Gönderen Konu: İstanbulun Fethi 29 Mayıs 1453*  (Okunma sayısı 3471 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı mamur

  • okur
  • *
  • İleti: 58
İstanbulun Fethi 29 Mayıs 1453*
« : 29 Mayıs 2007, 00:21:10 »

Dünya kuruldu kurulalı hayır ile şer, Hak ile batıl kavga eder. Asırlar boyu inkarcılar, vicdan ve insanlığı çiğnemişler, hukuk dışı baskı ve talanı uygulamakla birbirleriyle yarışmışlardır. Müslümanların uğradığı ve uğramakta olduğu felaketler kalpleri sızlatıyor.İmanın kalbde yaşanması bir korun elde tutulmasından zor.İşte dünyanın hali malum meydanda. Allah rızasına ulaşma kapısının açılması gerek, korkunun umuda çaresizliğin çareye dönüşmesi gerek. Buda gerçek bir fetihle olur..
Ecdadımızın mazideki o yüksek ahlakının özlemi içindeyiz. Bizler de o insanların nesilleri olarak niçin bir caba gayret gösteremiyoruz. Kaldı ki imkanlar olarak onlardan daha ileri seviyedeyiz. Tarihin kanlı seyrine can ve kan borcumuzu ödemişiz.
Tarihimizde bazı hadiseler vardır ki, bunlar kulaktan dolma bilgilerle geçiştirilemez. İstanbul'un fethinin, sebep ve sonuçları itibariyle, özünü ve ruhunu yakalamakta her aklı selime büyük görevler düşmektedir.Fatih Sultan Mehmed Han sadece askerî sahada değil, ilim ve adalet sahalarında da dünyaya örnek olacak başarılar sergilemiştir. Bu nedenle Türk ve Dünya tarihini etkileyen bu önemli fethi, her yılın 29 Mayıs günü, aynı coşku ve sevinçle kutluyoruz.İstanbul fethinin yıldönümü münasebetiyle bu büyük fetihten ve Fatih Sultan Muhammed Han'dan bahsederek, kendisini saygı ve rahmetle analım.İstanbul'un fethi bizim için iki yönden önem arz etmektedir. Birincisi, Fatih Sultan Mehmed, bu şanlı zaferle birlikte bin küsur yıllık Bizans İmparatorluğu'nu tarihe gömmüş, böylece Müslüman Türk Milletinin kahramanlığını dünya tarihine altın harflerle yazdırmıştır.
İkincisi ise:Yüce Peygamberimiz (s.a.v.) in, İstanbul'un Müslümanlar tarafından fethedileceğini asırlar öncesinden müjdelemesidir ki, bu yönü ile de bütün dünya Müslümanlarını ilgilendirmektedir.
Tarihin yüz akı bu milletin başında geçmiş nice acıları, kahramanlıkları, sevdaları, hüzünleri, kayıpları var ki, üç kıta yedi denize yayılmıştır. Bu millet sabırlı, inandığı şeylere tam ve fedakarca inanan, askeri kabiliyetleri yüksek, devlet, yurt ve otoriteye bağlı, izzeti nefsine düşkün, bereketli özellikleri üzerinde taşıyan zengin bir millettir. Kuvvetli idarecilerin sevk ve idaresinde büyük devlet kurmaya kabiliyetlidir. Böyle bir milleti Allah İslam la müşerref kıldı. İslam Türk milletinin kabiliyetlerini en son noktasına kadar genişletti. Böylece Dünya tarihi, hakka dayalı düşüncenin, bayraktarlığını yapacak bir milleti tanıma şerefine kavuştu. Ancak fetih ve Fatih’ledir ki güçlü devlet, hami devlet hedefine ulaşmıştır.
Fatih, bir taraftan Molla Gürânî'den, diğer taraftan Akşemseddin Hazretleri'nden dersler görerek hem mânen, hem madden çok iyi bir eğitim ve terbiye ile büyüyordu. Bu fethe lâyık olacak bir ciddiyetle yetişiyordu.Fatih en keskin zekâyla yaratılmış, nadiren gülen,fevkâlade atılgan, şehir surlarında dövüşen, atını dalgalara sürecek kadar cüretkâr.Kimseden çekinmez keskin konuşan, verdiği sözlere bağlı kalan, adalet duygusuyla yanan,bir büyük şahsiyettir. Fatih doğu ve batının kapılarını aralayan bir Cihangirdir. Bu iki dünyanın yararlı özelliklerini toplayan büyük bir alimdir. Unutmamak gerekirki onu bu tahta ve başarıya malik kılan Cenab-ı Haktır.
Fatih ve ait olduğu toplumunu ayakta tutan değerler nelerdir ona bakmak gerekir.Daha hayatlarının baharında seve seve canlarını verenler, kalplerinde saklı olan değerlere nasıl sahip çıkıyorlardı. O çağda topluma mal olmuş adalet mekanizması nasıl çalışıyordu? Bu hususu bir örnekle açıklayayım.
