Gönderen Konu: ingilizlerin deyimleri  (Okunma sayısı 6892 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ruy-ı zemin

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1109
  • Seher vakti bereket vakti...
ingilizlerin deyimleri
« : 13 Nisan 2008, 13:06:48 »

İngilizlerin deyim hikayeleri..


1500'lerde İngiltere'de işler şöyle yapılıyordu:
İnsanların çoğu Haziran'da evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs
ayında yapıyorlar, Haziran'da hala çok kötü kokmuyorlardı.
Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu
bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.
Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu.
Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti.
Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da
bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki
içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü.
İngilizce'deki "banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın" (Don't throw the baby out with
The bath water) deyimi buradan gelmektedir.



Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların
Altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer
Olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler)
Çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen
hayvanlar
kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. İngilizce'deki "kedi-köpek yağıyor"
(It's raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.

Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu.
Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu.
Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.


Zemin topraktı. Sadece zenginlerin zemini topraktan başka bir şeyden
yapılmıştı. Toprak kadar fakir (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır.
Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı.
Bunlar kışın Islandığı zaman kayganlaşıyordu.
Bunu önlemek için yere saman (thresh) seriyorlardı.
Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu.
Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu.
Buna mani olmak üzere kapının altına bir tahta
parçası konuyordu ki bunun adı "thresh hold" (saman tutan; Türkçesi
eşik idi.


Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük
Bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir
şeyler ilave ediliyordu.
Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu.
Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu.
Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu.
"Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk,
Kazandaki bezelye lapası dokuz günlük
" (peas porridge hot, peas porridge cold,peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin menşei budur.

Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardı. Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi. Bu etten küçük bir parça keserek
misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı.
Buna "yağ çiğnemek" (chew the fat) adı veriliyordu.
Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar
alabiliyordu.
Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep
oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu.
Domatesler
Buna sık sık sebep olduğu için bunda sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca
domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü.

Çoğu insanın kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun
Yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayat
ekmekten yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman
kullanılabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için içinde
kurtlar ve küfler oluşuyordu.
Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların
ağızlarında "tabak ağzı" (trench mouth) denen hastalık ortaya
çıkıyordu.
Ekmek itibara göre bölüşülüyordu. İşçiler yanık olan alt kabuğu,aile orta
kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı.

Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim
insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan
geçen
insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu.
Bunlar
birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor¸ aile
etrafına
toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna "uyanma"
nöbeti
deniyordu.

İngiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer
Bulamamaya başlamıştı. Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor,
Kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı. Tabutlar
açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu
görüldü
Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı. Buna çözüm
olarak
cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya
taşıyarak bir çana bağladılar. Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili
dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti "graveyard shift") denirdi. Bazıları
zil sayesinde kurtulur ("saved by the bell") bazıları da "ölü zilci"
(dead ringer) olurdu.


Ortaçağda Avrupa'daki rahibelerin yüz ve ellerinden başka
yerlerini yıkamaları kesin olarak yasaklanmıştı. Kastilya Kraliçesi
İsabella bile 50 yıldan fazla süren hayatı boyunca iki kez banyo yapmıştı.

Kirlilik adeti Amerika'ya da bulaşmış Pennsylvania ve Virginia
eyaletlerinde ''banyo yapmayı yasaklayan'' ya da belirli
kısıtlamalar getiren kanunlar çıkarılmıştı.
Philadelphia'da ise kanunla bir ay içinde birden fazla banyo yapan insanlar cezaevine gönderiliyordu.


Tuvaletle henüz tanışmayan Avrupa'da lazımlıkları sokaklara
boşaltma adeti 17. yüzyıla kadar sürdü. Fransa krallarından 14.
Louis,gününün belli bir zamanını lazımlığında oturarak geçirir, devlet
İşlerini de buradan yürütürdü.
1600'lerde İstanbul'a gelen İngiliz büyükelçiler, lazımlık
kullanma ve bunu da pencereden boşaltma adetleri yüzünden şehirden
uzak olan
Tarabya'daki bir konağa gönderilmişti. 19. yüzyıla gelindiğinde,
kesin olarak tuvalet kullanma sözü vermeleri üzerine Taksim'e
taşınmalarına izin verilmişti.

« Son Düzenleme: 13 Nisan 2008, 13:11:39 Gönderen: talib 67 »
پاى مار      چشم مور      نان منلا      كس نديد

Çevrimdışı ebuzer

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 186
Ynt: ingilizlerin deyimleri
« Yanıtla #1 : 20 Nisan 2008, 01:22:08 »
ELLERİNE SAĞLIK
SADAKAT YAKIŞIR İNSANA GÖRSE DE İKRAH
DOĞRULARIN YARDIMCISIDIR HZ Allah