Gönderen Konu: İslam Devleti’nin Bazı Özellikleri | Din ve Siyaset ile Zengin Olmak  (Okunma sayısı 2668 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."

İslam Devleti’nin Bazı Özellikleri

Bir İslam devletinin belli başlı özellikleri, meziyetleri, faziletleri:

1. Müslüman olsun, ehl-i zimmet olsun (Hıristiyanlar, Yahudiler), bütün halkına can mal ırz namus nesep din inanç kimlik kültür hürriyeti ve güvenliği sağlar. Öyle ki İslam devleti tebaası olan gayrimüslimler, burada Hıristiyan ülkelerindekilerden daha güvenli ve huzurlu yaşar.

2. İslam devleti, adalet devletidir. Suç işlemeyen kimselere asla ceza verilmez.

3. İslam devleti, İslam’ın savaş hukukuna riayet eder. Gayr-i muhariplere, kadınlara, çocuklara ilişmez. Onları, öldürmek bir tarafa korur, gözetir.

4. İslam devletinde suç işlemeyenler korkusuz yaşar.

5. Hindistan, Müslümanların idaresinde iken Mecusi halka bile ehl-i zimmet muamelesi yapılmıştır.

6. İslam devletinde idareciler için dokunulmazlık yoktur.

7. İslam devleti, gayrimüslim halkına çok geniş siyasî hürriyet vermez ama bu kısıtlamayı adaletiyle, sağladığı güvenle, koruma ve gözetmesiyle, geniş din hürriyetiyle telafi eder.

8. Kur’an’ın “Dinde ikrah yoktur” prensibi gayrimüslimler içindir, onlar kesinlikle Müslüman olmaya zorlanmaz, lâkin Müslüman ahali için birtakım zorlayıcı maddeler ve hükümler vardır. Ramazan’da açıkça oruç yememek, şeriata aykırı şekilde açık dolaşmamak gibi… Dinde ikrah yoktur, prensibini, bazı konularda “Müslümanlara baskı yapılamaz” şeklinde anlayanlar İslam’ı ve Kur’an’ı anlamamış yahut kötü niyetli kimselerdir.

9. İslam devletinde çocuklar, gençler, yeni nesiller İslam mekteplerinde inançlı, bilgili, şuurlu, yüksek ahlâklı, vasıflı, güçlü, hayırlı Müslümanlar olarak yetiştirilir.

10. İslam devleti Müslüman ebeveyne çocuklarını dinsiz ateist bozuk yetiştirme hakkını, şansını, tercihini vermez.

11. İslam devleti, Müslümanlardan zekât amilleri vasıtasıyla zekât toplar ve bu zekâtlar Kur’an’a, Sünnet’e, Şeriata, fıkha uygun şekilde ve adilane bir tarzda ihtiyaç sahiplerine temlik suretiyle dağıtılır.

12. İslam devleti şura-istişare-danışma esasına dayanır. Bütün halk şuraya dâhil değildir. Âlim, fazıl, ehliyetli, liyakatli, ziyalı, mu’temen kimselerle istişare edilir.

13. İslam devleti Şeriat-ı Garra-i Ahmediyye üzerine müessestir.

14. Bedevîlerin, arabîlerin elbette Müslüman olmaya hakları vardır ama onlar İslam’ı temsil edemezler, İslam devletinin idaresinde ve gidişatında söz ve rey sahibi olamazlar.

15. Bir İslam devleti adalet, şeffaflık, temizlik, insaf, asayiş, insan fıtratına uygun medeniyet bakımından dünya devletleri içinde birinci olmak durumundadır. Olamazsa lafla Müslüman devletidir, gerçek İslam devleti değildir.

16. İslam devletinde kadınların vesikalı seks kölesi olarak çalıştırılmasına asla izin verilmez.

17. İslam devletinde kadınlar, rahat ve huzurla seyahat edebilmeleri için kendilerine mahsus taşıma araçlarında seyahat ederler.

18. İslam devletinde mahkemeler işsiz, hapishaneler ıssızdır.

