Saîd bin Cübeyr (R.A) diyor ki: Ben, İkreme, Meymune bin Mihran, Ebûlâliye ve başka kimseler, Tâif mescidinde İbni Abbas radıyAllahü anh'ın yanındaydık. Müezzin, ezana başlayıp "Allahü ekber Allahü ekber" deyince, İbni Abbas hazretleri ağlamaya başladı. Öyle ağladı ki, elbisesi ıslandı, şah damarları şişti ve gözleri kıpkırmızı oldu. Bunun üzerine Ebûlâliye hazretleri dedi ki:
- Ey Resûlullah'ın amcasının oğlu! Bu ağlama neyin nesidir? Biz ezanı duyduğumuz zaman ağlamıyoruz. Ancak senin ağlamana ağladık. Bunun üzerine İbni Abbas radıyAllahü anh dedi ki:
- İnsanlar, müezzinin ne dediğini anlasaydı, istirahat etmez ve uyumazlardı. Bu arada birisi:
- Müezzinin ne dediğini bize anlatır mısınız? İbni Abbas hazretleri cevaben dedi ki:
- Müezzin "Allahü ekber" dediği zaman, ey meşgul insanlar! İşinizi bırakın, vücutlarınızı rahatlatın ve en hayırlı amele başlayın, demek ister. Müezzin, "Eşhedü en lâ ilahe illellah." dediği zaman, göklerdeki ve yerdeki mahlukatın tamamını şahit yapıyorum ki, onlar da kıyamet gününde bana şahitlik yapacaklar ki ben sizi namaza çağırdım, demek ister. Müezzin, "Eşhedü enne Muhammeden resûlüllah" dediği zaman, Kıyamet günü, bütün peygamberler ve Allah'ın resulü Muhammed aleyhimüssalâtü vesselam bana şahitlik edecekler ki, ben günde beş kere sizi namaza çağırdım, demek ister. Müezzin "Hayye alessalah" dediği zaman, Allâhü Teâlâ, size bu dini gönderdi siz de onu ayakta tutun, demek ister. "Heyye alelfelah" dediği zaman, Allah'ın rahmet (deryasına) dalın ve hidâyetten paylarınızı alın, demek ister. "Allah'ü ekber, Allah'ü ekber" dediği zaman, namazdan önceki işler haram oldu, demek ister. "Lâ ilahe illellah" dediği zaman, yedi kat göklerin ve yedi kat yerlerin emâneti boynunuzun üzerine konuldu. İsterseniz buyurun vazifenizi yapın, isterseniz de yapmayın siz bilirsiniz, demek ister. (Tenbîhül gâfilîn)