İşte Hakkaniyet
Hatırlanacağı üzere fethin sonunda,hapishanelerdeki bütün mahkumlar Fatihin fermanıyla serbest bırakılmışlardı, Fatih Sultan Mehmed’in siyasî ve askeri dehâsı ile birleşen affı, mağlup Bizans halkını kayıtsız şartsız affetmekle her iki toplumun kalplerinin de fâtihi oldu, ancak üç mahkum hariç, onlar, Binansın yıkılacağına dair son sözlerini söyleyerek kalemlerini kıran bilginlerdir. Bizans İmparatoru, onları bu suçlarından dolayı hapsetmiş,Fatih Sultan Mehmed ise onları serbest bırakmıştı.Fakat Fatih der ki: ‘Siz Bizans için ömür biçtiniz, yıkılacağını söylediniz, benim toplumum içinde bir ömür biçiniz. Ne gerekiyorsa her türlü kolaylık gösterilecektir.’ Daha sonra bu üç Bizanslı bilim adamı Osmanlı imparatorluğunun hemen hemen her yerini gezerek ve görerek raporlarını tutarlar, bu arada bir de mahkemeye tanıklık ederler:
- Bir kişi dava ediyor, şikayet ediyor, kardeşim ben senden bu tarlayı aldım ama, bu tarlanın içerisinde hazine olduğunu bilmiyordum, hazine ben tarlayı sürerken sapanıma takıldı, o halde senindir. Ben böyle harama irtikap edip el süremem, al malını diyor.
- Öte ki cevaben diyor ki:Verdiğim tarlanın altıda üstüde senindir, o itibarla ben bunu alamam. Görüyor musunuz Müslümanların beş asır evvelki, aralarında ki şikayet konusu olan şey, harama el sürmemektir.
Bizi yücelten sırlarımız vardı.
Birincisi Allah’ın kitabına ve Resulünün sünnetine sımsıkı sarılmak, İkincisi alim olmak, Üçüncüsü Adil olmak, dördüncüsü Allah yolunda cihad etmek. Bunlar kalbe gömülü değerlerdir. Hakkı istiyorsak, zafer istiyorsak, ancak Allah’ın kitabına sarılmak...
Fatih sultan Mehmet’in huzurunda, o üç bilgin şöyle itirafda bulunurlar:
‘Padişahım siz de bu adalet varoldukça sizin devletiniz baki kalır.’ Dediler.
İşte Göğsümüzü kabartarak iftiharla biz Osmanlı torunlayız demenin sebebi budur. Burada aktarmaya çalıştığım olaydan anlaşılacağı üzere,bizim de hakkaniyet konusunda benzer hassasiyet göstermemiz gerekmez mi?
Fetih Nedir?
Kur’an-ı Kerim’de ‘el-Fetih ‘ diye isimlendirilmiş bir sure yer alır.Kuran’ın 48. suresidir.
Bu surenin girişi muhteşem bir fetih müjdesi içerir: 'Biz sana apaçık bir fethi müyesser kıldık/Senin önündeki engelleri ardına kadar açtık... ve Allah sana pek soylu bir zafer ihsan etti' Allah (c.c.) Resulü Ekrem (s.a.v.) ’e müyesser kıldığı fethin büyüklüğü övülüyor. sonunda eşsiz bir zaferle muzaffer kılınacağı haber veriliyor.Mekke’nin fethi, ileride meydana gelecek bir çok fetihlerin başlangıcı olan bir fetih. İslâm fetihlerinden her biri bunun altında bir şubesi sayılacak bir şekilde vaad edilmiş oluyordu ki sûrenin başı bunu ilâhî bir dil ile açıklamaktadır.
Fetih açmaktır; ülke ve şehirlerin İslamiyet’e açılması, Fetih, gaza ve cihad anlayışının bir sonucudur. Kur´anî bir ifadedir. İnsanları tevhid inancına davetin ifadesidir. Ancak, İslam tarihi boyunca fetih sonrası hiç kimsenin zorla Müslüman yapılması da söz konusu olmamıştır.
Fetih kelimesi, İslam’a has kavramdır.son derece nazik, ince ve yüce duyarlıkları olan bir eylemdir. 29 mayıs 1453 İstanbul’un fethidir, adı üstünde bir fetihtir, sadece bize has bir tabirdir.İşgal, zapt, ele geçirme, gibi kelimelerinin aynısı değildir. Fetih ilahi iradeye teslim olmanın, bütün Allah'tan gelen prensipleri hakim kılmanın, her şeyi Hak çizgileriyle örgüleştirmenin ifadesi. Top yekun Hakka teslimiyetin işareti.
