Sadakat islami Forum
SADAKAT MEDRESESİ => TALİM VE TECVİD İLİMLERİ => Konuyu başlatan: hureyre - 21 Aralık 2006, 20:57:54
-
Mekteplerde Arapça'nın ilmî lisan olarak okutulduğu yıllarda bir imtihan komisyonu bir talebeyi Arapça'dan imtihan ediyor. Üyelerden biri çocuğa:
— «Vettîni» süresindeki «Vav»ın ne vavı olduğunu soruyor. Talebe:
— Atıf vavı'dır efendim, diye hiç düşünmeden cevap veriyor. Komisyon başkanı:
— Âferîn evlâdım, çık, diyor. Çocuk çıkınca soru soran üye:
— Efendim çocuk yanlış cevap verdi. Buradaki "vav" atıf değil, yemin "vav"ıdır, diye itirazda bulu-nuyor. Başkan:
— Hakl ısınız; yalnız ben bu çocuğun, vaktiyle ba-basını imtihan ederken de aynı soruyu sormuştum. Babası," Vettîni'de vav var mı?» demişti. Halbuki oğlu yanlış söylese de vav'ı inkâr etmiyor. Bu büyük gelişmeden dolayı, «âferin» diyerek çocuğu çıkardım, diye cevap veriyor.
-
ilginç gelişme :) :) :)
-
:D :wink:
-
:wink:
-
:) Allah razı olsun..
Benim de aklıma gelen bir tane var:
Talebenin biri 15-20 sene bir şeyhin hizmetinde ilim okur ve teyemmüm hususunda yüksek ihtisas yapar, senelerce de bunu okur.
Herşey bittikten sonra, hocasıyla vedalaşma zamanı gelmiştir, "Hocam" der, "bir hususu daha sorayım son kez, sonra halkı irşad için yollara düşeyim".
"Buyur evladım tabii sor" der hocası.
"Hocam" der, "teyemmümü anladık da, su bulamayınca ne yapacağız?"
-
:D
-
:) :)
-
Mükemmeldi...
-
:)
"teyemmümü anladık da, su bulamayınca ne yapacağız?"
:D Çok güzel...
Benimde teyemüm deyince hep şu meşhur merkeb anırınca abdest bozulur hadisesi geliyo..
Fi zamanina vaazı uyuyarak dinleyen insanlar çok olduğu için sık sık böyle olaylar oluyo... :D :D :D
-
:D Çok güzel...
Benimde teyemüm deyince hep şu meşhur merkeb anırınca abdest bozulur hadisesi geliyo..
Fi zamanina vaazı uyuyarak dinleyen insanlar çok olduğu için sık sık böyle olaylar oluyo... :D :D :D
:x :x
-
Hüreyrenin teşbihinden benimde aklıma bir fıkra geldi.Pek alakası yok ama.
Cami cemaatından bir adem her akşam yatsı namazından sonra camiden çıkmaz geç saatlere kadar namaz kılıyormuş.
Tabi bu durumdan hoca rahatsız oluyor.Çünki camiyi kapatıp oda evine gitmek istiyor.Bir süre sonra hocanın aklına bir fikir geliyor.
O akşam yatsı namazından sonra cemaat dağılırken kendisi minberin arkasında bir yere gizleniyor ve beklemeye başlıyor.
Diğer ademde namaz kılmaya başlıyor.Namazını bitirip gitmeye hazırlanırken mihrabın arkasından ses geliyor: Ya abdii !!
Adam hz.Allah tarafından kendisine nida edildiğini düşünüyor ve sevinçle: Buyur ya Rabbi diyor.
Hoca: Kum salli diyor. Adam ayağa kalkıyor ve tekrar namaza duruyor.Uzun bir süre kıldıktan sonra yorgun bir şekilde oturuyor.
Fakat tekrar aynı ses: Ya abdii !!
Adam yine: Buyur ya Rabbi diyor.
Hoca:Kum salli diyor.
Adam yorgun bir şekilde kalkıyor ve tekrar namaza duruyor.Artık iyice yorgun düşüne kadar namaz kılıyor.Namazı bitirince oturuyor.
Hoca yine: ''Ya abdii'' deyince adamcağız artık dayanamıyor ve bitap bir halde ''usandı ya Rabbii'' diyor.
Özellikle Ramazan-ı şeriflerde bu fıkra aklımıza çok gelir.Hemen akabindende Mübarek bir zaatın şu sözleride aklımıza gelir.
''Yoruluncaya kadar Hizmet? Hayır!! Bıkıncaya kadar Hizmet? Hayır!! Hizmet ede ede can verebilmek''..Gayemiz bu olmalı..
-
Hemen akabindende Mübarek bir zaatın şu sözleride aklımıza gelir.
''Yoruluncaya kadar Hizmet? Hayır!! Bıkıncaya kadar Hizmet? Hayır!! Hizmet ede ede can verebilmek''..Gayemiz bu olmalı..
:x :x :x
-
:) Allah razı olsun..
Benim de aklıma gelen bir tane var:
Talebenin biri 15-20 sene bir şeyhin hizmetinde ilim okur ve teyemmüm hususunda yüksek ihtisas yapar, senelerce de bunu okur.
Herşey bittikten sonra, hocasıyla vedalaşma zamanı gelmiştir, "Hocam" der, "bir hususu daha sorayım son kez, sonra halkı irşad için yollara düşeyim".
"Buyur evladım tabii sor" der hocası.
"Hocam" der, "teyemmümü anladık da, su bulamayınca ne yapacağız?"
