Birgün bu 9 yaşındaki çocuk okulda coğrafya öğretmenliği yapan babasından Pazar günü sinemaya gitme sözü alır.
Günlerce Pazar gününün hayali ile haftayı geçirir ve Pazar sabahı babasına ''Sinemaya söz verdin unutma!'' diyerek bir kez hatırlatmak ister.
Bütün haftanın yogunluğunu güzel bir kahve, gazete sayfaları ve yeni aldığı piposunun keyfiyle atmayı planlayan bu zavallı babanın planları, oğlunun sinema sözünü hatırlatması üzerine birden altüst olur.
Birden aklına tilkiçe bir fikir düşer.
O anda önünde duran gazetenin arka sayfası gözükmektedir.
Bu sayfada dünya haritasının resmi vardır.
Sayfayı eline alarak oğluna yaklaşır ve...
''Bak, bu sayfayı şimdi yırtıyorum. Üzerindeki dünya haritasının resmini tekrar birleştirip getireceksin. Eğer vaktinde yapabilirsen söz götüreceğim seni'' der ve sayfayı yüzlerce parçaya ayırarak oğluna verir.
Zaten coğrafya öğretmeni olan ve haritanın tekrar birleştirilmesinin adeta mümkün olmayacak kadar zor olduğunu bilen baba ayak ayak üstüne atarak, keyifle piposunu yakar ve kahvesinden yudumlayarak okumaya başlar.
Henüz aradan Otuz, kırk dakika dahi geçmemiştir ki... oğlan elindeki gazete sayfasıyla birden bağıra bağıra koşarak geliverir.
''Tamam. Yaptım babacığım. Artık gidiyoruz değilmi?''
Adam adeta şok geçirmiş bir eda ile oğlanın elindeki sayfayı eline alır.
Sayfa sanki hiç yırtılmamışçasına bir tek hata dahi yapılmadan aynen eski halinde yapıştırılmıştır.
''Nasıl becerdin bu kadar kısa sürede?''
''Çok basit babacığım. Sayfadaki dünya haritasının resminin tam arkasından bir insan resmi vardı. O'nu düzeltttim.
İnsanı düzeltince dünya da düzeliverdi.''