İstihsan, bir şeyi güzel görmek demektir. Istılahta, açık olan hükmü değil de, tesir bakımından daha kuvvetli olan, insanların işine yarayacak faydalı yönünü bulup çıkarmayı esas alan ictihad şeklidir. Birkaç örnek verelim:
1- Bir kimse başkasının fitresini veremez. Herkes fitresini kendisi verir. Kaide bu. Ama bir kimse, karısı ile büyük çocuğunun izinleri olmadan fitrelerini verirse, bu istihsanen caizdir. Hatta karısı ve çocuğu diye kayıtlamadan aile efradı arasında bulunanların emri olmadan fitrelerini verse, istihsanen caizdir. Çünkü zaten onların nafakalarını veriyor, fitrelerini de vermesi yadırganmaz. (Redd-ül muhtar)
2- Nafile namazlarda, her iki rekatta bir oturulur. Fakat yanılarak ilk oturuşu terk ederse secdei sehiv yaparak namazına devam etmesi istihsanen caiz görülmüştür. (Hulasa)
3- Cenazeyi yıkamak farzdır. Yıkanmadan cenaze namazı kılınmaz. Yıkanmadan gömülen, üzerine toprak atılmamış ise, çıkarılıp yıkanır, sonra namazı kılınır. Eğer cenaze defnedildikten sonra, haber verseler, artık cenaze kabirden çıkarılmaz. Kabir üzerine namaz kılmak artık istihsanen caizdir. Yıkama imkanı kalmamıştır. Yıkama farzı sakıt olmuştur. (Cevhere)
4- Düşmanı güçlendirici bir şey satmak caiz değildir. Mesela top tüfek gibi savaş aletlerini satmak haramdır. Ama gıda maddelerini ve elbise satmak istihsanen caizdir. (Dürr-ül muhtar)
5- Bir kimse borçlusundaki alacağını alarak, o miktarı sadaka olarak vermesi için birisini vekil etse, o da borçludan almak üzere kendi malından o kadar lira tasadduk etse, istihsanen caizdir. (Münteka)