Gönderen Konu: Kavuklu İle Pişekar: Fakirlik Başa Bela  (Okunma sayısı 4507 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Serdar102

  • okur
  • *
  • İleti: 80
  • Sadakat Forum
Kavuklu İle Pişekar: Fakirlik Başa Bela
« : 27 Haziran 2017, 10:56:29 »




Pişekar: Gel bakalım Kavuklu, azıcık  laflayalım.
Kavuklu: Çıktım söğüt dalına, atladım aşağıya.
Pişekar: Amma yaptın ha! Madem aşağıya inecektin, söğüt dalına niye çıktın?
Kavuklu: Canım istedi. Hayatta istediğimi keşke yapabilseydim.
Pişekar: Canının isteyip de yapamadığın neler var?
Kavuklu: Neler yok ki? Fakir doğdum, fakir gidiyorum. Otuz dört yaşındayım. Bir kesere sap olamadım.
Pişekar: Derdimi deştin Kavuklu. Seninki de bir şey mi? Bak ben elli yedi yaşındayım, değil keser, bir çakıya sap olamadım.
Kavuklu: Ama her programdan sonra seyirciler bana, şu Pişekar, ne eğiliyor ne bükülüyor. Tava sapı gibi mübarek, diyorlar.
Pişekar: Çorbayı karıştır, seyirciyi karıştırma. Doğru dedin, fakir gelen, fakir gider. Ben az gördüm, fakir gelip zengin gideni.
Kavuklu: Zengin çocuğu olsaydım böyle olmazdı. Köşklerde, yalılarda yaşar, hamama salı günü giderdim.
Pişekar:Neden salı? Çarşamba günü hamama git.
Kavuklu: Çarşamba Samsun'da. Bir hamam için, oraya gitmem.
Pişekar: Hamama ister çarşamba da, ister perşembe de git. Başka neler yapardın?
Kavuklu: Bahçedeki erik ağacının altına yatar, erik piş, ağzıma düş derdim.
Pişekar: Kiraz da pişer, armut da pişer. Sen bu kafayla kısa sürede zengin olursun.
Kavuklu: Ben şimdi zengin mi oldum?
Pişekar: Tabi ya zengin oldun.
 Kavuklu: Ama cepte beş kuruş yok.
Pişekar: Zamanla o da olur. En azından zenginliği hayal ediyorsun. Benim hayal gücüm sıfır. Zenginlik bana uzak geçer.


SON

Serdar Yıldırım





Çevrimdışı Serdar102

  • okur
  • *
  • İleti: 80
  • Sadakat Forum
Ynt: Kavuklu İle Pişekar: Fakirlik Başa Bela
« Yanıtla #1 : 03 Ağustos 2017, 13:28:45 »
KAVUKLU İLE PİŞEKAR

Kavuklu: Dün hekime gittim.
Pişekar: Sonra ne oldu?
Kavuklu: Baktı, etti.
Pişekar: İlaç verdi mi?
Kavuklu: Vermedi.
Pişekar: Demek ki bir derdin yokmuş.
Kavuklu: Bir derdim yok, iki derdim var.
Pişekar: İki derdin mi? Senin ne derdin var ki?
Kavuklu: Tarla, bahçe, inek, öküz.
Pişekar: İki dediydin. Dert dörtmüş.
Kavuklu: Yok iki. İnek tarlaya, öküz bahçeye girmiş.
Pişekar: Devam et.
Kavuklu: Bulduğunu yemiş, zarar vermişler.
Pişekar: Kimin davarı bunlar?
Kavuklu: Muhtarın.
Pişekar: Muhtarla konuşsaydın, zararı öderdi.
Kavuklu: Konuştum, zararı öderim, dedi.
Pişekar: Tamam işte.
Kavuklu: Yarısını peşin verdi, yarısı yarın, dedi.
Pişekar: Helal be muhtar!
Kavuklu: Yarın oldu, yarısını daha verdi.
Pişekar: Yani çeyrek kaldı.
Kavuklu: Kalan iki gün sonra, dedi. Dün süre doldu.
Pişekar: Süre dolmuşsa ne olmuş? İki gün daha bekle.
Kavuklu: Ama süre dolmuştu. Sözünü tutmadı.
Pişekar: Canım eli sıkışıktır. Para bulunca öder.
Kavuklu: Ben de kızdım, hekime gittim.
Pişekar: Hekime değil, hakime gidecektin. Sorun çözülürdü.



