Gönderen Konu: İnsanlar, iyilik edenleri sever  (Okunma sayısı 2585 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
İnsanlar, iyilik edenleri sever
« : 18 Temmuz 2010, 05:35:56 »

Zulmedeni affetmek merhametin, kendisine iyilik etmeyene hediyye vermek ihsânın, kötülük edene ihsânda bulunmak da, insanlığın en yüksek derecesidir. Bu sıfatlar, düşmanı dost yapar. Muhyiddîn-i Arabî hazretleri;

“Kötülük edene iyilik yapan kimse, ni’metlerin şükrünü yapmış olur. İyilik edene kötülük yapan kimse ise, küfrân-ı ni’met etmiş olur” buyurmuştur.

Kimin niyyeti, maksadı, gayesi Allahü teâlâya, Onun rızâsına kavuşmak ise, Allahü teâlâ da onun içindir, onun yardımcısıdır. Allahü teâlânın rızâsını düşünerek hareket edenleri, insanlar ne der diyerek Allahü teâlânın rızâsından vazgeçmeyenleri, insanların kızacakları işlerde Allahü teâlânın rızâsına uyanları, Allahü teâlâ himâyesine alır. İnsanların rızâsını gözetip, cenâb-ı Hakkın gadab edeceği işlerde insanların rızâsına uyanların işini, Allahü teâlâ, insanlara bırakır. Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Bir kimse insanların kızacakları şeyde Allahü teâlânın rızâsını ararsa, Allahü teâlâ onu, insanlardan geleceklerden korur. Bir kimse, Allahü teâlânın kızacağı şeyde, insanların rızâsını ararsa, Allahü teâlâ onun işini insanlara bırakır.)

ÎMÂN Nİ’METİNİN ŞÜKRÜ...

Îmân ni’metinin şükrünü yapabilmek için, sahip olunan îmân cevherini herkese anlatmak, duyurmak lâzımdır. İnsanlar ebedî ateşte yanmasın düşüncesinde olmak lâzımdır. Zaten emr-i ma’rûf da bu demektir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

“Vaazların özü ve nasîhatlerin kıymetlisi, Allah adamları ile buluşmak, onlarla birlikte bulunmaktır. Allah adamı olmak ve İslâmiyyete yapışmak da, Müslümânların çeşitli fırkaları arasında, kurtuluş fırkası olduğu müjdelenmiş olan, Ehl-i sünnet vel-cemâatin doğru yoluna sarılmaya bağlıdır. Bu büyüklerin yolunda gitmedikçe, kurtuluş olamaz. Bunların anladıklarına tâbi olmadıkça, saâdete kavuşulamaz.”

Dinimizin doğru olarak bilinmesi, yayılması ve tanınması için herkesin gayret etmesi lâzımdır. Zira Din Büyükleri;

“Bir beldede emr-i mârûf yapılıyorsa, oraya umûmi bela gelmez” buyurmuşlardır.

Îmânı tam, olgun olan bir Müslüman, emr-i mârûf yapmaktan yani İslâmiyyeti anlatmaktan veya anlatan kitapları dağıtmaktan geri duramaz. Çünkü olgun îmâna kuvuşan bir kimse, hiçbir canlının yanmasına dayanamaz. Eğer bir insan, ben kurtulayım da başkası ne olursa olsun diyorsa, bu kimsenin îmânında noksanlık var demektir. Elbette her kaptan içindeki dışarıya sızar ve herkes yanında ne varsa onu ikrâm eder.

İnsanlar ebedî ateşte yanmasın diye uğraşmak aşkı, Allahü teâlânın sevdiği kullarının kalbindeki hususî bir hâldir: Bu hâl, kime verilirse çok şükretmesi lâzımdır.

“KİŞİ, SEVDİĞİ İLE BERABER OLUR”

Îmânın temeli ve en mühim alâmeti, hubb-i fillah ve buğd-i fillahdır. Allahü teâlânın sevdiklerini sevmek ve sevmediklerini de yalnız Allahü teâlânın rızâsı için sevmemektir. Çünkü hadîs-i şerîfte;

(Kişi, sevdiği ile berâber olur) buyuruldu.

Dünyâda birbirini sevenler, âhirette de beraber olacaklardır. Allahü teâlânın sevgili kullarını sevenler, son nefeste îmânla ölürler ve mahşer yerinde de sevdiklerinin yanında haşrolup, âhiret hayatında da beraber bulunurlar. Bunun için de, kimin sevilip kimin sevilmeyeceğini iyi öğrenmek lâzımdır. Kişinin kim olduğu değil, kiminle olduğu önemlidir. Âhirette bize, sen kimsin demezler, dünyâda iken kiminle idin derler.

Âhirette nerede ve kiminle olmak istiyorsak, bunu dünyâda iken seçmemiz lâzımdır. Îmânın korunması, ancak îmânını koruyanlarla beraber olmakla mümkündür. İyi insanlarla beraber olmak, kurtulmaya alâmettir.

Netice olarak insân, ihsânın kulcağızıdır. Herkes kimden iyilik görürse, onu sevmeye başlar. Herhangi bir insana yapılan iyilik, gökten lamba olarak yeryüzüne inse, bu iyilikten hasıl olan nûr, o kadar parlak olur ki, güneş onun yanında çok sönük kalır. Hele bu hizmet, bu iyilik, bir insanın hidâyetine sebep olursa, kıymeti hiç ölçülemez. Hadis-i şerifte buyurulduğu gibi:

(İnsanlar Allahü teâlânın ıyâlidir, kullarıdır. Kullarına iyilik edenleri çok sever.)

Osman Ünlü

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: İnsanlar, iyilik edenleri sever
« Yanıtla #1 : 27 Mart 2012, 23:11:02 »


Mahşer Gününde


Dünya da boşa geçirme ömrünü,
Hesap vereceksin, Mahşer Gününde.
Boşa geçirme, zamanını gününü,
Hesap vereceksin, Mahşer gününde.

Tartılacak Günah, Sevap Mizan da,
Kurtaramaz seni,Ana'n ile Baba'n da,
Bütün organlar, şahitlik edecek o anda,
Hesap vereceksin, Mahşer gününde.



Kul hakı yoksa, varacaksın yüz akıyla,
Sırat'ı yel gibi geçersin, Allah'ın aşkıyla,
Günah varsa yandın, Cehennem Nar'ıyla,
Hesap vereceksin, Mahşer gününde.

Yakasız beyaz gömlek, giyeceksin,
Mezar denen dar Kabir'e, gireceksin,
Eyvah! ben ölmüşüm, diyeceksin,
Hesap verceksin, Mahşer gününde.


Sami Ambarkütükoğlu