Gönderen Konu: Kadınların Çalışma Meselesi  (Okunma sayısı 4535 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Kadınların Çalışma Meselesi
« : 30 Eylül 2012, 00:02:28 »

Geçen aylarda bir araştırma sonucu okumuştum. Gelişmiş ülkelerde kadınlar iş ve kariyer yerine aileyi tercih etmeye başlamışlar. Az gelişmiş ülkelerde ise kadınlar kariyeri aileye tercih ediyorlarmış. Gelişmiş ülkelerin kadınların kariyerin mutluluk getirmediğini gördükleri için evlerini tercih ediyor olmalılar.

Ülkemize baktığımızda kadınların bu kadar çalışma arzusu peşinde koşması hâlâ gelişmemiş olduğumuzun göstergesi gibi duruyor. Avrupa birliği yetkilileri sürekli kadın istihdamını artırmamızı bizden isterken kendileri evinde çocuğuna bakan kadınlara maaş bağlayarak kadınlarına evlerini cazip göstermeye çalışıyorlar. Bizim yetkililerimiz ise kadınların iş alanlarında daha fazla yer almalarıyla övünüyorlar.

Kadının çalışması konusu sitemizde çok tartışıldı. Benim de bu konuda görüşlerim soruldu. Bu yazı ile ben düşüncelerimi yazayım sizler de eksik kalan yönleri tamamlayın. Kadınların çalışması ile ilgili yorumlarda bu yazının altında toplansın.

Kadınların çalışması ile ilgili öncelikle kadınlar çalışsın ya da çalışmasınlar gibi bir toptancılık yerine bir mümin olarak önce ebedi hayatımız sonra dünya hayatımız için kar zarar ilişkisini bakıp karar vermek gerek diye düşünüyorum.

Kadının çalışmasının kendine, ailesine ve topluma faydası nedir? Zararı nedir? Getirdikleri ve götürdükleri nelerdir? Konuyu kısaca bir irdeleyelim.

Önce çalışan kadınları üç gruba ayıralım.

1.İhtiyaçtan dolayı çalışanlar: Maalesef ki günümüzde hayat şartlarının ağır olması sebebiyle bazı kadınlar istemese de çalışmak zorunda kalıyor. Ailesinin maddi sıkıntısı yüzünden çalışmak zorunda olan genç kızlar ya da evli olup eşinin kazancı ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyen çalışan evli kadınlar ve bir de eşinden ayrılmış çalışmak zorunda olan kadınlar var.

Dinimize göre kadın çalışmak zorunda değil. Babası, abisi, amcası yani hayatta olan yakın akraba erkekleri kadına bakmak zorundadır. Fakat bu devirde hayat şartlarına baktığımız zaman pek çok erkeğin kendi evini zor geçindirdiğini düşünürsek, kız kardeşine bakması onun ev kirası ve ihtiyaçlarını karşılaması biraz zor görünüyor.

Onu bırakın asgari ücretle çalışan bir erkeğin eşi çalışmıyorsa ev kirası verip geçinmesi pek mümkün değil. Büyük şehirlerde yaşamak zorunda olan memur ve öğretmenler ev kirası vermek zorunda iseler eşleri çalışmazlarsa evlenmeleri ve ev geçindirmeleri pek mümkün değil.

Mesela İstanbul’da oturulabilecek normal bir ev gelişmemiş semtlerde altı yüz, yedi yüzden başlıyor. Orta halli kesimin oturduğu semtlerde dokuz yüz ve bin liradan başlıyor. Neredeyse maşı kadar bir parayı kiraya verecek olan erkek ister istemez çalışan kız arıyor yoksa evlenemeyecek. Çalışan eş arayan erkekleri eleştirirken bunu da göz önüne almak gerek. Ne diyelim maddi geliri az olan erkeklere: “Paranız yoksa evlenmeyin.” mi? Bu yüzden ihtiyacı olduğu için, eşi çalışmadığında geçinemeyeceğini bilen bu yüzden çalışan kız arayan erkekleri de kınamadan önce düşünmek lazım. Geleceğe yatırım yapma planı ile cebine üç beş kuruş daha fazla girmesi için çalışan eş arayan erkekler de var. Onların durumu ayrı. Bu erkekler gelecek planı yaparken bugünden de oluyorlar genellikle.

