Gönderen Konu: Kadınların Biâtı  (Okunma sayısı 4558 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mahi

  • Ziyaretçi
Kadınların Biâtı
« : 03 Nisan 2008, 10:28:00 »

Metubat-ı Rabbani'den...
 

Saliha hanımlardan birine…

Kadınlar için zaruri olan nasihatlar…

Allah Teala buyurdu: “Ey nebi iman eden kadınlar; Alla’a hiçbir ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleri ayakları arasında iftira düzmemek (Yani başkasının çocuğunu kocasına isnat etmemek), herhangi bir iyilikte sana asi olmamak şartıyla, biat etmek üzere sana geldiklerinde onları kabul et; onlar için Allah’tan mağfiret dile. Çünkü Allah bağışlayan ve merhamet edendir” S. Mümtehine 12

Bu Ayeti Kerime Mekke’nin fethi günü nazil olmuştur. Rasülüllah S.A.V. Efendimiz erkeklerle olan biatı tamamladıktan sonra; kadınlarla biat etmeğe başadı. Rasülüllah’ın biatı yalnız sözle idi ve Rasülullah’ın eli biat eden kadınların ellerine hiç değmedi.
Kötü ahlakın fenası, kadınlarda erkeklerden daha fazla bulunduğundan, kadınların biatında, erkeklerinkinden daha fazla şartlar istendi. Bu da ilâhi emre imtisâlen kadınları kötü huydan men etmiş oldu.

“Birinci” şart Allah’a şirkik koşmamaktır Cenab-ı Hakka ibadet eden kişinin amelleri riya ve sümâdan beri olmaz da Allah’dan gayriden velev ki sözle olsun, takdir ve tâltif gibi şeyler beklerse, o kimse şirk hududu içindedir; ihlâs sahibi değildir. Esteızübillâh...

ِاتَّقُوا الشِّرْكَ اْلاَصْغََرَ قََالُوا مَا الشِّرْكُ اْلاَصَْغَرِ قَالَ الرِياَءُ وَ تَعْظِيِمُ مَرَاسِمَ الشِّرْكِ وَ مَرَاسِمَ الْكُفْرِ

H.Ş. “Şirk-i asgardan (en küçük şirkten) sakınınız”. Ashab-ı Kiram , “En küçük şirk nedir?” dediler. Rasülullah S.A.V.:
-O, riyadır; küfür merasimlerinde müşriklerin âdetlerine tâzim etmektir.” buyurdu.

İki dini tasdik eden kimse şirk etmiş sayılır. Yani hem islamın hem küfrun hükümlerini yapan kimse müşriktir. Küfürden uzak olmak islamın şartıdır. Şirkle âlâkalı şüpheli şeylerden uzaklaşmak da tevhidin şartı…

Bazı Müslümanlarda görüldüğü gibi hastalık ve ağrıların def’i için putlardan ve bâtıl şeylerden fayda beklemekte dir buda dalâlet ve şirktir. İşlenmiş taşlardan fayda beklemek , hâcet istemek, Vacibül Vücud  Teala’ya karşı küfür ve inkârdır.

Allah Teala bazı dalâlet ehlinin hallerinden şikâyetle:
“Putların önünde muhakeme olunmalarını isterler. Oysa, onları tanımamakla emrolunmuşlardı. Şeytan onları derin bir sapıklığa saptırmak ister.” Buyurdu. (S. Nisa 60)

Kadınların çoğu cehalet sebebiyle, bu batıl şeylerden yardım istemeğe mübtelâdır. Böylece müşriklerin yaptıklarını yaparlar.
Hinduların büyük günlerine tâzim ve o günlerde Yahudilerin meşhur merasimlerini yapmak da şirktir, küfürdür.

Kâfirlerin muayyen günlerinde bazı Müslümanlar, hususiyle Müslüman kadınlar onların merasimlerini yaparlar ve kendi bayramları sanırlar. Birbirlerine kâfirlerin hadiyelerine benzer hediyeler verirler ve etraflarını onların yaptığı gibi renklerle süslerler. Bu hallerin cümlesi İslam dininde şirk ve küfürdür. Allah Teala, haklarında:
“Onların çoğu ortak koşmadan Allah’A inanmazlar.” Buyurdu. (S. Yusuf 106)

Şeyhlere kurban nezredip kabir başında keserler. Fakire göre buda şirke dahildir. Çekinmek icap eder.
Bazıları hâcetlerinin hâsıl olması için gün tâyin edip, oruç tutarlar… Hâcetleri hâsıl oluncada bu neticeyi oruçtan bilirler. Böyle işler, şirk koşmaktır.
Hadis-i Kudsi’de:

اَصَّوْمُ لِى وَ انَا اَجْزِى بِِِهِ

“Oruç benim içindir. Onun ecrini ben veririm.” Buyurulmuştur.

Hiçbir yerde Allah Tealaya ortaklık câiz değildir.

