
Nurçin Çağlar | Sağlıklı Yaşıyoruz | https://www.instagram.com/p/BHNV7g1g7-V

Çevirenin notu:
 Dr. Terry Wahls MS hastalığı nedeniyle tekerlekli iskemlede yaşamaya mahkum hale gelen, sonra beslenme konusunda yaptığı araştırmalarla kendisini iyileştiren doktor. Kendisinin bu hikayesini "Beyin Hücrelerini Koruyun" başlığıyla daha önce paylaşmıştık. (2)

Kaynaklar:
(1) https://easyhealthoptions.com/prevention-best-medicine-reduce-cancer-risk/
(2) http://woto.com/beyin-hucrelerini-koruyun

(https://scontent-yyz1-1.cdninstagram.com/t51.2885-15/e35/13557324_1141271442582421_202853855_n.jpg) (https://www.instagram.com/p/BHNV7g1g7-V/)
Başlık: Kanser Olmak İstemeyen Herkes Bu Yazıyı Okumalı
Gönderen: Mücteba - 18 Temmuz 2016, 17:36:43
Kanseri Önlemenin Beş Temel Adımı

Dr Mark Hyman kitapları defalarca NY Times en iyi satanlar listesinde 1 numara olmuş; Fonksiyonel Tıp konusunda dünya liderlerinden Amerikalı bir doktordur.

Bu yazısında Fonksiyonel Tıbbın çağımızın vebası kanser hastalığına yaklaşımını özetlemektedir.

FONKSİYONEL TIBBIN KANSER HASTALIĞINA YAKLAŞIMI

Konvansiyonel Tıp hastalıkları teşhis edip hangi ilaçların kullanılacağı ile ilgilenir. Oysa ESAS OLAN HASTALIĞIN NEDENİNİ TANIMLAMAKTIR. Fonksiyonel Tıp, hastalıkların nedenlerine odaklanır; ‘Ne’ değil, ’Neden’ sorusuna cevap arar. Kanser çeşitli nedenlerden oluşur; beslenme, hareketsizlik, düşünce / duygular ve çevresel toksinler kanserin başlamasına, gelişmesine ve ilerlemesine neden olurlar.

Şeker ve işlenmiş gıda tüketimi, hareketsiz yaşam, kronik stres, ağır metaller ve çevre kirliliği kansere neden olduğuna göre bunun tersi bir yaşam tarzı kanseri önleyebilir mi?

Dr Dean Ornish bize üç aylık bir hayat tarzı değişikliği programından sonra kanseri regüle eden 500 genin bu programdan olumlu şekilde etkilendiğini gösterdi. Bu programın sonunda kanser yapıcı genler önlendi; kansere karşı koruyucu genler devreye girdi. Bu sonuca hiçbir ilaç kullanımı ile ulaşmak mümkün olamaz.

Kanser, sistemimizdeki bir dengesizlikten kaynaklanır ve savunma sistemimiz tümörlerle savaşamaz. Öyleyse kanseri önlemek veya başlamış bir kanseri yaşam ortamından yoksun bırakmak aşağıdaki stratejilerle mümkündür.

1. Gıda hassasiyetimizi tanımalı ve ortadan kaldırmalıyız. Amerikan Tıp Birliğine göre gizli glüten hassasiyeti kanser ve kalp hastalıklarına bağlı ölümleri arttırmaktadır.

2. Vucudumuzdaki yangıyı azaltmalıyız. Yangı kanser dahil pekçok kronik hastalığın nedenidir. Yangı gideren gıdalar ve Omega 3 alımımızı arttırmalıyız.

3. Bağırsak sağlığımızı geliştirmeliyiz. Kanser hücreleri genellikle bağırsakta oluşur. Probiyotikler, prebiyotikler, zerdeçal (curcumin) ve resveratrol içeren gıdalar tüketmeliyiz.

4. Toksinlere maruz kalmamalıyız. Bir yenidoğanın göbek kordonu kanında ortalama 287 kimyasal tespit edilmektedir. Bu kimyasallar sinir sistemi hasarına, kansere ve hatta obeziteye neden olabilmektedir. Temiz ve çevreci bir yaşam tarzını tercih ederek toksinlerden kaçınmalıyız.

5. Bağışıklık sistemimizi değiştirmek için düşüncelerimizi değiştirmeliyiz. Bilim bize nasıl yaşadığımızın, yaşam ve ilişkilerimizdeki kalitenin, bedenimizi ve çevreyi nasıl kullandığımızın genlerimizden daha önemli olduğunu kanıtladı. Yeterince uyuyarak, stres düzeyimizi kontrol ederek, düzenli egzersiz yaparak, zerdeçal ekstraktı ve vitamin D destekleri alarak kanserden korunabiliriz.