2.Onlara ihtiyaç olunduğu için çalışması gereken kadınlar:  Doktor (özellikle kadın doğum alanı) ebe- hemşire, anaokulu öğretmeni ve öğretmenliğin bazı dalları, psikolog, dini ilimler alanında çalışan hanımlar..İlk önce aklıma gelen meslekler. Bu alanlarda kadınlar olmalı. Mümkün olduğu kadar kadınların kadınlarla muhatap olması iyidir.

3.Keyfi çalışanlar: Maddi ihtiyacı olmayan fakat çeşitli sebeplerle çalışan hanımlar var. Bir gruplama yaparsak:

a- Üniversite mezunu olduğu için kendini çalışmak zorunda hissedenler: “O kadar okudum, çalışayım da boşa gitmesin.” diye düşünür, kendilerini çalışmak zorunda hissederler. Oysa böyle bir mecburiyet yok. Her okuyan kadın çalışmak zorunda değil.

b-Statü için çalışanlar: Mevki, makam, çalışarak toplum içinde değer görme isteği olanlar. Ev hanımlığı sürekli küçümsendiği için bazı hanımlar çalışarak değer görme arzusu içine giriyorlar. Kadınlar kariyer yaparken çoğunlukla evlilikleri bitiyor. Toplum paralı, yalnız ve mutsuz kadınlarla dolu. Para ve mevki kadının yaratılış ihtiyacı olan bağlanma ve aile olma ihtiyacını gideremez.

c-Kocam boşarsa ya da aldatırsa ortada kalırım kaygısı ile çalışanlar: Rabbimiz “Ben kulumun zannı üzereyim, benden ne beklerse onu veririm.” buyurmuştur. Bu yüzden böyle düşünenlerin başına düşündükleri genellikle gelir.

d-Ev işlerini ve çocuk bakmayı sevmeyip dışarıda çalışmayı daha rahat bulduğu için çalışanlar: Çocuk bakıcıya, ev işleri de yardımcıya… Dışarıda çalışmak ev işlerinden ve çocuk bakmaktan daha kolay fakat hem dışarıda çalışıp hem de akşam gelip evde ev işleri, yemek, çocuk, eş bekliyorsa yardımcı yoksa bu durum kadın için cidden ağır bir yük tabii ki.

e-Aile baskısı ile çalışanlar: “Senin için dünyanın masrafını ettik, çalış da boşa gitmesin.” diye düşünen anne babaların baskısı ile çalışan kadınlar da çoğunlukta. Kendi maaşı geçimlerine yettiği halde daha lüks içinde yaşamak için karısının çalışmasını isteyen ve baskı yapan erkekler de var.

f-Kocaya muhtaç olmamak için çalışanlar: Kocadan para istemek zorunda kalmamak, daha rahat harcama yapmak için çalışan kadınlar da azınlıkta değil. Kadının çok cimri bir kocası varsa zaruri ihtiyaçlarını bile karşılamıyorsa çalışsın. Fakat bir kaç çanta, bir kaç elbise daha fazla alayım, keyfime göre harcama yapayım diye çalışıyorsa o zaman bu özgürlük merakı evliliğine pek iyi bir şekilde yansımayacaktır. Kadın kocasının parasına muhtaçsa kocada kadının pek çok şeyine muhtaç. Hepimiz ölümlüyüz ve bir şekilde birbirimize maddi manevi ihtiyaçlarımız için muhtaç yaratılmışız. Bunda gurur meselesi yapacak bir şey yok.

g-Can sıkıntısından çalışanlar: Genellikle bekar ya da çocuksuz hanımlar can sıkıntısından çalışıyorlar. Maddi ihtiyacı olmayan hanımlar can sıkıntısından çalışmak yerine dini ve sosyal alanlarda Allah rızası için hizmet etseler daha karlı olur. Ebedi hayat için daha çok birikim yapmış olurlar.

Kadınların cahil kalmaması lazım. Kadın sadece evinde oturup televizyon izleme, ev işi, yeme, içime, gezme, alışveriş ile ömrünü geçirmesin. Toplumu yetiştiren kadınlar olduğu için kadınların ilim tahsil etmesi gerek. Kadınların ailesini ihmal etmeden (kendini çok kaptırıp evin yolunu unutanlara da oluyor) vakıf ve dernek faaliyetleri içinde ilim tahsil etmeleri, yetimlere, fakirlere, yaşlılara yardım gibi sosyal çalışmalarda hizmet etmeleri para kazanmalarından çok daha öncelikli olmalı.

