DİNİ KATEGORİLER > FIKIH VE İTİKAD
İşte 73 Fırkanın Listesi
Mücteba:
İşte 73 Fırkanın Listesi
Meşhur ve kimsenin inkar etmediği ama tevil hususunda kiminin; burada maksat, sapık fırkalarının çok olacağına işarettir diye tevil yaparken, kimisi de 73 bir sayıdır ve bu sayıda da bir hikmet vardır, zira kesret ifade edilecek olsa 10 lu 20 li 100 lü bir rakam ifade edilir di, neden 73 sayısı özellikle ifade edilsin meyanında ifadelerde bulunmaktadır.
Bir takvim yaprağının arkasında ise bu 73 rakamı tek tek belgelenmiş. Manidar olan bu bilgileri sizlerle paylaşalım.
İmâm-ı Rabbânî (k.s.) hazretlerinden:
Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, bazı hadîs-i şeriflerinde, ümmetinin düşeceği ihtilaflara dikkat çekmektedir. Bu hususta rivâyet edilen birçok hadîs-i şerif vardır. Bunların en genişi, Tirmizî ve İbn-i Mâce’de rivâyet edilen hadîslerdir.
İbn-i Mâce’de geçen hadîs-i şerifte Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyururlar:
“Yahûdiler, yetmiş bir fırkaya ayrıldı. Bunlardan biri cennette, yetmişi ateştedir.
Hıristiyanlar yetmiş iki fırkaya ayrıldı. Onlardanda yetmiş bir fırka ateşte, bir fırka cennettedir.
Muhammed (s.a.v.)’in nefsi kudret elinde olan Allâh’a yemin ederim ki, benim ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır.
Bir fırka cennette, yetmiş iki fırka ise ateştedir.”
Sahâbîler, “Yâ Resûlüllah! Cennette olan fırka kimlerdir?” diye sordular.
Resûlüllah (s.a.v.), “Cemaat” diye cevap verdi.
(S.İbn-i Mâce, Fiten 17)
İmam Tirmizî (rh.)’nin rivâyetinde ise şöyle buyurulmaktadır:
“İsrailoğulları yetmiş iki fırkaya ayrılmıştır.Ümmetim ise yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bir tanesi hariç, bunların tamamı ateştedir.”
Sahâbîler, “Yâ Resûlüllah! O kurtuluşa eren fırka kimlerdir?” diye sorunca, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu: “Benim ve ashâbımın yolunda olanlardır.”
(S. Tirmizî, Îman 18)
Böylece Peygamber-i zîşân (s.a.v.) Efendimiz, ümmetinin başına gelecek hâdiseleri, mu’cizevî bir şekilde haber vermektedir.
Hadis âlimleri, hadîs-i şerifte geçen cennetlik olarak vasıflandırılan fırkadan maksadın, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat olduğunu kaydetmektedir. Çünkü ifrat ve tefrit ortasında, i’tidâl üzere Resûlüllah (s.a.v.)’ın ve ashâb-ı kiramın yolunu tâkip etmeyi kendilerine şaşmaz ölçü edinenler, bu fırka mensuplarıdır.
Cehennemlik olan fırkalar ise, i’tikadî mes’elelerin birçoğunda, Ehl-i sünnet’e aykırı inançlarda bulunan mezheplerdir.
Kelâm ilmiyle alâkalı eserlerin en eskilerinden olan Sevâd-ı Â’zam’da, Hicrî dördüncü asrın başında yaşadığı tahmin edilen müellif Hâkim es-Semerkandî (rh.), yetmiş üç fırka meselesini ve Ehl-i Sünnet’in neden fırka-i nâciye olduğunu açıklamaktadır.
