Gönderen Konu: istanbul un fethi (hutbe)  (Okunma sayısı 11847 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ruchanim

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
istanbul un fethi (hutbe)
« : 26 Mayıs 2006, 01:16:41 »

Muhterem Müslümanlar!
istanbul'un fethinin 553 cü sene-i devriyesinin yaklaşması se¬bebiyle bu şehrin alınmasında müessir olan maddî ve manevî sebep¬leri dile getirmek istiyoruz.Milâttan altı buçuk asır önce, Sarayburnu'nda küçük bir köy olarak kurulan istanbul, zamanla genişleyip büyük bir şehir hâlini almıştır.
istanbul; lâtif havası, denizi, pırıl pırıl manzarası, sulan, yeşillikleri ve Asya ile Avrupa arasında köprü teşkil edecek konumu itibariyle pekçok milletlerin hayalini doldurmakta idi. Hükümdarlar ve krallar, orayı elde etmek için açık ve gizli tertipler hazırlıyor, ordular toplayıp istanbul'u muhasara altına alıyorlardı.
Fatih, 29 Mart 1432 tarihinde İsfendiyar Beyin kızı ve Sultan İkinci Murad'ın zevcesi Hatice Sultan'dan doğmuştu.
 Fatih i İstanbul'u fethetme hevesine sevk eden âmil, ci¬hangirlik sevdası değildi. Resûlullah Efendimizin asırlarca evvel müj¬delediği fetih ve «Orayı fetheden kumandan ne hoş kumandandır» hadîsindeki medhe lâyık olmak arzusu idi.
Buna ilâve olarak, İstanbul'un fethi Osmanlı saltanatının Asya ile Avrupa kıtalarındaki ülkeleri birleştirecek, muvasala ve müdafaa imkânlarını kolaylaştıracak ve her iki kıt'ada genişlemeye yardım edecekti.
Aziz mü'minler!
Azmi önünde alınmayacak kal`a, yıkılmayacak sur tanımayan İkinci Mehmed, fethi kolaylaştırmak için boğazı kontrolü altına al¬mak zaruretine inanmış bulunuyordu. Dört ay gibi kısa bir zamanda Rumeli hisari yaptırdı.
İslâm şuuru ile yetişmiş ve çihad hevesiyle bilenmiş bir ordu, 7 Şubat 1453'te Edirne'den hareket etmiş, 5 Nisan'da İstanbul surları önüne varmış bulunuyordu.
 Celallendiği zaman, atım denize sürüp düşmanı kahretmek iste¬yen Fatih yetmiş parçalık bir donanmayı, karadan yürüterek Haliç'e indirmiş, dünya tarihinde ilk ve son defa görülmüş bir işi başarmıştı. Verdiği kararda en ufak bir fikir zaafı göstermeyen Fatih, fası¬lasız olarak surları yirmi gün top ateşine tutturdu. Atını ateş hattına kadar sürerek askerlerinin kuvve-i maneviyelerini takviye ediyordu. Kan dökmek gayesi gütmeyen Fatih, İsfendiyaroğlu'nu, Şarkî Roma împaratoru'na elçi olarak gönderip şu haberi ulaştırdı: «Kan dökül¬mesini istemiyoruz şehri teslim ediniz». İmparator bu teklifi redde¬dince muharebeye devam emrini verdi.
Muhasara devam ediyor ve şehrin alınması gecikiyordu. Devrin sadrazamı, padişaha, muhasaranın kaldırılmasını teklif edince tarih¬lere şan veren su cevabı âldı: «Hayır!.. Muhasara asla kaldırılamaz. Ordularımın önünde düşmeyecek bir kal'a, mağlup olmayacak bir or¬du yoktur. Ya ben Bizans'ı alırım, ya Bizans beni!».
 Din kardeşlerim!
Takvimler 29 Mayıs 1453 tarihini gösteriyordu. Fatih'in sabrı son raddeye gelmişti Artık istanbul, İslâm beldeleri aralarına katılınalıy-di. O günün gecesinde hiçbir kimse uyumamış, herkes dua ederek or¬dunun zaferine niyazda bulunmuşlardı.
Sabah namazı kılınmış, güneş ortalığı aydınlatırken Fatih hücum emrini vermişti. Mü'minlerin ağızlarından çıkan tekbirler, Allah Allah sesleri, kal'a duvarlarında akisler yaparak etrafa yayılıyordu.
Allah'ın Resulü, ins-ü cin Peygamberi Hazreti Muhammed'in, «Allah, Rum (ların elinde bulunan) Kostantiniyye'nin fethini tekbir ve teşbih ile nıü'minlere müyesser kılmadıkça kıyamet kopmaz» hadîs-i şerifindeki müjdesi yaklaşmış bulunuyordu.
Fatih, vezirlerin muhalefetine rağmen, atını ön saflara kadar sü¬rüyor, «Vurun cengâverlerim, koman kurtlarım! Allah büyüktür» diyerrek kılıç sallıyordu.
  Fatih, son gayreti sarfetmekte idi. Ulubatlı Hasan, tırnaklan ile kal`aya tırmanmaya muvaffak olmuş, Türk bayrağını surların üze¬rine dikmişti. Bunu gören îslâm askeri coşmuş ve hiçbir elgel tanı¬maz hâle gelmişti. Surlarda büyük boşluklar açılmış ve buralardan içeri giren askerlerimiz kale kapısını açmışlardı. Kostantiniyye feth olunmuş, artık İstanbul diye anılacak bu şehir, Müslüman Türk'ün malı olmuştu. Peygamber Efendimiz «İstanbul elbette ve muhakkak fetholunacaktır. (Orayı fetheden ordunun) kumandanı ne hoş emir¬dir, onun askerleri ne hoş askerdir» övgüsüne Hazret-i Fatih ve askerleri şayan olmuşlardı
Mehmet emre  Büyük hutbe kitabi.

Çevrimdışı Ahi

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 923
  • Bugün Allah (c.c) için ne yaptın?
istanbul un fethi (hutbe)
« Yanıtla #1 : 27 Mayıs 2006, 05:11:48 »
Paylaşımınızdan dolayı Allah (c.c) razı olsun.
Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. – Schopenhaver

Çevrimdışı nursena

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 106
istanbul un fethi (hutbe)
« Yanıtla #2 : 30 Mayıs 2006, 17:30:24 »
Allah razı olsun kardeşim
Ey mukaddes Kitap, ey ezelî nûr,
Ey iklimi ziyâ, etrafı huzûr;‎
Son demde bir kere daha ne olur,‎
Ağar, ışık karanlığı boğarken.

Çevrimdışı hayat_cizgisi

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 4
Ynt: istanbul un fethi (hutbe)
« Yanıtla #3 : 29 Mayıs 2009, 02:01:21 »
tsk Allahim razi olsun

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2399
Ynt: istanbul un fethi (hutbe)
« Yanıtla #4 : 23 Kasım 2010, 20:24:15 »
yeni bir fethe acil ihtiyacı var.........hu Allah