İstanbul’un fethi, dünya tarihinde müstesna bir yer tutar. Çaldıran, Mohaç, başlı başına bir zaferdir, zafer abidesidir. İstanbul’un fethi de böyle bir zaferdir, ancak İstanbul’un fethini diğer fetihlerden ayıran bir hususiyet vardır.İstanbul un fethiyle dünya tarihinde, yenilmez güç, hami devlet, şefkatli ve merhametli bir devlet dünyaca kabul edilmiştir.
İstanbul’un fethi tarihin akışını değiştirmiştir.Bu azametli, 1453 İstanbul’un fethi, orta çağı kapar, modern çağların başlangıcını işaret eder. İşte Fatih ve fetih ordusu, Bizans hakkında tarihin tasfiye kararını tatbik ettiler.Bu karar yalnız Sultan Mehmed Hanın kararı değil, aslında tarihin Bizans için verdiği tasfiye kararıdır.
Prens Dukas, Bizanssın çürümüş halini şu cümlelerle anlatmaktadır:
‘Her milletten fazla haksızlık yaptık ve bize her ne yaptın ise, hakiki ve adil kararınla yaptın Tanrım’.
Evet bu çağ yorgundu, Bizans çürümüştü, gırtlağına kadar küfrün bataklığına gömülmüştü. Yorgun Bizans yaşamakta haklı değildi. Kiralık kafalar, ne kadar didinirlerse didinsinler, tarih hükmünü vermiştir.
Muhasaraya yakın günlerde son imparatorluk başkanı, lucas Notaras’ın Sözleri aynen şöyle: ‘ Bizans da Latin serpuşu görmektense Türk kavuğu görmeyi tercih ederim’. Sözü cihan tarihinin pek maruf sözleri arasında yer almıştır.
Fatih’in Dehası
Biliyoruz ki, Hz. peygamberin s.a.v. kölesi olmakla şeref duyan genç padişah, İstanbul’u fethetmekten öte Hz. Peygamber’in “Konstantınıyye elbette feth olunacaktır. Onu fetheden komutan, ne güzel komutan. Onu fetheden asker, ne güzel asker! ” müjdesine nail olabilmeyi en büyük bahtiyarlık telakki ediyordu. Fatih alimdir, velidir, şairdir, zamanın en büyük matematikçilerindendir. İşte Fatih, bizim yaşımızda iken o günün şartlarında topları döküyordu. Topların bütün planlarını kendisi çizdi, balistik hesaplarını kendisi yaptı. Kale kazan, burç düşüren, yılan vücutlu, ejder ağızlı toplar, tarihe geçen en büyük toplardır.Her biri birer harikadır.Fatih evrensel bir deha, bilime sanata akıl almaz derecede vurgundur.Fatihle mukayese edilecek insanlar Fatih’in yanında küçük kalır.Böyle bir Cihangire minnet borcumuz çok büyüktür.Çağları yırtan Fatih, bunlarla kaldı mı, Fatih öyle bir teknik ortaya koyuyor ki, Bizans şaşkınlıktan şaşkınlığa düşüyordu.
Halice gemiler iner inmez, Fatih hemen bir köprü planı çiziyor.ayrıca büyük sallar yaptırıyor, bu sallara toplar oturtuyor. Öyle toplar ki, gülleleri Bizans gemilerinin, su kesiminden giriyor öbür tarafından çıkıyor, çağlara damgasını vurmuş büyük Fatih, bu harikaları ortaya koyuyor ama nasıl? Şöyle, Fatih geceleri uyumuyor. Gece yarısı geçtikten sonra,Halil paşayı çadırına çağırıyor ve diyor ki: Paşa, yatağımın şu baş yastığını görüyor musun? Bu yastığı bütün gece, yatağımın bir ucundan öbür ucuna nakletmekle vakit geçirdim, bir türlü uyuyamadım. Hiç şüphe etme, imanın gibi inan tez vakitte Kostantinye bizim olacaktır. Kesin zafer bizim olacaktır. Evet hakkın önünde küfür diz çökecektir. Fatih Sultan Mehmed kararlıydı, ve bu kararında emindi.
Donanmasını karadan yürüten, toplarını tunç dan dökmüş, şahbazlarının yüreğini ölümle bilemiş bir kuvvet, Kostantinye’ye dayanıyordu. Bu kuvvet, merhametli bir milletin tarihte şanlı yürüyüşüydü. Bu yürüyüş iman sönmedikçe, milli ideallerimiz yok olmadıkça, böyle bir iman ordusunun karşısında hiçbir kudret dayanamazdı, Bizans’da dayanamadı. Fatih’in sarsılmaz kararıyla muhteşem toplar ateşleniyordu. Toplar Bizans surlarını gümbür gümbür dövüyordu.Fatih Sultan Mehmed Han evlatlarım bende sizinle beraber öleyim sedasıyla sulara atını sürüyordu. ‘Ya ben İstanbul’u alırım, ya da İstanbul beni ‘diyordu. Bu öyle bir fetihti ki, tahminleri alt üst etmişti, Bizans yıkılıyordu.
Tarihlere şan veren, destanlar yazdıran zaferlerimiz için şair ne güzelde söylemiş:

