Gönderen Konu: İyilik ve Takvada Yardımlaşmak ve Hayırda Acele Etmek  (Okunma sayısı 10904 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de

استعيذ بالله : وسارعوا الى مغفرة من ربكم وجنة عرضها السماوات والارض اعدت للمتقين
وقال رسول الله (صلعم) :   بادروا بالاعمال الصالحة فستكون فتن كقطع الليل المظلم يصبح الرجل مؤمنا و يمسى كافرا و يمسى مؤمنا ويصبح كافرا يبيع دينه بعرض من الدنيا

Muhterem Mü’minler,
   Bu haftaki hutbemiz İYİLİK VE TAKVADA YARDIMLAŞMAK VE HAYIRDA ACELE ETMEK hakkındadır.
   Cenab-ı Hakk’ın insanlık için en büyük ihsanı ve ikramı,                      Din-i Celil-i İslam’dır. Bu dünyada en büyük nimet İslam ile müşerref olup onun bize bildirdiği hususlara iman etmek, emirlerini yerine getirmek, nehiylerinden sakınmak; İslam’ı bize tebliğ eden Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetine tam manasıyla sarılmak; Kur'an-ı Azîmü’ş-Şân’ı öğrenmek, yaşamak, başkalarının öğrenmesine ve yaşamasına vesile olmaktır. Yani Allah’ın rızasına muvafık bir hayat yaşayıp, öbür aleme iman-ı hakîkî ile gidebilmektir.
   Din-i Celil-i İslam mü’minlere bu hususlarda birbirleriyle yardımlaşmalarını daima tavsiye etmektedir.
   Mâide Suresi’nin 2. Ayet-i Kerimesi’nde mealen şöyle buyuruluyor: “İyilik ve takvada birbirinizle yardımlaşınız”
   Ayet-i kerime’de geçen ve “iyilik” diye tercüme olunan “el-birr” kelimesi, ihsan, kemal-i hayr-hayrın ve iyiliğin en mükemmeli, Allah’ın rahmeti, rızası ve cenneti gibi manalara gelmektedir
   Takvâ ise tefsir kitaplarımızda şu şekilde izah edilmiştir: “Takvâ,   Kur'an-ı Kerim’de üç mertebe üzerine zikr olunmuştur. Birincisi ebedî azaptan korunmak için şirkten uzak durarak ehl-i imandan olmak. İkincisi büyük günahları işlemekten ve küçük günahlarda ısrar etmekten uzak durup farzları ifa etmek. Üçüncüsü de kalbini meşgul eden ve Hakk’ı unutturan her şeyden yüz çevirip, bütün mevcudiyeti ile Hak Teâlâ’ya yönelmek. “Ey İman edenler Allah’tan hakkıyla korkun”  mealindeki ayet-i kerime’de geçen  ( حق تقاته ) ifadesinden maksat da bu üçüncü mertebedir.”
   Âl-i İmran Suresi’nin 133 ilâ 135. ayet-i kerimeleri’nde ise şöyle buyurulmaktadır:“Rabbinizin mağfiretine ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olan, göklerle yer genişliğindeki cennete koşun. O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik sahibi olanları sever. Yine onlar bir günah işlediklerinde veya kendilerine zulmettiklerinde, Allah’ı hatırlayıp günahları için hemen istiğfar ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir! Bir de onlar işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler.”
   
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Salih ameller yapmakta acele ediniz. Zira yakın bir zamanda karanlık geceler gibi bir takım fitneler meydana çıkacaktır. O zamanda insan, mü’min olarak sabahlar, kafir olarak akşamı eder. Mü’min olarak akşama kavuşur, kafir olarak sabahlar. Dinini az bir dünyalığa satar.”
   Görülüyor ki ayet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde mü’minlere hayırlı işlerde acele etmeleri, salih ameller için koşuşturmaları tavsiye edilmektedir. Dinimizin aceleci olmayı tavsiye ettiği başka bir husus yoktur.  Bu sebeple mü’minler hayırlı işlerde ve hizmetlerde gözü açık davranmalı, fırsatları kaçırmayıp anında değerlendirmelidir. Allah’ın rızasına götürecek ameller ve hizmetler hususunda mü’minler birbirleriyle yardımlaşmalı ve adeta yarışırcasına gayret göstermelidirler. Bu hususla alakalı olarak Bakara Suresi’nin 148. âyet-i kerîmesi’nde şöyle buyuruluyor: “Herkesin yöneldiği bir taraf vardır. (Öyleyse Ey Mü’minler) siz hayır işlerinde yarışın. Nerede olursanız olun Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.” 
   Muhterem Mü’minler,
Unutulmamalıdır ki hayra delâlet eden ve güzel bir hizmet yaparak insanların salih ameller işlemesine sebep olanlar, o hayrı yapan tüm insanların elde ettiği sevaplara nail olurlar. Zira bir hadis-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyorlar: “Bir hayra vesile olan kimseye o iyiliği yapanın ecri gibi sevap vardır” 
 


 Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, cild 2, sayfa 1145; Riyâzü’s-Sâlihîn Terceme ve Şerhi, cild 3, sayfa 422
  Al-i Imran Suresi, Ayet 102
  Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, cild 2, sayfa 1153
   
 
Sahih-i Müslim, İman 186, Sünen-i Tirmizî, Fiten 30, İbn-i Mâce, İkâme 78
  Sahih-i Müslim, İmare 133

« Son Düzenleme: 04 Nisan 2008, 04:24:55 Gönderen: isra »
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı mollla

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 2
Ynt: İYİLİK VE TAKVADA YARDIMLAŞMAK VE HAYIRDA ACELE ETMEK
« Yanıtla #1 : 03 Nisan 2008, 15:40:42 »
Peygamber efendimiz Hz. Ali`yi cok sevdiği Eshabıni Kiramın gözüne çarpmış ve Hy. Alinin olmadığı yerde Peygamber efendimize sormuşlar. Peygamber Efendimiz onlara soru ile cevap vermiş ve sormuşki 'size birisi kötülük yapsa ne yaparsınız' Eshab-ı Kiram 'iyilik yaparız' demişlerç Peygamber Efendimiz tekrar aynı soruyu sormuş. Eshab-ı Kiram aynı cevbı vermişler. Peygamber Efendimiz tekrar sormuş bu sefer Eshabı Kiramdan cevap gelmemiş. Ve Peygamber efendimiz Hz. Alizi çağıtıyor. Hz. Aliye iki defa yine aynı soruyu soruyor Hz. Ali aynı Cevabı veriyor. 3. sünde sorduğunda Hzç Ali şu cevab veriyor'Ey Allhın Resülü sız nekadar sorarsanız sorun ben herzaman iylik yaparım' Peygamber Efendimiz Eshabına döbüp anladınızmı şimdi!' dize söylemişler.

Bu Hikayenin kaynağını bilmiyorum hep bize bu Hikayeyi Hocamız anlatırdı benimde hoşuma gittiği icin siznle paylaşmak istedim,

saygılarla