Gönderen Konu: Doğru imanın esasları  (Okunma sayısı 6404 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı sıddık-birgüvi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 282
Doğru imanın esasları
« : 22 Şubat 2006, 02:48:27 »

Doğru imanın esasları
 
Bir müslüman diyorki : :?
Yazılarınızdan anladım ki, mezhepsizlerin kitaplarını okuya okuya neye ve nasıl inanacağımı da karıştırmışım. Bu yüzden, imanımın doğru ve sahih olması için gerekli şartları bildirir misiniz? :?:

CEVAP
Bid'at ehlinin amelleri boşa gider. Onun için bid’at karışmamış bir itikada sahip olmak gerekir.

İman, sıfatları ile birlikte Allah’a, meleklerine, gönderdiği mukaddes kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, öldükten sonra dirilmeye inanmaktır.

 

İmanın sahih, makbul ve muteber olması için gerekli şartlardan bazıları:

 

1- İmanda sabit olmak: Üç yıl sonra dinden çıkacağım diyen, o anda kâfir olur.

2- Havf ve reca arasında olmak: Yani Allah’ın azabından korkup, rahmetinden ümit kesmemek.

3- Can boğaza gelmeden iman etmek: Ölürken, ahiret hallerini gördükten sonra kâfirin imanı muteber olmaz. Fakat o anda da, müslümanın günahlardan tevbesi kabul olur.

4- Güneş batıdan doğmadan önce iman etmek: Güneş batıdan doğunca tevbe kapısı kapanır.

5- Gaybı yalnız Allahü teâlâ bilir: Fakat Allah’ın bildirdiği peygamber veya evliya da bilebilir.

6- Küfür alameti kullanmamak ve küfrü gerektiren söz söylememek: Mesela haç takmamak, şakadan da olsa, ben kâfirim dememek gerekir.

7- Dini bir hükümde şüphe etmemek: Mesela namaz farz mı, kumar haram mı diye tereddüt etmemek.

8- İtikadını İslam dininden almak: Tarihçilerin, felsefecilerin değil, Muhammed aleyhisselamın bildirdiği şekilde iman etmek gerekir.

9- Hubbi fillah, buğdi fillah üzere olmak: Sevgi ve buğzu yalnız Allah için olmak. Allah düşmanlarını sevmek, onları dost edinmek, Allah dostlarına düşman olmak küfrü gerektirir. Mesela Sokratı sevmek, İmam-ı Gazali hazretlerine düşman olmak gibi.

10- Ehl-i sünnet vel cemaate uygun itikad etmek.

Doğru imanı açıklayan âlimler bildiriyor ki:  :!:

Bir müslüman şu şekilde imana sahip olmalıdır: :!:

Kur’an-ı kerimin Kelam-ı İlahi olup mahluk [yaratık] olmadığına inanmak.

Kendi imanından şüphe etmemek.

Eshab-ı kiramın tamamını sevmek, hiçbirini kötülememek.

Cennette Allahü teâlânın görüleceğine inanmak.

İslam diyarında açıkça günah işlediği bilinmeyen her imamın arkasında namaz kılmak.

Namaz kılan Müslümana işlediği günahlardan dolayı kâfir dememek.

İbadetler, imandan parça değildir. Yani ibadet etmeyen ve günah işleyen mümine kâfir denmez. Allahü teâlâ, küçük günaha azap edebilir, büyük günahları affedebilir.

Mest üzerine mesh caizdir.

İman artıp eksilmez. [Parlaklığı, kuvveti artıp eksilir.]

Miracın ruh ve bedenle birlikte olduğuna inanmak. Miracın Mescid-i aksaya kadar olan kısmını inkâr eden kâfir olur. Bundan sonrasına inanmayan ise, bid'at ehli, sapık olur.

Tasavvufu inkâr etmemek.

Mucize ve keramet haktır.

Bugün için dört hak mezhepten birine uymak, mezhepsiz olmamak.

Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in halifeliklerine ve üstünlüklerinin halifelik sırasına göre olduğuna inanmak.