Naralar sanki gök gürültüsü, fethin haşmeti bu.
Yüreklerini ölümle bilemiş, fatihin şanlı ordusu.
Tebşir edilen ordudur, zaferlerden zaferlere koştu.

Çatır çatır çatlarken, çift duvarlar, ulaşılmaz surlar.
Mehterin cenk havasıyla, göz kırpmadan savaştılar.
Ölümü ölümsüzlük bilerek, birbirleriyle yarıştılar.

Tahminleri Alt üst Eden Fetih
Gök gürültüsü ile fırtınalar koptu, Şehir seller ve sular altında kaldı. Korku veren bu afetler yetmiyormuş gibi bir sis kapladı, Ay tutuldu üç saat karanlıkta kaldılar.Ümitler çabalar boşunaydı. İşçilik abidesi olarak ayakta duran surlarına güvenerek, gün sayıyorlardı.Kutsal eşyalar şehirde dolaştırılıyordu, çanlar çalıyordu ama boşunaydı. Bu kesin kes sonun geldiğinin işareti idi.Kader şehre sırtını dönmüştü. Kostantin Paleologos’un imparator, bütün ümitlerin yok olduğunu gördükten sonra, artık yaşamamaya karar verdi.’ Benim başımı kesecek bir hrıstıyan yok mu? ’ diye bağırdı. Tanınmamak ve korunmamak için erguvani imparator mantosunu sırtından attı. Muhariplerin en sık kalabalığına karıştı.İmparator sağ olarak en son orada görüldü. St. Romans kapısı önünde belkide en şiddetli çatışmalar oluyordu.Yeri göğü inleten top atışları devam ediyordu. Devleti Hümayûn karşısında titreyen Bizanslılar, paniğe kapılmıştı. Bu arada ellerinden alınmasın diye hazinelerini yere gömüyorlardı. Engizisyon zihniyeti çatır çatır çatırdarken, şanlı sancağımız Ulubatlı Hasanın eliyle Bizans’ın böğrüne böğrüne saplanıyordu. Çarpışma bütün şiddetiyle devam ediyor, Türk akıncıları ölümü ölümsüzlük bililerek cenk ediyorlardı. Mehterin cenk havasıyla Türk cengaverleri topların açtığı deliklerden içeri süzülüyorlar, uzun merdivenlerle de surları aşmaya çalışıyorlardı. Sancağı düşürmeyen 18 cengaver, şehit olurken, Asya kıyılarında yankılanan mert ve tok Allah Allah, sedalarıyla Bizans kafirlerini korku içinde boğuyorlardı.Bizans dayanamadı, çöktü ve yıkıldı. Türk fütuhatıyla boğulan köhne Bizans bir daha dirilemeyecek.