Serdar Yıldırım


Çevrimdışı Serdar102

  • okur
  • *
  • İleti: 80
  • Sadakat Forum
Ynt: Kavuklu İle Pişekar: Fakirlik Başa Bela
« Yanıtla #2 : 03 Ağustos 2017, 13:33:35 »

KAVUKLU HİKAYE YAZIYOR

Pişekar: Vay Kavuklu, garanti hikaye yazıyorsundur.
Kavuklu: Üstüne bastın, kaldır ayağını.
Pişekar: Sağı mı, solu mu?
Kavuklu: İkisini de.
Pişekar: O zaman yere düşerim.
Kavuklu: Tamam işte, ben de senin yere düşmeni istiyorum.
Pişekar: Yazıyorsun, yazıyorsun da ne kazanıyorsun? Beş kuruş veren mi var? Sal ipin ucunu gitsin.
Kavuklu: Bilmem kaç yıl önce hikaye yazmaya başlarken, para diye bir şey aklımın ortasından geçmedi.
Pişekar: Onu bin kere söyledin ama istemez misin şimdi sana bu hikayeler için, çuvalla para versinler. Bak istemem deme bir küserim bir daha konuşmam.
Kavuklu: Ben de yalan yok. Doğru oturur, doğru konuşurum. Kazandığım az bir para ne sana yeter, ne bana yeter. Şu hikayeleri satın  alan olsa pek sevinirim. Benim hikayeleri kitabına alana, bundan para kazananlara kırgınım. Konuştuklarım oldu: Bak kitap basmışsın. Şu hikayeler benim eserim. Hikayelerim lokomotif olmuş, yedi baskı yapmışsın. Ben zor geçiniyorum. Bu durum beni üzüyor. Bana da bir şeyler ver. Ben sana hiç yayınlanmamış hikayelerimden gönderirim, dedim. Sana para yok Kavuklu, sen git dağ başında ulu,  dediler.
Pişekar: Hazıra konuyor, uyanık. Sıkıntısını sen çekiyorsun, kaymağını o yiyor. Çaresi yok mu bu işin?
Kavuklu: Çaresi yok. Ben hikaye yazarım, onlar paraya döndürürler.
Pişekar: Halktan yardım istesek. Bakın Kavuklu geçim zorluğu çekiyor, biraz yardım desek. Bağış kampanyası düzenlesek.
Kavuklu: Benimle eğlenme Pişekar. İnsanlar, hikayelerimi çok beğeniyor, alkışlıyor ama para, bir yardım deyince,  bizden sana bir kuruş yok Kavuklu diyorlar.
Pişekar: Yapma ya, denedin mi bunu?
Kavuklu: Tabi denedim. Hikayelerimden okudum. Güzel dediler, övdüler. Geçinemiyorum,  dedim, para, yardım, dedim. Kuruş veren olmadı.
Pişekar: Sanatkara bu yapılır mı? Üç beş kuruş verseler servetleri mi eksilecek?
Kavuklu: Sayın Pişekar Efendi, sen zenginsin. Eve ekmek götürmem gerek. Bir ekmek parası verebilir misin? Borç olarak. Gün gelir öderim.
Pişekar: Ben dilencileri sevmem bilirsin. Sana borç verirdim ama bozuk yok, der ve yürüyüp gider. Pişekar'ın arkasından bakakalan Kavuklu'nun gözleri dolar. Daha sonra gözyaşlarını silen Kavuklu ekmek alamadan evinin yolunu tutar.

SON



Serdar Yıldırım