Gönderen Konu: Kendine Kalıyor İnsan Eninde Sonunda…  (Okunma sayısı 4943 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Kendine Kalıyor İnsan Eninde Sonunda…
« : 18 Eylül 2010, 01:38:04 »


Uzun zamandır Nişantaşı’na çıkmamıştım. İstanbul’da yaşayıp bazı yerleri arada bir de olsa görmemek olmuyor. Hep aynı yerleri tavaf etmekten bunalıyor insan. Birkaç ayda bir de olsa Boğazı görmeli, Taksim’de yürümeli, Adalara gitmeli ama hafta arası.

Yaş ilerledikçe insanların kalabalığı, şehrin yoğunluğu yormaya başladı. Yeni korna almış sevindirik minibüs ve taksi şoförlerinin her fırsatta ellerini çekmeden kornaya basması, insanların birbirlerini ite kalka dolaşmaları, durup dururken öfkelenen esnafın birbirlerine dalaşması ve daha birçok sebep.

Evi sever oldum. Kendimi özler oldum.

Sıcak olsun, temiz olsun, ocakta pişen yemeği, kaynayan demli çayı olsun. Evimde arınmaya başladım tüm kirliliklerden. İki nefesim oldu mekanım.

Huzur kovalar oldum her yerde, kendimi anlatmalardan ve anlaşılamamaktan yoruldum. Artık kendime döndüm. Ona güveniyorum ve inanıyorum. Bana yalan söylemiyor, beni kırsa da sonra yine barışıyoruz.

Çünkü beni iyi tanıyor. Nelerden hoşlandığımı biliyor, sıkıntılıysam üstüme gelmiyor, ya da halledemediğim bir sorunum varsa beni dinliyor ve rahatlatıyor. Bazen her şeyi yüzüme söylüyor. Haklı ya da haksız! Onun sözleri kırmıyor.

Çünkü gerçek dostum olduğunu biliyorum. Ne zaman yalnız kalsam! ondan başka yine kimsem yok.

Beni oyalıyor, eğlendiriyor, güldürüyor, sevindiriyor bazen de ağlatıyor. Bu zamanda insana can lazım, yoldaş lazım...

Ne sevda ne de dostluk ilişkilerine bile güvenilmiyor artık, canımsın dediğin insanlar sessiz sedasız seni hayatlarından çıkarıyorlar haberin olmuyor. Ne kadar çabuk infaz ediyorlar sorgusuz sualsiz.

Söz hakkın bile kalmadan kendini ipte sallanır buluyorsun.

Böyle olunca kimseye dostum var, güvendiğim diyemiyorsun.

Varsa da o an var, gelecek için teminat yok.

Hepimiz koşullu sevmeye başladık herkesi.”Bana iyi davranırsan, beni mutlu edersen seninle beraber olurum”. “Kimsenin nazını sözünü çekemem” durumlarındayız.

Bu şartlarda yalnızlığa gebeyiz.

Aslında kendimize dönmeye başladık.

Kendimizi nazlar olduk.

Nelerden hoşlanıyorsak onu yapmaya başladık.

Bizi sıkmayan insanlarla görüşmeye, hoşlandığımız ortamları paylaşmaya,

Yani gittikçe azalır olduk.

Küçükken mutluluğumuzu ‘iki elimizi kocaman açar’ ifade ederdik.

Şimdi “bir avuç mutluluk yeter” olduk.

Candan Erçetin’ in bir şarkısında söylediği gibi;

Kendine kalıyor insan eninde sonunda…
 
Belgin Baykal- Hatuncanet
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Kelimelerin İhaneti!
« Yanıtla #1 : 05 Ekim 2010, 00:17:00 »

Ne zordur ağzımıza gelen kelimelerin içimize geri dönüşümünü sağlamak,

Düşünmeden bir avazda çıkan sözler ortalığı kasıp kavururken,

Telafisi mümkün müdür?…

Ne yapacağını ya da ne söyleyeceğini bilemezsin.

İçinden gelmiştir ve sana göre doğruları söylemişsindir.

Haklı ya da haksızsındır...

Söz ağızdan çıkmıştır bir kere.

Sonra nasıl düzeltilir ya da yaralar nasıl sarılır?

Kelimelerin ihaneti affedilebilir mi?

