Evet, “kalbimizin bakımını yapmak” diyorum: Her sabah, ilk kez dünyaya geliyor gibi gözlerimizi açmak... Sadece insanlardan değil; kuşlardan, ağaçlardan da Allah’ın selamını esirgememek... Ara sıra keşif gezilerine çıkmak... Başımıza gelen her şeye saygı duymak... Suya, toprağa, havaya hürmet etmek... Dilimizi güzel sözlere alıştırmak... Bir serçeyi görünce bile şükretmek...
Kalbimizi yumuşatan, kalbimizin taşlaşmasını engelleyen işte böyle şeylerdir.
Dikkat ettiniz mi, bilmiyorum. Kapitalizm, insanlara cilt bakımını, saç bakımını, tırnak bakımını öneriyor ama ne hikmetse kalp bakımını önermiyor. İyi biliyor ki, bakımlı kalp, güzel bir bahçe gibidir. Ve o bahçede, zararlı otların barınmasına imkan yoktur.
Zaten adına kapitalizm dediğimiz şey, zararlı otların birleşmesinden başka bir şey değildir: Tüketim canavarları, denizden babası çıksa yiyenler, rekabet adı altında kardeşlerini ezenler, paradan başkasını tanımayanlar...