Çalışan bir kadın ya da çalışmaya niyet eden bir kadın şu soruları kendine sormalıdır:

“Çalışmam gerekiyor mu? Neden çalışıyorum? İhtiyaç için mi lüks için mi çalışıyorum ?”

“İhtiyacım olmadığı halde çalışarak bir erkeğin işsiz kalmasına sebep oluyor muyum?
Ben daha lüks yaşamaya çalışırken bir erkeğin çocuklarına ekmek götürmesine engel oluyor muyum?"

İşsizlik ve borçlar yüzünden ailesinin yüzüne bakamayan cinnet geçiren, canına kıyan ya da çocuklarını öldürüp intihar eden erkeklerin haberleri gazetelerin üçüncü sayfasında yer alıyor fakat nedense pek kimse ilgilenmiyor. Erkeklerin işsiz kalmasında daha lüks yaşamak için çalışan kadınların payı ne kadar bunları bir mümin olarak düşünmemiz lazım.

“Yaptığım iş yaratılışıma uygun mu?
Bana maddiyatın yanında manevi olarak katkısı mı var yoksa maneviyatıma zararı mı var?

Kadının yaptığı iş ve çalıştığı ortam çok önemli. Kadınlar erkeklerin yapacağı güç veya otorite gerektiren ya da matematiksel zeka gerektiren işlerde çalışıyorsa erkekleşmeye başlıyor. Masa başı işlerde erkeklerle sürekli aynı ortamlarda bulunan kadınlar ve erkekler arasında duygusal bağlar kolay gelişiyor, bu da aldatmalar ve boşanmalara sebep oluyor. Kadın çalıştığı iş ve ortamda manevi kayba uğruyor mu? Bunun muhasebesini iyi yapmalı.

“İş hayatı beni nasıl etkiliyor?” Her gün yorgun musunuz? Tahammülsüz ve sinirli misiniz? Kendinizi tüketmek üzeresiniz dikkat. Kazandığınız bütün paraları harcasanız sağlığınızı tekrar getiremezsiniz.

“İş hayatı evlilik hayatımı nasıl etkiliyor? Çoğunlukla eşinize güler yüz gösteremeyecek kadar yorgunsanız, yaptığınız işleri onun başına kakar gibi yapıyorsanız, param var diye bir de evde reislik yapmaya çalışıyorsanız evliliğiniz tehlikede demektir. Para mı evlilik mi tercih yapmanızın zamanı geçiyor olabilir.

Bazı çalışan kadınlar “Kadın kazancını kocasına vermek zorunda değil.” deyip aile bütçesine katkıda bulunmuyor. Kadının çalışması hiç bir şekilde eş ve anne rollerini etkilemiyorsa parası kendinin olsun, diyebiliriz. Fakat dışarıda çalışan, her gün yorgunluk türküsü söyleyen, yemeği vaktinde hazır olmayan kadının derdini erkek çekiyorsa kadında kazancını eşiyle paylaşmalı bence. Aynı şekilde erkek de karısının çalışmasını istiyorsa, ev işlerinde çocuğun bakımında karısına yardımcı olmak zorunda.

Ayrıca pek çok çalışan kadının cebinde ev hanımlarının cebinde olduğu kadar bile para olmuyor. Karı koca ikimizde çalışıyoruz diye daha fazla harcıyorlar. Arabalarını değiştiriyorlar, evlerini değiştiriyorlar, yazlık kışlık alıyorlar, şunu da alalım bunu da alalım derken para peşinde ömürlerini tüketiyorlar genellikle. Büyük şeylere harcama yaparken küçük şeylere ayıracak para bulamıyorlar. Bu arada muhabbetsiz sevgisiz ömürleri geçmiş oluyor.

Çocuklarıma annelik yapabiliyor muyum? Çocuklarınızla yeterince ilgilenmiyorsanız, yorgunluk sebebi ile onlara karşı sabrınız yoksa çabucak bağırıveriyorsanız onların küçük dünyalarında büyük yaralar açıyorsunuzdur.

Çocuklarınız siz olduğunuz halde annesiz gibi mi büyüyor, duruma bir bakın. Hele bir de onları siz çalışırken ehil ellere teslim etmiyorsanız durum daha kötü. Yavrunuzu bütün gün para için size güler yüz gösteren fakat çocuğunuzun masum dünyasını karartacak sert ve katı kalpli insanların ellerine mi bırakıyorsunuz, iyi bakın. En iyi bakıcı bile annenin yerini tutmaz unutmayın. Çalışıyorsanız bile en az bir beş yaşına kadar ara verip çocuğunuzu kendiniz büyütmeye çalışın.