Kadınların biatında şart koşulanların "ikincisi", büyük günah olan hırsızlıktan men olunmaktır.
Bu kötü işin inceliğini anlayıp da uzak kalan kadın az olduğu için , bu da onların biatlarında şart kılındı.

Kadınlar için, efendilerinin mallarından izinsiz harcamaları da hırsızlık olup, kendileride hırsız olur ve büyük günaha girerler. Bu hıyanet hapsinde var, demek mümkündür. Meğer ki Allah Teala muhafaza etmiş olsun. Hatta bu kötü işin kadınlar nazarında helâl sayılmasınsa küfür korkusu vardır.

Cenab-ı Hak kadınları şirkten sonra hırsızlıktan da men etmiştir. Çünkü bu işte küfre girme korkusu ziyadedir bu hükümde kadınlara nisbet olunarak şirkten sonra onun kötülüğü beyan edildi.

H.Ş. de: “Hırsızların en hırsızı, namazından çalıp rükünlerini tamam etmeyendir” buyuruldu.
Bu hırsızlıktan da sakınmalı…Namazı, kalp huzuru ile niyet edip kılmalıdır. Çünkü niyetsiz amel sahih olmaz.
Kur’an-ı K.i dürüst okuyup, rüku ve secdeleri itmi’nanla yapmalı… Yani rükudan doğrulunca ve iki secde arasında bir kere (Sübhânellah) diyecek kadar durmalı… Böylece kıyamda ve kuudda itmi’nan hâsıl olur. Her kim namazını erkânı üzere eda etmezse kendini hırsız ve azâbı ilâhiye layık bilsin.

Kadınlara biata bildirilen şartın "üçüncüsü", zinadan men etmektir.

Kadınların biatında bu şartın gelmesine sebeb o durki ekseriya zinanın vukuuna kadınların razı olmaları ve kendilerini erkeklere göstermeleri sebeb olduğundan bu fiilden men etme hükmü kadınlar hakkında te’kid olundu.

Cenab-ı Hak, Kuran-ı Kerim’de zina eden kadını, zina eden erkekden önce beyan edip , buyurdu:
“Zina eden kadına ve erkeğe, bunların her birine yüz değnek vurun…(S. Nur 2)
Kezâ: “Ey Muhammed (A.S.)! Mü’min erkeklere söyle gözlerini (bakılması yasak olan şeylerden ) çevirsinler. Bu onların arınması daha iyi temin eder. Allah, yaptıklarından şüphesiz haberdardır. Mü’min kadınlarada söyle gözlerini(bakılması yasak olan şeylerden) çevirsinler, iffetlerini korusunlar.” (S. Nur 30-31)

Mâlumdur ki kalp göze tâbidir. Göz haramlardan sakınmadıkça kalbi korumak müşküldür. Eğer kalp haramlarla alaka kurarsa, ırzı korumak güç olur. Gözü haramlardan korumalı ki, ırzını kotumak mümkün olsun; dini ve dünyası harap olmasın.

Kur’an-ı Kerim’de kadınlar yabancı erkeklerle görüşürken, erkeğin kalbine kötü dünce verecek şekilde yumuşak kelâm konuşmaktan da men edildi. Böyle olmazsa meşru ve ciddi hallerde konuşabilirler.

Kezâ kadınlar ziynet ve güzelliklerini erkeklere göstererek, fitneye sebep olmaktan, görünmeyen ziynetlerini hareket ettirip ses çıkarmaktan da men edilmiştir. Çünkü bu hal, erkeğin kadına meyletmesine sebep olur.
 
Hâsılı kötülüğe sebep olan her şey men edilip, ihtiyatla hareket emredilmiştir ki, nefis haramlardan korunmuş olsun.

Şu husus ta kapalı kalmasın: Yabancı bir kadının diğer kadına şehvetle bakması, yahut dokunması, yabancı erkek gibidir. Şu halde kadının, kendi ehlinden başkasına süslenmesi haramdır.
Erkeğin erkeğe şehvetle bakması haram olduğu gibi şehvetle dokunması da haramdır. Bu ince noktaya dikat edilsin! Zira dünya ve ahiret harablığına sebep olur.
Kadının kadınlarla görüşmesi, erkeğin kadınlarla görüşmesinden kolay ve alışılmış olduğu için bu noktada ihtiyatlı olmalı…

Kadınlarda biatta beyan buyrulan "dördüncü" şart, evladını öldürmekten men etmektir. O zamanın kadınları fakirlikten korkarak kız çocuklarını öldürürlerdi. Bu kötü iş insanı haksız yere katil etmekle beraber, büyük günah olan insan neslini kesmeğe de sebepdir.

Biat zamanında beyan buyurulan şartların "beşincisi, bühtan ve iftiradan men etmektir. Bu hal kadınlar da çok olduğu için nehy, hususiyle olara beyan buyruldu. Yalanı da içine alan bu sıfat, bütün kötülüklerin kötüsü ve cümle dinlerde haram olan bir günahtır. Aynı zamanda, mü’minlere ezâ vermeğe sebep olduğu içinde haramdır.

