Gönderen Konu: İstanbul'un Manevî Fâtih'i Kim? (Osmanlı Tarihi, Çamlıca Basım Yayın)  (Okunma sayısı 3460 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."

İstanbul'un Manevî Fâtih'i Kim? (Osmanlı Tarihi, Çamlıca Basım Yayın)

İstanbulun fethi denince hepimiz Fatih Sultan Mehmed Han Hazretlerini ve Hocası Akşemseddin Hazretlerini biliyoruz. Ama biz muttakiler yine biliyoruz ki zamanın sahibi olan zat'ın böyle tarihi bir hadiseden gafil olması, onun iştirakinin olması düşünülemez. Peki İstanbulun fethine hangi manevi rical yardım etmişti?


Silsile-i Sadaatı Nakşibendiye'nin onsekizinci halkası, Ubeydullâh-ı Ahrar Hazretlerinin torunu Hâce Muhammed Kasım anlatıyor:

Ubeydullâh-ı Ahrar (k.s.) hazretleri bir gün öğleden sonra aniden atının hazırlanmasını istedi ve süratle Semerkandden çıktı. Talebelerinden bir kısmı da onu takip ettiler. Biraz yol aldıktan sonra atını Semerkand'ın dışındaki Abbas sahrasına doğru hızla sürdü. Bir müddet sonra onu takip eden talebesi Mevlana Şeyh, gördüklerini şöyle anlattı.

Hace Ubeydullâh-ı Ahrar hazretleri ile Sahraya vardığımızda önce bir müddet atını sağa sola sürdükten sonra birden bire gözden kayboldu. Ubeydullâh-ı Ahrar hazretleri daha sonra evine döndüğünde talebeleri nereye ve niçin gittiğini sordular.
O da: "Türk Sultanı Muhammed Han kafirlere harp ediyordu. Benden yardım istedi. Ona yardıma gittim. Allahü Tealanın izniyle galip geldi. Zafer kazanıldı" buyurdu.

Hace Muhammed Kasım babası Hace Abdülhadinin şöyle anlattığını nakletmişti:

Bîlad-ı Rum’a (Anadoluya) gittiğinde Fatih Sultan Mehmet Hanın oğlu, Sultan Beyazıd Han bana babam Ubeydullâh-ı Ahrar’ın şemalini tarif etti ve "o mübarek zat’ın beyaz bir atı var mıydı?" diye sordu. Bende tarif ettiği bu zatın, babam Ubeydullâh-ı Ahrar olduğunu ve bazen bindiği beyaz bir atı olduğunu söyledim.
Bunun üzerine Sultan Beyazıd Han babam Fatih Sultan Mehmet Han babam bana şöyle anlattı:
İstanbul’un fethinde muhasaranın en şiddetli bir anında, Şeyh Ubeydullâh-ı Ahrar hazretlerinin imdadıma yetişmesini istedim. Şu vasıfta ve şu şekilde ve beyaz bir atın üstünde bir zat hemen yanıma geldi ve bana "Korkma !" buyurdu. Ben de “Nasıl korkmayayım, kale bir türlü düşmüyor.” dedim. Elbisesinin yeninden bakmamı söyledi. Baktım, bir ordu gördüm. “İşte bu ordu ile sana yardıma geldim. Şimdi sen falan tepenin üzerine çık, üç defa kös vurdur ve orduna hücum emri ver.” buyurdu. Emirlerini aynen yerine getirdim. O da bana gösterdiği ordusuyla hücuma geçti. Böylece düşman hezimete uğradı, ve İstanbul’un fethi müyesser oldu.


Osmanlı Tarihi, Çamlıca Basım Yayın