:D
-
ellerinize sağlık çok güzel olmuş... :) :)
-
yazılanları okuyunca benim de aklıma birşeyler geldi.
eskiden arabi ilimler okuyan bir talebe cemaatinin başına yeni bir hoca gelmiş. hoca bakmış talebeler öyle küçük çocuklar değil, koca koca delikanlılar. Bunlar arabi ilimleri çok iyi biliyorlardır, bunlara nasıl ders vermeli ki diye endişelenmiş hocaefendi. o sırada da maksud okuyacaklarmış. Kenar kaydın birinde "gale" den sonra "mim" ve "sad" harfleri yazılı bir ibare başlıyor. musannifin kısaltılması şelinde kullanılıyor ve musannif buyurdu ki manasına geliyor. hoca efendi oku bakalım oradaki ibareyi diye talebelerden birine söylemiş. talebe de: "gale mas" demiş. O zamana kadar karşısında ilim deryaları olduğu için endişeli endişeli diz çöken hoca efendi rahat bir nefes alıp bağdaş kurmuş ve şöyle demiş: "O zaman biz de oturalım yam yas"
-
ellerinize sağlık arkadaşlar
-
hepsi çok güzeldi bitanede benim aklıma geldi
ramazan ayında hocalar toplanır civar köylerdeki hocasız camiilere gider ramazan boyu hem teravih namazı kıldırır hem vazu nasihatde bulunurlar bunun karşılığında ufak ikramlarda alırlardı.
üç tane hoca arkadaş civar köylerin hepsini dolaştıkları halde hocasız cami bulamazlar.
yine büyük ümitle bir camiye uğrarlar. lakin o camiyede kendileri gibi bir hoca gelmiş ramazanlık için yerleşmiştir.günlerdir yol aldıkları için oldukça acıkmış ve yorulmuşlardırda. caminin bahçesinde üzüm asmaları dikkatlerini çeker. içlerinden biri ben şu hocadan vaaz için izin alayım cemaate birşeyler anlatırken sizde üzümlerden biraz toplayın der.
hoca camiye girer ve cemaate vaaz etmeye başlar bir ara kulağıda dişardaki üzüm asmasından gürültüler ve poşet hışırtıları gelir.cemaatin durumu farketmesinden korkup arkadaşlarını uyarmakiçin sohbet arasında yüksek sesle ŞÖYLEDER
İNNAllahE LA YUHÜBBUL MÜTEHEŞHIŞİN...
-
:) ellerinize sağlık
-
Kıssalar çok hoş. Elinize sağlık.
-
hepsi çok güzeldi bitanede benim aklıma geldi
ramazan ayında hocalar toplanır civar köylerdeki hocasız camiilere gider ramazan boyu hem teravih namazı kıldırır hem vazu nasihatde bulunurlar bunun karşılığında ufak ikramlarda alırlardı.
üç tane hoca arkadaş civar köylerin hepsini dolaştıkları halde hocasız cami bulamazlar.
yine büyük ümitle bir camiye uğrarlar. lakin o camiyede kendileri gibi bir hoca gelmiş ramazanlık için yerleşmiştir.günlerdir yol aldıkları için oldukça acıkmış ve yorulmuşlardırda. caminin bahçesinde üzüm asmaları dikkatlerini çeker. içlerinden biri ben şu hocadan vaaz için izin alayım cemaate birşeyler anlatırken sizde üzümlerden biraz toplayın der.
hoca camiye girer ve cemaate vaaz etmeye başlar bir ara kulağıda dişardaki üzüm asmasından gürültüler ve poşet hışırtıları gelir.cemaatin durumu farketmesinden korkup arkadaşlarını uyarmakiçin sohbet arasında yüksek sesle ŞÖYLEDER
İNNAllahE LA YUHÜBBUL MÜTEHEŞHIŞİN...
s.a
ilahi ask hikayeleri yazarken gayretullaha dokunacak kelimelerden kacmamiz lehimize olur insaAllah
-
Vettini de vav varmıydı?
:hihi :hihi :hihi :hihi :hihi
-
yazılanları okuyunca benim de aklıma birşeyler geldi.
eskiden arabi ilimler okuyan bir talebe cemaatinin başına yeni bir hoca gelmiş. hoca bakmış talebeler öyle küçük çocuklar değil, koca koca delikanlılar. Bunlar arabi ilimleri çok iyi biliyorlardır, bunlara nasıl ders vermeli ki diye endişelenmiş hocaefendi. o sırada da maksud okuyacaklarmış. Kenar kaydın birinde "gale" den sonra "mim" ve "sad" harfleri yazılı bir ibare başlıyor. musannifin kısaltılması şelinde kullanılıyor ve musannif buyurdu ki manasına geliyor. hoca efendi oku bakalım oradaki ibareyi diye talebelerden birine söylemiş. talebe de: "gale mas" demiş. O zamana kadar karşısında ilim deryaları olduğu için endişeli endişeli diz çöken hoca efendi rahat bir nefes alıp bağdaş kurmuş ve şöyle demiş: "O zaman biz de oturalım yam yas"
hehe hehe hehe
-
katkılarla muhteşem olmuş arkadaşlar tşk o1)) :isr :hihi
-
&) :hihi :happy_166: çok güzel ellerine sağlık
-
Nahiv Âlimi ile Gemici
Nahiv ilminin âlimlerinden bir zat bir gün bir gemiye bindi.
Gemiciye sordu:
"Nahiv ilmini biliyor musun?"
Gemici:
"Hayır!" dedi.
Nahiv âlimi:
"Senin ömrünün yarısı gitti!" dedi.
Biraz sonra, rüzgâr kalktı gemi sallanmaya başladı.
Kürekçi sordu:
"Sen yüzmeyi biliyor musun?"
Nahiv âlimi:
"Hayır!" dedi.
Gemici:
"Senin ömrünün hepsi gitti!" dedi.
(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:486)
-
Süper Olmuş Vettini Hikayesi