Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Ehli Kitab'ın Asıl Gayesi Nedir?

Başlatan Ay Iıığı, 09 Temmuz 2009, 14:04:58

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ay Iıığı


"Ehli kitapdan bir taife, arzu etmiştir ki, sizleri idlal etsinler. Halbu ki, onlar kendi nefislerinden başkasını idlal edemezler. Ve farkına varamazlar." Ali İmran Suresi Ayet 69

Bu Ayeti Kerimede ehli kitab denilen taifenin hakiki mü'minleri ne kadar idlale (saptırmaya) çalıştıkları ve onların ne kadar hakikatleri tebdil (değiştirmeye) ve tağyire (bozmaya) koşup durdukları beyan edilmektedir. Şöyle ki;

"Ey Müslümanlar!
(Ehli kitaptan bir taife), dini İslama olan düşmanlıkları saikasıyla (arzu etmiştir ki, sizleri idlal etsinler) sizleri mukaddes dininizden ayırmak, sizleri küfre sevk etmek temennisinde bulunmuşlardır. (Halbuki onlar kendi nefislerinden başkasını idlal edemezler.)

Hakiki mü'minler onlara iltifatta bulunmazlar, onların iğfalatına (aldatmalarına) kapılmazlar. O güruh, kendileri gibi nuru irfandan mahrum kalanları delalete düşürürler. Bu idlal hareketlerinin günahıda kendilerine yönelmiş olur (ve) onlar bu hakikatin (farkına varmazlar) da haip ve hasir (ziyanda ve hüsranda) olarak kalırlar.

Rivayete göre yahudiler, Ashab-ı Kiram dan Muaz ibni Cebel'i, Huzeyfatü'bni'l-Yemani ve Ammar İbni Yasir'i (r.anhüm) kendi dinlerine davet etmişler, onun üzerine bu ayeti kerine nazil olmuştur.

Fil vaki zamanımıza kadar da yabancı milletler bir çok teşkilat vücuda getirmiş; bir takım saf müslümanları idlale çalışarak kendi dinlerine açıkça veya gizlice davet etmişlerdir. Bunların gayeleri beşeriyetin hakiki bir dine nailiyeti değildir. Belki kütle-i beşeriyyeyi tamamen kendilerine bağlayarak bu sayede siyasi, iktisadi emellerine daha ziyade inkişaf vermektir.

Ve İslam cemaati namıyla karşılarında bulunan muazzam, hakiki iman ile mücehhez zevatı, kutsi dinlerinden mahrum bırakarak gerilemeye sevk eylemektir.

Fakat Cenab-ı Hak, bunlara müsade etmeyecektir. Nur-u İlahi kıyamete kadar heryerde patlayıp duracaktır. Bizim vazifemiz ise dost ile düşmanı tanımaktır, bir takım iğfal edicilerin medeniyet namıyla, terakki namıyla yapılan yaldızlı, altadıcı sözlerine kıymet vermemektir.

12 Şubat 2006
Fazilet Takvimi

Ay Iıığı

"Ey Ehl-i Kitap! Allah'ın ayetlerini niçin inkâr ediyordunuz? Halbuki görüp duruyorsunuz." (Al-i İmran Suresi, ayet 70)

"Ey Ehl-i Kitap! Ne için hakkı batıl ile karıştırıyor ve hakkı gizliyorsunuz? Halbuki, siz bilirsiniz..." (Al-i İmran, ayet 71)

"batıl hemişe batılü beyhudedir veli"
"Müşkiş budur ki suret-i haktan zuhur ede"


(Ey Ehli kitap! Ne için Allah'ın ayetlerini)
yani; asıl tevrat ve incil'in beyanatını, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in nübüvvet ve risaletine ait malumatı (inkar ediyorsunuz?) Niçin O Hatemü'l-Enbiya Hazretlerini tasdik etmiyorsunuz? (Halbuki siz) O Peygamber-i Zişan'ın nübüvvet ve risaletini bildiren ayetleri (görüp duruyorsunuz) O Peygamber-i Zişan'ın mucizelerini görüp onun hak bir Peygamber olduğuna muttali bulunuyorsunuz. Artık onun risaletini inkara nasıl cür'et edersiniz?

"Ey şems-i risalet seni mümkin midir inkar"
Pür şa'şaadır nurun ile enfüs ü afak"


(Ey Ehli kitap! Ne için hakkı) Rasüli Ekrem'in evsafını hâvi olan Kur'an'ı veya kendi kitaplarınızda sabit olan evsaf-ı nebeviyyeyi (batıl ile karıştırıyorsunuz?) örtbas ediyorsunuz?  Tahrif ve tezvire sapıyorsunuz? (Ve hakkı gizliyorsunuz), O Nebi-i zişan'ın yüksek evsafını setre (gizlemeye) çalışıyorsunuz? Bu layık mıdır? (Halbuki, siz) o mübarek peygamberin bu evsafını, onun nübüvvet ve risaletini kitaplarınızdaki beyanata nazaran pekala bilirsiniz, böyle münkirane hareketinizin, ne kadar tehlikeli, ne kadar calib-i mesuliyet olduğunu anlarsınız. Artık böyle bir cür'etten sıkılmaz mısınız?

Allah'a hiç olur mu vasıl?
Peygambere uymayan esafil!


(Peygambere uymayan sefiller, Allah'a nasıl vasıl (iman etmiş) olur.)

