Gönderen Konu: İşte 73 Fırkanın Listesi  (Okunma sayısı 80576 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı siyah gül

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 28
Ynt: İşte 73 fırkanın listesi
« Yanıtla #30 : 01 Ağustos 2012, 00:36:44 »

Kalpleri en iyi bilen Allah değil midir?Bazı alimlerin itikadının bozuk olduğu su götürmez gerçek ama bir yabancıdan alıntı yaparak da insanlar hakkında peşin hüküm veremezsiniz.Ayrıca son zamanların modası olan da şu ki iki satır kitap okuyan herkes alim kesiliyo kimse kimseyi beğenmiyo (kendi nefsi hariç)Unutmayın bir zamanlar Ulu Hakan Abdülhamid Han'da zamanında hain ilan edilmişti insanlar onu anlamayıp görünene göre peşin hüküm verdikleri için.Unutmayalım herşey göründüğü gibi olmayabilir peşin hükümlü olmayalım .

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: İşte 73 fırkanın listesi
« Yanıtla #31 : 01 Ağustos 2012, 01:04:44 »
  Siyah gül kardeşim; Ulu Hakan Abdulhamid Han Hazretlerine "Kızıl Sultan" diyenler, malum İttihat Terakki ve devamı olan kişlerdir. Bugün malesef insanlarımızın,inananlarımızın,müslümanların peşinde gittiği bir çok önder bilinen kesim de dahil AbdulHamit Han'ın karşı cephesinde yer aldılar. Yani İttihat ve Terraki zihniyetiyle hareket ettiler. Sitemizde bununla ilgili yazılar vardır bulabilirsem şimdi eklerim.

  Ne demiş atalarımız; <<Görünen köy klavuz istemez>>. Bu sitede ne yazıyorsa( Sadakat Net) doğrudur.

 Bilmiyor olabilirsiniz ! Normaldir. Şunu  da bilinki,bu sitede üye olanların ekserisi,yönetim de bulunanlar,özellikle sorulara Fıkıh açısından cevap verenler,mektep medrese okumuş tahminininizden de fazla kitap okumuş olan insanlardır.
Kısacası o adı geçen isimler yukarıda yazılanlar gibidir...fazlası var eksiği yok.


Alıntı
Abdulhamid han hazretleri,ZAMANINDA BAZI ŞAİR ,YAZAR,HATTA DİN ADAMLARI DAHİ KIYMETİNİ BİLEMEMİŞ.aleyhinde atıp tutmuşlardır.buradan milletimize  mal olmuş ama yazılmasaydı,aleyhinde olduğunu bilemeyeceğim. akifin.ve diğerlerinin.inşaAllah hatalarından dolayı TÖVBE ettiklerini.pişman olduklarını.diliyorum.tevfik fikret bile anLayıp pişman olmuşsa.diğerlerine hayda haydaya  PİŞMANLIK DÜŞER.   
 


http://www.sadakat.net/forum/tarihi_ve_kulturel_degerlerimiz/mehmet_akifin_2_abdulhamit_aleyhtarligi-t10142.0.html

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: İşte 73 fırkanın listesi
« Yanıtla #32 : 01 Ağustos 2012, 01:13:05 »
Kalpleri en iyi bilen Allah değil midir?Bazı alimlerin itikadının bozuk olduğu su götürmez gerçek ama bir yabancıdan alıntı yaparak da insanlar hakkında peşin hüküm veremezsiniz.Ayrıca son zamanların modası olan da şu ki iki satır kitap okuyan herkes alim kesiliyo kimse kimseyi beğenmiyo (kendi nefsi hariç)Unutmayın bir zamanlar Ulu Hakan Abdülhamid Han'da zamanında hain ilan edilmişti insanlar onu anlamayıp görünene göre peşin hüküm verdikleri için.Unutmayalım herşey göründüğü gibi olmayabilir peşin hükümlü olmayalım .

