Gönderen Konu: Karanlıkta uyurken salgılanan hormon kanseri önlüyor  (Okunma sayısı 5996 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482

İnsan beyninde bulunan ve geceleri karanlıkta uyurken salgılanan melatonin hormonunun yaşlanmayı geciktirdiği ve kanseri önlediği bildirildi.

Afyonkarahisar Devlet Hastanesi Endokrin ve Metabolizma Uzmanı Dr. Mustafa Ünal, melatonin hormonunun sadece saat 23.00 ile 05.00 arasında salgılanan bir hormon olduğunu söyledi. Bu hormonun ışığa duyarlı olduğunun altını çizen Ünal, karanlıkta yoğun olarak salgılandığı için özellikle ışıksız ortamlarda yatılmasını tavsiye etti.

Doğuştan kör olan kişilerin diğerlerine göre kanser olma riskinin çok düşük olduğunu aktaran Ünal, "Melatonin beyinde yalnızca geceleri ve karanlıkta salgılanan bir hormon. Vücudun ayarı ile ilgili iş yapıyor. Yapılan çalışmalar melatoninin gerçekten kanseri önleyici etkileri ve hücresel hasarın onarımında çok önemli rolü olduğunu, ayrıca bağışıklık sistemini destekleyici etkileri de olduğunu gösteriyor." dedi.

Yaşlanmayı geciktirici etkisinden dolayı da bu hormonun üzerinde önemle durulduğunu ifade eden Dr. Mustafa Ünal, "Melatonin hormonunun çocuklar üzerinde de tesiri çok fazla. ABD ve Avrupa'da kanserli çocuk sayılarının artmasından sonra yapılan araştırmalar sonucunda ailelerden çocuklarını kesinlikle karanlık ortamlarda yatırmaları isteniyor. Çünkü melatoninin güçlü salgılanmasının kansere karşı koruyucu etkisi olduğu biliniyor. Ancak bu hormon ışığa duyarlı. Uyuyan kişinin hormon salgısı izlenirken ışığın açıldığında hormonun azaldığı, karanlıkta yoğun olarak salgılandığı tespit edilmiştir. Onun için karanlıkta yatın ve çocuklarınız uyurken ışığı kapatın." diye konuştu.

Zaman

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Kanseri Önlemek İçin Ne Yapmalı?
« Yanıtla #1 : 09 Kasım 2008, 16:34:20 »
International Wellness Directory (15.12.2006) dergisinden özet:

Otto Warburg'a göre kanserin bir temel sebebi vardır. Bu da, vücudun normal hücrelerinin oksijenli solunumunun, oksijensiz-anaerobik hücre solunumuyla yer değiştirmesidir. Bu buluşu Otto Warburg'a Nobel ödülü kazandırmıştır.

Kanser, normal hücrelerden çok farklı bir biçimde metabolize olmaktadır. Normal hücreler oksijene ihtiyaç duyar; kanser hücreleri oksijenden kaçınır. Kanserin metabolizması normal hücre metabolizmasından 8 kat daha fazladır.

Vücut, kanseri beslemeye çalışırken devamlı kapasitesinin üstünde çalışır. Kanser her an açlıktan ölmenin eşiğindedir ve vücuttan, beslemesini talep etmektedir. Besin kesilirse kanser ölmeye başlar. Vücut sonunda, kanser hücresini beslemeye çalışırken kendisi açlık çeker.

Kansere karşı uygulanan terapilerin hiçbirinde şekere izin verilmez. Çünkü şeker kanseri beslemektedir. Pişmiş yiyecekleri de sever. Vücutta oksijensiz tek alan, kanserli bölgedir.

Aşağıdaki tedbirlerle kanserlerin en az üçte ikisi önlenebilir:

Un, tuz ve şekerden kaçın!
Katkı maddesi ilâve edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin! Taş devri diyeti uygulayın!
Bol taze sebze-meyve yiyin!
Z.yağı ve hayvanî yağ yiyin!
Yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi faydalı mikrobu zengin gıdalarla beslenin!
Pastörizeden kaçının! Süt yerine süt ürünlerini tercih edin!
Otlayan hayvan eti ve yumurtasını tercih edin!
Salam-sosisi tercih etmeyin!
atlandırıcı kullanmayın!
Günde iki diş sarımsak veya bir baş kuru soğan tüketin!
İyi uyuyun. Stresten uzak durun!
Güneş yahut D vitamini alın!
Yeteri kadar egzersiz yapın!
İşlenmiş soya ürünü yemeyin.
Siyah ve yeşil çayı şekersiz için!
Alkolü asla kullanmayın!
Yemekleri buğulama veya buharda pişirin!
Toprak, cam yahut kalaylı bakır kapları tercih edin! Çelik tencere daha sonraki tercihtir.
Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın!
Çevresel toksinlerden ve sigaradan uzak durun!



