Gönderen Konu: Kalbin huzuru  (Okunma sayısı 7125 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Kalbin huzuru
« : 15 Ağustos 2008, 23:37:37 »

Günümüzde yaygın olan anlayışın aksine İslâm, insanı yönlendiren merkezin “beyin” değil, kalp olduğunu söyler. Yüce Kitabımız’ın, inanmayanlar hakkında sık sık “kalplerinde hastalık bulunanlar” ifadesini kullanması bu gerçeğin en çarpıcı ifadesidir.

Efendimiz S.A.V. da insanın merkezinin neresi olduğunu şöyle dile getirir: “Vücutta bir et parçası vardır ki, o iyi olduğunda bütün beden iyi olur, o bozulduğunda bütün beden bozulur. Dikkat edin, o kalptir.” (Buharî, Müslim)

Bedenin her uzvu, kendine ait işi yapmak üzere yaratılmıştır. Bu uzuvların hastalığı ise, işlerini yapamaz hale gelmeleridir. Elin hastalığı tutamamak, gözün hastalığı görememektir. İşte tıpkı bunun gibi kalp de ilim, hikmet, marifetullah ve teslimiyet için yaratılmıştır. Bunlardan herhangi birisini yerine getiremeyen kalp hasta demektir ve acilen tedavi edilmesi gerekir.

Kimi zaman bedenimizde mevcut bir hastalığın farkında olamadığımız gibi, kalbimizdeki bir takım hastalıkların da farkına varamayabiliriz. Bu sebeple gafil davranır, tedavi yollarını aramayız. Bu, son derece önemli bir noktadır.

Günümüzden yaklaşık bin sene önce yaşamış bulunan İmam Gazalî K.S. bakın ne diyor:

“Bazı hastalar, acı ilaçlara tahammül gösteremeyip hastalık çekmeye devam ederler. Bazıları da kalbin tedavisindeki zorluğu düşünerek hastalıklı yaşamayı tercih eder.

Bazen de kişi ilacın acılığına katlanmak istese de, kalbini tedavi ettirecek ehil doktor bulamaz. Çünkü bu hastalığın doktoru alimlerdir. Oysa artık kalp hastalığı onları da sarmış durumda. Kendisi hasta olan doktorun yazdığı reçeteye pek iltifat edilmez.

Bunun için günümüzde hastalık müzminleşti, dert ağırlaştı ve bu ilim ortadan kalktı. Öyle kalktı ki, kalbin tedavisi ve hatta hastalığı bile tamamen inkâr edildi.” (İhyau Ulumi’d-Din)

İmam Gazalî K.S.’nin günümüzden yaklaşık bin sene önce yaptığı bu tespitler, günümüz için daha bir önem arzetmekte.

Kalp hastalıklarının tedavisi için, öncelikle bu hastalıkların kaynağını keşfetmek zorundayız. Her şeyden önce şunu farketmeliyiz ki, yaratılış gayesinin dışında kullandığımız azalarımızın her birinden doğan yanlışlar, gayrimeşru işler, günahlar ve kusurlar doğrudan doğruya kalbimize tesir eder. Bu sebeple ilk olarak azalarımızdan doğmakta olan yanlışlıkları tespit etmek durumundayız.

Kulağımızla duyduğumuz gayrimeşru bir sözün, dilimizle söylediğimiz yalanın, iftiranın; yani günah bir cümlenin olumsuz yankısı kalbimize akseder. Aynı şekilde dünyaya düşkünlük, kıskançlık, kibir, cimrilik, riyakârlık, kin ve tembellik gibi pek çok olumsuz haller, kalbimizi yoran, zayıflatan ve hakikati anlamaz hale getiren hastalıklardır.

Fahr-i Kainat Efendimiz S.A.V. bu noktayı şöyle ifade buyurur: “Kul bir hata işlediği zaman, kalbine siyah bir nokta vurulur. Şayet o günahtan el çeker, mağfiret diler ve tevbe ederse kalbi cilâlanır. Eğer (tevbe edip bağışlanma dilemeden tekrar hata işlemeye) dönerse siyah noktalar arttırılır ve neticede bütün kalbini istila eder.