Günümüzde İslâmiyet’in en büyük belâsı, onu dışından ve cepheden helâk etmeye yeltenenler değil içinden ve özünden harap etmeye davrananlardır ve bu davranışları ve bir nevi onarma düzeltme ve yenileme sayanlar... “Reformcular” ismi altında topladığımız, 7-8 asır öncesindeki kuru ve nasipsiz akıl borazanına (İbni Teymiye’ye) mizaçları dayalı bir grup, birkaç asır sonra vehhâbilik’ten dolaşarak, nihâyet Cemaleddin Efgani, Mısırlı Şeyh Abduh ve peşindekilerden bir bölük halinde öyle bir anlayış veya anlayışsızlık bataklığına uğramıştır ki, İslâmı, çökmek üzere olan bir binaya yapıldığı gibi, dışından payandalar ve kalaslarla tutmayı marifet bilmiş, böylece Rûhlarındaki gizli şüpheyi ve İslâma güvensizlik duygusunu açığa vurmuştur.

(Dinî tamir dâvasında Din Tahripçileri’nden)




[youtube]http://www.youtube.com/watch?v=jP_R1tTB3Gc[/youtube]

Ortalık harman yerine dönmüş, fitne dünyanın dört bir tarafına yayılmış. Ehl-i bid'at var gücüyle çalışıyor; Ümmet-i Muhammed'in itikadını bozuyor. Siz çıkmış hüsnü zan'dan bahsediyorsun. Din hususunda devir hüsnü zan devri değil sui zan devridir.

Çevrimdışı siyah gül

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 28
Ynt: İşte 73 fırkanın listesi
« Yanıtla #33 : 03 Ağustos 2012, 05:16:16 »
Dini tamir davasında din tahripçileri kime ait?Okumak istiyorum da

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: İşte 73 fırkanın listesi
« Yanıtla #34 : 03 Ağustos 2012, 12:00:05 »
Dini tamir davasında din tahripçileri kime ait?Okumak istiyorum da

Merhum Ahmed Davudoğlu Hocanın ...



Kitap Hakkında: (Bu sayfadaki bilgiler kitaptan aynen alınmıştır.)ŞEYHÜLİSLAM Mustafa Sabri ve Düzceli Zahid Kevserî efendilerin yolundan giden merhum Ahmed Davudoğlu, yayınlandığı zaman fırtınalar kopartan bu eserinde dine hizmet iddiasıyla ortaya atılan bir takım yenilik, bid'at ve yersiz ictihadların hizmet değil, tahrip olduğunu iddia ve isbat etmektedir.

Maalesef son otuz yıl içinde Türkiye Müslümanlarının kafalarını karıştıracak, Kur'an'a ve Sün-net'e dayalı sahih İslâm itikadını zedeleyecek ve Ümmet-i Muhammed'i çıkmaz sokaklara sokup enerjisini boşa harcatacak lüzumsuz, hatta zararlı iddialar, tezler, teklifler ortaya atılmıştır.

Ünlü Ezher üniversitesinde tahsil görmüş gerçek bir fakih ve din bilgini olan merhum Üstad Ahmed Davudoğlu'nun şimdiye kadar defalarca basılan bu kitabı Müslümanlara orta ve doğru yolu göstermektedir.

http://www.faziletkitap.com/guncel-meseleler/Dini-Tamir-Davasnda-Din-Tahripileri-88.html

Çevrimdışı siyah gül

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 28
Ynt: İşte 73 fırkanın listesi
« Yanıtla #35 : 03 Ağustos 2012, 19:40:50 »
Teşekkür ederim kitabı okuyup sizinle kritiğini yapmak isterim

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in Sünnetine Uymak
« Yanıtla #36 : 12 Ağustos 2012, 15:19:27 »


“…Benim sünnetime ve benden sonraki hidâyete mazhar olmuş râşid halifelerin sünnetlerine sarılınız.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Ebû Dâvud)



Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in Sünnetine Uymak

Allâhü Teâlâ (Habîbim Ahmed) de ki, ‘Eğer siz Allâh’ı seviyorsanız hemen bana uyun ki Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı mağfiretle örtsün. Allah Gafûr (çok bağışlayan)’dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.” (Âl-i İmrân Sûresi, âyet 31) buyurmuştur.