Haram olanlardan "altıncı" şart, Peygamber S.A.V.e isyandan men edip, her hususta O’na itaat etmektir. Bu hüküm Allah’ın bütün emirlerine itaat ve yasak ettiklerinden çekinmeyi içine alır. Namaz, zekat, oruç, hac… İslamın binası bu dört temel üzerinedir. Önce beş vakit namazı şevkle ede etmelive malın zekatını severek ve verdiğine minnet ederek vermelidir. Senelik günahları yok eden Ramazan-ı Şerif orucunu tutmalı ve haccetmelidir.

الْحَخُّ يَجِبُّ مَا كَانَ قَبْلَهُ
 
H.Ş.: “Hac, yapılmadan önce işlenen (günahlara) kefârettir.”

Anlatılanlardan başka mutlaka verâ ve takva sahibi olmak lazım… Bu hususta Rasulullah S.A.V. “Dininizin direği (ayakta durması) vera ile dir.” Buyurmuştur.

Verâ şeraitin men ettiği şeyleri terk etmekten ibarettir.

Müskirattan da sakınmak lazım… Çünkü sarhoş eden her şey şarap gibi haramdır.

Nağme ve Teganni gibi çalgılı işlerden sakınmalı…
 Zira böyle şeyler oyun ve oyuncağa girer ki haramdır. Haklarında: “Gına (çalgı), zinaya davet eder.” Buyurulmuştur.

Şeraitin haram kıldığı gıybet ve nemimeden de sakınmalı… Çünkü bunlar (Müslümanı gıyabında çekiştirmek ve söz taşımak) da haram kılınmıştır.

Maskaralık yapmaktan ve mü’mine eziyet etmekten de sakınmalı… Zira ne suretle olursa olsun mü’mine eziyet etmek, alaya alıp eğlenmek haramdır.

Hastalığın şahıstan şahsa geçeceğine de inanmak doğru olmaz. (Bir şahsın hastalığı diğerine geçti yahut filan hekim iyi etti derken, Allahü Teala irâde etti de onu sebep kıldı diye düşünmeli, Çünkü ilâhi irade olmadan ne hastalık sirayet eder, ne de hekim şifa verebilir.)

Falcıların ve müneccimlerin sözlerine asla itibar etmemeli, bilinmeyen işleri onlara sormamalı ve sözlerini reddetmelidir. Çünkü Şer-i Şerif bunu şiddetle men etmiştir.

Sihir yapmak ve yaptırmaktan sakınmalı… Çünkü bu kat’i bir haram ve küfre sağlam bir basamaktır. Hiçbir günah, insanı sihir ve sihirbazlıktan daha fazla küfre yaklaştıramaz.
Müslüman, Müslüman oldukça sihir yapmaz. Sihir ile iman birarada durmaz. Bu hususlar dikkatle düşünülsün ki imana halel gelmesin ve bu kötü iş sebebiyle islamdan çıkılmış olmasın.
Hülâsa, Muhbiri Sâdık Rasülullullah S.A.V.’in haber verdiği her şeye ve ulemanın şeriat kitaplarında beyan buyurduklarında cânü gönülden sarılmalı… Çünkü şeriatın hilafı oaln her şey öldüren zehir ve ebedi azaba sebepdir…

Ayeti Celilede beyan edilen hükümleri kabul eden kadınları, Rasülullah S.A.V. Efendimiz, huzura kabul buyurup kendilerine Allah’tan mağfiret diledi; Allahü Teala da kabul buyurdu. Ebu Süfyan’ın hanımı Hind dahi bu biatda kadınlar arasında olup, onlara öncülük ederdi.

Hukema, “Kadınlardan her kim bu şartları kabul edip hükmüyle amel ederse o, biata dahil olmuştur. Rasülüllahın istiğfarının berekâtından istifade ile mağfiret olunur”, demişler…

A.C.: “ Eğer şükreder ve inanırsanız Allah size niçin azap etsin” (S. Nisa 147)
Burada şükür, şeriatin hükümlerini kabul eidp onunla amel etmekten ibarettir. Kurtuluşa giden selamet yolu budur.

Bir Üstaz-ı Kâmile bağlanmak, doğru yolu bulmağa delil olup, Üstazın mağnevi kuvvet ve bereketleriyle, iman ve amelin edası kolaylaşır ve maksada süratle ulaşılır… Aynı zamanda şeraitle amel ettiği halde beşeriyet icabı müride hâsıl olan kusurların, Mürşidin delalet ve şefaatlarıyla afvedilmesi mümkün olur.

Vesselam…


Mektubat-ı İmam-ı Rabbani Cilt-3 Mektup-41
« Son Düzenleme: 03 Nisan 2008, 12:00:48 Gönderen: mystic »

Çevrimdışı maslak

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 454
Ynt: Kadınların Biâtı
« Yanıtla #1 : 03 Nisan 2008, 20:19:49 »
Allah rzı olsun