13 Şubat 2006
Fazilet 

Nakkaı


Lika

Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

FiSeBiLiLLaH

Yok canım onlarla diyalog yapmamız gerekir..Onlara islamı anlatmamız gerekir onlar bizi çok severler dinimize saygı(!) duyarlar.

Tuğra

〰〰〰〰🐠

İsra


Gülfabrikasısahibi

Hristiyanlar arasında bazı küçük gruplar var ''Unitarian'' lar gibi mesela Hz. İsa Peygamberir Allah'ın oğlu değildir diyorlar hatta bazı küçük protestan mezheplerinde domuz eti alkol zina haram sayılıyor (seventh day) gibi.  şimdi o insanları tersleyip hepten kaybetmek mi daha iyi yoksa onları islam'a davet etmek mi?
Bu zamanda Husrev'in aleyhinde olmak benim aleyhimde ,risale-i nur aleyhinde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azim hıyanettir.Said Nursi

Fatihan

Alıntı yapılan: Gülfabrikasısahibi - 31 Mayıs 2012, 09:42:37
Hristiyanlar arasında bazı küçük gruplar var ''Unitarian'' lar gibi mesela Hz. İsa Peygamberir Allah'ın oğlu değildir diyorlar hatta bazı küçük protestan mezheplerinde domuz eti alkol zina haram sayılıyor (seventh day) gibi.  şimdi o insanları tersleyip hepten kaybetmek mi daha iyi yoksa onları islam'a davet etmek mi?


Tersleyin, asın kesin diye bir şey söz konusu değil zaten.Bu bahsettiğiniz gruplara islamiyeti bir güzel anlatırsınız (uygulayarak yaşamak da bir anlatım şeklidir) kabul ederlerse ne alâ.
Ama yok mesafeli yaklaşıyorlar diye tabiri caizse elimize bir makas alıp islamiyetin ucunu bucağını kırpıp onlara şirin gözükmeye çalışmak, tavizler vermek, ayet ve hadis-i şerifleri zorlama tevillerle bu gayeye sokmaya çalışmak aklı başında bir Müslümanın yapacağı iş değildir.

Mücteba

#9
Alıntı yapılan: Fatihan - 31 Mayıs 2012, 09:56:43
...

Tersleyin, asın kesin diye bir şey söz konusu değil zaten.Bu bahsettiğiniz gruplara islamiyeti bir güzel anlatırsınız (uygulayarak yaşamak da bir anlatım şeklidir) kabul ederlerse ne alâ.
Ama yok mesafeli yaklaşıyorlar diye tabiri caizse elimize bir makas alıp islamiyetin ucunu bucağını kırpıp onlara şirin gözükmeye çalışmak, tavizler vermek, ayet ve hadis-i şerifleri zorlama tevillerle bu gayeye sokmaya çalışmak aklı başında bir Müslümanın yapacağı iş değildir.

gh8))


Alıntı yapılan: Fatihan - 28 Nisan 2012, 12:59:04
Hz. Ömer (r.a.), Ehl-i Kitab'a ait eline geçen bazı sahifelerle gelip Resûlullâh'ın (s.a.v.) huzûrunda okuyunca Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) gazablandılar ve şöyle buyurdular:
"Muhakkak ben sizlere taptaze ve tertemiz olanı getirdim. Siz onlara (Ehl-i Kitâb; Yahûdî ve Hıristiyanlara) -dinî- hiçbir şeyi sormayınız... Nefsim kudretinde olan Allâh'a andolsun ki eğer Mûsâ aleyhisselam hayatta olsa bana uymaktan başka yol bulamazdı."

Diğer bir hadîs-i şerîflerinde ise:
"Ehl-i Kitâb'a dîne ait hiçbir şeyi sormayın." buyurdular.

Abdullah İbn-i Abbâs (r.a.) buyurdu:
"Ey Müslüman topluluğu, peygamberinize indirilen Kurân-ı Kerîm taptaze olup halen sizler onu okumakta olduğunuz halde ve ona asla bir şüphe karışmamış iken ehl-i kitâba nasıl bir şey sorarsınız. Halbuki muhakkak Allâhü Teâlâ size bildirmiştir ki ehl-i kitâb Allâh'ın onlara indirdiğini değiştirip elleriyle tahrif ettiler. Sonra biraz para almak için 'Bu, Allah tarafındandır.' dediler.
Size gelen ilim, onlara bir şey sormanızı yasaklamıyor mu? Hayır, Vallâhi onlardan hiç bir adam sizin dininizi sormazken sizin onlara sormanız aslâ câiz olmaz."


Muhammed bin Vazzâh'a Hıristiyanların bilginlerinden birisi:
"Müslümanların kitabı nasıl böyle ne bir ziyade ne de bir noksanı olmadan kaldı. Bizim kitabımız ise böyle değildir." deyince o şöyle cevap verdi:
"Muhakkak Allâhü Teâlâ, kitabınızı muhafaza etmeyi size (Ehl-i kitap âlimlerine) havale etti ve Mâ'ide sûresinin 44. âyetinde sizleri Allâh'ın kitâbını muhâfazaya memûr ettiğini bildirdi. Bizim kitabımız için ise Hicr sûresinin 9. âyetinde 'Şüphe yok o zikri biz indirdik biz, herhalde biz onu muhafaza da edeceğiz.' buyurdu ve Allâhü Teâlâ muhâfazasını bizzat üzerine aldı. Onda ne bir ilaveye ne de bir çıkarmaya asla imkân yoktur."


Fazilet Takviminden