Bundan anlaşılıyor ki Allâhü Teâlâ’yı sevmek ve rızâsına kavuşmak ancak Resûlullâh Efendimiz'e tâbî olup emirlerine itaat etmekle olur. Kim Resûlullâh Efendimiz’e tâbi olmadan Allâhü Teâlâ’yı severim derse bu kimse yalancıdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Ey benim Ashâbım ve ümmetim! Benim sünnetime ve benden sonraki hidâyete mazhar olmuş râşid halîfelerin sünnetlerine yapışınız. Benden ve ashabımdan sonra ihdâs (ibadettir diye sonradan icad) olunan şeylerden sakınınız. Sonradan ihdâs olunan şeyler bid'attır. Ve her bid'at dalâlettir, sapıklıktır. Ve her dalâlet (e sapan) cehennemdedir.

“Kim (Kur’ân-ı Kerîm’e ve) benim sünnetime sarılır, manalarını anlayıp ezberler (ve amel ederse) kıyâmet gününde Kur’ân(ın amelini işleyenler) ile beraber gelir.
Kim de Kur’ân-ı Kerîm ve sünnetimle amel etmezse, dünyada ve âhirette helâk ve hüsrandadır.
Ümmetim Allâhü Teâlâ tarafından benim kelâmımı ve emrimi alıp amel etmek ve sünnetime tâbi olmakla emrolundular. Ve kim de benim sünnetime razı olursa Kur’ân-ı Kerîm’e razı olmuştur.


“Kim bana tâbi olup uyarsa o bendendir, kim de sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.

“Allâhü Teâlâ, kulunu benim sünnetime sarılıp amel etmesi sebebiyle cennete girdirir.

“Ümmetimin fesâda uğradığı zaman sünnetim ile amel eden kimseye yüz şehit sevâbı vardır.”

“Benim sünnetimi ihyâ edip amel eden, beni ihyâ etmiştir. Beni ihyâ eden, cennette benimle beraberdir.”


Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sünnet-i seniyyelerine sarılıp amel etmek büyük bir nimet olup ona sarılmak lâzımdır.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Reformcular Vazifelerini Yaptılar
« Yanıtla #37 : 24 Ekim 2012, 07:42:45 »
Reformcular Vazifelerini Yaptılar

1960'larda, 70'lerde Osmanlıdan kalan son icazetli ulema, fukaha ve ziyalı Müslümanlar vefat ettikten sonra dinde reformcu, yenilikçi, değişimci yerli oryantalistler meydanı boş buldular ve İslam'ı içinden yıkma ve tahrip faaliyetlerine hız verdiler.

Aralarında vazife taksimi yaptılar.

Bir kısmı laik ve Kemalist reformculuk yapacak; İslam ile Kemalizm ideolojisinin uyumlu ve bağdaşır olduğu tezini savunacaktı.

Bir kısmı Farmason Afganî, Farmason Abduh ve onların tilmizi bozuk Reşid Rıza'yı bayraklaştıracaktı.

Bir kısmı tasavvuf ve tarikat düşmanlığı yapacaktı.

Bir kısmı, Ehli Sünneti yıkmak için İmam Ebû Hanifeyi kötüleyecekti.

Bir kısmı Sünneti ve hadîsleri inkar edecekti.

Bir kısmı üç hak ibrahimî din vardır, üçünün bağlıları da Cennetliktir sapık inancını çıkaracaktı.

Bir kısmı, re'y ve heva ile Kur'an tercümesi, meali, tefsiri yazıp Müslümanların aklını karıştıracaktı.

Bir kısmı mezhepsizlik yapacaktı.