Kabir ziyareti caizdir.

Kabirde yatan enbiyadan ve evliyadan yardım istemek caizdir.

Okunan Kur'an-ı kerimin ve verilen sadakanın sevabını ölülere göndermenin caiz olduğuna, bu sevapların ve duaların ölülere vasıl olarak, azaplarının azalmasına sebep olacağına inanmak.

Kabir suali haktır.

Kabir azabı ruh ve bedene olacaktır.

Sırat köprüsü vardır.

Şefaate, hesaba ve mizana inanmak.

Öldürülenin kendi eceli ile öldüğüne inanmak.

Herkes kendi rızkını yer, kimse kimsenin rızkını yiyemez.

Allahü teâlâ, dilediğini hidayete kavuşturur, dilediğini dalalette bırakır.

Cennet ve Cehennem şu anda vardır.

Günahkâr müminler, Cehennemde sonsuz kalmaz, kâfirler sonsuz kalır.

Aşere-i mübeşşereye inanmak.

Eshab-ı kiramın tamamının Cennetlik olduğuna inanmak.

Kıyamet alametlerinden olan Deccal, Dabbet-ül-arz, Hz. Mehdi’nin geleceğine, Hz. İsa’nın gökten ineceğine ve diğer bildirilenlere inanmak.

Bunlardan birine bile inanmamak tehlikelidir.

islam büyüklerinden dersler  :wink:

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
“Şu üç şey iman alâmetidir”
« Yanıtla #1 : 18 Ağustos 2008, 23:27:51 »
Habbâb bin Eret hazretleri anlatır: Bir defasında biz, Resûlullah efendimize gitmiştik. O, Kâbe’nin gölgesinde oturmaktaydı. Kendisine sorduk: “Yâ ResûlAllah, müşriklerin, dinimizden dönmemiz için bize verdikleri eziyet ve sıkıntılara katlanmamız için, Allaha duâ edip, yardım talebinde bulunur musunuz?

Bizim bu sözümüz üzerine şöyle buyurdu: “Sizden önceki kavimlerde, bâzan bir adam getirilir, bir çukur kazılarak oraya konur, sonra da testere ile başı ikiye ayrılırdı. Fakat bu azâb bile onu dîninden döndüremezdi.”

Resûlullah efendimiz yine buyurdu ki: “Kişinin Allah indinde öyle derecesi bulunur ki, ona ameliyle ulaşamaz. Fakat vücudu bir musîbete mâruz kalır. Bununla o dereceye ulaşır.”

Allahü teâlânın gönderdiği belâ ve sıkıntılara sabrederek göğüs germek büyük nîmettir. Sabredemeyen felâkete düçâr olur. Allah’tan gelen her şeye razı olmak büyük nimettir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Şu üç şeyi yapan dünya ve ahiret hayrına kavuşur: Kazaya rıza, belaya sabır, rahatlıkta dua.” , “Kadere rıza, saadet alametidir.”

 “Şu üç şeyi yapan 40 evliyadan biri olur: Kazaya rıza, haram işlememeye sabır, buğdi fillah.”

“Şu üç şey iman alametidir: Belaya sabır, nimete şükür, kazaya rıza.”

“Ya Rabbi, beni kaza ve kaderine rıza gösteren, belana sabreden ve nimetlerine şükredenlerden eyle!” diye dua etmenin en güzel dualardan biri olduğu bildirilmiştir.

Hasan-ı Basrî hazretleri buyurdu ki: Kalbi bozuk insanlarla beraber olma! Kalbin bozulması altı şeydendir:

1- Allahü teâlânın taksimine râzı olmamak.

2- İlmi ile amel etmemek.

3- Amelinde ihlâs sâhibi olmamak.

4- Allahü teâlânın ihsân buyurduğu rızkı yiyip, şükretmemek.

5- Allahü teâlânın rahmetine güvenerek tevbeyi terk etmek.

6- Vefât edenleri kabrine defnedip, onlardan ibret almamak.

Mehmet Oruç
〰〰〰〰🐠