Fethe Muhtacız
Ey çağ açıp çağ kapayan, büyük komutan Fatih Sultan Mehmed’in temiz torunları.
Ey İstanbul surlarına,fetih idealinin sancağını diken Ulubatlı Hasan’ın evlatları.
Ey Fetih heyecanını Fatihle birlikte yaşayanlar.
Ey şanlı zaferlerimizin hatırasını yaşayanlar,.
İslam dünyasının başı Türk dünyasının sultanı değilmiydik. Onlar, insanlığa rahmet getiriyordu, fethedilen yerlere huzur ve hürriyet bahşediyordu, halkını selâmetlere gark ediyordu. Fetih, büyük Fatih’in 31 senelik ömrüne sığmış yüzlerce fethin başlangıcı ve ondan sonra devam eden zaferlerin anası olmuştur. 29 Mayıs 1453 de sadece bir şehrin sahiplerinin değişmesi değildir.1453 İstanbul’un fethiyle İslam aleminin 800 yıllık, Türk dünyasının 400 yıllık yüksek arzusu gerçek olmuştur.Fetih, üstün ve haklı düşüncenin zaferidir. Fetih zulmün yıkılışıdır. Hz. Peygamberin s.a.v. ‘O ne güzel asker …’ diye tebşir ettiği serden geçti yiğitler, komutan fatih’in her emrini yerine getirdiler.
. Fatih, Osmanlı hükümdarları içinde hem en büyük asker, hem de en büyük devlet adamı. 20 den fazla devleti ve bu arada 2 imparatorluğu tarih ve coğrafya sahasından yok eden, Cemal ve kemal sahibidir.
Dünya tarihinde geniş bir yer alan bu şanlı zaferlerimizden, şanlı Türk Ordusu'ndan bütün milletçe İftihar ve gurur duymaktayız. İşte bu Müslüman Türk ordusudur ki zaferlerden zaferlere koştu, Altaylardan Tuna ya, Akdeniz den Baklanlara, Viyana’ya, insanca yaşamayı götürdü. Fetih toplumu, Hz. Peygamberin s.a.v. gösterdiği ve emrettiği hususlara,uymak ve uygulamak görevini şerefle yerine getirmişlerdir. Maneviyat önderleri, paşaları ve ordusu saygıların en büyüğüne layıktır.Fethi anmayı ve anlatmayı, sadece bir milli bir görev değil, insani ve küresel bir görev sayıyoruz.,Fethin hikmeti, ahlâkı, erdemi yolunuzu aydınlatsın ve şevk versin. Bu vesile ile Fetih bayramınızı kutluyorum.
Allah,sevgili peygamberimizin müjdesini gerçekleştiren aslanlar aslanı, kahraman, dâhi hükümdara, yiğit silah arkadaşlarına, tüm şehitlerimize, rahmet eylesin, torunlarına da basiret nasip etsin.

Kaynaklar:………………..
Kur’an-ı Kerim 48:1,3., Fetih nedir Mehmet.A, Prof. Dr. Işın Demirkent B.Dergisi,Güldeste M. Özşimşekler, K Dergisi,Camiğ sağır,Şakir Tarım Fetih.

İstanbul / Fatih 2001
 

Ali Kılıç Kakiz
« Son Düzenleme: 09 Nisan 2009, 03:55:35 Gönderen: İsra »

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
İstanbulun Fethi 29 Mayıs 1453
« Yanıtla #1 : 29 Mayıs 2007, 09:18:17 »
Alıntı

Allah,sevgili peygamberimizin müjdesini gerçekleştiren aslanlar aslanı, kahraman, dâhi hükümdara, yiğit silah arkadaşlarına, tüm şehitlerimize, rahmet eylesin, torunlarına da basiret nasip etsin.


amin.


Elinize sağlık

Vuslat Yolcusu

  • Ziyaretçi
İstanbulun Fethi 29 Mayıs 1453
« Yanıtla #2 : 29 Mayıs 2007, 16:29:44 »
Alıntı yapılan: "fatihan"
Alıntı

Allah,sevgili peygamberimizin müjdesini gerçekleştiren aslanlar aslanı, kahraman, dâhi hükümdara, yiğit silah arkadaşlarına, tüm şehitlerimize, rahmet eylesin, torunlarına da basiret nasip etsin.


amin.


Elinize sağlık