Gönderen Konu: İnsanın Kendini Murakabe Etmesi ve Nefsini Hesaba Çekmesi  (Okunma sayısı 9449 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

zaman_1453

  • Ziyaretçi


“İnsanın kendini murakabe etmesi ve nefsini hesaba çekmesi” hakkındadır.
En üstün meziyetlerle donatılıp yaratılmış olan insan, hayatının her lahzasında içindeki düşünceleri ve bunlara bağlı olarak yapacağı işleri mürakabe etmek ve yaptığı işler neticesinde de nefsini hesaba çekmek mecburiyetindedir. Çünkü ameller niyyetlere köre kıymet kesbetmekte ve kalbimizin kararları ile yakından alakalı bulunmaktadır. Şayet kendimizi murakabe etmeyecek olursak kalbimizin temayülleri yanlış mecralara dökülebilir. İşlerimiz irademizin kontrölünden çıkar. Neticede şeytanın ve nefsin oyuncağı haline geliriz.
Murakabe, lugaten: kendi iç alemine bakma, dalıb kendinden geçme mağnasına olup, istilahta ise: bir çok izahlar getirilmiştir. Bunlardan bazıları şöyledir:
1-Rabbimizin her halimize vakıf bulunduğunu hatırdan çıkarmamak, yapacağımız işleri tefekkür ederek yapmak ve dini ölçülere mütenasib olarak yapmaktır.
2-Allah-ü Teala’yı kalb ile mülahaza edip ibadetlerimizi ihlasla ve Rabbımız’ı görüyormuşçasına bir idrak içerisinde yapmaktır.
3-Masivaya kalben meyli terk etmek, ılm-i ilahinin her halimizi ve hareketimizi kuşattığını bilmek ve nazargah-ı rabbani olan kalbimizle Cenab-ı Hak’ka yönelmektir. Mürakabe insanı Hakk yoluna iletir. Allah korkusu isyandan uzaklaştırır. Rahmet-i İlahiyi ümid etmek, itaat ve ibadete sevkeder. Peygamber (sav) Efendimiz bu hikmeti tesbit eden bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: “Nerede olursan ol, Allah’tan kork. İşlediğin bir kötülüğün peşinden hemen bir iyilik yap ki onu mahvetsin, Bir de insanlara iyi ahlak ile muamele et.”

Murakabe her hayrın aslıdır. Bu hayrı elde etmek isteyen müslüman, düşünce ve faaliyetlerini tam olarak muhasebe etmedikçe murakabe derecesine ulaşamaz. Bir insan geçmiş zaman içinde kalmış bulunan hayatının muhasebesini yapacak, içersinde bulunduğu zaman zarfında işleyeceği amelleri düzeltecek, hak olan yolda yürümeye devam edecek,  Allah-ü Teala’ya yapacağı kulluk vazifelerini güzelleştirecek ve nefeslerini Allah-ü Teala’yı zikir ve fikir ile alıp verecek olursa kamil manada bir murakabe şuuruna ermiş olur. Böyle bir şuura sahib olan kimse de, noksan sıfatlardan münezzeh olan Rabbimizin mürakabesi altında bulunduğunu ve kalbimizde gizli bulunan niyyetleri Allah-ü Teala’nın bildiğini, işlediği şeyleri gördüğünü, konuştuğu şeyleri işittiğini yakınen bilir. Bu idrak ve inançtan mahrum bulunan kimse ise zikredilenlerin aksi bir vaziyette olup, kendisini rıza-i ilahiye ulaştıracak yoldan uzaklaşmış hatta ayrılmış olur. Rasülüllah Efendimiz (sav) bu hususla alakalı olarak bir hadis-i şeriflerinde: “Akıllı kimse, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz kimse ise nefsini hevasının peşine takan ve Allah’tan batıl şeyler arzulayandır.” buyurmaktadırlar.
Murakabe amellerin iyisini kötüsünden tefrik etmeye, iyi işleri ehemmiyet derecesine göre sıralandırmaya yardım eder. Mütefekkir insanların başı, meyveli bir dal gibi aşağı eğilir. Karşılaştığı meseleleri murakabe ile enine boyuna tahlil eder. Verdikleri kararlarda, ortaya attıkları fikirlerde yanılma nisbetini asgari seviyeye indirmiş olur. Bir insan yapacağı bir işin zararını küçümseyerek murakabeyi bırakırsa, büyük felaketlere maruz kalır. Ashab-ı kiramdan Enes bin Malik (RA) Hz., Allah Rasülünden aldığı terbiye ve feyz istikametinde bu hakikati şöyle dile getirmektedir: “Siz gözünüzde kıldan daha küçük görerek, bir takım işler yapıyorsunuz. Halbuki biz Rasülüllah zamanında bu işleri helak edici şeylerden sayardık.”

Yanlış noktadan hareket eden doğru bir netice elde edemez. Sakim bir düşünce ile müstekım bir yol bulmak, çınar ağacından üzüm beklemek gibi muhaldir. Bu sebeple ileriyi gören ve yaptığı işlerin nereye varıp dayanacağını düşünen insanlar kendilerini murakabe etmeli, Cenab-ı Hakkın her şeyi bildiğini   hatırdan çıkarmamalı ve en doğru olan Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye yolunu takibden geri kalmamalıdırlar. Bunda muvaffak olmakta başta yüce Mevlamızın lütuf ve ihsanı, piranımızın himmet ve teveccühü ve büyüklerimizin hayır duaları olmak üzere mü’minler olarak herbirerimizin birbirimize yapacağı samimi dua ve niyazlara bağlıdır.
Bununla beraber kendimizde gücümüzün yettiği nisbette azmi ve gayreti elden bırakmamalıyız. . .


Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: İnsanın Kendini Murakabe Etmesi ve Nefsini Hesaba Çekmesi
« Yanıtla #1 : 26 Mart 2012, 19:13:10 »
Teşekkürler
〰〰〰〰🐠