Prof. Dr. Ahmet Aydın
İÜ Cerrahpaşa Tıp Fak.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD
Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı

mazhar

  • Ziyaretçi
Kanser ve Beslenme İlişkisi
« Yanıtla #2 : 23 Ocak 2014, 19:46:32 »
Kanser ve Beslenme İlişkisi





Latincede “yengeç” anlamına gelen kanser, kontrolsüz çoğalan hücrelerin normal işlevi olan hücreleri öldürmeleri sonucu ortaya çıkan, 200’den fazla türü tanımlanan bir hastalık türüdür. Vücuttaki tüm doku ve organlarda kanser gelişebilir. 
Ülkemizde ölümlerin ortalama % 39.9’ u kalp hastalıklarından kaynaklanırken; kanser % 20.7 ile ikinci sırada yer almaktadır. Kadınlarda en çok meme (% 40,7), troid            (% 16.2), barsak (%13.2) kanserleri, erkeklerde ise akciğer (% 69.2), prostat (% 37.6) ve mesane kanseri (% 21.7) görülmektedir. 
Tüm kanserlerin sadece % 5-10’ u genetik bozukluklardan, geriye kalan % 90-95’i çevresel ve yaşam şartlarından kaynaklanmaktadır. Bu yaşam tarzı faktörleri sigara, beslenme, alkol, güneş ışığına maruz kalmak, radyasyon, çevresel kirlilik, enfeksiyonlar, stres, obezite ve fiziksel aktivite yetersizliğini içermektedir.
Gelişmiş ülkelerde kanserin % 35’ ini diyetsel faktörlerin oluşturduğu belirtilmektedir. Genel olarak beslenmenin kanser oluşumuna etkisini sıralarsak:
Obezite: Kanserle obezite arasında pozitif ilişki vardır. Kanserden ölümlerin kadında % 20’si, erkeklerde % 14’ ü şişmanlığa bağlıdır. Obezite; barsak, karaciğer, pankreas, mide ve meme kanserinin önemli bir nedenidir.
Diyet Posası: Posayı, alınan besinin sindirim sisteminde enzimler tarafından sindirilmeyen ancak organizma için yararlı olan kısmıdır diye tanımlayabiliriz. Diyet posasının yetersizliği veya yokluğu özellikle kolon kanser riskini arttırmaktadır. En iyi kaynakları ise sebze-meyve, tam tahıllı gıdalar ve kuru baklagillerdir.
Sigara ve Alkol: Sigara tüketiminin kanser riskini arttırdığı bilinmektedir. Sigara ile birlikte alınan alkol ise bu riski daha da arttırmaktadır. Sigara ağız, yanak, gırtlak ve akciğer kanseri riskini arttırırken; çok bira içenlerde kolon, sert içkileri tüketenlerde ağız ve boyun, bütün alkollü içkileri çok tüketenlerde ise karaciğer kanseri sıklıkla görülmektedir.
Küf ve toksinlerin etkisi: Nemli ve sıcak bölgelerde karaciğer tümör sıklığının yüksek olması dikkati çekmiş, yapılan araştırmalarda buralarda çok miktarda tahıl tüketildiği ve tahıllarda bazı küflerin ürediği saptanmıştır. Bu küflerden biri ülkemizde özellikle bulgurda görülen aflotoksindir. Bu toksin mısır, yer fıstığı ve diğer yağlı tohumlarda da nemli ortamda üremektedir. Tahılların yıkanması, havalandırılması, güneşletilmesi bir dereceye kadar toksini azaltmaktadır. İnsanlarda aflotoksinin en çok özefagus ve karaciğer kanserine neden olduğu bilinmektedir.
Pişirme Yöntemlerinin Etkisi: Besinlerin kızartılarak, tütsülenerek ve mangalda ateşe yakın tutularak yapılan pişirme yöntemleri besinlerde bazı kimyasal karsinojenlerin oluşumuna yol açar. Özellikle de etlerin mangalda ateşe yakın tutularak pişirilmesi esnasında nitrozamin denilen kimyasal karsinojenler oluşur. Yapılan çalışmalarda bu şekilde pişirilmiş besinlerin sık tüketilmesinin mide, meme, özefagus ve sindirim sistemi kanserlerine yol açabileceği gösterilmiştir. Etin hafif-orta sıcaklıkta ve ızgara, fırında pişirme ve haşlama gibi pişirme yöntemleri kullanılarak uzunca süre pişirilmesi kimyasal karsinojenlerin oluşumunu en aza indirmektedir. Kızartılan besinlerde; trans yağ asitleri, bazı kimyasal karsinojenler ve serbest radikaller oluşmaktadır. Kızartma işlemi mümkün olduğunca az kullanılmalı, eğer kızartma işlemi kullanılacaksa ete un, nişasta, ekmek kırıkları veya soya proteinleri gibi su tutucu maddelerin eklenmesi gerekmektedir. Bazı hatalı pişirme yöntemleri besinlerin bileşimindeki kanserden koruyucu, antioksidan vitaminlerin ve bileşiklerin kaybına yol açar. Besin kayıplarını en aza indirmek için besinlerin hazırlama ve pişirme yöntemlerine dikkat edilmesi çok büyük önem taşır. Sebzelerin doğrandıktan hemen sonra pişirilmesi, pişirme sularının dökülmemesi vitamin kaybını büyük ölçüde azaltır. Makarnanın haşlama sularının dökülmemesi suda eriyen vitaminlerin (özellikle B grubu) korunmasını sağlayacaktır. 
Kanser riskini azaltan besinler
•  Sebzeler: Soğan, sarımsak, lahana (beyaz, kırmızı, kara), karnabahar, pırasa, turp, şalgam,  havuç, domates, ıspanak, marul, kıvırcık, asma yaprağı, maydanoz, tere, nane, roka, , pazı, yenilebilen yabani otlar, pancar, salatalık, biber, taze fasulye, bezelye, bakla, mantar, patlıcan, enginar, kabak( yaz,kış), bamya
Kuru baklagiller: Mercimek, nohut, fasulye, barbunya, soya fasulyesi 
• Meyveler: Portakal, greyfurt, limon, kavun, karpuz, kuşburnu, böğürtlen, kızılcık, üzüm, incir, nar, dut, elma, armut, ayva, erik, muz, hurma, kiraz, vişne, çilek 
Kuruyemişler: Leblebi, kestane, badem, fındık, fıstık, ceviz
Tahıllar: Tam buğday ekmeği, kepekli ekmek, çavdar ekmeği, yulaf ekmeği, bulgur, yarma
Hayvansal ürünler: Yumurta, yağsız veya az yağlı süt, yoğurt, peynir, çökelek, probiyotik süt, yoğurt ve kefir 
 