Bir kısmı Fazlurrahmacılık, bir kısmı İbn Teymiyecilik, bir kısmı Mutezile, bir kısmı İbahiye, bir kısmı Haricilik...

Velhasıl Ehl-i Sünnet İslamlığına yüz koldan saldırdılar.

Sünnî Ümmet birliğini yıktılar, ortaya yüzlerce İslamcılık fırkası, Protestanlık ekolü çıkarttılar.

Ooooh!.. Müslümanları bölmüş, parçalamış, birbirine düşürmüşlerdi.

Ehl-i Sünnet birliği gitmiş, yerine İslam Protestanlığı mozaiği gelmişti.

Müslümanlar birbirine girmişti. O'cular, Şu'cular, Bu'cular...

Herkes din hakkında kendi re'y ve hevasıyla konuşuyor, ahkam kesiyordu.

Ümmet şuuru gitmiş, yerine fırka ve cemaat holiganlığı gelmişti.

Zaten Siyonistlerin, Haçlıların, emperyalistlerin, sömürgecilerin, münafıkların, BOP'çuların istediği de bu değil miydi?

Doğrusu din tahripçileri kendilerine verilen vazifeyi yapmışlardı ama âhiretlerini de, ebedî saadetlerini de berbat etmişlerdi.

Onlar, âhiretlerini berbat edecek ne yapmışlar?

Ümmet birliğini parçalamış olmak kendilerine kötülük olarak yetmez mi?


Mehmet Şevket EYGİ - 24 Ekim 2012 Çarşamba

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
İ'tikad: Ashâb-ı Kirâm'ı Sevmek Vazifemiz
« Yanıtla #38 : 26 Ekim 2012, 00:23:40 »
İ'tikad: Ashâb-ı Kirâm'ı Sevmek Vazifemiz

Ashâb-ı Kirâm’ın hepsine hürmet etmek ve onlar hakkında ileri geri konuşmayıp onları hayırla yâd etmek vâcibdir. Çünkü Allâhü Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’in birçok âyetlerinde onları medhetmiştir. Bunlardan biri “O gün ki göreceksin o erkek ve kadın mü’minleri, önlerinde ve sağlarında nurları koşuyor...” meâlindeki (Hadid Sûresinin 12.) âyet-i kerîmesidir. Resûlüllah da onları sevmiş ve birçok hadîs-i şerîfinde medhetmiştir. Bir hadîs-i şerîfinde “Ashâbıma ezâ eden bana ezâ etmiş olur, bana ezâda bulunmuş olan da Allâhü Teâlâ’ya ezâ etmiş gibi olur.” buyurmuşlardır.

Dört mezheb imamlarımız da, Ashâb’ın arasında meydana gelen şeylerin hiçbirisi hakkında konuşmamak îcâb ettiğini bildirmişlerdir. Bu meselelerde dilini tutmalı ve onların sadece güzel ahlâk ve meziyetlerini anlamaya çalışıp onlara muhabbet etmeli; onların ahlâkı ile ahlâklanmaya çalışmalıdır. Resûlullâh’ın bütün Ashâbı hidâyet üzeredir. Onların tamâmı âdildirler; onlardan bizlere her tebliğ edilen şey haktır, doğrudur. Hadîs-i şerîfte: “Benim ashâbım gökteki yıldızlar gibidirler, hangisine uyarsanız hidâyet bulursunuz.” buyurulmuştur.

Her kim Ashâb-ı Kirâm’ın dindeki gayretlerini, mallarını, canlarını Allah ve Resûlü’nün uğrunda harcadıklarını bilirse, onların şanlarının büyüklüğünde şüphe edemez, onların hepsini sever. Bu hâl, kendisini onlar aleyhinde konuşmaktan alıkoyar, onlardan herhangi birini kötülemeyi îmâna aykırı görür.

Müslümanlar için en güzeli, kendi nefsimizin ayıplarıyla meşgûl olmak, kendi kalblerimizi günahlardan temizlemeye çalışmaktır, onlardan dilimizi tutmak, aralarında geçenleri Allâhü Teâlâ'ya havâle eylemektir.