Ona göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’in işaret buyurduğu yetmiş üç fırka şunlardır:
Ehl-i Sünnet bir, Hâricîler on beş, Mu’tezile altı, Mürcie on iki, Şîîler otuz iki, Cehmiye, Neccâriye, Darrâriye, Kilâbiye birer, Müşebbihe üç fırka olmak üzere toplam yetmiş üç fırka eder. Fahr-i Kâinat (s.a.v.) Efendimiz’in işaret ettiği fırkalar bunlardır. Bunların sadece bir tanesi ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet fırkasıdır. Diğerleri bid’atlarla ma’lûl olan mezheplerdir. (Sevâd-ı Â’zam, 52)
“Yetmiş üç fırkadan her biri, şerîate tâbi olduklarını iddiâ edip kendilerini necat bulan zümreden sayarlar. “... Her fırka, kendinde bulunan ile sevinip böbürlendi.” (S. Mü’minûn, 53) âyet-i kerîmesi onların bu halini tasdik eder. Halbuki Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’in beyan buyurduğu fırka-i nâciyeyi, diğerlerinden ayıran delil, “Benim ve ashâbımın yolunda olanlar” beyanıdır.
Şerîat sahibi Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’in burada, sadece kendilerini anlatması kâfî iken ashâbını da zikretmesi, "Benim yolum, ashâbımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu onların yoluna tâbi olmaya bağlıdır!" mânâsınadır. İşte Resûlüllah Efendimiz bunu ilan etmektedir. Zira, ashâb-ı kiramın yoluna tâbi olmadan, Resûlüllah (s.a.v.)’a tâbi olmak iddiâsı, boş bir dâvâdır. Hatta böyle bir ittibâ, hakikatte aynıyla Resûlüllah (s.a.v.)’a isyan sayılır.
Hâl böyle olunca, bu yolun yolcularına, necat bulmak nasıl mümkün olur?
Şu âyet-i kerîme bunların hâlini tam bir şekilde anlatır:
“Onlar, hakikaten kendilerinin bir şey üzerinde doğru yolda, necatta olduklarını sanırlar. Gözünüzü açın ki, onlar, cidden yalancıların ta kendileridir.” (S. Mücâdele, 18)
Hiç şüphe yoktur ki, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’in ashâbının yolunda dâim olanlar, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat fırkasıdır. Allah Teâlâ bunların gayret ve çalışmalarını makbul eylesin. İşte fırka-i nâciye bunlardır.
(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, Cilt 1 - Mektub 80)
Fazilet Takvimi, 18-19 Temmuz 1998
incemeseleler.com
omur:
Teşekkür ederiz. Allah razı olsun.
Mevlam bizi de fırka-i Naciyeden ayırmasın. Amin.
Mücteba:
--- Alıntı yapılan: omur - 24 Ağustos 2011, 07:14:08 ---Teşekkür ederiz. Allah razı olsun.
Mevlam bizi de fırka-i Naciyeden ayırmasın. Amin.
--- Alıntı sonu ---
Allahü zül celal vel kemal ve tegaddes hazretleri zamanın gerçek sahibine hakki evlad olmayı; son nefese kadar son nefes dahil, her nefeste onun mübarek yolunda hizmet etmeyi nâsib-i müyesser eylesin.
Mücteba:
...
Ehl-i Sünnet’i Savunmak Her Müslümanın Vazifesidir
MÜSLÜMAN bir gazeteci, okur-yazar olarak niçin Ehl-i Sünnet’i destekliyorum, savunuyorum?
Çünkü böyle bir destekleme ve savunma benim vazifemdir.
* Ehl-i Sünnet Müslümanlığı Kur’ân’a, Sünnet’e; Allah’ın rızasına, sevgili Peygamberimizin (salat ve selam olsun O’na) bize bıraktığı mirasa uygun Müslümanlıktır.
* Ehl-i Sünnet Asr-ı Saadet’le bizim aramızdaki devamlılıktır. Onda kopukluk olmasını istemeyiz.
* Ehl-i Sünnet ana caddedir. Kardeşlerimizin bu ana caddeyi bırakıp patikalara, çıkmaz sokaklara, dar ve ulaştırmaz yollara sapmalarını istemeyiz.
* Ehl-i Sünnet İmamı Azam Ebu Hanife’nin, İmamı Mâlik’in, İmamı Şafiî’nin, İmamı Ahmed ibn Hanbel’in bize anlattığı dindir. Kurdukları fıkıh sistemleri devam etmemiş olan onlarca büyük müctehid efendilerimizin yoludur.
