Gönderen Konu: Ka'tı  (Okunma sayısı 51766 defa)

0 Üye ve 5 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ka'tı
« : 29 Mayıs 2010, 09:34:48 »



Efşancı Mehmet Bey 1560

Herhangi bir düz kağıdın, boyanmış kağıdın (mesela ebrulu bir kağıdın) veya derinini oyulmasıyla yapılan sanata katı'denir. Katı' sanatında, kesilip çıkartıldıktan sonra başka bir yere yapıştırılan kısma "erkek oyma", içi oyulmuş kısma ise "dişi oyma" adı verilir.



Cilt sanatının şemse ve köşebent tarzındaki ince ve zarif motifleri, hüsn-i hat örnekleri, vazo desenleri tek çiçekler, buketler, tabiat manzaraları ve tasvirleri oyma sanatında en çok rastlanan şekiller olarak, cilt kapaklarında, murakka' kıt'alarda, albümlerde ve el yazması eserlerin süsleri arasında görülür. Katı' sanatının kâğıt üzerindeki en eski örneklerine İran'da rastlanmıştır.



Osmanlılara gelişi XVI. yüzyılın başlarındadır. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman devrinde katı', önemli bir sanat dalı olarak tezhipten sonraki en önemli
süsü onuştur.



Bu yazma eslerde oyma olarak tezyini motiflere ve çiçeklere kadar hemen her şekil denenmiştir. Bu kâğıt oyma sanatıyla uğraşanlara "Katı'an" (Oymacılar) denmiştir.  



Derya İzmir

XVI. yüzyılda gördüğü rağbetle giderek gelişen kâğıt oymacılığı, XVII. ve XVIII. yüzyıllarda da bu dönemlerin sanat anlayışına uygun eserlerle ilerlemeye devam etmiştir. XVII. yüzyıl başlarında Türk kâğıt oymacılığında isim yapan en büyük sanatkârlardan biri olan Bursalı Mevlevi Fahri Dede başta olmak üzere, Nakşî, Halazâde Mehmed, Mahmud el Gaznevî Derviş Hasan Eyyubî gibi adı bilinen katı' ustaları kadar, bu sahanın isimleri meçhul kalmış sanatkarları da süsleme tarihimizde iz bırakan nadide eserler yaratmışlardır.



Derya İzmir

Katı' sanatı XVIII. yüzyılda da özellikle çiçek türündeki eserlerle canlılığını devam ettirmiştir. 1729 tarihli bir minyatür albümünün sayfaları arasında bulunan sade, fakat nefis kompozisyonlar içindeki değişik türde oymalar ile bir Divan'daki vazolu ve çiçekli bahçe manzaraları, bu yüzyıldaki kâğıt oyma sanatının en güzel örnekleri arasındadır.



Derya İzmir

 XVII. yüzyılda Anadolu'ya gelen Batılı seyyahların beraberlerinde götürdükleri bazı eserler yoluyla, katı' tekniği Osmanlılar kanalıyla Avrupa'ya geçmiştir. Nitekim XVI. yüzyıl sonlarıyla XVII. yüzyıl başlarında Batı'da kâğıt oymalarına karşı büyük bir ilgi başlamıştır. Bu sanatı benimseyen Avrupalılar, bir süre sonra silhouette (gölge) adını verdikleri kendi tarzlarını geliştirmişlerdir.



Meliha Altay

Ciltçilik, hattatlık, ebru gibi klasikleşmiş Türk sanatlarının gerilemesine paralel olarak Katı' sanatı da gerilemiş yok olmaya yüz tutmuştur. XIX. yüzyılda bu sahada hiçbir ciddi eserin ortaya konulamaması bu sanatın dalının sonunu getiriştir.



Meliha Altay

Bütün klasik Türk-İslam sanatlarında olduğu gibi, oldukça sabır ve dikkat isteyen bu sanatın temsilcileri az da olsa günümüzde çalışmalarına devam etmektedir. İstanbul eski eserler müzesinde iki örneği olan bu sanatın halk tarafından bilinmemesi yayılmamasındaki en önemli sebeptir.