Şunu kabul etmek lazım ki tam mesai çalışmak kadın yaratılışına uygun değil. Kadınların özel dönemleri var, sancıları var, huysuzlukları var, hamileliği var, doğumu var, süt vermesi var. Bütün bunları görmezden gelip özgürlük adına feminizm adına kadınları erkeklerle yarıştırmak öncelikle kadınlara yapılan büyük bir kötülüktür.

Kadınlar çalışma hayatına bu kadar dahil olduktan sonra kadın fıtratı bozuldu, evlilikler bozuldu, aileler daha kolay dağılmaya başladı. Bunu “iyi işte kadın çalışınca kocasına minnet etmiyor.” diye iyi bir şeymiş gibi savunanlar kocasına hizmet etmekten rahatsız olan kadınların iş yerinde patronlarına minnet etmek ve onların emirlerine itaat etmek zorunda olduğunu neden düşünmüyorlar acaba?

Velhasıl kadının yeri öncelikle evidir. Ben kendi adıma hayatımın hiç bir döneminde tam gün mesai çalışmadım. Kur’an kursu öğretmenliği yaptığım dönemde yarım gün çalıştım onu da anne olacağımı öğrendikten sonra bıraktım. Bekarken ve çocuksuzken Kur’an öğretmeyi çok sevdiğim ve öğretme işinde de başarılı olduğuma inandığım için çok severek çalıştım. Öyle olduğu halde evliliğimin ilk yıllarında çalışırken ev işlerine yetişmek konusunda çok zorlandığım dönemler olduğunu hatırlıyorum.

Şimdi yine faydalı olduğuma inandığım bir işi severek yapıyorum. Mesai saatim yok. Yazma saatlerimi, seminer programlarını aile düzenimizi bozmayacak şekilde ayarlıyorum. Kadının öncelikli yerinin evi olduğunu düşünüyorum. Tabii başta yazdığım gibi mecburiyet yüzünden çalışan kadınlara söyleyecek sözümüz yok. Fakat keyfiyetten çalışan kadınlara da bir kere daha düşünün etraflıca demek isterim.

Bizim kadınlarımızın çoğu aslında hep çalışmışlar. Tarlada, bağda, bahçede çalışıp hep eşlerinin yanlarında olmuşlar. Çalıştıkları kendi işleri olduğu için şartları kendilerine göre ayarlayabilmişler. Gerçi bu durum bazı bölgelerimizde erkekleri tembelliğe alıştırmış, erkekler kahvelerde oturup tembel tembel pineklerken kadınlar gündüz dağlarda bağlarda tek başlarına çalışıp bir de akşam ev işlerine yetişmeye çalışarak fazlaca bir yükün altına giriyorlar. Şartlar uygun da olsa kadın erkeği tembelleştirecek kadar çalışmamalı. Kadın erkeğin yanında yardımcı olsa da erkeğin yapması gereken görevleri almamalı, onun sorumluluğunu üstlenmemeli. Sonuçta eve ekmek getirmek kadının değil erkeğin görevi.

Dinimiz kadının çalışmasını yasaklamamış. Sahabe hanımlarından evinde iş yapıp satarak aile bütçesine katkıda bulunanlar olmuş. Kadının çalışmasında İslam’a uymayan taraf çalıştığı ortam ve çalışma şartları. Günümüzde de çalışma ortamları dini hassasiyeti olan hanımlar için pek uygun değil.

Çalışmak zorunda olan hanımların mümkünse evde el işi, pasta, börek, mantı gibi işler, ya da internet üzerinden evden çalışma şeklinde bir çalışma şeklini tercih etmeleri pek çok açıdan dışarıda çalışmalarından daha hayırlı olur, diye düşünüyorum. Çünkü dışarıda çalışan hanımların kazançlarının çoğu kreşe, giyim kuşama gidiyor. Hele uygun olmayan ortamlarda çalışıyorlarsa manevi kayıpları ise her şeyden daha önemli.