Resûlullâh’ın ehl-i beytini seven ve onun bütün ashâbına hürmet eden, onların aralarındaki ihtilâfları hak için olduğuna yoran kimseler, ehli sünnet ve cemâata dâhildir, Hâricîlerden, Râfizîlerden uzaktır.

Ehl-i beyti sevmemek Haricîliktir, Ashâb-ı Kirâm’ı sevmemek de Râfizîliktir. Ehl-i beyte muhabbet ile beraber bütün Ashâb-ı Kirâm’a tâzîm ve hürmet ise ehl-i sünnet yoludur.



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
En Yüce Kelime: "Lâ ilâhe İllallâh Muhammedün Resûllullah"
« Yanıtla #39 : 02 Kasım 2012, 05:33:16 »
En Yüce Kelime: "Lâ ilâhe İllallâh Muhammedün Resûllullah"

Hz. Ali (r.a.), Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu naklediyor: “Meleklerin büyüğü Cibril (a.s.) dedi ki: “Lâ ilâhe illAllah Muhammedün Resûlullah” kelimesinden daha yüce ve daha büyük bir kelimeyle yeryüzüne inmedim. Gökler ve yerler bu kelimeyle ayakta durur. Ağaç, taş, toprak, deniz her şey bu kelime ile düzenini sürdürür.
Haberiniz olsun ki bu, ihlâs kelimesidir. Biliniz ki bu İslâm kelimesidir. Yine haberiniz olsun ki bu Allâh'a yaklaştıran kelimedir. Biliniz ki bu takvâ kelimesidir. Yine biliniz ki bu necât (cehennemden kurtuluş) kelimesidir. Haberiniz olsun, bu en yüce kelimedir.
Bu kelime terazinin bir kefesine, gökler ve yerler de diğer kefesine konulsa, muhakkak bu kelime ağır gelir.


“Lâ ilâhe illAllah” kelime-i tevhîdi, “Muhammedün Resûlullah” ile birlikte söylenmesi meşhûr olduğundan her ne vakit yalnız birincisi söylense yahut yazılsa ikincisi de söylenmiş ve yazılmış olur. Aksi halde yalnız “Lâ ilâhe illallâh” tevhîdi ile Yahudi ve Hıristiyanların tevhidi arasında ne fark kalırdı? “Muhammedün Resûlullah” bu farkı meydana çıkarmaktadır. İbn-i Melek merhûm Şerh-i Meşârık'ta da böyle demiştir.

Tevhîd, Resûlullâh Efendimizin peygamberliğine inanmadıkça fayda vermez. Çünkü bu iki kelime arasında kuvvetli bir alâka vardır. İkisi birlikte söylenince tamam olur.

“Lâ ilâhe illAllah” denilince, bundan iki şehadet birden (Muhammedün Resûlullâh) kasdedilmiş oluyor. Böyle olmamış olsaydı, Yahudiler de, hattâ Hıristiyanlardan bir kısmı da Lâ ilahe illAllah diyor; ama bundan Muhammedün Resûlüllah'ı hiçbiri kasdetmiyor. O halde “Lâ ilâhe illAllah” İslam dininde iki şehâdetin alemi olmuştur. Fetih sûresi, âyet: 28 ve 29. âyetlerinde bu hususa işaretle buyuruluyor ki -meâlen-: “O Allâhü Teâlâ'dır ki resûlünü hidâyet ve tevhîd ve İslâm dîni ile gönderdi. O İslâm dîni diğer bütün hak dinlerin hükümlerini nesh ve bâtıl dinlerin fesâdını ortaya çıkardı. Onun resûlü olduğuna Allâhü Teâlâ’nın bu şâhidliği kâfidir. Muhammed Allah'ın Resulüdür. Onun beraberinde bulunanlar, kâfirlere karşı çok şiddetli, birbirlerine karşı ise pek merhametlidirler.”