KATI SANATKARLARI:

(16.yy) Efşancı Mehmet Bin Gazanfer, (17.yy) Ali Çelebi , Bursalı Mevlevi Fahri Dede, Mahmud el Gaznevi, Nakşi, (18.yy) Halazade Mehmet, Derviş Hasan Eyyubi, Cambazzade Osman, (20.yy) Ord.Prof.Dr A. Süheyl Ünver, Hezarfen Hattat Necmeddin Okyay, Sami Okyay, Sacit Okyay, Gülbün Mesara, Meliha Altay, Doç. İslam Seçen...

HAT SANATININ KATI DA UYGULANMASI



Meliha Altay

YAPILIŞI:

Bu sanatın en önemli malzemesi sabırdır. Hat çalışmak isteyenlerin hatta yakın olması ya da en azından  yazının karakterlerini bozmaması gerekir. Her hangi bir kâğıttan ya da deriden yapılabileceği gibi, hafif renkli ebrular üzerinde de denenebilir. Sanatkârın zevkine kalmış motifler, resimler uygulanabilir ya da hat örnekleri kesilebilir.

İthal pastel renkli fon kartonlarında güzel durur. Kâğıdın arkası 0,5 mm x 0.2mm. (bu kesin bir ölçü değildir 0.7mm. x 0.3mm. de olabilir)  Dikey ve yatay olarak kareler çizilir, istenirse baklava dilimi şeklinde yada altı köşeli yıldızlar şeklinde de çizilebir... Yazacağınız yazı ya da yapacağınız resim bu çizilen şekillerin üzerine ters olarak çizilir. (Eğer hat yazılacaksa yazının ters yazılması gerekir) Kareler, ucuna karga burun uç takılmış gretuar yardımıyla birer birer kesilir.

Yazıya denk  gelen kareler de yazının kenar çizgisiyle karenin içte kalan kısmı kesilir. Bu şekilde kesim işine devam edilir. Yaklaşık 50x70 ebadındaki bir kağıtta 05x02cm ebadında çizilmiş karelerle 2500-3000 civarında kare kesmeniz gerekir. Bittikten sonra dantel gibi işlenmiş yekpare bir kâğıt üzerinde bir hat ya da resim elde etmiş olursunuz. İsterseniz arkasına başka bir kartonu da fon olarak kullanabilir hatta kestiğiniz kağıtla fon karton arasında boşluk bırakarak derinlik kazanabilirsiniz.  



Meliha Altay



Meliha Altay



Meliha Altay



Meliha Altay



Meliha Altay

Sadabat.net
« Son Düzenleme: 30 Mayıs 2010, 00:57:45 Gönderen: Tuğra »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı gülçiçek

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 391
Ynt: Ka'tı
« Yanıtla #1 : 29 Mayıs 2010, 19:14:17 »
çok emek isteyen bir sanat dalı.çok da güzel, paylaşım için teşekkürler.
« Son Düzenleme: 30 Mayıs 2010, 00:58:13 Gönderen: Tuğra »
mum  olmak kolay değildir, ışık saçmak için evvela yanmak gerek.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Ka'tı
« Yanıtla #2 : 29 Mayıs 2010, 20:01:04 »
çok hoş çalışmalar
« Son Düzenleme: 30 Mayıs 2010, 00:58:28 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2399
Ynt: Ka'tı
« Yanıtla #3 : 29 Mayıs 2010, 20:03:17 »
« Son Düzenleme: 30 Mayıs 2010, 00:59:12 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Ka'tı
« Yanıtla #4 : 29 Mayıs 2010, 22:02:50 »
Teşekkürler Tuğra. Çok zevkli bir sanata benziyor. Bu arada bana söylediğin sergiyi de duyurmuş olalım buradan.

"Kağıt Bahçesi" Safiye Morçay Gülen katı’ sergisi



Safiye Morçay Gülen'in "Kağıt Bahçesi" adlı katı' sergisi 21 Mayıs Cuma günü ziyarete açılacak.

İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nin (IRCICA) düzenlediği sergi, 21 Mayıs 2010 Cuma günü saat: 18.00’de Yıldız Sarayı, Çit Kasrı’nda sanatseverlerin beğenisine sunulacak.

60 eserden oluşan sergi 21 Mayıs - 2 Haziran 2010 tarihleri arasında ziyarete açık olacak.