Sema MARAŞLI - 17 Eylül 2012 Pazartesi


mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Kadınların Çalışma Meselesi
« Yanıtla #1 : 30 Eylül 2012, 00:40:12 »
Sema Maraşlı'nın günümüz de ne getirdiği ne götürdüğü İslami camia da hala daha tartışılan,tartışılmaya da devam edecek olan bu önemli yazısını bizimle paylaştığınız için teşekkürler.
Alıntı
Gelişmiş ülkelerde kadınlar iş ve kariyer yerine aileyi tercih etmeye başlamışlar
Aslına(evine) dönmeye başlamışlar.bizde de tam tersi uygulanmaya çalışılıyor.

Kadınları  çalışmaya teşvik için bazı çalışmalardan örnekler.

Kadın istihdamını artırmak için “Annelik Fonu” oluşturmaya hazırlanıyor. Kadınlara “hem çalışın, hem çocuk yapın, kreş parası da devlet tarafından karşılanacak” mesajını veren paket, AKP Kadın Kolları, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından ortaklaşa yürütüyor. Pakete göre, 0-5 yaş arasında çocuğu olan çalışan çalışan annelere, çocuk başına 300 milyon lira kreş parası ödenecek.
Çocuğu nedeniyle gözü arkada kalan çalışan annelerin içini rahatlatmayı hedefleyen hükümet kadın istihdamını arttırmak için Annelik Fonu ile pozitif ayrımcılık uyguluyor. Bu amaçla İstihdam Paketi’nde “Annelik Fonu” projesi altında yeni bir proje geliştiriliyor. Hükümete göre, İş Kanunu’nda yer alan “En az 150 kadın işçi çalıştıran işyeri, kreş ve bakımevi açmak zorundadır” hükmü, pratik hayatta uygulanmıyor. İşyerleri, maliyeti arttırdığı için kreş açmak yerine, kadın sayısını 149’da tutuyor veya yeni bir şirket kurararak, bu zorunluluktan kaçıyor.
MAAŞ KESİNTİSİ YOLDA

Mevcut İş Kanunu’na göre, çocuğu olan çalışan kadından, “analık sigortası” adı altında yapılan kesinti proje işlerliğe kavuşursa iptal edilecek. Çocuk başına 300 YTL’lik kaynağının oluşması için çalışan annenin maaşından da yüzde 15 kesinti yapılması uygun bulundu. Geri kalan kaynak için işveren, sendika, odalar ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’ndan kesinti yapılacak. İşsizlik Fonu’ndaki kaynaktan da yeni fona para aktarılacak.

AKP’de, 10 gün içinde bu konuda bir çalıştay yapılacak. Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO), çalışma hayatındaki akademisyenler, işveren, oda, sendika ve ilgili bakanların katılacağı toplantıda, hangi kurumdan kime ne kadar kesinti yapılacağı netleşecek. AKP Kadın Kolları, çalıştaya çağrılacak akademisyenleri belirlemek üzere bir iletişim havuzu oluşturdu.
İşveren de rahatlayacak
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, kadın istihdamını “kreş desteği” ile artıracaklarını kaydetti. Birçok kadının çocuklarına bakamadığı için işten ayrıldığına işaret eden Yazıcı, “İşçi, işveren, sendika, kamu bu sorunu ortadan kaldırmak için elini taşın altına sokacak” dedi. Yazıcı, projenin ayrıntılarının ileriki zamanda daha da netleşeceğini, ancak kapsamlı bir çalışma yürüttüklerini söyledi. Kurs açarak da ev hanımlarını çalışmaya teşvik edeceklerini söyleyen Yazıcı, “Kreş sorunu çözülürse, kadının istihdam sorunu da çözülür” değerlendirmesini yaptı.

‘Kadın kariyer de yapacak, çocuk da!’

AKP Kadın Kolları Başkanı ve Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin, çalışan kadınların hem çocuk hem de kariyer yapmasını sağlayacaklarını vurgulayarak, “Sayın Emine Erdoğan’dan çalışma hayatındaki kadının güçlenmesi, siyasetteki kadın noktasında çok ciddi pozitif destek alıyoruz. Kadının statüsünün yükselmesi, ekonomik gücü ile alakalı. Bugün, ailede şiddet varsa ya da parçalanmış aile sorunu varsa gelip ekonomiye dayanıyor. Kadının eğitimi ve çalışma hayatındaki statüsünün yükseltilmesini amaçlıyoruz. Kadının annelik vasfını koruyacak ve çalışma hayatında var olmasını sağlayacak bir modeli hayata geçireceğiz”

