yusufum
Kader inancını anlaTan kiTablarda umumi olarak sizin söyledikleriniz geçer. Ancak bunları iyi anlayabilmek gerek.
Bu şekildeki yazılardan İslam'ı yeni öğrenecek olan bir insan farklı şeyler anlayabilir.
Sizin yazınızdan şu çıkar: ''Allahü Teala bizim her isTediğimizi yaraTır.''
Halbuki her isTediğimizi yapan bir İlah inancı İslam'da yokTur. Çünkü her isTediğinizin yapılması demek sizin efendi İlahımızın haşa köle olması anlamına gelir. Çünkü hizmeT eden köledir, hizmeTi görülen efendi...
Öyleyse bu şekildeki yazıların birer ''sonuç'' ve ''basiTleşTirme'' olduğunu unuTmamak gerekir.
Size soruyorum elimizi kaldırıp indireceğimizi Allahü Teala bilmiyor muydu? Biliyordu. Peki bu bilme yanlızca bilme olarak mı kalır. Bir başkasının yaraTTığını değil kendi yaraTTığını biliyor. Bu ise elimizi kaldırıp indirmemizin onun hükmü ile olduğunu bize söylüyor. Onun bilmesi demek yoldan geçen birini pencereden görmek demek değildir. Kişiyi yoldan geçiren de odur. Ve herşeyin ne şekilde davranacağını Takdir eden de odur... Burada İlahi güç bizi bir yöne sevk ediyor.
Yukarıda söylediklerimiz cebriyye fırkasını çağrışTırıyor değil mi? Ama bunun cebriyyeden ayrı olan yönü açıkTır. Biz diyoruz ki insana harekeTleri yapTırTan da yanlış harekeTlerden öTürü ona cezasını veren de Allahü Teala'dır. Mesela bir kimsenin adam öldüreceği kaderde yazılıdır. O kişi bu İlahi Takdiri bilmese de bir gün bunu kesinlikle işleyecek ve Allahü Teala onu adam öldürmekTen dolayı cehennemde yakabilecekTir. Bunda şaşılacak sıkılacak bir durum da yokTur. Ona ''niye'' denmez. O hesab vermez biz veririz.
Cebriyyenin bize anlaTılan şekliyle haTası insanın davranışlarından sorumlu olmadığıdır. Halbuki biz davranışlardan sorumluyuz. Bu yusufumun yazısından anlaşılan bir durum değildir. Yani davranışlarımızdan sorumluluk o davranışı bizim husule geTirmemiz ve biz isTediğimiz için yaraTıldığı sebebine bağlanamaz. Kaldı ki bunu bu şekilde anlamak MuTezile gibi düşünmek olur.
Öyle ise Ehli SünneT'in kader görüşü, Cebriyye'nin çıkış noKTası ile MuTezile'nin varış nokTasından oluşTuğu söylenir.
Peki insanın hem kader karşısında çaresiz olması hem de buna rağmen TuTulup ceza görmesi haşa İlahi bir zulüm müdür? Değildir. Çünkü hiç unuTulmaması gereken bir şey var ki:'' Kaderi o bilir biz bilmeyiz.''
Kaderi o bilir biz bilmeyiz. Eğer bir adamın kaderinde adam öldürmek varsa onu yapacakTır. Ancak bu kişi adam öldürmenin kaderinde olduğunu biliyor muydu? Hayır . Bir diğer örnekle bir kişi yan gelip yaTsa kaderimde yazılan rızık nasıl olsa bana gelir dese açlıkTan ölebilir. Çünkü kaderinde onun öyle davranması yazılmış olduğu anlaşılır. Biz olaylar biTTikTen sonra kaderi anlıyoruz. Gelecek hakkında ise kaderimizi , bizim için Takdir edilen ömrü vs. bilmiyoruz.
Kader kişinin kendi kaderini kendinin çizmesi midir? İşTe bu söz sonuçları yönünden doğrudur. Ama Tam olarak böyle değildir. Kaderi hükmeden Allahü Teala'dır biz ise onu keşfediyoruz. NiTekim bir define bulan da eğer ahmak değilse bunu ben yaraTTım demez. O yaraTmış olsa kazmaya küreğe ne gerek vardı. Olduğu yerde yaraTsaydı ya... Defineci keşfeder ve ''Bu buraya konmuş işTe buldum der.'' insan da böyle kaderini anlar.
Biz kaderimizn gelecek kısmını bilmediğimize göre bizim yapTığız her harekeT irade-i cüziye ile serbesT gibidir. Yani harekeT yapmakTa serbesTiz. Ne yaparsak o olur. Bazan bu kuralın isTisnası da olabilir. Bu hallerde kaderimizde onu yapmamızın Takdir edilmediğini anlarız. O halde bizim sorumlu TuTulmamız irade-i cüziye'ye dayanır. İsTesek adam öldürmeyebilirdik de... işTe bu yüzden kader bir zulm değil yapTığımzın karşılığıdır. Bunu iyi anlamak gerekir.
Ehl-i sünneTin hükmü şudur:
''Her işimizde Kadere boyun bükeriz ama irade-i cüziye nimeTinin sonucu olarak da davranışlarımızdan sorguya çekiliriz.
Çorbacı kardeşim. Senden Allah razı olsun. Mükemmel bir izah yaptınız. size aynen katılıyorum.Görüşleriniz ehli sünnet görüşleridir.
Ben bu foruma iştirak eden arkadaşların belirli bir kültür seviyesini aştığına inandığım ve gördüğüm içindirki
''İrade -i cüz'iyye nin başladığı yerde ,İrade -i külliye tecelli eder dedim'' ve bu tabir benim tabirim değil ,ehli sünnet kelamcılarının sözüdür.
Kader konusu bütün müslümanların kolay anlayamadıkları bir konu olduğu için,Bediüzzaman'ın görüşlerini aynen buraya aktarmak istiyorum.
Ve katıldığımı da ifade etmek istiyorum.
^^Kader ve cüz -i irade ,islamiyetin ve imanın nihayet hududunu gösteren,halil ve vicdani bir imanın cüz'lerindendir.Yoksa ;ilmi ve nazari değillerdir.Yani ;mü'min
herşeyi,hatta fiilini,nefsini cenab -hakka vere vere teklif ve mesuliyetten kurtulmamak için cüz -i irade önüne çıkıyor,insana mesul ve mükellefsin diyor.Sonra insandan
sudur eden iyilikler ve kemalat ile mağrur olmamak için''kader'' karşısına geliyor.:^Haddini bil,yapan sen değilsin^ diyor.
(... Eğer cüz -i iradeden bahseden adam, ehl -i huzur ve kemal -i iman sahibi ise;Kainatı ve nefsini cenab -ı hakka verir.Onun tasarrufunda olduğunu bilir.Ovakit
kaderden ve cüz -i iradeden bahsetmeye hakkı vardır.Çünkü madem nefsini ve her şeyi Cenab -ı haktan bilir,o vakit cüz -i iradeye istinad ederek mes'uliyeti deruhte
eder, seyyiata merciyyeti kabul edip rabbini takdis eder.Kulluk dairesinde kalıp teklif -i ilahiyyeyi zimmetine alır.
Değerli çorbacı kardeşim ;Benim için her şey, ^^La mevcude illa hu,la mahluke illa hu^^dur
Madde ve Zaman ...Bilmiyorum ? Bana ispatlayabilirmisin?.Geçmişe tutamıyorum.geleceğide bilmiyorum.Şu an varım diyorum,onuda zihnimde yaşıyorum.bilmem
anlatabiliyormuyum.