İnsanın maddi gözüne “basar”, kalp gözüne de “basiret” adı verilir. İnsan beden gözüyle eşyayı görürken kalp gözüyle de gerçekleri müşahede eder. Şu ayette kalbin bu yönüne temas edilmektedir:
“Onlar yeryüzünde dolaşmadılar mı ki, bu sayede akledecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Doğrusu, gözler kör olmaz. Lakin sinelerdeki kalpler kör olur.” (Hacc, 46)
Öyle anlaşılıyor ki, asıl körlük kalbin kör olması, yani gerçekleri görmemesidir. Dünyada iken gerçekleri görmeyenler ahirette kör olarak diriltilirler. Kur’an bunu şöyle anlatır:
“Her kim de benim zikrimden (Kur’ân’dan) yüz çevirirse, ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz.
- “Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin, oysa ben gören bir kimseydim” der.
- Allah: “Böyledir, sana âyetlerimiz gelmişti de onları sen unutmuştun, bugün de öylece unutulursun” der.
- İşte haddi aşanları, Rabbinin âyetlerine inanmayanları biz böyle cezalandırırız. Ve muhakkak ki ahiret azabı daha şiddetli ve daha devamlıdır.” (Taha 124-127)
Kalp Dili
Denilir ki: “Kalpten çıkan söz kalbe gider. Ağızdan çıkan söz ise, ancak kulağa varır.” Halk arasında “gönül ehli” denilen muhterem zatlar vardır. Bunların sükutu bile adeta konuşma gibidir. Bunlar “kalp diliyle” konuşurlar.
Kalp Penceresi
İnsan kalbi ebede açılmış bir penceredir. Bu kalp, ebedden ve ebedi olandan başkasına razı olamaz. (ailem dergisi:Şadi Eren)