Kanser Riskini Arttıran Besinler
• Yaşlı ve yağlı koyun, sığır, keçi ve tavuk etleri
• Yağda kızartılmış besinler
• Hamburger
• Tuzlanmış besinler
• Yağlı etten yapılmış köfteler
• Tütsülenmiş besinler
• Sucuk, sosis, salam gibi nitrit-nitrat eklenmiş besinler
• Doğrudan ateşte pişirilmiş etler
• Tereyağı, iç yağı
• Sebze ve meyvelerden fakir beslenme
 
Kanserden Korunmanın Yolları
• Tüm Kanserlere Karşı: İDEAL KİLOYU KORUMAK
• Mevsiminde yetiştirilen sebze ve meyveleri tüketmek
• Yiyeceklerde kanserojen maddelerin oluşumunu engellemek için uygun saklama koşullarına dikkat etmek
• Sebze ve meyveleri çok iyi yıkamak
• Pişirme süresini azaltmak için eti marine etmek
• Et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma, kavurma, mangal gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.
• Günde en az 5 porsiyon sebze veya meyve tüketilmelidir. En az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler veya portakal, limon gibi turunçgiller olmalıdır.
• Rafine tahıllar ve şeker yerine tam taneli tahıllar tercih edilmelidir.
• Kızartma tüketilmemeli veya sınırlandırılmalıdır.
• Özellikle yağı yüksek ve işlenmiş kırmızı et tüketimi sınırlandırılmalıdır. Kırmızı et yerine balık, tavuk, kuru baklagiller tercih edilmelidir.
• Yemekler evde yapılmalı, dışarıda hazır yemek yenmemeli
• Meyve suyu içilirse %100 meyve olanları tercih edilmelidir.
• Hayvan yağlarından çok Bitkisel yağlar kullanmalıdır. (Zeytin Yağı, Ayçiçeği yağı, Fındık yağı ve benzeri) 
 
TÜM KANSERLERİN % 30-40’ ı
• Obeziteyi önleyerek
• Kanserden koruyucu besinleri tüketerek
• Düzenli egzersiz yaparak
 
ÖNLENEBİLİR!!! 
kanserlecucadele.org.tr.

Çevrimdışı AngeL_

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 145
Ynt: Karanlıkta uyurken salgılanan hormon kanseri önlüyor
« Yanıtla #3 : 23 Ocak 2014, 23:12:15 »
günün tek mutlu haberi sanırım akciğer kanserinin aşısının bulunması oldu..
Yıkanlar hatır-ı naşadımı Ya Rab Şâd olsun
Benimçin Nâmurad olsun diyenler Bermurâd olsun