Mark Hyman

Özet çeviri: Gökçiçek Doğan | Sağlıklı Yaşıyoruz | https://www.instagram.com/p/BH2ullvAdMQ/

Kaynaklar:
[1] Ornish D, et al. Changes in prostate gene expression in men undergoing an intensive nutrition and lifestyle intervention. Proc Natl Acad Sci U S A. 2008 Jun 17;105( 24): 8369– 74.
[2] Ludvigsson JF, et al. Small-intestinal histopathology and mortality risk in celiac disease. JAMA. 2009 Sep 16;302( 11): 1171– 78.
[3] http:// www.ewg.org/ reports/ bodyburden2/ newsrelease.php.

Çevirinin yapıldığı kaynak: http://www.elephantjournal.com/2015/08/a-functional-medicine-approach-to-cancer/

(https://scontent-lhr3-1.cdninstagram.com/t51.2885-15/e35/13712731_1474559745903325_2080136913_n.jpg) (https://www.instagram.com/p/BH2ullvAdMQ/)[/color]
Başlık: Yağ Hücrelerimizin Kanser Gelişimine Katkıda Bulunmalarını Nasıl Önleriz?
Gönderen: Mücteba - 25 Temmuz 2016, 15:44:28
Yağ Hücrelerimizin Kanser Gelişimine Katkıda Bulunmalarını Nasıl Önleriz?

Bazı kanser türleri obezite ile yakından bağlantılı, meme kanseri de bunlardan biri. Eğer menopoza girdiyseniz, fazla kilolu veya obezseniz meme kanseri riskiniz fırlıyor, sağlıklı bir vücuda göre % 60 daha yüksek oluyor. Şimdi New York Üniversitesi'ndeki araştırmacılar bunun nedenini ve riskin nasıl bertaraf edilebileceğini biliyorlar.

Meme kanseri riskini yükselten yağ ve hormonlar arasındaki ilişki olması çünkü vücuttaki yağ hücreleri meme kanseri gelişmesini besleyen hormonlar salgılıyor. Bu hormonlar sadece kilolu veya obez kişilerin kanser olma olasılığını arttırmıyor aynı zamanda tedaviye cevap verme ve hastalıktan ölme olasılıklarını da arttırıyor.

Baş araştırmacı New York Üniversitesi (NYU) profesörlerinden Michael Connor "Araştırmamız yağ hücrelerince üretilen hormonların obezlerde meme kanseri gelişmesini teşvik ederken zayıflarda meme kanseri gelişmesini önlediklerini buldu. Bu hormonların özellikleri kişinin obez mi zayıf mı olduğuna göre değişiyor, bu da kanserin gelişmesini sağlıyor veya önlüyor." şeklinde konuştu.

Yağ hücrelerinin ürettiği kansere yol açan hormonlar adipokinler olarak adlandırılıyor. NYU araştırmacıları farelerde adipokinlerin gerçekten meme kanserinde rolleri olup olmadığını incelemişler. Ancak tek amaçları bu değilmiş.

Diğer amaçları bu hormonların kanser gelişimine neden olmalarının nasıl önlenebileceğini bulmakmış ve bunu bulmuşlar. Buldukları çözüm yeni bir ilaç veya deneysel bir terapi değil. Bildiğimiz eski moda egzersiz. Egzersizle yağ hücreleri azaldığından kanser riski de azalıyor.

Özet çeviri:
Nurçin Çağlar | Sağlıklı Yaşıyoruz | https://www.instagram.com/p/BIKeLUCgSzR/?taken-by=saglikliyasiyoruzcom&hl=tr

Çevirenin notu:
Yağ hücrelerini azaltmanın yani kilo vermenin en sağlıklı yöntemi Karatay Diyeti uygulamak. Karatay Diyeti egzersizi de kapsıyor.

Çevirisi yapılan kaynak:
http://easyhealthoptions.com/keep-fat-cells-growing-cancer/

Orijinal kaynaklar:
(1) F. Theriau, Y. Shpilberg, M.C. Riddell, M.K. Connor. “Voluntary physical activity abolishes the proliferative tumor growth microenvironment created by adipose tissue in animals fed a high fat diet.” Journal of Applied Physiology, 2016; 121 (1): 139.
(2) “Exercise.” The Susan G. Komen Breast Cancer Foundation. https://ww5.komen.org. Retrieved July 15, 2016.