Sözlük anlamı kesmek olan katı’, kağıt ve deri üzerine çizilmiş yazı, motif veya şekillerin oyulup başka bir kağıda yapıştırılması suretiyle gerçekleştirilen bir sanattır. İki bin yıllık bir geçmişi olan kağıt oyma sanatı, uzun işlemler ve ince bir işçilik gerektirmektedir. Osmanlı kitap sanatları arasında özel bir yere sahip olan bu sanatla geçmişte, Osmanlı bahçe zevkini yansıtan eşsiz eserler meydana getirilmiştir. Diğer klasik sanatlarımız gibi en parlak dönemini Kanuni Sultan Süleyman devrinde yaşayan kağıt oymacılığı, 19. yüzyıl başına kadar varlığını sürdürmüştür. Şeyh Muhammed Dost Katı’, Efşancı (Oymacı) Mehmed, Bursalı Fahri, Gazneli Mahmud gibi önemli temsilcileri olan katı’ sanatı, günümüz sanatçıları tarafından yeniden canlandırılmaktadır.

Safiye Morçay Gülen, 1961 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Alman Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümünden mezun oldu. 1998’de tezhip çalışmalarına başladı, daha sonra katı’ (kağıt oyma) sanatı ile tanıştı. TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı Geleneksel Türk Süsleme Sanatları Eğitim Merkezi’nde Dürdane Ünver ve Müjgan Başköylü’den klasik katı’ eğitimi aldı.

“Kağıt Bahçesi” Safiye Morçay Gülen katı’ sergisi

Tarih: 21 Mayıs - 2 Haziran 2010

Açılış: 21 Mayıs 2010 Cuma, Saat: 18:00

Yer: Yıldız Sarayı: Çit Kasrı Barbaros Bulvarı, Beşiktaş-İST.

Tel: 0212. 259 17 42
« Son Düzenleme: 30 Mayıs 2010, 01:00:14 Gönderen: Tuğra »
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ka'tı
« Yanıtla #5 : 30 Mayıs 2010, 01:10:23 »










〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Ka'tı
« Yanıtla #6 : 31 Mayıs 2010, 19:30:05 »
Çok ince, dikkat ve sabır isteyen bir sanat dalı... Teşekkürler, çok güzel paylaşım...
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ka'tı
« Yanıtla #7 : 23 Ekim 2010, 01:18:13 »


OYULACAK KÂĞITLAR NASIL SEÇİLİR VE HAZIRLANIR?

Bir yöntem sentetik mat veya şeffaf iyi cins kâğıtlar üzerinde oymaktır. Eskilerde beyaz kâğıtlardan çok, renkli hatta aherlenmiş veyahut çok defa iyi mühürlenmiş kâğıtlar tercih edilirdi. Aranan her tip kâğıdı da Kâğıtçılar Çarşısı'ndan kolaylıkla sağlamak mümkündü.

Hatta Beyazıd'da devrin Maliye Bakanlığı olan ve hâlen Eczacılık Fakültesinin bulunduğu yerde, Sadrazam Doktor Fuad Paşa Konağının altında ve hemen karşısındaki müzehhipler, mücellidler, hattatlar çarşısından kâğıt tedarik edildiği gibi, eş dost olan ve bu sanatlarla meşgul kişiler de devirlerinin geleneği gereği olarak birbirlerine hediye olarak verirlerdi.

Oyulacak kâğıtlar ne pek ince, ne de kalın olmalıdır. Bu niteliğe uygun 4-5 hatta 8 kat kâğıt bir murakka tahtası üzerine hafif ve çirişsiz nişasta veya koladan yapılmış bir sıvı ile yapıştırılır.

Yalnız en alt katın ortası boş kalacak şekilde sadece dört bir yanına yapıştırıcı sürülmek suretiyle gerilmesi gereklidir. Yapıştırma işlemi tamamlanınca kâğıtlar kurumaya terk edilir.

İyice kuruduktan sonra da bir keski ile murakka tahtasından kurtarılır. daha sonra ince uçlu ve keskin bir oyma aleti ile bu ince karton üzerine çizilen oyma deseni işaretli sınırları üzerinden dikkatlice kesilir. Böylece iyi hazırlanmış bir kalıp ile hem erkek, hem dişi, negatif ve pozitif iki parça meydana gelir.

Oyulan bu parçalar soğuk suya atılır. Kısa bir süre sonra bunların birbirlerinden ayrıldıkları görülecektir. Parmaklarımızla hafifçe dokunmak suretiyle ve yırtmadan parçalar iki taraftaki yapışkan maddeden kurtarılır ve kurumaya bırakılır.

