Gönderen Konu: Kendini seven sevilmez  (Okunma sayısı 4349 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Oruc_Reis

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 438
    • http://www.oranjehorizon.nl
Kendini seven sevilmez
« : 19 Kasım 2006, 13:59:47 »

Kendini seven, sevilmez...
 
İnsanın başına belâların gelmesine sebep, kendine yani nefsine düşkün olması, kendisini sevmesidir. İnsan, nefsinden yani kendisinden kurtulursa, Allahü teâlâdan başka şeylere düşkün olmaktan kurtulur. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, bir Peygambere vahyetti ki; “Falan âbide söyle: Dünyâda zühd ederek, nefsini râhata kavuşturdun ve kendini kıymetlendirdin. Benim için ne yaptın?” Âbid sordu: “Yâ Rabbî! Senin için ne yapılır?” Allahü teâlâ buyurdu ki: “Düşmanıma, benim için düşmanlık ettin mi ve sevdiğimi benim için sevdin mi?)
Sevenin, sevgilinin sevdiklerini sevmesi ve sevmediklerini sevmemesi lâzımdır. Bu sevgi ve düşmanlık, insanın elinde değildir, sevginin îcâbıdır.
Nefsine düşkün olanlar, nefsinin arzûlarına kavuşmaya yardımcı olanları; akıl ve ilim sâhipleri ise, medenî insan olmalarına yardım edenleri sever. Kısacası, iyiler iyileri, kötüler de kötüleri sever.

Nefis, zararlıyı sever!
Nefis, yaratılışı gereği, kendisine ve başkalarına zararlı olan şeyleri sever. Bu sebeple insanın, dünyâda ve âhirette saâdete kavuşabilmesi için, nefsine uymaması, onu zayıflatıp, zarar yapamayacak hâle getirmesi lâzımdır. Nefsi zayıflatacak ilâç ise, İslâmiyete uymaktır. Harâmların hepsi, dünyâ malına, mevkisine, zevklerine düşkün olmak, nefsin gıdâsıdır. Nefis kuvvetlenince, bütün iyiliklerin, güzel ahlâkın kaynağı olan İslâmiyete saldırır. Herkesin kendisi gibi taşkın, şaşkın olmasını, haksızlık, kötülük, zulüm yapmasını ister. İnsanın en büyük düşmanı, kendi nefsidir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“İnsanın nefsi, îmân etmeyi ve İslâmiyete uymayı istemez. Onun yaratılışı böyledir. İnsan deyince, insanın nefsi anlaşılır. Herkes “Ben” deyince nefsini bildirmektedir.
Kalb, yani gönül birden fazla şeyi sevmez. Kalbin mal, evlât, mevki, övülmek gibi çeşitli arzûları, bağlantıları ve sevdikleri görülür ise de, bu sevgilileri hakîkatte hep bir sevgilisi içindir. O biricik sevgilisi de, kendi nefsidir. Onların hepsini, kendi nefsi için sevmektedir. Bunları, hep kendi nefsi için istemektedir. Bunun içindir ki, kul ile Rabbi arasındaki en büyük perde, kulun kendi nefsidir. Kul, kendi nefsini düşünmekten büsbütün kesilmedikçe, Rabbini düşünemez ve Allahü teâlânın sevgisi onun kalbine yerleşemez.
Nefs, din bilgilerine inanmadığı için, İslâmiyyete uymak, kendisine acı gelmekte ve ona uymak istememektedir. Kalb ise, yaratılışında temizdir. Fakat, nefsin İslâmiyete uymak istememesi hastalığı, kalbe sirâyet ederek, kalb de İslâmiyete uymak istemiyor. İslâmiyete inanıyor ise de, uyması acı geliyor. İslâmiyetin doğruluğunu isbât için, ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, hasta kalbde buna yakîn hâsıl olması, çok güç olur. Kalbde yakîn hâsıl olması için, içerden ve dışarıdan hastalık gelmemesi, gelmiş olanın da temizlenmesi lâzımdır. Bunun için, nefsi inkâr hastalığından, kalbi şeytândan ve kötü arkadaştan kurtarmaktan başka çâre yoktur. Veşşemsi sûresi 9. âyetinde meâlen;
(Nefsini tezkiye eden kurtuldu. Nefsini günâhta, cehâlette, dalâlette bırakan, ziyân etti) buyuruldu...”
Ebû Muhammed Abdullah Râşî hazretleri buyurdu ki:
“Allahü teâlâ ile insan arasında olan en büyük perde, kendi nefsini düşünmesidir ve kendisi gibi âciz olan bir kula güvenmesidir. İnsanların değil, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmayı düşünmelidir.”

Seven, itaat eder!..
Her iyilik, hayır ve üstünlüğün esası, Allah sevgisidir. Allahü teâlâyı tanıyan onu sever. Onu seven de, dinin emirlerini yapar, haramlardan kaçınır. Bunlara yani emir ve yasaklarına riayet etmeden ben Allah’ı tanıyorum, Onu seviyorum demek, yanlış olur. Seven itaat eder. Bir kimse, Allahü teâlâyı sevdiğini söyler, halbuki Ona isyan etmektedir. Böyle sevgi olmaz. Eğer bu kimse, sevgisinde samimi olsaydı, Allahü teâlâya itaat ederdi. Sevmenin bir tarifi de, itaat etmek demektir. Bunun için seven, sevdiğine itaat eder. Sevginin derecesi, itaatteki sürat ile ölçülür.
Bir kimse, ben ehl-i sünnet âlimlerini, bu büyükleri seviyorum deyip de itaat etmezse, yalancıdır. Bir vücutta, bir hücre, beyinle bağlantısını kopartırsa, kanserleştiği gibi, bu büyüklerle irtibatı kesilen de iflah olmaz. Onların kıymetli eserlerini okumalı, irtibatı hiç kesmemelidir.
Netice olarak; sevgi yakınlık ister, kaçan mahrum kalır, gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Kendisini seveni, başkası sevmez. Kendini seven, sevilmez. Kendini sevmeyeni herkes sever. Yahyâ bin Mu’âz-ı Râzî hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Allahü teâlâyı sevdiğin kadar, herkes seni sever. Allahü teâlâdan korktuğun kadar herkes senden korkar. Allahü teâlâya kulluk ettiğin miktârda, herkes sana yardımcı olur.”
cihan baginda ey akil, budur makbul-i ins i cin.Ne kimse senden incinsin, ne sen bir kimseden incin.

Çevrimdışı insirah

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1090
Ynt: Kendini seven sevilmez
« Yanıtla #1 : 23 Aralık 2008, 21:42:10 »
Allah razı olsun
Hayat başladığı noktaya, bittiğinde geri döner! Hayatta her şey noktayla başlar, noktayla biter... Sümeyra Denizli