Direkt fondan çekebilir

Fatma Şahin, asgari ücretle çalışmak zorunda kalan pek çok kadınının kreş ücretini ödeyemediğine işaret ederek, “Bu durumda, kocası ‘elinde para kalmıyor, işi bırak’ diyor. Kadın da çaresiz işten ayrılıyor” dedi. Şahin, kadının hem iyi bir eş, hem de iyi bir anne olmasının istendiğine işaret ederek, “Kadından sihirbazlık bekleniyor. Kadın istihdamındaki düşüklükten şikayet ediyorsak, kadınlara pozitif ayrımcılık yapmak gerekiyor” diye konuştu. Şahin, fondan kadınlara yapılacak ödemenin nakit para şeklinde ya da hizmet satın alma modeliyle mümkün olabileceğini vurgulayarak, “Yani anne, 0-5 yaş arasındaki çocuğunu bir kreşe yerleştirecek, kreş bizim şu anda 300 YTL olarak belirlediğimiz parayı, fondan çekebilir veya biz anneye direkt verebiliriz. Ayrıntılar, 10 gün içinde netleşecek” diye konuştu.
Muhasebedergisi.com
*******


Alıntı
Ülkemize baktığımızda kadınların bu kadar çalışma arzusu peşinde koşması hâlâ gelişmemiş olduğumuzun göstergesi gibi duruyor. Avrupa birliği yetkilileri sürekli kadın istihdamını artırmamızı bizden isterken kendileri evinde çocuğuna bakan kadınlara maaş bağlayarak kadınlarına evlerini cazip göstermeye çalışıyorlar. Bizim yetkililerimiz ise kadınların iş alanlarında daha fazla yer almalarıyla övünüyorlar.

Biz Müslüman ülkeyiz, onlar Hıristiyan. Avrupa birliğinin biz müslümanlara en büyük zarar verdikleri nokta aile birliğinin bozulması noktasıdır.Bunun için nüfuz planlaması dahil ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar...

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Kadınların Çalışma Meselesi
« Yanıtla #2 : 30 Eylül 2012, 01:21:08 »
Kadının yeri evidir.

"Evlerinizde oturun…
” ayetini daha bir başka severim nedense. Bu ayeti okudukça kendimi Rabbimden imtiyazlı sayarım.
Bana özel inmiş sanki, beni alıp namütenahi bir yere koymuş. Narin bir kelebek, kırılgan bir gelincik çiçeğiymişim gibi hissederim kendimi…
Çok değerliymişim, nadideymişim, zümrütmü, elmas mı desem, ama çok değerli bir mücevhermişim, istiridyenin en gizli yerindeki zarif bir inciymişim gibi…
Ortada olmasın, hemen ulaşılamasın, kolayca bulunulamasın der gibi…
Güven dolar, huzur dolar içim, yaslandığım koca bir dağı arkamda hisseder her seferinde güçlenirim, şımarırım hatta…
Evlerinizde oturun,evler ki en güvenli barınaklardır. Özgürlüğün en dorukta yaşanabileceği mekanlardır evler. Ev kadına saray, kadın eve sultandır. Evsiz kadın savunmasız, kadınsız ev yalnızdır.Evsizleşen kadınlar, kadınsızlaşan evler toplumların en büyük yarasıdır…


“Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın…”(Ahzab/33) İyiki bunları sen söylüyorsun Rabbim. Eğer ben söyleseydim örümcek kafalı, yobaz, gerici, çağdışı olarak yaftalanacaktım. Şükür ki sen söylüyorsun, kulun Sana kurban olsun…
Oysa nice zamandır dışarda olmayan, evinde oturan, çocuk doğuran kadınların adı cahil oldu. İllede dışarı çıkmalı kadın,bütün kapılar sokağa açılmalı, az çocuk doğurmalı, ekonomik özgürlüğü (!) elinde olmalı, kocaya asla güvenmemeli, ya bırakırsa, terk ederse, ölürse, boşanırsan ya…diyerek kadın hep tetikte bekletilmeli…

Artık kadınlar pek az oturuyor evlerinde. Kadınlar eve hasret, evler kadınlara… Parasını kendi kazanıyor kadın. Muhtaç olmuyor erkeğine de (!)…