Kuruyan oymalar yapıştırılmadan önce kenarlarındaki pürüzler ince ve ufak bir makasla giderilmeli ve boş bir defterin sayfaları arasında daha sonra kullanılmak üzere saklanılmalıdır.

Oyulacak kâğıtların hazırlanmasında bir başka yöntem daha vardır: Buna göre oyulacak kâğıt murakka'ya yapıştırılmayarak ortadan ikiye katlanır ve ince bir makasla kâğıt üzerindeki motif erkek ve dişi olarak oyulur. pürüzleri makasla temizlenir ve yapıştırılmak üzere kaldırılır.

OYMALAR NASIL YAPIŞTIRILIR?

Arzuladığımız biçimde, oymalar ve konacağı yer hazırlanmıştır. Şimdi bunu ele alalım. Oymaların yapıştırılması için en uygun madde aşağıda tarif edilen ve eskiden "Muhallebi" denilen bir tür zamktır.

Bir miktar nişasta veya unla su karışımı, muhallebi kıvamına gelinceye kadar iyice pişirilip ateşten indirilince, içine geçmiş yüzyıllarımızın en değerli yapıştırıcı maddesi olan "Çiriş" denilen tozdan katılarak karıştırılır ve tekrar hafif ateşte durdurulur. Eğer bu madde devamlı surette karıştırılarak soğutulursa kabuk bağlamaz, aksi halde soğurken kabuk bağlar.

Kabuk bağlayan kısım sert bir tabaka oluşturacağından kullanılamaz. Ayrıca, muhallebinin içine karışırsa top top kalır ve zorluk yaratır. Bu sebeple, yapıştırıcı kullanılırken kabuk aralanarak içinden sağ orta parmağın meme kısmına bir parça alınır. (Bu karışım eskiden, san'atın inceliğini merak edenlerce iki kat sıkı bir tülbent veya araları biraz seyrekçe bir bezden süzülürdü ki bu herhalde gereklidir).

Muhallebi hiçbir zaman yapıştırılacak oymanın arkasına sürülmez, hatta sürülemez. Yapıştırılacak yerin önceden belirlenen sınırı üzerine, yukarı da tanımlanan biçimde hazırlanan madde, serin, güneşsiz ve rüzgarsız bir yerde çabuk olarak sürülür.

Çok dikkatle yapılacak bu işlemden sonra oyulmuş parça işaretlenen yere konmalı ve yanımızda bulunan 4-5 katlı büyükçe bir kaba kâğıt derhal üzerine kapatılarak kuvvetlice bastırılmalıdır. Bu işlemle örnek yapışır, yapıştırıcı ise üzerine kapatılan kâğıda geçer.

Bu kâğıt alınır, atılmaz, bir köşeye bırakılır. Zeminde kalan muhallebiyi gidermek için yenisi kapatılır ve kuruyuncaya kadar her seferinde kâğıt değiştirmek şartıyla birkaç kez daha aynı işlem tekrarlanır. Yapıştırılan oyma daha sonra uzun bir süre gölgede üzerine bir şey değmeyecek şekilde kurumaya bırakılır, bu şekilde diğer yerlere ait olanlar sıra ile yapıştırılır.

OYMALAR İHYA EDİLMELİDİR

Oymalar, bazı ileri kültürlerde, örneğin Japonya'da, Çin'de, İngiltere'de olduğu gibi, Türk ince san'atları arasında da lâyık olduğu yeri almalıdır.

Bu derlememizde, oymaların geçmişte ne kadar kolaylıkla yapılabildiğini gösterdik. Memleketimizde halen bulunan ve oyma yapımına uygun çeşitli renklerdeki kâğıtlarla, özellikle XVIII. yüzyılın her zaman kolaylıkla elde edebileceğimiz mermer örneklerinden ve mezar taşlarımızda bulunan ve sayılamayacak derecede çeşitli motiflerden faydalanarak, ileride birer san'at harikası sayılabilecek renkli eserler vücuda getirebiliriz.

Bizler bunu denedik ve başarılı sonuçlar elde ettik. Dünyanın her köşesinde ressamlar kendi yurtlarının özellik ve zevklerini yansıtan çiçek buketleri derlemektedirler. Bizde bulunan ve çeşitli tarzlarda vazolu ve vazosuz olarak hazırlanmış zarif Türk buketleri de onların yanında lâyık olduğu yeri almalıdır.