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Mevzuu:
Şer'i hükümlerin tervici(değerini arttırma), dinin teyidi ve bunlarla alâkalı meseleler.
***
Not : İmam-ı Rabbani Hazretleri bu mektubu, Sadrı Cihana (Şeyh'ül - İslâm'a) yazmıştır.
***
Allah-ü Taâlâ, sizlere selâmet ve afiyet ihsan eylesin.
Şeri hükümlerin tervicine (değerini arttırmaya), Millet-i Mustafaviye'ye düşman olanların düşürülmesine dair haberleri duymak, mağmum Müslümanlara ferahlık getirmektedir; ruhların şenlenmesini sağlamaktadır.

Bu manada, Yüce Allah'a hamd olsun; önün Resulüne dahi salâtlar ve selâmlar..

Melik Kadir Allah-ü Taâlâ'dan dilenen odur ki: Bu gibi büyük işlerin yapılmasını artıra.. Beşir ve Nezir Nebi hürmetine.. Ona ve âline salât ve selâm..

Biz şuna inanıyoruz ki: Sadat-ı izamdan, ulema-i kiramdan gizlide ve aşikârede, bu Din-i Mübin'in takviyesine çalışanlar vardır. Bu zatlar, Sırat-ı Müstakim'in tekmiline de gayret ederler.

Bu yolda takati tükenen, gücü kalmayan ne yapabilir ki?.

***

Duyduğumuza göre: İslâm Sultanı, İslâmî istidadının güzelliğinden olacak; ulemayı aramakta ve onlara rağbet göstermektedir. Bunun için Allah'a hamd olsun.

Şu malum bir şeydir ki: Geçen asırda zuhura gelen her fesad, kötü âlimlerin şeametinden oldu. Bunun için, uyanık olmaya çalışmalıdır. Dindar ulemayı seçmelidir.

Şundan ki: Kötü âlimler, din hırsızlarıdır; onların bütün maksatları halk arasında makam, rütbe ve baş olmaktır. Allah'a sığınmak lâzım onların fitnesinden..

Evet.. O büyük âlimlerin faziletleri o dereceye kadar yükselir ki onların şanı şu hadis-i şerifte daha güzel anlatılır:


— «O âlimlerin mürekkepleri, kıyamet günü şehitlerin kanları il tartılacak; bunların mürekkepleri daha ağır gelecektir.»


Hiç şüphe edilmesin: İnsanların şerlisi, ulemanın şerlisidir; insanların hayırlısı dahi ulemanın hayırlısıdır.

***

İkinci bir talep daha var ki, o da şudur:

Bazı niyetler, beni Asker'e götürmeye zorladı. Ama, ramazan-ı şerifin gelmesi ile, Dehlî'de kalmak vaki oldu. Ramazan-ı şeriften sonra, inşaAllah-ü taâlâ o azizlerin hizmetine ulaşırız.


İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri  - Mektubat-ı Rabbani Cild 1, 194.Mektûb-u Şerif

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: İşte 73 fırkanın listesi
« Yanıtla #41 : 28 Aralık 2012, 02:19:19 »
Hace Ubeydullah Ahrar (k.s) Hazretlerinin naklen şöyle dediği anlatıldı:

"Bize hallerin ve vecidlerin tümü verilse, hakikatimiz dahi, ehl-i sünnet vel-cemaat akidesi ile temiz ve müzeyyen olmayınca; o halleri ve vecidleri perişanlıktan başka bir şey olarak görmeyiz. 
Eğer zahirimizde kusur ve noksanlık olsa; hakikatimiz dahi, ehl-i sünnet vel-cemaat itikadına uygun olsa, biz bunda hiç beis görmeyiz.."


İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri  - Mektubat-ı Rabbani Cild 1, 193.Mektûb-u Şerif


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: İşte 73 fırkanın listesi
« Yanıtla #42 : 22 Mayıs 2013, 11:29:28 »
"Bismillâahi'r- rahmâani'r - rahıym"

“… Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bir fırkadan başkası cehennemliktir.”
'O hangi fırkadır, yâ Resûlallâh?' diye sorulduğunda Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
“Benim ve ashâbımın yolunda olanlardır.” buyurdu.
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)





İtikadda ve Amelde Mezhebler

Sahih ve makbul inançların neler olduklarını İmam Ebû Mansur Mâtüridî ve İmam Ebu'l-Hasen Eş’arî Hazretleri Kur’ân-ı Kerim’den ve hadîs-i şerîflerden derleyip bu ümmete anlatmışlardır:

Bu iki büyük islâm âlimi, Müslümanların itikat (inanç) meselelerinde imamlarıdır. Esasta birdirler. Aralarında sadece bazı teferruatta ihtilaf vardır. Bu iki imamın yolu itikatta, inançta Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat mezhebidir. Yâni Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ve mübarek sahabîlerinin yoludur. Bunların dışında kalan Mutezile, Cebriye, Kaderiye, Bâtıniyye, Karmatiyye, Şia ve diğer fırkaların inançlarında hatalar, bozukluklar, bid’atler vardır.

Her Müslüman, inanç meselelerinde ya İmam Mâturidî’yi veya İmam Eş'arî’yi takip ve taklit etmelidir. “Benim mezhebe ihtiyacım yok, ben Kur’ân ile Sünnet’e bakarım...” diye konuşanlar büyük hata işlemektedirler. Bin seneden beri nice büyük âlimler, mürşidler, sâlihler, arifler bu iki imamdan birine tâbi olmuşlardır. Bu mevzuda bin küsur yıllık bir icmâ-ı ümmet vardır. Bu mezheplerden ayrılan bilgisizler sapıtmış ve sapıttırmışlar, Ehl-i Sünnet’in dışına çıkmışlardır.

Peygamberimiz ve sahabîler devrinden sonra İslâm dünyasında “Mutlak müçtehitler” yetişmiş, bu büyük zatlar Kur’ân-ı Kerîm’in âyetlerini ve Peygamberimiz’in (s.a.v.) hadîslerini mükemmel bir şekilde inceleyerek, dinimizin bütün amel meselelerini büyük bir vukufla açıklamışlar, hükümleştirmişlerdir. Bu mutlak müçtehitlerin mezheplerinden dört zatın mezhebi, İslâm dünyasında ‘amelde mezheb’ olarak kabul edilmiş ve yayılmıştır. Bu mezhepler: Hanefî, Şafiî, Mâlikî ve Hanbelî’dir. Bütün Müslümanlar amelde, bu dört mezhepte birleşmişlerdir.


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."

Hâce Muhammed Bahâiiddin Şâh-ı Nakşibend (k.s.) Hazretleri Buyurdular ki:

"Bizim yolumuz ender bulunan yollardandır. Ürvetü'l-Vuskâ'; sağlam halkadır.
Resûlullâh Efendimiz'in (s.a.v.) sünnet-i seniyyesine sarılmaktan, Ashâb-ı Kirâm'ın takip ettiği yolu takip etmekten başka bir şey değildir."




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: İşte 73 fırkanın listesi
« Yanıtla #44 : 10 Kasım 2015, 11:23:27 »
(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: تَفْتَرِقُ أُمَّتِي عَلَى بِضْعٍ وَسَبْعِينَ فِرْقَةً، أَعْظَمُهَا فِتْنَةً عَلَى أُمَّتِي قَوْمٌ يَقِيسُونَ الأُمُورَ بِرَأْيِهِمْ، فَيُحِلُّونَ الْحَرَامَ وَيُحَرِّمُونَ الْحَلالَ. (ك

“Ümmetim yetmiş küsur fırkaya ayrılacaktır.
Bunlardan ümmetim için en büyük fitne, dinin hükümlerini kendi görüşü ile kıyas edenler; helali haram, haramı helal sayanlardır.”

(Hadîs-i Şerîf, Hâkim, el-Müstedrek)