Ya da senin başkasına ihanetin…

Yapılan şeyleri görmek ve vefalı olmaktır dostluk.

Görülmediği zaman büyük hüsran yaratır.

Peki! biz bunları beklerken kendimiz ne kadar vefalıyız?

Yapılanları hemen unutuyor muyuz?

Ya da bir kelime için tüm yaşananları silebiliyor muyuz?

Cevabınız evetse, siz hiç bir zaman dost olamamışsınız.

Günümüz ilişkileri gerçekten vefadan ve dostluktan nasibini almamış.

Her şey menfaat ve çıkar üzerine kurulmuş.

“Sen ne kadar veriyorsun benden bu kadar şekli”

Vermediğin gün veda günü,

Yapılan her şey unutulmuş ve sen en kötü ilan edilmişsin.

Sadece son kelimeler kalmış sürekli tekrarlanan.

Neden bu kadar acımasızca davranıyoruz?

Acılarla büyümekten yorulmuyoruz.

Her defasında aynı yerde tıkanıyoruz?

Kim haklı? Kim Suçlu?

Bu çok mu önemli ilişkilerde?

Davranışlarımızla “haklıyken haksız yere düşmek” daha kötü değil mi?

İlişkilerin tadını tuzunu ayarlamak gerçekten zorlaştı.

Bireysellik ve kendine düşkünlük, her şeyi yerle bir edecek seviyeye geldi.

Herkes beklentili, herkes mutsuzluğa aday durumda…

Rahat mı batıyor bizlere gerçekten?

Sevmemeye yemin mi ettik güzel olan değerleri.

Her şey bizim istediğimiz şekilde güzel gidince mi seveceğiz herkesi, her şeyi?.

Koşullu sevmelere gebe mi olacağız her zaman?

Bir insanı olduğu gibi sevmeyi kabul etmeyecek mi bu yürekler?

Acıları unutmakta geçmişi hiç bırakmazken, iyilikleri hatırlamakta geçmişe yolculuk ne kadar zor!

Güzel şeyleri çabucak unuturken, kötü şeyleri asla bırakmıyoruz.

İnsanın doğası daha çok kötüye mi yatkın acaba?.

Canımız bir şeye sıkıldıysa, hiç olmadık birisinde patlayabiliyoruz.

Benim başıma genelde gelir.

Geçen gün sevdiğim bir insanla sorun yaşadım, canım o kadar sıkılmıştı ki,

bu arada internet bağlantımla ilgilide sürekli sorun yaşıyordum.

Beklediğim gün gelmişti sanki. İnternet Arıza servisini aradım. Karşıma o günün şansız insanı çıktı.

Bana güzel bir şekilde, “sistemlerinde sorun olduğunu ve o anda bilgilerime bakamadığını, daha sonra tekrar aramam gerektiğini söylüyordu.”

Ben de hiç onu dinlemeden,"sizin sorunlarınız bitmez zaten, ben sürekli sizi mi arayacağım, siz beni arayın” şeklinde yükleniyordum.

Telefondaki kişi, bant kaydı olduğu için sınırlarını zorluyor kötü bir şey söyleyemiyor ama dişlerinin arasından sürekli aynı şeyleri söylüyordu.

Sonunda fark ettim ki, onun yapacağı bir şey yoktu.

Ama ben öfkemi başka yerde gidermeye çalıştım.

Sonunda üzüldüm! “ne kadar gereksiz bir çıkıştı bu” dedim.

O kişinin mesaisini kötü geçirmesine sebep oldum belki!

Ama iş işten geçmişti.

Daha sonra tekrar aradım. Sistemlerindeki sorun hala çözülmemişti.

Ama benim kendimle yaptığım görüşme sona ermişti.

Duygusal birikimlerimi başka insanlara boşaltmayacaktım.

Sizde öfkenize yenik düşüp, masum kurbanlar aramayın!

Gerçek muhatap kendimizden başka kimse olamaz.

Sevgilerimle…
 
Belgin Baykal
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı gülçiçek

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 391
Ynt: Kendine Kalıyor İnsan Eninde Sonunda…
« Yanıtla #2 : 21 Haziran 2011, 17:32:11 »
teşekkürler.
mum  olmak kolay değildir, ışık saçmak için evvela yanmak gerek.