Gönderen Konu: Sosyal Hayata yön veren Hucurat suresi !  (Okunma sayısı 5545 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tesniye

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 395
  • Nişan aldık yıldızları..
Sosyal Hayata yön veren Hucurat suresi !
« : 10 Ocak 2014, 21:51:08 »

Sosyal hayat ile alakalı dinimizin adabı muaşeretlerinden çok güzel şekilde bahseden bu sureyi mümkünse ezberleyelim.
En azından okuyarak bilgi sahibi olalım..


1. Ey Mü'minler! Allah ve Rasûlünün önüne geçmeyin. Allah'dan korkun. Şübhesiz Allah her şeyi hakkıyla işitir ve bilir.

Bir şeyi diğerinin önüne geçirmek, üstün tutmakdır. Burada mef'ul zikredilmediğinden "İş ve sözle takdimden sayılan her şeyde Allah ve Rasûlünün önüne kendiniz geçmediğiniz gibi, başkasını da geçirmeyin. Allah ve Rasûlünün hükmünü beklemeden kendi fikir, düşünce ve ölçünüze  göre hiç bir işe kat’î karar vermeyin. Kitap ve Sünnet'e uymayan söz etmeyin. Allah ve Rasûlünün  kelâmı okunurken araya laf katmayın. Çünkü bunlar imanınıza münâfîdir. Tam edeb ve sükûnetle dinleyin" demektir.
Mücahid ve Hasen: Bu âyet bayram namazından evvel kurban kesmekten men için nazil oldu^ dediler.
Hz. Âişe R.A.: Yevme şekde oruç tutmaktan men için indi...”
Her hal ve söze şamildir.
1 Bir mecliste bir mesele sorulsa O’ndan evvel cevap vermeyin.
2. Yemek hazır olsa, ondan evvel el uzatmayın
3 Yolda onun önünde yürümeyin.

Küçükler ancak üç yerde büyüklerin önünde yürüyebilir:
1. Gece yolculuğunda (öncülük yapmak için)
2. Bir hay veya asker görüldüğündü
3. Sel geçerken.
Evvel zamanda geçler ihtiyarların önünde yürürse Allahü Teâlâ yeryüzünü sarsardı.
Bu ayet ulemanın önünde yürümeyi de men etmektedir.
H.Ş. Âlimler peygamberlerin varisleridir”
Ebud-Derde (R.A.) Ben Ebu Betir’in önünde yürüyordum. Rasûlüllah Efendimiz: “Dünya ve âhirette senden daha hayırlı ve efdal olan bir kimsenin önünde mi yürüyorsun? Peygamberlerden sonra Ebu Bekir’den daha efdal ve hayırlı bir kimsenin üzerine güneş doğup batmamıştır” buyurdu.




2. Ey Mü'minler! Sesinizi Peygamber’in sesinden fazla yükseltmeyin. (Edeb dışına çıkarak)  birbirinize bağırdığınız gibi ona yüksek sesle bağırmayın. (Peygambere lâyık olan tâzim ve edeple çağırın.  Böyle yapmazsanız) farkında olmadan amelleriniz boşa gidir.

Abdullah ibni Zübeyr (R.A.) den:
Benî Temim’den Akra bin Hâbis Rasûlüllah Efendimiz’e takdim edildi. Ebu Bekir:
“-Ya Rasûlüllah bunu kavmine reis yapalım dedi. Hz. Ömer (R.A.)
“-Yâ Rasûlüllah Bunu değil Ka’kaa bin Mubid’i reis yapalım” dedi. Seslerin Rasûlüllah’ın yanında yükseltip münakaşaya başladılar. Hz. Ebubekir.:
-Ya Ömer sen bana muhalefet etmek için böyle dedin. Hz. Ömer ‘e:
-Hayır sana muhalefet kasdetmedim.dedi.  
Bu âyet-i kerime nâzil olduktan sonra, Hz. Ebû Bekir R.A.: "Yâ RasûlAllah! VAllahi ben bundan sonra Allah'a kavuşuncaya kadar seninle gizli veya fısıltı halinde konuşurum" dedi.
Hazreti Ömer R.A.de Rasûlüllah'a sormadan konuşmazdı.
Rivâyete göre: Sâbit bin Kays Hazretlerinin kulağı ağır işitirdi. Bu yüzden  yüksek sesle konuşur, sesi de  fazla çıkardı. Bu âyet-i kerime nâzil olunca  meclisi nebevîye gelmez oldu. Efendimiz (A.S.V.) onu huzûruna çağırıp, "Yâ Sâbit, niçin meclisimize gelmezsin?" buyurdu. O da "Yâ RasûlAllah! Benim sesim çok çıkar; korkarım ki huzûrunuzda yüksek sesle konuşurum da amellerim yok olur" dedi. Rasûlüllah A.S. Efendimiz "Hayır! Sen hayırla yaşayacak, hayırla öleceksin" buyurdu.
Başka bir rivâyette: "Râzı olmaz mısın hamdederek yaşayıp, şehid olarak vefat edesin ve cennete giresin" buyurdu. O da "Râzıyım Yâ RasûlAllah. Bundan sonra sesimi Rasûlüllah'ın sesinden fazla yükseltmem" dedi...
Fıkıh, vaaz ve buna benzer meclislerde sesi yükseltmeyi kerih gördüler. Süleyman bin Harb, diyor ki:
Bir kişi Hammad bin Zeyd’in hadis öğrettiği bir mecliste güldü. Hammad öfkelenip “Rasûlüllah’ın hadislerinin öğretildiği mecliste ses yükseltmek hayatında iken yükseltmek gibidir.” Diyerek ayağa kalktı ve o gün hadis öğretmedi
Bu gibi meclislerde konuşmak, gülmek maskaralıktan hali değildir. Oysa buralar ciddiyet mahalleridir.
Geçmiş ecdadımız bu gün bizim Vaaz, ders meclislerimize, mevlüt toplantılarımıza  gelseler o anda terkeder giderlerdi.
Amellerin habt olması sesin yükselmesinden alçalmasından değil, belki Rasûlüllah’ muhalefetten ileri gelir.
Amellerin habtı üç şekilde olur:
1 Amel dünya amelidir, Kâinât'ın Efendisi âhirette işe yaramaz. : (Kâfirler; Sıla-i rahim, fakirleri doyurma ve yetimlere ikramda bulunma gibi hayır) amelden ne yaptılarsa biz (hepsinin) önüne geçtik ve onu saçılmış zerreler yaptık. (Hiç birinin hayrını göremezler.)Fürkan 23
2 Amel âhiret amelidir, lakin Allah' rızası için yapılmamıştır.
Rivayet olunduki: Kıyamet günü birisi getirilip “Neyle meşgul olurdun?” denir O “Kur’an okurdum” der. Kendisine “Sen filan güzel kurradır” desinler diye okurdun, öyle de dediler” denildikten sonru “Atın bunu cehenneme emriyle cehenneme atılır.
3. Salih ameller sahibi, fakat tkarşılığında kötü amelleri var, ili amelleri kötü amelleri karşılığında dağıtılmış böylece mizanı hafiflemiştir ifhem...
« Son Düzenleme: 13 Ocak 2014, 00:56:31 Gönderen: Miftahulkuluub »
Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde ardında sen ben dedikodusu var amma.
Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben..
<< Lüzumsuz Konular Atlası >>