* Ehl-i Sünnet Ashab-ı Kiram efendilerimizin yoludur.
* Ehl-i Sünnet Selef-i Sâlihîn efendilerimizin yoludur.
* Ehl-i Sünnet Tâbiîn efendilerimizin yoludur.
* Ehl-i Sünnet ‘âmil ve rabbanî, gerçek ve icazetli ulemanın yoludur.
* Ehl-i Sünnet büyük müfessirlerin yoludur.
* Ehl-i Sünnet büyük muhaddislerin yoludur.
* Ehl-i Sünnet orta İslâm yoludur.
* Ehl-i Sünnet akl-ı selimin ışığında vahye ve sünnete dayalı İslâm’dır.
* Ehl-i Sünnet on dört asırlık icma-i ümmet yoludur.
* Ehl-i Sünnet evliyaullah’ın yoludur.
* Ehl-i Sünnet İmamı Buharî’lerin ve diğer büyük hadîs imamlarının, Gazalîlerin, Abdülkadir Geylanî’lerin, İmamı Süyutî’lerin, İmamı Şaranî’lerin, Muhyiddin ibn Arabî’lerin, İmamı Birgivî’lerin, Şah Muhammed Bahaüddin Nakşibendî’lerin, Ahmed er-Rufaî’lerin, Mevlana Celalüddin’lerin, Ahmed Yesevî’lerin, İmamı Rabbanî’lerin ve diğer bütün büyüklerin yoludur.
* Ehl-i Sünnet gavsların, kutubların, ebdalların, nücebanın, nükebanın ve diğer ruhaniyet büyüklerinin yoludur.
* Ehl-i Sünnet Selahaddin’lerin, İmamı Şamil’lerin, Emîr Abdülkadir Cezairî’lerin yoludur.
* Ehl-i Sünnet Ahmed Zeynî Dahlan’ların, Yusuf İsmail Nebhanî’lerin, Şeyhülislâm Mustafa Sabri’lerin, Zahid el-Kevserî’lerin yoludur.
* Ehl-i Sünnet Bediüzzaman Said-i Nursî’nin, Erbilli Esad Efendi’nin, Abdülhakim Arvasî’nin, benzeri meşayihin yoludur.
Elbette bir Müslüman olarak bu mübarek ve feyizli ve nurlu yolu tutacağım, bu yolu savunacağım ve destekleyeceğim.
Bu yola karşı olanlarla, bu yolu kapatmak isteyenlerle, bu yola düşmanlık edenlerle en güzel, meşru ve uygun şekilde münazara etmek benim vazifemdir.
Yüce Kur’ân’ımızın cahiller, icazetli müfessir olmayanlar, kötü niyetliler tarafından re’ye, heva ve hevese dayalı olarak yanlış şekilde yorumlanmasına elbette karşı çıkacağım ve halkı uyaracağım.
Ehl-i Sünnet’i savunmak sadece ulemanın işi ve vazifesi değildir,bütün Müslümanların vazifesidir.
Ulema ilim ile ulema sınıfına dahil olmayanlar da akıllarının ve kültürlerinin yettiği derecede gerçekleri açıklayarak bu hizmet ve vazifeyi ifa ve eda ederler.
Ehl-i Sünnet yıkılmasın, darbelenmesin, halkın ve gençliğin bir kısmı aldatılmasın. Gayemiz budur.
Mehmet Şevket EYGİ - 02 Aralık 2008 Salı
omur:
--- Alıntı yapılan: Mücteba - 24 Ağustos 2011, 12:39:22 ---
Allahü zül celal vel kemal ve tegaddes hazretleri zamanın gerçek sahibine hakki evlad olmayı; son nefese kadar son nefes dahil, her nefeste onun mübarek yolunda hizmet etmeyi nâsib-i müyesser eylesin.
--- Alıntı sonu ---
Amin
Navigasyon
[0] Mesajlar
[#] Sonraki Sayfa
Tam sürüme git