MÜ’MİNİN GIYÂBINDA YAPILAN DUÂLAR REDDOLUNMAZ
Abdulah bin Ömer (r.a.) Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) şöyle buyurdugunu rivâyet etmiştir : “ En çabuk kabul olunan duâ , gâibin gâibe (bir müslümanın diger bir müslümana gıyâbında) ettigi duâdır .(1) “ Çünkü bu duâ gösterişten uzaktır . Gâib gâibe , ancak hâlis bir şekilde Allah için dua eder . Bu da kabul olunur. Resûl-i Zîşân Efendimiz (s.a.v.) “ Müslüman bir kimsenin mü’min kardeşine gıyâbında ettigi dua mütecâbtır ( kabul olunmuştur ). Onun başında bekliyen vazifeli bir melek vardır. Mü’min , kardeşine ne zaman duâ etse o vazifeli melek , ‘ âmin, senin içinde aynısını Allah sana versin ‘ der. “ (2) buyurmuşlardır.
Hızır Aleyhisselâm’ın bir deniz kenarından geçerken güzel bir rüzgar esince ; “ Şurada bir agaç olsa gölgesinde otursam “ diye hatırına gelir. Ve oraya daha sonra geldiginde gölgesinde oturmak üzere bir agaç diker. Bu davranışı bir peygamber için dünyâya meyil etmek sayıldıgından Cenâbı-ı Hâkk bu hareketinden râzı olmaz. Bu sebepten Hızır Aleyhisselâm bir belâya mâruz kalır. Şöyle ki : Bir ihtiyaç sahibi gelerek Hızır Aleyhisselâm’dan Allah için bir şey ister. Hiç verecek bir şeyi olmıyan Hızır Aleyhisselâm ihtiyaç sahibine der ki .
“ Hiç bir şeyim yok , ama beni götür, köle pazarında sat , aldıgın para ile istifade et. “
Muhtaç da öyle yapmış. Mülmem isimli bir şahıs Hızır Aleyhisselâm’ı köle olarak satın almış.Evine götürmüş. Evin yanında kırılıp düzeltilmesi icap eden büyük bir kaya ve tepeyi kırıp düzeltmesini söylemiş. Bir müddet sonra gelince de, birkaç kimsenin birkaç günde yapacagı bir işi, kölesinin az zamanda tek başına yapması dikkati çekmiş. Karnını doyurup hal hatırını sorduktan sonra da, “ Allah için söylermisin, sen kimsin, nesin ? Sende insanüstü bir kuvvet var ! “ deyince “ Mâdem Allâh için sordun , cevap vereyim : BEN HIZIRIM, durum bundan ibâret. “ deyince , efendinin hayreti bir kat daha artar.
“ Şimdi ne olacak ? “ dedi. Hızır Aleyhisselâm da :
“ Ben kölenim , nasıl istersen öyle yap “ dedi. Efendi:
“ Ben seni Allâh (c.c.) rizası için âzâd ettim , beni duâdan unutma “ dedi. Vedâlaştılar.
Hızır Aleyhisselâm yoluna devam ederken bir kimsenin duâ ettigini gördü ve ona yaklaşarak duâsına “ Âmîn “ dedi . O şahıs ise duâsında “ Yâ Rabbi , Hızır kulunu affet , sen gafursun , o hata etti, sen hataları bagışlayıcısın , ONU KÖLELİKTEN KURTAR “ diyordu. Sonra Hızır Aleyhisselâm o şahsa sordu : “ Hızır nasıl bir hata yapmış ? “ O şahıs dedi ki : “ Hızır rahat etmek için deniz kenarına agaç dikmiş.Bu hareketi Hz.Allah’ın(c.c.) hoşuna gitmemiş. ; bu yüzden cezalanmış.” Bunun üzerine Hızır Aleyhisselâm o şahsa şöyle dedi : “Müjde, Allah(c.c.) senin duânı kabul buyurdu. BEN HIZIR’ım , kölelikten kurtuldum, sana da çok teşekkür ederim, zîrâ benim affım için duâda bulundun.” Dedi.
Müslüman bir kimsenin mü’min kardeşine gıyâbında taptıgı duâ müstecâb olup reddolunmıyacagı gibi, ana babanın evlâdına yaptıgı duâlar, hastanın duâsı, seferden dönünceye kadar misâfirin duâsı ve yine seferden dönünceye kadar gâzînin , Allah yolunda cihad edenin duâsı da fazîletli duâlardandır.
Bizler de duâda cimrilik yapmıyalım, cömertlik güzeldir; duâda cömertlik daha da güzeldir. Her fırsatta mü’min kardeşlerimizin gıyâbında duâ edelim. Cemaatle namaz kılarken de evvela yanımızdaki , etrafımızdaki kardeşlerimize duâ etmeyi alışkanlık haline getirelim, sonra kendimize duâ edelim.
H. SERDAROGLU
(1)Hadîs-i Şerif, Sünen-i Ebû Dâvud
(2)Hadîs-i Şerif, Sünen-i Ebû Dâvud