19. İslam devleti riba muamelelerine, batıl alım satıma izin vermez.

20. İslam devletinde Kur’an’ın kısas hükmü caridir. Kitabullah’ta “Kısasta sizin için hayat vardır” buyurulmaktadır.

21. İslam devleti dünyanın her yerinde zulme ve baskıya uğramış gayrimüslim seçkinlere iltica hakkı tanır.

22. İslam devletinde “milletler sistemi” vardır… Müslümanlar İslam milletidir… Rum Ortodoks milleti… Latin Katolik milleti… Ermeni milleti… Yahudi milleti… (Osmanlı Devleti’nde böyleydi)

23. İslam devleti Şeriata aykırı olmamak şartıyla tasavvufa, tarikatlara izin verir. Bütün tarikatlar “Meclis-i Meşayih” denilen kurum tarafından sıkı şekilde denetlenir.

24. İslam devleti gerekli ve lüzumlu gördüğü takdirde büyük rüşvet suçlarında, uyuşturucuda, terör hareketlerinde adil yargı ve fetva kurumlarının vereceği hükümlere göre idam cezası uygulayabilir.

25. İslam devletinin eğitim sistemi ve mektepleri o kadar güçlü, vasıflı ve mükemmeldir ki gayrimüslim ülkelerden bunlara öğrenci gönderilir.

 

(İkinci Yazı)

Din ve Siyaset ile Zengin Olmak


O meşhur büyük Paşa ömrü boyunca hiç ticaret, üretim yapmamıştı ama öldüğünde Türkiye’nin en zengin insanı idi.

İkinci Millî Paşa da ticaret, sanayi, hizmet işleriyle uğraşmamıştı; o da çok zengin olarak ölmüştü.

Mareşal Fevzi Çakmak’ın, Kazım Karabekir Paşanın, Celal Bayar’ın büyük serveti yoktu. Adnan Menderes çiftlik sahibi idi ama o da süper zengin sayılmazdı, hem de mütevazı serveti aileden kalmaydı.

CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek varlıklı bir insandı. Bakan olur olmaz, ben burada bakan koltuğunda oturduğum müddetçe (ticaret yapan) kardeşim kapıdan içeriye girmeyecektir diye talimat vermişti.

Adnan Kahveci temiz bir kimseydi, fakirdi. Politika yaparken zengin olmadı, fakir öl(dürül)dü.

Din ve politika… Birincisi ulvî, ikincisi süflî… Bu iki değer  şahsî zenginleşmeye, ticarete alet edilmemelidir.

Dünyanın en rezil, alçak, sefil, kepaze, bayağı, şerefsiz insanları din istismarı=sömürüsü yaparak zengin olanlar, şahsî nüfuz ve prestij elde edenlerdir.

Hem dine hizmet etmiş, hem de bu arada voliyi vurup zengin olmuş… Yutan yutsun ama bendeniz böyle zokaları yutacak kadar geri zekalı değilim.

ABD’de bir ara yer fıstığı üreten orta zengin bir zat Başkan olmuştu. Devlet reisliği koltuğuna oturur oturmaz, çiftlikleri, işletmeleri notere teslim edilmişti.

Şaibeli şekilde zengin olan Müslümanlar İslam’a dolaylı şekilde büyük zarar vermektedir.

Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına ve hikmetine aykırı yol ve metotlarla hizmet olmaz.

Halife Hazret-i Ömer mescitte minbere çıkmış, hutbe okuyacak… Tam söze başlayacak, Ashaptan biri ayağa kalkmış, Ey Ömer, öncelikle üzerindeki yeni elbisenin hesabını ver. Ganimetten senin payına düşen parça üzerindeki elbise için yeterli değildi… Ömer sakin bir şekilde cevaplamış: Evet yeterli değildi, oğlumun payına düşen parçayla birleştirip bu elbiseyi diktirdim…


Mehmed Şevket EYGİ | 17 Eylül 2014 Çarşamba 00:18