Çevrimdışı Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Sosyal Hayata yön veren Hucurat suresi 3-4-5 !
« Yanıtla #1 : 13 Ocak 2014, 01:02:04 »

3. (Edeb niyetiyle) Allah'ın Resûlü yanında sesini kısanlar (yok mu?) Allah onların  kalplerini takvâ için imtihan etmiştir. Onlara (bu tâzimleri sebebiyle) mağfiret ve büyük mükâfât vardır.


4.  (Ey Habîbim!) Hücrelerin (evin içindeki odaların) arkasından sana çağıranların çoğu (peygambere ihtiramın ne olduğunu) düşünemezler.

Rivâyete göre: Beni Temîm kabîlesinden yetmişseksen kişilik bir heyet gelmişti. Resûlüllah S.A.V. Efendimiz'se öğle sıcağında, hücre-i seâdetinde gece ibâdetine kuvvet olmak için uyuyordu. Temîmîler :"Çık yâ Muhammed (S.A.V.) diye bağırdılar. Efendimiz (S.A.V.) çıktı. Akra bin Habîs: "Yâ Muhammed, bunlar bizim hatiplerimiz ve şairlerimizdir; sizinle şiirde yarışmaya geldik" dedi. Efendimiz: "Ben şâir değilim; öğünmek için de emrolunmadım; amma, gelin görüşelim" buyurdu.

İçlerinden biri kavminin fazîlet ve husûsiyetlerini anlatan bir konuşma yaptı. Efendimiz, şâiri Sâbit bin Kays bin Semmas'a "Buna cevap ver" buyurdu.  O da bir hutbe ile cevap verdi. Karşılıklı atışmalardan sonra Akra bin Habis "Şâirimiz söyledi, onların şâiri daha güzel söyledi. Hatibimiz konuştu, fakat onların hatibi daha güzel konuştu" dedi. Ve huzûr-u saâdete varıp kelime-i şehâdet getirip müslüman oldu. Küfrün sıkıntılarından kurtulup, îman nûruna kavuştu. Âyet-i kerime bu hâdise üzerine nâ¬zil olmuştur.


5. Eğer onlar, sen kendilerine çıkıncaya kadar sabretselerdi, kendileri için elbette daha hayırlı olur-du. Allah Gafûr’dur (yaptığı saygısızlıktan dolayı tevbe edenleri affeder) Rahîm’dir (edebli hareket eden kullarına merhameti sonsuzdur.)

Âyet-i celîlenin nüzûlüne sebeb:
Rasûlüllah S.A.V. Efendimiz Benî Anber kabîlesine bir müfreze gönderdi. Anberoğulları bunu işitince korkup kaçtılar. Müslümanlar da kadınlarını esir alıp getirdiler. Sonra Anber-oğullarından bir heyet öğle vaktinde âilelerini almak için Hâne-i Saâdete gelip Efendimiz'i saygısızca çağırdılar. O anda kay-lûle(1) yapmakta olan Efendimiz'in istirahatına mânî olup âilelerini satın almak için geldiklerini söylediler. Efendimiz S.A.V. içlerinden birini hakem tâyin etti ve "Sen hüküm ver" buyurdu. O da "Âilelerimizin yarısını satın alalım, yarısını da sen bağışla" dedi. Fahr-i Kâinat Efendimiz bu teklifi kabul buyurdu. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak "Eğer sabretselerdi kendileri için daha hayırlı olurdu yâni hepsi bağışlanacaktı" buyurdu.

Devam edecek..
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."