Türklere özgü bir görüşle eski çiçek ressamlarımız tarafından benimsenip adeta millileştirilen çiçeklerimizle, oyma tekniğinden yararlanılarak meydana getirilecek yeni yapıtların uluslar arası ince san'at çevrelerince benimsenerek hak ettiği yeri alacağından şüphe edilmemeli ve bu konu bundan sonra artık ihmal olunmamalıdır.

Önümüzde şimdiye kadar yapılmış olanlardan yeterli örnekler vardır ve bunlar bize ışık tutmalıdır. Ancak, sırf bunları taklit ile kalmayarak, bugüne dek üzerlerinde durulmamış olanlardan esinlenerek ve bugünün tekniğinden yararlanarak cazip yeni buluşlarla dolu zevkli tablolar yapabiliriz ve böylelikle günümüzde de devam eden tarihi inceliklerimizi ortaya çıkarmış oluruz.



Derya İzmir



Derya İzmir

hatdergisi.com
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ka'tı
« Yanıtla #8 : 01 Aralık 2010, 22:28:34 »
Mesut Dikel

Resim, Heykel, Grafik Tasarım, Airbrush, İllüstrasyon, Fotograf, Sedef Oyma ve Kesim, Ebru, Minyatür Sanatı, Tezhip, Hüsn-ü Hat, Katt-ı, Naht Sanatı, Metal Kesim gibi sanat alanlarında ciddi eserler üreten Dikel'in çalışmaları Yurt içi ve Yurt dışında ciddi koleksiyonlara girmiştir.

1966 İÇEL Doğumludur. 1990 Marmara Ün. A.E.F. Güzel Sanatlar Eğitimi, Resim-iş Eğitimi Bölümü, Grafik A.S.D. Prof. M. Zeki Kuşoğlu Atölyesi mezunudur. 1990 yılından beri Adana da yaşamakta, Resim Öğretmenliğinin yanı sıra Ressamlık yapmaktadır. Adana Sanat Konseyi Başkan Yardımcısıdır. Adana Kültür Sanat Derneği Üyesidir. Dört yıl süre ile Adana Ressamlar Derneği Başkanlığı yapmıştır.

AFAD (Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği) üyesidir. Resim - İllüstrasyon - Airbrush - Grafik- Fotoğraf - Ebru - Minyatür - Kaligrafi, Maden Kesme alanlarında profesyonel çalışmalar yapmakta ve sanat eserleri üretmektedir. Türkiye de bir çok tekniği ve sanatı kendi içinde profesyonelce yapan Hazerfen, nadir sanatçılardan birisidir. Dikel in birçok eserleri başta Amerika, Almanya, Hollanda, Avustralya, Romanya ve yurtiçinde bu gün Özel kuruluş ve şahıs koleksiyonlarındadır. Dikel in çalışmaları Ulusal ve uluslararası Grafik ve İllüstrasyon kataloglarında yayımlanmıştır.

Bir eseri Kültür Bakanlığı koleksiyonuna girmiştir. Resim, İllüstrasyon, Grafik, Afiş, Amblem,Logo yarışmalarından ödülleri bulunmaktadır. Şu ana kadar 80 den fazla karma sergi, 9 kez geleneksel Türk sanatları ve Maden Kesme Hüsn-i Hat sergisi açmış, 24 kez kişisel sergi açmıştır. Son dönem çalışmalarını Hiper Realist tarzda eserler oluşturmaktadır.

Türkiye'nin bilinen en küçük Resim ve Heykellerini gerçekleştirmiştir. Son iki yıldır Ebru, Maden Kesme ve Hüsn-i hat çalışmalarına da ağırlık vermektedir. Hüsn-i Hat çalışmalarında Dünyanın önde gelen Hat sanatçısı Davut Bektaş beyefendiden Mektuplaşma yolu ile meşk çalışmaktadır. İlk meşk çalışmalarında Hattat Adem Sakal Beyefendinin Hüsn-i Hat bilgilerinden istifade etmiştir.