Sabahın ayazında düşüyor yollara, çocuğu bakıcıya yada kreşe bırakıyor. Canhıraş çalışıyor kadın, dişini tırnağına takıyor,bence biraz da erkekleşiyor kadın..
Dışarda eksiksiz yapmalı işini, kılığı kıyafeti en iyisinden olmalı, patron kızmamalı, şef memnun olmalı işinden… Evine zamanında varıp sabahtan eksik kalan işleri tamamlamalı..kurulmuş bir saat gibi tıkır tıkır çalışmalı, asla parça kırmamalı…

Binde bir, sabah vakti dışarı çıkacak olsam duraklarda otobüs bekleyen, soğukta tir tir titreyen kadınlara bakar kalırım. Çok mu muhtaç, çok mu zor durumdadır? O saatte o kadınları sıcak yuvalarından dışarı çıkaran nedir? Bir kadını haftanın 5 günü yılın en az 10 ayı çalışmaya mecbur eden hangi haldir?


At yarışına sokar gibi çalıştırdığımız,sınavlara hazırladığımız kızlarımız hangi ideallerin,hangi hayallerin kurbanıdır?Kızının sınavı kötü geçti diye ağlayan anne hangi modern baskıcının oyuncağıdır?


Evlerinizde oturun ayeti bugün birçok müslüman kadının dahi okumak,hatırlamak istemediği bir ayettir. “Cahiliye kadınları gibi açılıp saçılmayın” emrine muhalif, evde oturmayı cehalet, çalıştığı işyerinde başını açmayı modernlik, özgürlük diye tanımlayan bir garip fikir karmaşası…

*********************

Ne kadar paraya ihtiyaç duyduğunuz, gerçek ihtiyaçlarınızın ne olduğuna bağlı…

Ya lüx bir yaşam için zor ve stressli bir çalışma hayatını tercih edeceksiniz. Ya da evinizde rahat oturup orta halli bir yaşamı seçeceksiniz.
Derdiniz kariyerse, yükselip önemli (!) bir yere gelmekse eviniz size sadece bir otel olur.
Eğer tek maaşla geçinirim. Orta halli yaşarım, lüx istemem, evim 10 yıl sonrada olsa olur, arabam daha vasat da olabilir, evimde otururum, çocuğumu da kimselere bırakmam kendim bakarım, eğitirim derseniz eviniz size saray olur.

Çalışan kız arıyorum,çift maaşlı olsunlar diyen kaynana adayı teyzeleri gördükçe,birileri tarafından bankamatik gözüyle bakılan kızlara daha da bir acıyorum. Hele banka kartı kocasının elinde olan, ayda ne kadar maaş aldığını bile bilmeyen, gündüz dışarı işleri,akşam ev işleriyle ömür geçiren kadınların hali içler acısı…
Modern köleliğin adına ekonomik özgürlük diyorlar… Zulmü süsleyip püsleyip kadına olmazsa olmaz gibi gösteriyorlar. Kadının fıtratına ters olan,  bedenine ağır gelen işi yapmayanları aşağılıyor, kınıyorlar…

Evlerinizde oturun, çünkü kadın en çok evine yakışır.Evlerinizde oturun, zira kadın hassastır, kadın naiftir, çabuk incinir, çabuk kırılır, kolay hırpalanır kadın. En iyi Rabbi tanır onu. En çok Rabbi anlar halinden…

Uygun şartlarda okuyabilmeli, çalışabilmeli kadın. Ama dünyası için ahiretini harcamaya zorlanmamalı, bir erkek gibi çalışmamalı  bir ömrü kaplayan dağlarca yükü, onlarca görevi üstlenmemeli. Mecburiyeti olmadığı halde hergün ardından ağlayan bir evlat bırakmamalı kadın. Hem kariyer yapıp, hem iyi bir iş kadını, hem iyi bir anne olmak şüphesiz bir ütopya…

Her işte usta olunmuyor maalesef. Her işte çırak olarak kalmakta yakışmıyor kadına. Madem Rabbi kimselere yakıştırmadığı görevi kadına layık görmüş, madem uçsuz bucaksız cenneti annelerin ayaklarının altına sermiş; Bundan daha fazlasını istemek niye?

 

“Bir kadın ayrılınca evinden,
Evler ağlar kadınların ardından
Bir çocuğun gözleri uzaklara mıhlanır
Anne dönene değin sevmeler öksüz kalır
Bir kadın ayrılınca evinden
Evler ağlar usul usul derinden…”

 
CAHİDE SULTAN
Yusufbahar.org
« Son Düzenleme: 30 Eylül 2012, 01:22:59 Gönderen: Tuğra »