(https://scontent-lhr3-1.cdninstagram.com/t51.2885-15/e35/13694822_1755408974733132_170104609_n.jpg) (https://www.instagram.com/p/BIKeLUCgSzR/?taken-by=saglikliyasiyoruzcom&hl=tr)
Başlık: Yüksek Kan Şekeri Kanserin Gelişmesine Zemin Hazırlıyor
Gönderen: Mücteba - 28 Temmuz 2016, 11:22:47
Yüksek Kan Şekeri Kanserin Gelişmesine Zemin Hazırlıyor

Obezite kanser riskini değişik mekanizmalarla yükseltiyor. Mitokondrilerde işlev bozukluğu, fazla yeme, beslenmede şeker fazlalığı, kronik inflamasyon ve bazı protein ve hormonların aşırı üretimi bunlardan en önemlileri.

Yeni bir çalışma, Tip 2 diyabet teşhisi konan kanser hastalarında diyabet teşhisinden önceki 10 yıl içinde kansere yakalanma risklerinin diyabet olmayanlardan % 23 daha fazla olduğunu gösteriyor.

Daha önceki araştırmalar da prediyabetlilerin kanser olma risklerinin % 15 daha fazla olduğunu özellikle de karaciğer, mide, pankreas, meme ve endometrium kanserleri riskinin yükseldiğini göstermişti.

Beslenme, kanser riskini birçok açıdan yükseltiyor. Şeker vücut için iyi bir yakıt değil çünkü çok "kirli" yanıyor. Metabolize olurken yağdan daha fazla reaktif oksijen türleri açığa çıkartıyor. Şeker yakıldığında aşırı miktarda serbest radikaller üretiliyor. Bu da mitokondrilerde ve DNA'da, hücre zarı ve proteinlerde tahribata yol açıyor.

Özet çeviri:
Nurçin Çağlar | Sağlıklı Yaşıyoruz | https://www.instagram.com/p/BIXLCvxgg_Y/?taken-by=saglikliyasiyoruzcom&hl=tr

Kaynak:
http://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2016/07/27/elevated-blood-sugar.aspx


(https://scontent-lhr3-1.cdninstagram.com/t51.2885-15/e35/13767681_1657359071252821_1049384985_n.jpg) (https://www.instagram.com/p/BIXLCvxgg_Y/?taken-by=saglikliyasiyoruzcom&hl=tr)
Başlık: 'Nohut, meme kanserine karşı koruyor'
Gönderen: Mücteba - 16 Ağustos 2016, 12:45:26
'Nohut, meme kanserine karşı koruyor'

Bu başlıklı aşağıda okuyacağınız haber AA'dan... Her zaman hatırlatıyoruz "hiç bir gıda tek başına mucize olamaz ve sizi hastalıklardan koruyamaz." Bir gıdanın yararlı olabilmesi için öncelikle sağlıklı ve doğal beslenmeniz, şeker ve şekerli ürünleri, un ve unlu mamulleri, işlenmiş gıdaları, trans yağları yememeniz gerekiyor. Yani siz bir taraftan şeker ve ekmek yerken diğer taraftan istediğiniz kadar nohut yiyin size bir yararı olmaz ama sağlıklı ve doğal besleniyorsanız ölçülü olarak nohut yerseniz tabii ki yararı olur. Nohut neden ölçülü yenmeli?

Prof. Dr. Canan Karatay'ın kitaplarında nohutla ilgili şu ifadeler yer alır.

Nohutun glisemilk indeksi = 42 'dir. (pişince nişastası artar)
Pastırmalı ya da kıymalı nohut yemeği bol soğan ve salata ile yenebilir. Ancak nohut, leblebi ve bezelye yüksek oranda nişasta (karbonhidrat) yani şeker içerdikleri için kısıtlı olarak tüketilmelidir!
 
Şimdi bu kısa girişten sonra AA 'nın yayınladığı yarın bir çok gazetede okuyacağınız yazıya bir göz atalım. "'Nohut, meme kanserine karşı koruyor'
Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Özyaral, "Nohut, özellikle meme kanserine karşı koruyucudur. Aynı zamanda nohut östrojen hormonunu dengeleyici etkisiyle özellikle menopoz döneminde faydalıdır." dedi.

Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Özyaral, AA muhabirine yaptığı açıklamada, haftada en az iki kez olmak üzere tüketilmesini önerdiği nohudun, DNA sentezi ve yenilenmesi için gerekli olan folata sahip olduğunu, bu nedenle de DNA'nın kanser hücreleri formunda değişmesini önlediğini ve yapıyı koruduğunu ifade etti.

Bu özelliğiyle nohudun, kanser hücrelerinin vücut içinde yayılmasını, gelişmesini engellemeye yardımcı olduğunu aktaran Özyaral, "Nohut, özellikle meme kanserine karşı koruyucudur. Aynı zamanda nohut östrojen hormonunu dengeleyici etkisiyle özellikle menopoz döneminde faydalıdır. Bu dönemde ortaya çıkan sıcak ve ter basması gibi şikayetlerin azalmasına yardımcı olur." değerlendirmesinde bulundu.

"Nohut sofralarda daha fazla yer bulmalı"

Özyaral, Türkiye'de bolca üretilen nohudun, az su isteyen, kıraç alanlarda bile çok kolay yetişebilen bir ürün olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: "Hemen herkesin bildiği bu bakliyat sofralarda daha fazla yer bulmalı. Nohut kalsiyum, magnezyum, potasyum, selenyum, bakır, çinko ve demirin yanı sıra, A vitamini ve betakaroten açısından da zengin bol lifli bir baklagildir. Nohutta yer alan selenyum, bağırsak enzimlerinin çalışma fonksiyonlarına destek vererek, vücutta kanserin neden olduğu bileşenlerin zehir etkisini ortadan kaldırır. Selenyum ayrıca tümör oluşumunu engellemeye yardımcıdır. Ayrıca nohut meme kanserine karşı koruyucudur. Bağırsakta zararlı bakterilerin gelişmesini engellerken, sindirim sistemi için gerekli olan yararlı bakterilerin gelişimini de destekler. Nohut yüksek lif içeriği sayesinde kolon ve anüsle bağlantılı kanser riskini düşürür, sindirim sistemini korur ve mideyi kuvvetlendirir." "Kadınlar nohudu daha fazla tüketmeli"

Doç. Dr. Özyaral, bazı kişilerin vitamin değerinin kaçmaması amacıyla nohudun ıslatıldığı suyu dökmediğini ancak bu suyun vitaminden çok, zehirle dolu olduğunu anlatarak, "Piyasaya sunulan kuru nohutların yemek olarak pişirilebilmesi için en az bir gece öncesinden içme suyu içerisine bırakılıp şişmeleri sağlanmalı. Şişme esnasında nohut bitkisinin özelliğinden dolayı suya, mide tarafından hazmedilemeyen, zehirli madde, gazlar bırakır. Bu yüzden içinde yumuşatıldıkları bu su dökülmeli, yeni taze suyla nohut yemeği yapılmalıdır." diye konuştu.

Meme kanseri koruyuculuğu etkisi kapsamında kadınların bu besini daha fazla tüketmesini öneren Özyaral, şu bilgileri verdi: "Nohudun düzenli tüketilmesi şeker hastalığını da önleyebilmektedir. Tansiyonu düzenlemeye yardım etmekte, ayrıca bulantı, baş dönmesi ve baş ağrısı problemlerini de giderdiği bilinmektedir.
İçeriğinde yer alan amino asitler sayesinde uyku düzenini sağlamada yardımcı olabilmektedir. Vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve hastalıklara yakalanma riskini azaltır. İhtiva ettiği fosfor ise kemik ve diş yapısını ve güçlenmesini destekler. Mutluluk hormonlarına etki eden nohut böylelikle depresyonu engellemeye de yardımcı olabilir. Kolesterolü düzenleyici, kalp damarlarını açıcı ve kalbi koruyucu özelliklere sahiptir. Beyinsel ve zihinsel yorgunluğu giderir, hafızayı güçlendirerek öğrenmeyi kolaylaştırıcı özelliği bulunur." AA"

Kaynak: http://aa.com.tr/tr/saglik/nohut-meme-kanserine-karsi-koruyor/628720

(https://scontent-yyz1-1.cdninstagram.com/t51.2885-15/e35/13737090_614163208743780_1665498811_n.jpg) (https://www.instagram.com/p/BJItEqMg2WR/?taken-by=saglikliyasiyoruzcom&hl=tr)
Başlık: Ynt: Kanseri Başlatan 3 Anahtar!
Gönderen: mgakif - 11 Ocak 2017, 00:43:25
Bana göre kanseri başlatan 3 temel sebepten biri stress diğeri gdolu besinler sonuncusu'da genetik.









http://immibbilisim.com/