Çalışmalarını kendine ait Atölyesinde sürdürmektedir. Burada sanatsal eğitim çalışmaları da vermekte olup, Resim öğretmenliği de yapmaktadır. Evli ve bir kız evlat sahibidir.









hatdergisi.com
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Mesut Dikel
« Yanıtla #9 : 11 Aralık 2010, 02:50:03 »






hatdergisi.com
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ka'tı
« Yanıtla #10 : 11 Şubat 2011, 01:40:57 »
KAĞIT BOYAMA
Eskiden bitki ve köklerden elde edilen doğal boyalar kullanılırdı. Günümüzde ise kaliteli boya seçenekleri bol miktarda bulunduğu için daha çok hazır boyalar tercih ediliyor. Katı' sanatında kullanmaya uygun kağıt boyamak için, akrilik ve benzeri su bazlı boyalar kullanılır. Kağıdın özelliğini bozmayan ve solmayan kaliteli boyalar kullanılmasına dikkat edilmelidir. İstenen sonucu elde etmek için bu özellikte farklı cins boyalar birbirleri ile karıştırılarak da kullanılabilir.

Kağıt boyamanın farklı yöntemleri vardır. En eski yöntemlerden biri banyo yöntemidir. Yani tekne içindeki boyalı suyun içine kağıdı tamamen daldırıp banyo ederek kağıdı renklendirmektir. Bu işlem istenen sonuç elde edilene kadar tekrar edilebilir. Daha çok doğal boyalar için tercih edilen bir yöntemdir.
Diğer bir yöntem, sürme tekniği ile boyamaktır.

Fırça, sünger veya pamuk gibi malzemelerle kağıdın yüzeyine, kağıdın özelliğini bozmayacak ve çok kalın bir tabaka oluşturmayacak şekilde boya sürülür. Düz bir boyama yapılabileceği gibi, değişik ton geçişleri sağlanarak, değişik formlarla baskılar yaparak veya buruşturmak, katlamak gibi kağıda değişik şekiller vererek sonsuz seçeneklerle birçok farklı sonuç elde edebiliriz.

Püskürtme yöntemi, yine tercih edilen renklendirme yöntemlerinden biridir. En basit şekliyle, sert kıllı bir fırçayı boyaya batırıp, parmağımızla kağıdın üzerine boya zerrelerini ince ince sıçratarak basitçe uygulayabileceğimiz gibi, havalı püskürtme yapan airbrush boya tabancaları da kullanılabilir. Yukarıda bahsi geçen boyama yöntemlerini birarada kullanarak yaratıcı sonuçlara ulaşılabiliriz.

KAĞIT SEÇİMİNİN ÖNEMİ

Yapacağımız çalışmanın özelliklerine göre farklı kağıt cinslerini tercih edebiliriz. Çalışmanın ebadı, kompozisyon içindeki motiflerin detayları gibi özelliklere bağlı olarak, kağıt seçimi önem kazanır. Örneğin; tamamı tek parça ve yalın kat bir oymada biraz tok ve daha dayanıklı bir kağıt tercih etmeliyiz. Aksi halde, kağıdı oyarken desen bütünlüğünü tek parça halinde muhafaza etmek mümkün olmaz.

Buna karşılık; küçük ve katmerli bir gül kesiminde, üstüste yapıştırılan parçaların zarif bir görüntü oluşturması için, ince bir kağıdın tercih edilmesi uygundur. Yine çok detaylı bir motifi kesebilmek, onun kıvrım ve inceliklerini verebilmek, ancak ince kağıtlarla mümkündür.

Kağıt seçiminde, kağıt kalınlığının yanısıra renk uyumu da çok önemlidir. Kağıdın rengi çiğ olmamalı, aynı zamanda donuk veya cansız durmamalıdır. Kesilecek motifin şekline ve kompozisyondaki konumuna göre, olgun bir uyumluluk oluşması için parlak ve dikkat çekici renklerden çok, kağıdı ve çalışmayı ön plana çıkaracak tercihler yapılmalıdır.

Birlikte kullanılacak kağıtlar yanyana geldiğinde, gözü yormayacak, aynı zamanda motifin formunu belli edecek görünümde olmalıdır. Farklı ebrular birlikte kullanılacaksa; onların yanısıra düz renkli kağıtlar da kullanılarak göz yorucu bir görünümden kaçınılmalıdır.

Ağaç ve çiçek gibi katmerli motiflerde; her bir katmanda sırasıyla aynı rengin farklı tonlarını açıktan koyuya veya bir kat açık renk, bir kat koyu renk sıralamasıyla çalışmak, boyuta daha fazla derinlik kazandırır.