H.Z.Allah’ın yasak kıldığı şeylerin insanın temiz fıtratını tahrip eden şeyler olduğu dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla harama bakmak, dinimizin uygun görmediği şeyleri konuşmak ve dinlemek, kötü arkadaşlarla birlikte bulunmak gibi haller kalbi yıpratır. Çünkü bu tür davranışlar, sonuçta kalbe elem veren sıkıntılar, tasalar, dertler haline dönüşür. Haram-helal hassasiyetini terk eden toplumlarda, insanların pençesine düştüğü bunalımların önemli sebeplerinden biri budur.

insanın kalbinin genişlemesini ve gönlünün ferahlamasını sağlayan sebeplerin en önemlileri kısaca böyle. Kısaca, İslâm'ın emrettiği ibadet ve taat hali içinde yaşamak kalbin genişlik ve ferahlığına, günah ve yasakları yapmak da darlık ve sıkıntısına sebep olmaktadır.

(kaynağını bulamadığım güzel bir yazı)
« Son Düzenleme: 15 Ağustos 2008, 23:40:24 Gönderen: Tuğra »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı ASUDE

  • yazar
  • ****
  • İleti: 632
Ynt: Kalbin huzuru
« Yanıtla #1 : 16 Ağustos 2008, 00:39:31 »
palyaşımın için teşekkürler...

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Kalbin Selameti
« Yanıtla #2 : 31 Mart 2009, 17:38:20 »
İşin temeli kalbdir. Kalb, Allahü teâlâdan başkasına tutulmuş ise, yıkılmış demektir. Bir işe yaramaz. Niyet doğru olmadıkça, hayırlı işlerin, yardımların ve âdete uyarak yapılan ibâdetlerin, hiç faydası olmaz.

Kalbin selâmet bulması için, Allahü teâlâdan başka hiçbir şeye düşkün olmaması da lâzımdır. Yani her yapılan şey, O emrettiği, O beğendiği için yapılmalı, O'nun razı olmadığı her şeyden kaçınmalıdır. Herşey O'nun için olmalıdır.

Hem, kalb selâmeti, hem de bedenin salih işler yapması, birlikte lâzımdır. Beden salih ameller yapmaksızın, kalbim selâmettedir, kalbim temizdir, sen kalbe bak demek bâtıldır, boştur. Kendini aldatmaktır.


Bu dünyada, bedensiz rûh olmadığı gibi, beden ibâdet yapmadan ve günahlardan kaçınmadan, kalb, temiz olmaz.

Zamanımızın birçok dinsizleri, sapıkları, ibâdet yapmayıp, kalblerinin selâmette olduğunu, hattâ kerâmet sahibi olduklarını söyleyip, saf Müslümanları aldatıyor. Allahü teâlâ, hepimizi böyle sapıklara inanmaktan korusun!

İmâm-ı Rabbânî (Mektûbât Tercemesi)

Çevrimdışı insirah

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1090
Ynt: Kalbin huzuru
« Yanıtla #3 : 31 Mart 2009, 22:35:11 »
Allah razı olsun
Hayat başladığı noktaya, bittiğinde geri döner! Hayatta her şey noktayla başlar, noktayla biter... Sümeyra Denizli

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Kalbin huzuru
« Yanıtla #4 : 16 Kasım 2010, 00:29:35 »
Allah razı olsun

Amin cümlemizden
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Kalbin huzuru
« Yanıtla #5 : 21 Eylül 2011, 01:53:28 »
Her uzvun ayrı bir vazifesi vardır. El tutmak için yaratılmıştır, eğer bir şeyi tutmuyorsa hastadır. Göz görmek için yaratılmıştır, görmüyorsa hastadır ve doktora gidip tedavi yolları aranmalıdır.
Kalbin vazifesi ise marifethullah, ibadetin tadını almak ve işlenen günahların acısını duymaktır.
Bu vazifeleri yerine getirmiyorsa, kalp hastadır ve manevi doktorlara müracat lazımdır.

Çevrimdışı osmanlıtorunu

  • okur
  • *
  • İleti: 92
Ynt: Kalbin huzuru
« Yanıtla #6 : 21 Eylül 2011, 16:32:49 »
Allah razi olsun tesekkurler..
Öyle Birine 'Ata' De ki, 'Peygamber Övgüsü' Almış Olsun!
.