Osmanlı ordusu 1453 senesi başlarında bütün harb hazırlıklarını tamamlayarak ağır topçu grubu ile Edirne’den yola çıktı. Toplar, Rumeli beylerbeyi Karaca Bey’in, kumandasında on bin kişi¬lik süvâriyle iki ayda İstanbul önlerine getirildi.
Anadolu ve Rumeli ordusuyla, Türk-İslâm âle¬minin her tarafından gelen şeyh ve dervişler, Aydınoğlu, Karaman¬oğlu gönüllü kuvvetlerinden meydana gelen Osmanlı ordusu¬nun mevcudu yüz yirmi beş bin civârında idi.
Devrin en modern silâh ve kuvvetlerine sâhip Osmanlı sultânı ikinci Mehmed Han, yanında Akşemseddîn, Akbıyık, Molla Gürânî ve Molla Hüsrev gibi büyük âlimler olduğu hâlde 24 Mart Cumâ günü, namazdan sonra Edirne’den hareket etti. Bu sırada Gelibolu’da bulunan kapdân-ı deryâ Balta¬oğlu Süleymân Paşa 147 parçalık donanma ile İstanbul’a hareket etti.
Osmanlı ordusu 1 Nisan’da Çekmece’ye, 5 Nisan’da İstanbul önüne ulaştı. Bayrampaşa deresi kenarında Maltepe sırtlarına Otağ-ı hümâyûn kuruldu. 6 Ni¬san Cumâ günü bütün ordu¬suyla İstanbul surları önünde Cumâ namazı kılan sultan Meh-med Han, kuşatma hattını kurdu.
Topkapı’dan Edirnekapı’ya kadar uzanan merkezde Sultan ve sad¬râzam Çandarlı Halîl paşa, Yaldızkapı’dan Topkapı’ya kadar uzanan sağ kanatta Anadolu beylerbeyi İshak Paşa ve Mah¬mûd Paşa, Edirnekapı’dan Halîç’e kadar uzanan sol kanatta Rumeli beylerbeyi Karaca Paşa, Ceneviz¬lilere âid Galata sitesi önünde vezir Zağanos Paşa yer alıyordu.
Vezîr Mahmûd Paşa, sünnet-i seniyyeye uyularak, şehrin kan dökülmeden teslimini te’min için, Bizans imparatoru on birinci Konstantinos Baledopos’a elçi olarak gönderildi. İstanbul’un derhâl teslimi hâlinde kan dökül¬meyeceği, ahâlinin canına, malına hürmet edileceği teklif edildi. Bizans imparatorunun Osmanlı teklifini reddi üzerine, 6 Nisan Cumâ günü açılan ateşle harekât başlatıldı.
Osmanlı kuşatma harekâtı başladığında, İstanbul’un nüfûsu yetmiş bin civârında olup, Bizans ordusu, ücretli asker ve yardıma gelen haçlı kuvvetleriyle yirmi bin kadar asker ve elli gemiden mey¬dana geliyordu.
Osmanlı topçu¬sunun surları çökerten, kalblere dehşet veren ateşleri, Bizanslıları iyice korkuttu. Bütün ahâli bu durumda topyekün savunmaya iştirâk etti. Her biri dört toptan meydana gelen on dört batarya, beş yüz-altı yüz kilogram gelen mermi ve granit top gülleler ile yüzyıllardan beri bütün haşme¬tiyle uzanıp yükselen İstanbul surlarından büyük gedikler açı¬yordu. Açılan gedikler, kısa zamanda tâmir edilip, yeniden duvar hâline getiriliyordu.
12-17 Nisan günleri Osmanlı ordusu¬nun bilhassa piyâdelerin surlara yaklaşma gayretleri netîce vermedi. Sultan tarafından, zamânın tekniğinden çok ileride sayılabile¬cek bir seyyâr top dökümhânesi ordugâhın hemen yanında kur¬durulmuştu.
Açılan gediklerin, Bizanslılar tarafından derhâl tâ¬mir edilmesi üzerine, Sultan, top¬ların daha sık ateş etmelerini söy¬ledi. Fakat top soğumadan yapı¬lan ikinci bir atışta, toplardan biri parçalandı. Bu duruma üzülen Sultan, sabaha kadar düşündü. Sabahleyin topların atıştan sonra zeytinyağı ile yağlanmasını böy¬lece soğutulup daha sık şekilde ateş edilmesini emretti. Bundan sonra top atışlarından çok iyi netîce alındı. Makinelerin yağla soğutulması, Fâtih’in keşfidir.
İstanbul’un savunması ve ikmâlini te’min için Papa tarafından gönderilen üç Ceneviz gemisi ile bir Bizans gemisi 20 Nisan günü Marmara’da görünür görünmez, kapdân-ı deryâ Baltaoğlu Süleymân Paşa on sekiz parçalık bir filo ile Yeşilköy-Bakırköy açıklarında karşıladı.
Düşman gemilerine nazaran küçük Osmanlı donanması kat’i bir neticeye gidemedi. Bu harbi, Zeytinburnu açıklarından at üzerinde tâkib etmekte olan sultan mehmed Han’ın hırs ve üzüntüsünden dudakları çatladı. Sultan, atını denize sürdü ve elbiseleri ıslanıncaya kadar ilerledi. Maiyyetinde bulunanlar da Sultân’ı takip etti. Bu hâlde iken donanmaya emirler gönderdi.
Bu muhârebede Venedik ve Bizans gemileri Osmanlı kuvvetlerinin elinden kurtularak, o sırada çıkan uygun rüzgâr ile Haliç önlerine gelip gerili bulunan zincirin açılması ile içeri alındılar.
Muteber kaynaklara göre Osmanlının kaybı yüz kadar şehîd ve otuz yaralı idi. Bu hâl, Bizans’ın moralini yükseltti. Bu harbin sonunda Baltaoğlu Süleymân Bey görevden alındı, yerine Hamza Bey tayin edildi.
21 Nisan günü Kabataşa gelen sultan Mehmed hazırlıkların daha önce başlamış olduğu hakkında kuvvetli deliller bulunan karadan donanma yürütme işine hız verdi.
İstanbul’un Haliç’e kıyı olan kısmındaki surları çok zayıf olduğu için bu zâfiyeti değerlendiren Sultan, Bizans’ı buradan da sıkıştırmak istiyordu. Böylece kuvvet dengesi Bizans aleyhine bozulacak ve, yeni cepheler açılacaktı. Bu maksadla Fâtih Sultan mehmed gemileri karadan yürütme işine karar verdi.
O zaman bağ bahçe ve çalılık yerlerden geçen bu yolu temizletip, gerekli tesviyelerini sür’atle yaptırdı. Yollar yapılıp, iri taşlar üzerine kalaslar döşenerek, iç yağı, sâde yağ ve zeytinyağı ile yağlanarak, iniş ve çıkışlı yerleri ile virajlarına işin özelliğine uygun bucurgat ve sâir tesbit malzemeleri yerleştirildi.