Oyma yazı çalışmalarında ise, tarihi örneklere baktığımızda genellikle düz renk kağıtların tercih edildiğini görürüz. Beyaz, kırık beyaz ve çay tonları gibi açık renklerin yanısıra, erkek veya dişi çalışmalarda kontrast oluşturması için siyah, lacivert, yeşil gibi koyu renkler birlikte kullanılarak, hattın daha net bir şekilde görünmesini sağlanır.

YAPIŞTIRMA

Yapıştırmak için nişasta ve su ile hazırladığımız nişasta muhallebisi kullanılır. Nişasta ve su birlikte kaynatılarak boza kıvamında bir muhallebi elde edilir. Daha sonra ufak bir miktar şap ilave edilir. Pişirirken ve soğuturken, aralıksız karıştırarak topaklanma veya üzerinde kabuklanma olması önlenir. Eğer istenmeyen bir topaklanma oluşuysa, muhaellebi sık bir tülbentten süzülerek kullanılabilir. Kullanıldıktan sonra artan muhallebi oda sıcaklığında birkaç gün tazeliğini korur.

Yapıştırma yapmadan önce, yapıştırılacak zeminin üzerinde motifin dış sınırları kalemle ufak işaretler konarak belirlenir. Bu sınırlar içine muhallebi ince bir tabaka halinde, dengeli bir şekilde hızlıca sürülür. Muhallebi kurumadan motif dikkatlice yerine yerleştirilir. Üzerine kağıt havlu veya bir parça kraft kağıdı kapatılır. Bu şekilde üzerine bastırarak motif kaydırmadan yapıştırılır. Taşan muhallebi kağıt havluya geçer. Taşan fazlalıklar bitene kadar bu işlem birkaç defa tekrar edilir. Oyulmuş parçalar sıra ile bu şekilde yapıştırılır ve kendi kendine kuruması için bekletilir.

Çok büyük boy motiflerde, motifin tamamı tek seferde yapıştırılmaz. Önce motifin sadece ana hatları yapıştırılır. Daha sonra kalan kısımlara sırayla devam edilir. Bazı çalışmalarda üç boyut etkisi verebilmek için kağıdın uç kısımları zemine yapıştırılmadan bırakılabilir. Katmerli çiçek çalışmalarında, her bir katın arasına ufak bir miktarda sürülen muhallebi ile katlar üstüste yapıştırıldıktan sonra ortasına mühre ile bastırılır. Bu şekilde bütün katların iyice birbirine yapışması sağlanırken, aynı zamanda çiçek katlarının kenarlarının hafifçe kalkması da temin edilir.

Çiçek bu şekilde kurumaya bırakılır. Kuruduktan sonra gerekirse, tekrar çiçek katları dikkatlice kat araları düzeltilir. Katmerli ağaç ve hatayi çalışmalarında da aynı şekilde, sıra ile üstüste parçalar gerekli olan taraflarından yapıştırılır ve kurumaya bırakılır. Kuruduktan sonra tekrar elde düzeltilerek üç boyut etkisi verilir.

Büyük ve tek parça oymaları yapıştırırken genleşme daha fazla olacağından öncelikle genleşme dikkate alınarak yapıştırma yapılır. Erkek oymalarda genellikle yapıştırmaya ortadan başlanarak dışarı doğru devam edilir. Böylece genleşmenin her yöne dengelenmesi sağlanır. Dişi oymalarda ise, desen kısmı ortada oyuk olarak bulunduğundan, önce desenin dış çerçevesi yapıştırılır. Daha sonra dıştan içe doğru sırayla devam edilir. Bu şekilde, genleşme en aza indirilirken, desenin formu da bozulmaz.

Kaynakça
Gülbün Mesara,Türk Sanatında İnce Kağıt Oymacılığı (Katı’)
Gülbün Mesara-Prof Dr. Aykut Kazancıgil, Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver Türk Süsleme Sanatları 2
Filiz Çağman, Katı’, TDV İslam Ansik.
Kemal Çığ, Türk Oymacılar ve Eserleri, AÜ İlahiyat F. Yıllık Araştırmalar Dergisi
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         Safiye MORÇAY

Ustasından tekrar anlatım
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ka'tı
« Yanıtla #11 : 11 Ağustos 2011, 23:38:10 »
Mesut Dikel

〰〰〰〰🐠